24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

1 8 A f i U S T O S 2 0 0 1 Q T. Altuğ'un 'Dile Gelen Felsefe' adlı kitabını B.Çotuksöken yazdı ? \ayfada • Turgay Fişekçi, Tülay German'la kitabı üzerine söyleşti w sayfada • 'Yüzyılın Türk Şiiri' antolojisi ile ilgili bir yazı da okurumuz Hasan Basri ÜnlÜ'den 14. sayfada • Alain de Botton'un 'Romantik Hareketler'iyleilgiliüçyazı .... ıo Cumhuriyet Ayler Tunç NURSEL DURUEL mm Kendi zirvesini yaratan yazar Edebiyatımızın yetenekli yazarlarından • biri Ayfer Tunç. "Kendi zirvesini yaratan yazar' nitelemesini hak ediyor ortaya koyduğu yapıtlarla Tunç. Yakın geçmişimize keyifli bir yolculuk yapmamızı sağlayan "Bir Maniniz Yoksa Annemler Size Gelecek" ise bir başka yanını ortaya koyuyor Tunç'un. Keyifli bir söyleşi eşliğinde Ayfer Tunç'u tanımaya başlayabiliriz artık. "jT stersenu en son cıkan ve çok ilgı gören kıtabınız I Bir Maniniz Yoksa Annemler Stze Gelecek'ten £. yola çtkaltm ve yazma serüveninizin bugüne kadarki seyri üzerine konuşalım Riiyük bir ilgiyle karsılanan bu kitap bir kuşağın, dolayısıyla sizin de tarihinız Kendi tarihinız içinde yazmak nerede duruyor? Yazma dürtüsünü ilk ne zaman duyduğunuzu, ilk ne yazdığınızı hattrltyor musunuz? Küstahça bir cevap olacak ama okumayı öğrendiğim zaman yazmaya başladım, ilkokul birinci sınıfta. Elbette ciddiye ahnacak, konuşulmaya değer şeyler değildi. Ama yazıyla kurduğum ilişkinin doğuşu benim açımdan tuhaftır. Benim için okumakla yazmak birbirinden hiç ayrılmadı. Bunda bir kendiliğinden'lik hali vardı. Sanki okumayı öğrenmiş bir şocuğun aynı zamanda yazması gerekirmiş gibi bir hal, oysa kimse okuyorsan yaz ya da okuyan yazar filan demedi. Okumayı öğrendiğim andan itibaren okumakla yazmayı birlikte yüıi'ımesi gereken tek bir faaliyet olarak algıladım. Edebiyatı bir alan olarak kendim için ve kendime göre tarif etmem, benim açımdan "öğrenilmiş" olandır. Kendiliğinden olan, okumakla yazmanın iç içe oluşudur. O zamana kadar içimdeki yazma dürtüsünü harekete geçiren tek bir şey vardı: Ben de yazabilirim duygusu. Şimdi bakıyorum da, bunda çocuk saflığının inanılmaz gücünü görüyorum. Hiç sınanmamış Dİr cesaret ve güçlc, okuyabiliyorsam yazabileceğimi düşünüyordum ve yazıyordum. Her okuduğum sey başlangıcta yazma dürtüsü uyandırıyordu, zamanfa her okuduğum "giizel şey" yazma amımu artırır oldu. Ama ciddi anlamda ilk yazı denemelerimden söz edccek olursak, yine gayet CUMHURİYET K İ T A P SAYI 600 büyük bir küstahlıkla roman üzerine eleştiriler, büyük meseleler üzerine iri sözler ederek yazmaya başladım. Küstah mı buluyorsunuz simdiyazdtklarıntzt? Elbette, tam bir gençlik küstahlığı taşıyan yazılardı. Üniversite birinci sınıfta, yazıyla son derece nahif ama ccsur ilişkisi olan bir grup gençtik. Bir arkadaşımızın Yeşil Giresun gazetesinde tanığı vardı ve orada yayımlanan yazım ilk yazımdı, Dostoyevski üzerine ahkâm kesmekle meşguldüm. îkinci yazımda Cazla Arabesk arasında paralelliklcr kurmuştum ve Edebiyat 81 dergisinde yayimlanmıstı. Üçüncü yazımda Bihter ile Emma Bovary arasındaki benzerlikleri sayıp dökmüştüm. Sonra Kürk Mantolu Madonna'ya duyauğum hayranlık üzerine yazmıştım. Pekiöykü? Ortaokul yıllanmda öykülcr yazıyordum, ama edebiyatın çocuk saflığı, cesareti ve gücüyle yapılacak bir şey olmadığını henüz sezme aşamasındaydını. Lise yıllarım yatılı okuduğum için verimsiz geçti. Artıa üniversite sınavı için "test çözmek" yerine, (o zamanlar test çözmek denirdi) önlenemez bir şekilde yazmak istediğimi ve arkadaşlarım hanl harıl kimya problemlerini çözerlerken, birtakım dcnenieler yazdığımı hatırliyorum. Ciddi anlamda öykü yazmaya üniversite yıllarında başladım, ama 1989 yılında Yunus Nadi Ödülü'nü alıncaya kadar kimseye fikrini sormadım. Bir jüriye öykümü göndermek o jürive fikrini sormaktı, onlar da beyan ettiler ve böylece çekmecelerimde duran öykülerden oluşmuş olan Saklı ortaya çıktı, yayımlandı. Bir Maniniz Yoksa Annemler Stze Gelecek belleğiniz açtsından şaşırttcı bir kitap. Sadece bellekte saklanabilecek bınlerce ayrınttyla yülelü. Güçlü bir belleğintz olduğu kesin. Her seyi hatırlar mısıntz? ÇocukJuğuma ilişkin, içinde benim de bulunduğum hiçbir şeyi hatırlamıvorum. Yani çocukluğuma dair anılarım pek az. Ama benimle doğrudan ilişkisi olmayan ve toplumsallıkla ilişkilendirilebilecek birçok şeyi çok iyi hatırlıyorum. Belleğimin benim de henüz çözemeaiğim garip bir süzgeci var. Sanırım eskiden beri hayat üzerine genel ve çok renkli düşünme anlarımda, kendimi hep dışında tutmuşum. Sanki yüksek bir yerden aşağı bakar ve kendini görmez gibi hayata bakmışım. Oysa ben de o hayatın bir parçasıyım. Bu söylediğiniz çok ilginç ama yazdıklarıntza yaniımasına baktldığında sastrtıa gelmıyor. Bence edebiyalınızın bazı belirleyici öğelerini açtkhyor Anlatılamarııı Devamı 4. savfcula.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle