Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Abdülkadir Budak'ın yalın bir dili var. 70'li yıllardan bu yana gelen, gittikçe süzülen ve çağdaş bir kır duyarlığiyla belirginleşmiş bir < u. METİN CENGİZ Abdülkadir Budak şiiri A hşap Anahtar (2000, ("an Yayınları), Abdülkadir Budakın çocuk lar için yazdığı iki şiir kitabı dışında, dokuzuncu şiir kitabı. Çocuklar için yazılan kitaplarda, bir konu, yaş sınırlaması mı var, bana mı öyle geliyor en azından bizde yazılanlarda, bu yüzden şiir kitaplarının dışında bırakmayı seçtim. Sınırlamanın şiiri de sınırlayacağı inancıyla. (Bu konuda tartışmaya girmck de istemem. Yazabilirsem çocuklar için şiir yazmayı bir gün belki denerim.) Budak daha önceki kitabı Endiseli Fesleğe» (1999, Öteki Yayınevi) ile şiirde bir dönemece gelmiş cîurumda. Durumda sözü eski şiirinden görülür bir farklılaşmavı imlemek için. Önceki şürlerinden söyleyiş, biçem olarak farklılaşmayı şöyle gösterebiliriz: imgeyc daha fazla yaslanmak, konularda farklılaşmak, kent sorunlarını işlemek, şiirlerin birbirleriyle anlam ilişkisini kitap bütünlüğüne taşımak. Biraz açarsak, oir şiirin sanki farklı başlıklarla yazılması. "Giil, Leyla" gibi şairin kendisiyle özdeşlestirdiği sözcükleri önceki şiirlerde bırakına vb. Bu anlamda sözcükleri de değişti diyebiliriz. Aşk Beni Ceçer (1997), bu bağlamda şairin önceki şiir anlayışıyla son şiir kitatı. Giil ve Leyla'dan Ahsap Anahtar'a farklılaşmanın gerçekleştirilmesi ise şairin daha önce ANAIIIAK kullandığı sözcük dünyasına uygun. Şehir, arkadaslık, ölüm, hayatın bilinmezliği, değişen insani değerler, ilişkilerin çeşitliliği şiirlerin ana konusu. Şair her şeye egemen. Ustalık konuşsa da yormuyor şiiri. n Hııd.lk dığı izlenimi bende ağır basıyor. Elbette burada yaşantıdan, doğrudan şairin hayatında yaşantı yoluyla yer alanlardan değil de kültürel olanlardan da söz ediyorum. Kültürel olanın, şairin doğrudan yasamasa da kendine özgü kıldıklannın kültürel olmaktan daha çok görgül bir hava verdiğinden. Bu da şiirlere sahici havasını daha çok veren bir olgu. Abdülkadir Budak, şur üzerine yazılan, düşünceleri ile de yerini sağlamlaştırmış şairlerimizden. Yaklaşık 25 yıla yayılan bir şiir birikimi, şiir bilgisi ve yazma pratiği söz konusu. Üstelık şu ya da bu biçimde gündemde olan isimlerden biri. Bir dönem şiiri dendiğinde (70 kuşağı) adı hemen akla gelenlerden. Kuşağıkonusunda gelen olumsuz eleştirilerin naksızlığından yola çıkarak, kuşağım haklı çıkaracak, onun anlaşümasına yönelik bir düşünmeye davet ederek konuşur ve yazar. Son dönem yazılarında çoğu da genç şairlere bir dergici olarak yol gösterici, Dİİgc edası taşıyan bir üslup taşıyor. Bu anlamda da şiir ve tartışmalannın içinde biri. Şiir sorunlanna değinirken, söyledikleri tartışmalı da olsa, yumuşak Dİr söyleyisi var. Incitici değil. Bu da belki yüzünaeki