05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

tuşu, yüklediği anlam zenginliği (hamallığı değil), bir geçmiş zaman deyiş ustalığına uzanışı, yanı sıra bunu şiirine özümsetme çabası ilginç." diyor Tarık Dursun K. Dağcıhk (AnılarBelgeler)/ Dr. Bozkurt Ergör/ Hasat Yayınlan/ 216 s. + Fotoğra/+ Belge Dr. Bozkurt Ergör, yaşamı adeta dağcılıkla özdcşleşmiş bir kişiliktir. Türkiye'de dağcılığın bağımsız bir dal olarak gelişmesine bilimsel vc teknik olarak katkı koyanların başında gelir ve yakın tarihimizde kazanılan çok sayıda dağcımızın yetişmesinde onun imzası vardır. Kış dağcılığımızın Türkiye'ye girmesine Dr. Ergör öncülük etmiştir. Aladağlar'm Demirkazık doruğu ile Ağrı Dağı'nın doruğuna kış mevsiminde, dünyada Ük kez kendisi ulaşmış ve bu başarıları dünya dağcılık literatürüne girmiştir. Gençlik yıllannda Avrupa Alpleri'ne dc tırmanan Dr. Ergör, Alpler'in en yüksek tepesi olan MontBlanc doruğuna tek başına çıkmıştır. Dr. Bozkurt Ergör dağcılığımızın ilk yıllarına ait belgeleri dc kitabına eklemiş. Bu bclgeler arasında yazışmalar, mektuplar, basırida çıkan yazılar ve fotoğraflar yer alıyor. Yeni Sevr Kuşatmasında Barış Kapanları/ Hasan Erclen/ Bayrak Yayıncıltk/ 252 J. "Acaba komplo teorisi mi? Kitabın kapağına bakıp belki ilk anda böyle tepki verenler olabilir. Toplumumuzun sık sık komplo teorileri ile korkutularak umut ve çöz u m teorilerine sürüklendiği ve aldatıldığı bir ortamda böyle tepki verenleri yadırgamamak gerekir. Ama bu çalışma bir iddia ortaya atmıyor. Türkiye'mizin fotoğ••afını oluşturan parçaları, olayları ve gelişmeleri bir araya getiriyor. Yan yana gelen parçalardan memleketimizin durumunun nasıl bir manzara arzettiğini belirgin bir şekilde görebiliyorsunuz. Fotoğrar, Türkiye'nin "ycniden Sevr kuşatması altına alındığınr gösteriyor. Kitapta değerlendirmelerine yer verdiğimiz gözlemcilerin ve analizcilerin görüşleri de aynı noktada odaklanıyor. Memleketimizin içinde bulunduğu bu vahim durumdan kim endişe duyuyor, kim ıstırap ve acı hissediyor? Allah kimseye ağn ve acı vermesin, ama ağrıların ve sancıların bazı durumlarda çok büyük bir önemi vardır." diyor Hasan Erden kitabının önsözünde. Modernizm, Kapitalizm ve Azgelişmiçlik/ Fuat Ercan/ Bağlam Yayıncıltk/ 251 s. "...kurgulanan geçmiş ve kurgulanmakta olan geleceğin nesneleri olan biz azgelişmiş diye tanımlanan ülke insanlan(nın) bu nesnellikten kurtulması yani kendi geçmişi ve geleceğini kurgulayan özneler olması için gelişme yazınını eleştirel bir şekilde yeniden okuması gerekiyor. Gelişme yazınının sağlayabileceği olanağı yakalayabilmenin yolu ise, bize sunulan geçmiş, şimdi ve geleceğe ait açıklamaların merkezi olan tarinsel gerçekçiliği yeniden ele alarak analiz etmektir. Bu üç farklı zamanın algılanması, ama daha önemlisi doğru kavranması 'özgürleşme ve kurtuluş' için önemlidir." diyor Fuat Ercan. Toplumdan Bireye Mutluluk Resimleri/ Ünsal Yetim/ Bağlam Yayıncıltk/ 148 s "Yaşantılarımızı hoş, doyumlu, refah içinde lulan nedenlere olan ilgi, tüm sosyal bilimlerin insanı açıklama uğraşlarında ana itici güçlerden biri. Bilincin, hazzı ve acıyı anlamlandırması ve çeşitli insani bağlamlardan elde edilen mutluluk tepkileri hedonistlerden bu yana açıklanmaya çalışılan yaşam deneyimleri gibi görünmekte. Psikolojide, sosyolojide, ekonomide ve yönetim bilimlerinde bireyi, grubu, toplumu refah içinde hazlarla dolu kılmanın parametreleri çok yönlü olarak hep tartışddı. Kendini anlama ve SAYFA 22 anlamlandırmanın olası pek çok olumlu sonucuda içerdiği görülmekte. Kendimize, yaşantımıza, ilişkilerimize odaklanmanın merkezinde yer alan 'mutluluk'ya da 'iyi olma' doğayı ve evreni anlamaya varan bir çabanın