Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
TÜBİTAK ve TEMA Vakfı Yavınları Her şeyde geriden gelen Türlaye, 'hiç değilse çevre önlemlerinde öncü' deme şansını da vermiyor. Bu geç kalmışlığı gidermek konusunda da ciddi adımlar atıldığını söyleme olanağı yok. Devletin açığını kapatmak için öne atılan çevre örgüderi iç ve dış sorunlarla boğuşurken devlet desteği şöyle dursun, engeliyle karşılaşmasa yine iyi. TEMA bu örgüder arasında ayrıcalıklı bir yer edinmiş bulunuyor. Aldığı eleştirflerin haklılığını ya da naksızlığını taraflarına bırakarak TÜBlTAK'labirlikte yürüttükleri yayın dayanışmasından yeni ve daha etKİli atılımlar umarak desteklemek gerekiyor. HAYRİ KAKO YETİK tki kuruluşumuzun yayımladığı kitaplar okurların ilgisini çekiyor ve çok okunuyor öğreniyor ve anlıyoruz ki çokuluslu şirketlerin çıkarlarıyla doğamızın ve dünyamızın geleceğini düşünenlerin çıkarları çatışıyor. Sürdürülebilir Endüstrilere Geçiş bölümünde sürdürülebilir bir endüstriye geçişe ilişkin öneriler sunularak kimyasal maddeleri yeniden kullanmak ve geri kazanmanın kaçınılmazlığı vurgulanıyor. Enerji konusunda da fosil yakıtlarının kademeli olarak terk edilip yerine güneş enerjisini, güneş ışığını elektriğe dönüstüren teknoloiiler, rüzgâr enerjilerinaen yararlanmak öneriliyor. Kitabın son bölümünde pazara ilişkin kısıtlamaların özellikle vergilendirme yoluyla yapılabileceği; bunun da çevreye zarar veren endüstrileri kontrol etmenin bir yolu ve olanağı olduğu savlanıyor. Dünyanın Durumu aşağıda içeriğini irdeleyeceğimiz kitapların Dİr özeti gibi. kesin okuması, bilgilenmesi, bilinçlenmesi gözetilmiş bununla. Bu tür kurumların kârı amaç dışı bırakması da doğru ve yerinde bir davranıştır. TÜBlTAK, TEMA Vakfı Yayınlan'ndan ilki Dünyanın Durumu adını taşıyor. 1997'de ilk baskısı vapılan kitabı hâlâ o zamanki fiyatıyla kitapçılarda bulmak olanaklı. Sürdürülebilir Bir Toplıım Yolundaki Gelişmeler Hakkında Bir Worldwatch Enstitüsü Raporu olarak birçok araştırmacının katkılarıyla oluşmuş. Sinem Gül'ün Türkçeye çevirdiği kitap 633 üniversitede kaynak kitap olarak gösterilmekte, 21 dile çevrilmiş bulunmakta. Kitapta besin kaynaklarından, su tüketimine, ekosisteme, bulaşıcı hastalıklara, çevre ve insan haklanna kadar dünyamızı gelecekte ve bugün tehdit eden sorunlar irdeleniyor. Sürdürülebilir bir endüstri ve ekonomik önlemlere de dc öinerek olası sonuçları ve önlemleri de kıyısından ucundan eösteriyor. Tahıl üretimi ve kişi başına düşen tüketim, verimliliğin arttırılmasının gerekliliği ve yolları, enerji tüketimi ve alternatif enerji kaynakları, tarihte ve günümüzdeki bioistila konusu, çevrecDerin çalışmaları ve eylemlerinde uğradıkları saldırılar, çevre adaletsizlikleri vb... başlıca konularını oluşturuyor. Okununca görüleceği üzere ağaç örtüsünü kaybetmemiş bir ülkeyi günümüz dünyasında görmek olanaklı değil. Humus kaybı, meraların bozulması, ormanların uğradığı asit yağmurlarının sonuçları; 15 önemli okyanus balık yatağının 13'ünün gerilemekte