mahcup ve küsmeye hazır bir çocuk taşımasından. Bence onun şiirini de bu çocuk yazıyor. Bu bazan hırçın ve kavgacı da olabilen çocuk. Şiirlerine kısaca, söylediklerimizi somutlamaya kalkmadan (bu bizim işimiz değil), deneme boyutlarında, ancak tanıtımı da aşan bu değinme sonunda, Abdülkadir Budak'ın günümüz şiirinde adından söz ettiren bir şair olduğunu söyleyelim. Izlenen ve izlenmesi gereken bir şair o. • Ahşap Anahtar / Abdülkadir Budak / Can Yaytnlan/85 s. Yazmapratlğl ranoı ouyiFHur Sözcükleri değişti dedik. Gerçekten de ilk kitaplannda şiir hep bir hüznü, aşkı, kadını, yenilmişliği, insanın bu sınırlar içindeki hallerini vb. anlatırdı. Kitap bütünlüğü gözetilmeye çalışılsa da, şiirler ayrı zamanlarda olusmuş, farklı duyarülıklarla yazılmış şiirlerdi. Kitap bütünlüğünü oluşturan ise şairin hep aynı kunuları işlemeseydi. Aynı sözcükler sanki bir imgeyi farklı biçimlerde gösteriyorlardı. Bu, aynı sözcüklere de farklı anlamlar veriyordu. Şöyle söylemek doğru: Şair hep aynı sözcüklerden farklı anlamlar sağmaya çalışıyordu. (Bu konuda kendine özgü bir şiire de ulaşmıştı. Okunduğunda şiir tarzıyla, "bu şiir Abdülkadir indir" dedirten bir özellik taşıyordu.) Ancak aynı sözcükJerin farklı anlamlar peşinde koşarken, bir tekrar duygusu verdiği de oluyordu. Konu da aynı olunca, yaratılmaya çalışılan anlamlar daralıyordu. Endtşeli resleğen, şairin eski şiirden endişeli de olsa, eski söyleş, şiirleştirme teknigiyle farklılaşmanın tabı oldu. Üç buçuk formalık (56 sayfa) bu kitap 28 şiirden oluşuyor ve uzun bir tek şiir. Işte tarklılaşma bu. Endiseli ve fesleğen sözcükleriyle eski şiirden Abdülkadir Budakın yalın bir dili var. 70'li yıllardan bu yana gelen, gittikçe süzülen ve çağdaş bir kır duyarlığiyla belirginleşmiş bir dil bu. Ancak... Kent ve kentin sorunları son iki kitabında daha belirgin. Konulann farklılaşması, imgelerin daha karmaşık duruma gelmesi, duyarlığın ve şiirde yaratılan duygunun eskisinuen değisik dünyalara acnması, dili de görülür bir başkalığa uğratmış durumda. Şiirler yine yalın. Derinlik gittikçe yoğunlaşan imgelerle bu yalınlıkta gerçekleşiyor. Kimi zaman, işfenen konular için farklı bir inşalaştırma, biçem gerekiyorsa da, ustalık bunu dengeliyor. Belki şair gelecek kitaplarında şiirınin vardığı bu noktayı da dıkkate alır. Böylece eski şiirinden tam bu farklılaşmayı yaşar. Aynı toprağı bir de böyle derinleştirmek isterse elbette. Ahşap Anahtar, şairin son kitabı. Ve bir seyi daha gösteriyor bizlere. Şairin üretken olduğunu. Kafasına taktığı bir konuyu değişik yanlanyla ele alıp şiirleştirebİliyor. Şiire çalışıyor yani. Şu da anlaşılıyor. Söyleyen değil yazan bir şair. Söylemenin getirdiği yalınkat ses ve güzellikten yazmanın karmaşık ses ve güzelliğine tanık olunuyor onun siirlerinde. Şiir bu anlamda da kendi hesabına içkinfeştirmiş gelenekle