Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
0 K U R L A RA Tevfik Fikret 1867 yılında îstanbul'da Aksaray semtinde doğdu. 1888 yılında Mektebı Sultani'yi (şimdiki Galatasaray Lisesi) birincilikle hitirdi. Bir süre Hariciye Istişare Kalemi'nde (Dısisleri Danışnıa Kurulıı) çalıştı. 1890 yılında daymnın kızı Nazitne Hamtnla evlendi. 1891'deMirsâddergisinin açtıgı iki şiir yarısmasında da birincilik kazandı. Çeşıtli kuruluşlarda memurluk ve öğretmenlikyaptı. 1895 yılında oğlu Haluk dogdu. Fikret, 1896'da Robert Kolefdc Türkçe ögretmenliğine başladı. Aynı yıl Serveti Fünun derghinin başına geçti. Edebiyatı Cedide denilcn yenilik hareketinin oluşmasına katkıda bulundu. Birkaç kez tutuklanıp sahverildi. 190 Vde Serveti Fünun'un kapatılmasıyla köşesine çekildi. 1908'de Mesrutiyet'in ilanıyla Tanin gazetesinin çıkışına katıldı. Sonra gazeteden ayrıldı. ittihat ve Terakki Fırkası'nın tutumuna karşı çıktı. Bir ara Mektebi Sultani'ye müdür oldu, fakat Maarif Nazırı'yla uyuşamadığı için bu görevinden çekildi. Robert Kolej'deki öğretmenliğini sürdürürken, 19 Aiustos 1915 yılında îstanbul'da öldü. llk kitabını yayımladtğı 1900 yılından1928 ytlına kadar şu kitaplan yayımlandı: Rübabı Şikeste, Haluk'un Defteri, Rübabın Cevabı, Şermin, Tarihi KadimDoksan Beşe Doğru. Şiirimizin bu büyük ustasını bir kez daha anıyoruz. Bol kitaplı günler!.. TURHAN GÜNAY Ç i ^ f ETHİ NACİ Roger Garaudv vc aşk R Imtiyaz Sahibi: çağ Pazarlama Gazete Dergi Kitap Basın ve YayınASyi temsilen Cumhuriyet Vakf ı adına llhan Selçuk < Yayın Danışmani: Turhan Cünay sorumlu Müdür: Fikret llkiz Cörsel Yönetmen: Dilek llkorur: Baski: Sabah Yayıncılık AŞ Idare Merkezi: Türkocağı Cad. No: 3941 cağaloğlu, 34 334 Istanbul Tel: (212) 512 05 05 0 Reklam: publi Media C U M H U R İ Y E T K İ T A P KtT/MP oger Garaııdy, Fransız Komünist Partisi'nin 19. Kongresınde, 6 Şubat 1970'te, konuşmasını yapmış; Fransa'da sosyalizmin zareri için zorunlıı bulduğıı en önemli noktaları açıklamış. "Son söz cüklerimi korkunç bir sessızlik izlcdi," diyor. Çıkmış kongre salonundan, arabasına binmiş, nereye gideceğinı bilmedcn hareket etmış. 31) yıllık parti üyesi, 24 yıllık Mer kez Komitesi üyesi, 12 yıllık Siyasî Bııro üycsi Cîaraııdy, "Yaşamımda ilk dela intihara ni yetlendim," diyor. Bir saat kadar dolaşmış sokaklarda; "tarifsiz kederler içinde". Son ra, "Nereye gitmelir*" diye sormuş kendi kendine. Fvinc pitmek istememİ!;, bu ezicı kederi cpcuklarına, bütün aileye taşımak istememiş. Saat, öğleden sonra iki. Kıırulmuş bir ınakine gibi tekrar yola koyıılmus, kendini ıtenin ne oldugunu pek de bilmeden bir de baknıış ki 1937'de evlenip 1945'te terk ettiği ilk karısrnın evinin ününde. Bir ııyıırgezer gibi çıkmış merdivenleri. Kapıya vururvurmazkapıneınen acılmıs,. Kapının ar kasındd biri kapıyı açmak ıçın bekliyormu^ gibi. Garaııdy, açılan kapıdan, içeride iki ki şilik bir masamn hazırlanmış olduğıınıı fark ediyor ve birden davranışının yersizliğini anlıyor. Bir adım geriliyor. "Bağışla, belki birini bekliyordun?" "Evet, birini bekliyordum: Seni. Konuş^ manı az önce radyoda dinledim. Sonra o ölüm sessizliğini. Buradan başka bir yere gidemeyeceğindenemindirn.Girdebak: Yir mi beş yıl geçti, anıa sanıyorum sevdiğin şa619 rabı unutmadım, çavdar ekmeğini de." Sessizlik içinde yiyorlar yemeklerini. Garaudy, bir saat sonra, eski karısının alnını riperek ayrılınca her şeyin değiştiğinı görüvor. Bir tek varlık, binlerce terk edişi Karşılamaya yetiyor. Yaşamın ölüm üzerindeki zaieri. " Yaşamak hâlâ mümkündü," diyor Garaııdy. Yıllar önce okuduğum Parole d'homme'u yeniden şurasından burasından kariijtırıyonım. Garaudy. o konuşmayı yaptığı ay içinde, 1970 Şubat'ında, partiden atıldı. Sosyalizme bağlılığını belirtmekle birlikte kitabının son cumlesi söyle: "Hıristiyanım." Bir zamanlar Garaııdy'yi epey okumuştıım; baslangıçta pek "resmî" bir marksistti, sonraları, Kıyısız bir gerçekçilik üstüne'yi yazacak kadar geli^ti. Garaudy'nin siyasal tutumunun doğrulıığıınu yanhşlığını tartiijmak bana düşme/; bu kitap beni asıl ilgilendiren "insan" Cîaraııdy, bunca yaşamış bir insanın dcneyimleri. Sözgelimi, "Autoportrait"sinde, !ju vııkarıda ozetlediğim bolümü okuyıınca birden çarpıldığımı saklamayacağım. Kim biliı kaç dostuma anlattım o çarıcı vaşamöyküsuniı! (Sonraları o öyküyü a/.