olduğu, domyısıyla kişi başına düşen balık tuketiminin her geçen gün azaıdı ği; binlerce yıllık ınsanlığın mırasının son yirmi yılda tuketilecek noktaya getirilmesini, çevreye verilen zarann en büyük etkisinin bu zararı vermeyenler ve bu zaran önleme olanağı bulunmayanlar üzerinde olması, ishalden her yıl üç milyon çocuğun ölmesi, kaynakların talan edilmesi, sözgelimi Asya kaplan sivrisineğinin endüstrilesmenin ortaya çıkarıp ÂIDS başta olmak üzere hemen bütün dünyaya yaydığı hastalıklar karşısında devletlerin etkisiz veya ekonomik hesaplarla sessiz kalması... Daha kötüsü, dedi^imiz gibi çevreye karşı sorumluluk taşıyan, tepki gösteren veya önlem alan kişilerin uğradığı saldırılar. Bunlann başında bilindiği gibi Greenpeace eylemleri geliyor. Dünyanın Durumu'nda bioistilanın listesini bulabileceğiniz gibi endüstrileşmenin sonucu ortaya çıkan hastalıkların ve çevre eylemcilerinin uğradıkları saldırıların listesi görülebilir. Bunlann yanında topluluk düzeyinde koruma ve geliştirme etkinliklerine ilişkin bilgiler de edinilebilir. Tarih Hızlanıyor bölümünde Lester R. Brown soruyor: "Felakctten kaçınabilir miyiz?" Ve yanıtlıyor: "Uyurgezer gibi davranmayı sürdürürsek hayır." Dünyamızı/doğamızı korumanın, natta kurtarmanın yolu onu sahiplenmekten, nüfus vc iklinı sorunlarında sorumlu davranmaktan geçiyor. Bu sorumluluk sözgelimi fosil yakıt kullanımının azaltılmasıyla bir ölçüde yerıne getirilmiş olabilir. Bu ise yerel hükümetler, ekonomiler kadar çokuluslu petrol şirketlerini de ilgilendiren bir boyut taşıyor. Anlasılacağı üzere siyasi ve ekonomik boyutları var sorunun. Böyle olunca da kitaplardan TÜBÎTAKTEMA işbirliği Yayınları'nın bir başka kitabı olan Yannı Düşünmek'in alt Daşlığı Dünyanın Nüfus Tasıma Kapasitesinin Yeniden Değerlenairilmesi olup Lester R. Brown ve Hal Kane imzalarını taşıyor. Çeviri Nilgün Ka~ ruşağı'na ait. Yalnızca nüfus olayını elc alan Dİr kitap değil, aynı zamanda Hint mandasından keçiye, koyuna kadar sayılanyla miktarları verilirken ABD'den Çin'e dek çeşitli ülkelerin ve devletlerin yayımlanmış yayımlanmamış raporlan kaynak olarak gösterilmekte. Worldwatch Enstitüsü'nün çalışmalarına dayanan kitabın özellikle dikkat çektiği artan nüfusun yanı sıra azalan tarım alanlarıdır. Vurgu yapılan önemli önermelerden birini de şu oluşturuyor: Eğer eşitlikçi bir ekonomik sistem uygulanmazsa ve dünyanın düzeni bugünkü biçimiyle sürerse aile planlamasıyla sonuca ulaşmak olanaklı değil. Okyanus balıklavalarının kapasitelerinin üzerinde kullanılmalarının deniz ürünlerinde azalmaya yol açacağına, otlaklardan sağlanan sığır ve koyun eti üretiminin artmayacağı, pirincin Asya'daki üretiminin yirmi yıldır artmadığı, "dünyanın gelecekteki besin dengesini tehdit ettiği halde göz ardı edilen bir etken de nüıus yoöunluğu çok yüksek ülkelerin endüstrileşmeye başlamalarıyla birlikte artan tarım alanı kaybıdır. Japonya, Tayyan ve Güney Kore'nin örnek gösterildiği kitapta "tahıl alanlarının tarım dışı kullanımı ve yüksek