olan ilişkisini. Söylemenin verdiği gereksiz ses yinelemelerinden kurtuTmuş. Yalnızca bir eda seziliyor ki bu da doğal. Eskiden özgürleşmenin verdiği titreşim bu. Hepsibu kadar. Bu özgürlcşmeyi aynı zamanda konu bağlamında şiirle gösterebiliriz: "Dua et derdi babam, Allaha yaklaşırsın/Üç defa öp başına koy bu yeşil geceleri/Aldanma gündüzün vahşi beyazlığı Evrensal konu HKDkKTTINŞIMŞKKI Abdülkadir Budak. şiir uzerlne yazılan. du jünceleri İle de yerlnl sağlamlaştırmış salrlerlmlzden IK'iıu/ tanıınayanlara! E Bir kitap okuyun, dünya görüşünüz değişsinl Kenan Bulutoğlu IMF ve Dünya Bankası adına 30 yıldır dünyanın pek çok ülkesinde ekonomik programlar uygulamış olan Prof. Dr. Kenan Bulutoğlu, bu yapıtında, ulusal ve uluslararası politikalardaki çarpıklıkları sergiliyor. Yaşadığımız çağın bütün temel sorunlarını mercek altına yatıran yapıtı bir solukta okuyacaksınız ve dünyanız değişecek! ^ÜNYA KAZAN BEN KEPÇE Zamana ve Mekâna Yolculuklar na/Bahçeye bağışlama içindeki çiçeği"/.../"Gece ıslak saçlannı dualar eşliğinde/Gün ışığı perdeyi delene kadar tarardı/Bildiğim duaları unuttum da, unutmadım/Gündüzleri gece gibi yaşayıp giden babamı" Bu kitabın işlediği duygu babaoğul ilişkisi. Şair babasıyla olan yaşantısından yola çıkarak konuyu işlemiş. Kendi gerceğinden evrensel bir konu olan insani bir gercekliğe uzanmış. Öte yandan bu ilişki bağlamında ülkemiz insani, onun kendine özgü coğrafikültürel konumu da ele alınmış. Şairin babasının dünyevi olana fazla yüz vermeyişi, dinsel anlatılarla ömrünü sürdürmesi, yeni yeni modernleşmekte olan ülkelerde eskinin belirgin gücü vermeyişi, dinsel anlatılarla ömrünü sürdürmesi, yeni yeni modernleşmekte olan ülkelerde eslunin belirgin gücü olarak görülebilir. Baba dün, oğuî bugün olarak düşünüldüğünde, ülkemiz insanının geçirdiği zihniyet dönüşümü şiirde görülebiliyor. Bize ait bir dünyanın içerdiği dönüşümdür bu. Bu sebeple şiir sahin. Yarattığı gerçeklik duygusu babaoğul ilişkisi içinde yumuşak bir çatışmayı da dile getiriyor. Bu da bize özgü. Gergin çatışmalar yok. Yatak Odasında Felsefe Yakında!. • • • • IBedrettin Şimşek'in lYayımlanmış Kitapları Yan yana ama ayn Herhalde babanın zaten değişmiş, dünyevileşmiş bir zihniyet dünyasında oluşundandır bu da. Şu şiir de bu duyguları doğruluyor: "Yan yana ama ayrı iki raya benzerdik/Aynı trcne biner aynı ufka gitmezdik" Şairin şiirlerindeki yaşantı konusunu ele alırsak. Yaşantı ve şiir ilişkisi farklı bir yazı konusu olsa da şairin bu ilişkiyi yaratırken yaşantıdan daha çok yararlan • Sahte Peygamberin Vaaz Kitabı Kaynak Yaymları • Bir Tanrı Tammazla Din Adamının Tartışması Kaynak Yaymlutı Genel dağıtım: ARTI YAYINDAGITIM Tel: (0216) 349 58 55 349 81 86, faks: 336 61 90 SAYFA 10 TURKELİYAYINCIUK DEHA lısiııısckC" pri/ma.ncl.tr K İ T A P YAYINCILIK SA Yl 573 C U M H U R İ Y E T