ı kadınlara da anlattım. Bizlerden ayrılırlarsa Garaudy gibi bir gün dönüp geleceğimizi, bize yeniden yaşama şevki verebileceklerini, böylece hem bizi, hem de kendilerini mutlu edebilecelderini... Yazık, alabildiğine iyi niyetle söylediğim bu sözler anlaşılmadı, kimi kızdı, kimi güldü!) Cîaraudy ünlü bir düşünür, ünlü bir politikacı. Böyle birinin "aşk üstüne" söyledik leri ilginç olsa gerek lşte Garaudy'nin aşk üstüne söylediklerinden birtakım seçmeler: Garaudy, bu bölüme, Aragon'ıın bir sözüyle başlıyor: "Bu yaşamdan sadece bir şey öğrendim. Sevmeyi öğrendim ve size dileyeceğim tek şey var: Sevmeyi bilnıek." Bir kadını va da bir erkeği sevmek, yaşamın yeni bir boyııtunıı, yeni ve önceden bi linmez bir geleceği keşfetmekrir. Aragon'ıın dedıgi gibi eğer "kadın eıke gin geleceği" ise, ama gelecek yoksa, ıımut yoksa scvemez erkek. Aşk, başkalarının var olıışunun, gerçek olan bu diinyanın var olu^unun kanıtıdır: Gelecek, bir o, şimdiki zamana anlaın verir. Aşksız bir insan va da bir toplum görevi ni yapabilir, ama var olamaz. Sosyalist bir toplum bilimle değil aşkla ulaşacaktır zate re. Aşk, deha kadar az bulunur bir şevdir Aşkın gözden düşmesınde feoclaf ya da burjuva evlilik kurıınıuının büyiik payı var dır; çünkü cinsel ilışkilerı aşk ilişkilerinden başka ilkelere.özelliklekan.kudret, para ilkelerine bağımlı kılmıştır. (iençlik artık başka insani ilişki biçimleıinın, başka cinsel ilişki biçimlerinin deneyimini vapmaktadır. Başarıları gibi, başarısızlıkları ve yanılgıları da boldıır bu başka ilişki biçimlerinin. Bu deeişmenin bılanço sunu yapmak için vakit pek erken. Ama doğmakta olan geleceğin gücünün kımı çizgileri şimdiden belirmekte. îlkin, Hıristiyanlığın cinsel ilişkileri kirli, lekeli ilişkiler olarak gösteren o eski ikici görüşiı reddedilmişiir. Ne var ki cinsellik, görme ya da işitme gibi bir doğa olgusıı değildir, bir kiıltiır üriinüdür. Bir karşıkültür de çağının damgasını taşır: Var olan külriıru vadsımak, bu kültüre karşı çıkmak, gene de var olan bu kültiire oranla tanımlanır. Aşk konusunda içi geçmiş spiritüaliznı'leıi reddetmek kıırtarıcı bir tepkidir, ama öte yandan, "scksolog"larıınızın yoksul pozitivizm'lerine, ya da efsanevî bir "altın çağ" ardındaki Hippi'lerin duıu muna yeniden düşmek de çağımı/ın bir olayıdır. Aşk, insan ötekini kendine yeğleyince başlar, onun farklı olduğunu, sonuna kadar öz gür olduğunu kabul edince başlar. Aşkın en yüksek kanıtı, ötekinin her şeyuen önce ken dine sadık olmasını istemektir. Bu bizim için acı verici olsa da bu acı, verimli bir acıdır. Aşkı, bütün kısırlaştırıcı kıskançlıklara karşı bir savaşmada her gün venideıı tethet meye yeteneği olmayan hiçbir kimse aşka lâyık değildir. Bunlara karşı çıkmaya hazır olmayan biri aşka lâyık değildir. O, olsa olsa bir seks memurıı, zevklerin hesabını tu tan bir bürokrat olabilir; çünkü en üstiin sevinci, yaratıcı aşkın sevincini isteyecek güç yoktur onda. Cîaraııdy, öteki bölümlerde de aşkın ardını bırakmıyor. "Yaşamın anlamT'ndan söz açarken "Yaşamın anlamı aşktır," diyor. "Ülüm"den söz açarken "aşk"ı da anfatıyor. "Mutluluk"u anlatırken "Mutluluk her şeyden önce aşktır," diyor. Ve kitabını bitirirken özetliyor aşk konusundaki düşünce lerini: "Aşk, varlığın temel kanunııdur." Cîaraudy'nin aşk üstüne yazdıklarını okurken hep Ahmet Mııhip Dıranas'ın o ıınııtulmaz "Olvido"sundan bir yediliyi anımsadım: SöyU'nmemiş aşkın güzt'llı^tyU'dır Kâ^ıtlarda yarını bırakılmı^ $iir, insan, yajlnıur kokan bir sabaha karşı I latııiar bir giın bir canıı açtığını. Duran bir bulutu, bir kuş u0ıt^unu, Çöküp neynır ekmek y<'dili bir la^ı... Bii/ün bunlar aşkın güzelligiyledtr Yaa... Bütün bunlar aşkın güzelliğiyledir." n çtkıp gelen bıryazı F. N.) OKURLARIMIZA Fethi Naci, üzerinde çalıştığı bir kitabı bitirebilmek için, bir süre yazılarına ara verecek. SAYFA 3 E SAYI