değerli özel ürünlerin ekimine devredilmesi Japonya'nın tahıl alanlarının yüzde 52'sini, Güney Kore'nin % 42'sini, Tayvan'ınsa % 35'ini kaybettiği" belirtilmektedir. Bu çevresel yıkımın insanlan artan bir oranda köylerden şehirlere göç ettirdiğini de belirtiyor. Belki de kitabın hizmet ettiği amaç şu tümcelerle vurgulaniyor: "...nüfus artışıyla ilgili en son tahminleri haklı çıkar ve insanoğlunun gezegenimiz üzerindeki yaşam biçimi değişmezse bilim ve teknoloji gelecekte meydana gelebilecek geri dönüşü olmayan çevresel yıkımı ve açlığı önfeyemeyecek." Bunun yanında 102'si Nobel ödüllü 1600 bilim adamının da görüşünün bu yönde olduğunu alıntılarla anımsatan arastırmacüar bu kara varsayımın doğrulanabileceğini dünya nüfusunun her yıl 90 milyon arttığına dikkat çekiyorlar. Son Vaha (Su Sıkıntısıyla Karşı Karşıya) adlı kitabında Sandra Postel, dünyadaki suyun bugün bile yetersiz olduğunu bir milyann üstünde insanın içilebilir sudan yoksun olduğunu, bir o kada" CUMHURİYET KİTAP SAYI 582 Yarn Düfünmsk T ÜBİTAK kıtaplanna populer sıfatını takmış; halka yönelik kitapların akademik düzey taşıması uyÎ;un düşmez elbette ki; ama laboratuvararda, üniversitelerdeki yayınlardan daha az yararlı olduklarını kim söyleyebilir? Çünkü, bilim ve bilgi çarpmlabiliyor; ticari meta durumuna getirilmiş olması da bir yana, hem kenuisi hem olası sonuçları halktan esirgenebiliyor. Bu nedenle halkın bilimsel bilgi birikimine tanıklığı bilginin kötüye lcullanılması olasılığını engelleyebilmesi kadar demokrasinin, eşitliğin bir gereğidir. Işin bu yönetsel ve siyasi boyutlarından da çok bir cağdaşhk gereğidir çağdaş bilimin vardığı diizeyi bilmek. Kitaplar yeterince tanınmıyor; ne var ki, belli başlı kitapçıların hemen hepsinin bir TÜBÎTAK kitapları bölümünün olması kitaplara ilginin ve bu kitapların önemsendiğİnin bir göstergesi olarak algılanabilir. Oyledir ae. Ancak olması gerektiği kadar çok sattıkları söylenemez. Bu da ne kitapların ne de kurumun ihmaline bağlanabilir; az okuyan bir toplum oluşumuzla ilgili bir olgu olarakgörmek gerek. Rekabetin ve reklamın etkisini ae yok sayamayız. Hiçbir nitelik ve işleve sahip olmadığı halde çok satan kitaplara bakarak çok iyi bir tanıtım kampanyasıyla sözünü edeceğimiz kitapların çok satacağı iyimserliğini tasıyabiliriz. Söz konusu kurumların kendileri rekabet yapıp, reklam yapıp asıl işlerini aksatmaları beklenemez. Sorunların saptanmasında ve giderilmelerine ilişkin çözümlerde hemfikir olan herkes üye olsun olmasın sorumlulukla davranıp en azından bu kitapların edinilmesinde, okunmasında kendi kendilerini görevli hissedip katkı koyabilir. Sözünü edeceğimiz kitaplar okununca daha iyi görülecektir ki yalnız Türkiye'nin değil, tüm dünyanın, bütün insanlığın sorunlarına parmak basıyorlar. Bu nedenle söz konusu kitapları okumak, okutmak da hazırlamak, yayımlamak kadar bir ödevdir. Atlamadan söz edelim kitaplar aynı zamanda oldukça ucuz. Olasılıkla herkesin edinmesi, her fnsanlığın sorunlam 8onVaha SAYFA 14