ortaya çıkmasına da yol açmakta. Eldeki tüm 'iyi yaşam' verüeri önemli değerlendirme kaynaklan iken, yaşamın biricikliği ve öznelliği, mutluluğun açıklanamayan yanlannı yeni bir uğraş alanı olarak karşımıza çıkanyor." diyor Ünsal Yetim. Desen mi Demesen mi?Ruh Halleri Üzerine/ Selçuk Erdem/ Cem Mumcu / Yıldmm B. Doğan/ Okyanus Yaytn/ 205 s Ruh sağlığı ve hastalıklan alanında çalışan profesyoneller 'konuşurlar'. Bu genellikle böyle bilinir ve en kolay yolla da işin tarifi böyle yapılır. Onlar gerçekten konuşurîar. Insan zihni denilen uzayalan, oldum olası büyülemiştir insanoğlunu. Bu alanm sadece konuşma aracılığıyla değil, zihnin diğer tüm etkinlikleri aracılığıyla da ifade ediliyor olması insanları hep çckmiştir. Psikiyatrlar ve diğerleri 'haklcında' konuşurîar, yazarlar, çızerler vb. îç yaşamın konu olmadığı zihinsel bir eylemlilik, ne sanatta ne felsefede ne de başka insani bir disiplinde söz konusu olabilir. Ancak hakkında konuşulan, bir küme, bir öbek, bir grup olarak isim alındığında, konuşma işi profesyonel bir düzcye siçrayaıak bir yandan aşkırJaşırken, bir yandan da kendini sınırlar. Artık hastalık isimleri, tanun ve tarifler, tedaviler ve benzeri üst düzey tartışmalar vardır. Konu^anlaı belırlenmiş ve yetkilendirilmişlerdir. Gayrisino dinlemek kalır. Bu adil mi? Bu kitap, profesyonel yetkilerinden (!) sıyrılmış alanda, uzman iki ruh hekiminin, bu alanda üretimiyle kendini doğal olarak yetkilendirmiş bir sanatçı ile birlikte ayn ayrı, ama aynı masa çevresinde yaptıkları iç konuşmaların dökümüdür. Onlar, el birliğiyle, pek de sessiz olmayan bu iç konuşmaları aracılığıyla sadece yureklerini değil zihinlerini de açmış oluyorlar. Kime ya da kimlere? Hakkında konuşmak isteyen herkese! Buyurun. Nietzsche'nin Tanrı Öldü Sözü ve Dünya Resimleri Çağı/ Marlin Heidegger/ Çevıren: Levent Öz)ar/ Asa Kıtabevi/ 102 s. Martin Heidegger, bu kitapta iki yazısı ile karşımıza çıkıyorNietzsche'nin Tanrı Öldü Sözü ve Dünya Resimleri Çağı. Başka birçok şeyin yanı sıra, bu iki yazı, özünde, Batı metafiziğinin tarihini, bununla ilintisinde, Batı'nın tarihini Varlık bakımından aydınlatma girişimidir. Nietzsche ile Batı metafiziği, yeni bir döneme girdi. O, varolanın Varlığını güç istemi, hakikati ise adalct olarak anladı. Heidegger'in kelimelerinde bu durum yansımasını şöyle bulur: "Varhğın başına hiç gelmektedir." Güç isteminin kendini korumaarttırma perspektifinden koyduğu değerlerle Varlık, Hiç olmaktadır. XV. Yüzyıldan Bugüne Rumeli Motifli Türk Şiiri Antolojisi/ Ahmet Emtn Atasoy/ Asa Kitabevı/ 589 s. Rumeli, artık tarihe karışmış bir kavram olmakla birlikte, türkülerde, destanlarda ve şiirlerde varlığını bugüne değin sürdürmüş, gelecekte de sürdüreceği kuşkusuzdur. Çünkü geçmişimizin ve ulusal yazgımızın bir parçasıdır o topraklar. Oralarda geçen savaşlar, yaşanılan mutluluklar, kâbusa dönüşen huzur, art arda gelen yenilgiler, bozgunlar, göçler ve daha neler neler, karmaşık biyografimizin birbirine ters düşen renkleridir hep. Şiir diliyle yansıtılmış bu renkler dünyası, elinizdeki kitapta bir bütün halinde sunulmaya çalışıldı. Tüm gerçekliği ve çıplaklığıyla hem de. Anonim halk şiiriyle birlikte 198 şairden örnekler içeren bu yapıt, Rumeli olgusunun beş yüzyıllık şiir serüvenidir. Tamamen zıt dünya görüşlerine sahip, farklı şiir akımlarına mensup, söylem, yorum ve yargılarında birbirlerinden çolc uzak şairlerin bir araya getirilmiş olması, kitabı daha da ilginç hale getirdi kanısındayız. Halen Türkiye dışında (eski Rumeli topraklarında) yaşam ve yaratıcılıklarını sürdüren şairlerden en belli başlılarının temsil edilmeleri de bu antolojiye ayn bir değer kazandıracak ve okuyucuları aynca memnun edecektir. Bilimsellik ciddiyeti ve bilinciyle hazırlanan bu kitabın büyük bir ilgiyle karşüanacağım içtenlikle umuyoruz. Ortaçağ Felsefesi Tarihi/ Ahmet Cevizci/Asa Kitabevi/ 335 s. Çoğumuza göre bütünüyle "karanlık," bir kısmımız içinse "olabilecek bütün hakikat ve hikmetlerin çağı" olan ortaçağın gerçek yüzünü, onun en yüksek kültür değerlerinden biri olarak felsefesini doğru, açık, sistematik, sınıflayıcı ve anlaşılır bir dille anlatmaya yönelik ciddi bir teşebbüs niteliğindedir. Ortaçağ Felsefesi Tarihi. Müstakil bir Ortaçağ felsefesi tarihi olarak, alanında ve türünde Türkçede yayımlanan ilk eser olma onurunu taşımaktadır. Üstelik, sadece Hıristiyan felsefesine değil, fakat aynı zamanda tslam felsefesine de hak ettiği yer ve değeri veren bakış açisıyla... Kitap, Ortaçağ felsefesinin başta imanakıl, dinfelsefe ilişkisi olmak üzere, bütün problematiklerini ve tümeller kavgasındanTanrı deliÛerine, teoloji olarak metafizikten etiğe, teknik bir nitelik taşıyan bütün konuları yanında; bu felsefe geleneğinin Aziz Augustinus'tan Ockham'lı William'a, Kındî'den Ibn Rüşd'e tüm büyük filozoflarının görüşlerini de ihtiva etmektedir. Onyedinci Yüzytl Felsefesi Tarihi/ Ahmet Cevızct/ Asa Kilabevı/ 271 s Düşünce tarihinin en önemli ve en görkemli, fakat o kadar da problemli yüzyılını meydana getirmektedir, on yedinci yüzyıl. Gelenekten koparak yeni bir sayfa açan felsefenin.özerk bir disiplin olarak anlaşıldığı bu yüzyılda, düşünce artık, modern bilimin yükselişi ışığında, özneden harekede, insanın neyi, nasü bilebildiğini açıklamak.varlığı bilimin taleplerine uygun olarak tam ortadan ikiye bölmek; kapitalizmin yerleşmesine bağh olarak da, ulus devleti temellendirmek ve yeni ethosu meşrulaştırmak durumundadır. Işte On yedinci Yüzyıl Felsefesi Tarihi, dinbilim, modernitegelenek çatışmasıyla belirlenen bir zemin üzerine oturarak, modern çağda Francis Bacon'un, Thomas Hobbes'un, Rene Descartes'ın ve John Locke'un bu yöndeki gayretlerini ve her yönüyle "modern" olan felsefelerini ve bu arada, Baruch Spinoza'nın Gottfried Wilhelm Leibniz'in ve George Berkeley'in yeni dünya görüşü için bir tepki olan felsefelerini anlatiyor. Kitap olağanüstü açık dili ve anlaşılır kurgusuyla, Bacon'un bilimciği, Hobbes'un materyalizmi ve egoizmi, Descartes'ın düalizmi, Locke'un liberalizmi, Spinoza'nın panteizmi, Leibniz'in spiritüalizmi ve de Berkeley'in immateryalizmi için temiz bir başvuru eseri niteliğindedir. Felsefeye Giriç/ A. Kadir Çüçan/ Asa Kitabevi/ 405 s. "însan, düşünen varlıktır." Doğası gereği düşünen insan, acaba doğru düşünmeyi biliyor muPKendisinde bulunan bu özün değerini ne kadar fark ediyor? Gelişen bilim ve teknoloji karşısında giderek düşünmeyi unutuyor mu? Ozünden uzaklaşarak, verilibilgiler dünyasında mı yaşıyor? însan, yeniden inançlar dünyasırıa mı geri dönüyor?însanın yeni bin yıldaki anlamı ve yeri nedir? Düşünme etkinliğine yapılan bu çağrılara ses vermenin yolu, düşünmeyi öğreten felsefe serüvenine katılmakla başlar. "Felsefeye giriş yapmak, düşünmeyi öğreten düşünceler üzerine düşünmektir." Bunun için yapılacak tek şey, düşünceler diyarında bir düşünme serüvenine çıkmaktır. Bu serüvenin sonucunda, nasıl bir varlık olduğunuzun veyaşamınızın anlamını bulacaksınız. Bu kitap, felsefeye merak duyan ve bir yerden felsefeye başlamak is teyen herkes, özel olarak da üniversitelerimizin felsefe bölümlerinde okuyan ve lise felsefe kitaplarıyla yetinmeyen öğrenciler için hazırlanmıştır. Bu çalışma, felsefenin ve problemlerinin ne olduğunu birçok açıdan ele alan bir Felsefeye Giriş kitabıdır. • CUMHURİYET KİTAP SAYI 605
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle