Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
B U L M A C A Önce aşağıda tanımları verilen sözcükleri bulmaya çaJışın ve her bir harfi bir yatay çizgi üzerine gelecek biçimde yazın. Sonra çizgilerin altlarındaki sayılara göre bu harfleri bulmacadaki aynı sayılı karelere aktarın (Kara kareler ikisözcükarasını gösterir. Bir satınn sonunda kara kare yoksa, bu, sözcüğün alttaki satırın başına sarktığını gösterir). Bulmaca tamamlanınca, sorulan tanımların karşılığı olan sözcüklerin Uk harfleri yukandan aşağıya doğru, Ece Ayhan'ın "Marjinal"inin, Tanpınar'ın "Doktor Fikret"inin adını oluşturacak; bulmaca karelerindeyse, aynı zatın "Dosdoğru Günlük"ünden bir alıntı ortaya çıkacaktır. Dikkat: "M/17" harfi ipucu olarak yerine konmuştur. G. Askerlikte bir rütbe. lura MMGUOÛJI Edebiyat Eleştirisinde Nereden Nereve 2 ilimde ve teknolojide çağlar içinde bir gelişmeden söz edilir, fakat konu sanat ve felsefe olduğunda gelişimden söz edilemez. Sanat ve felsefe çağlar içinde yapısal olarak çok farkIılık göstermiş olmasına rağmen bunun adı hiçbir zaman gelişme olmamıştır. Einstein hiç yaşamamış olsaydı ya da yaşamı lıakkında başka bir karar verip bilimle ilgilenmeseydı, izafiyet teorisi hiç olmayacak mıydı? Belki bu teorinin adı başka olacaktı ve farklı bilim adamları bu teoriye baska yollardan ıılaşacaklardı ama mutlaka insanlık bir gün evrendeki izafiyet kavramına ulaşacaktı. Ya da Thomas A. Edison ilk gramofonu icat etmeseydi, bugün ses ve görüntü kayıt eden cihazlarımız olmayacak mıydı? Plaklar, pikaplar, teypler, diskler, bantlar, bugün kullandığımız birçok cihaz ataları sayılan ilkgramofon sayesindebu yönde geliştiler, fakat bu gelisim zinciri başka türlü işleyen cihazlarla da olsa mutlaka bulunacak ve insanlar taralından kullanılacaktı. Teknolojik gelişme, her zaman daha yeni, daha ucuza imal edilen, daha kolay kııllanılan cihazlar arayışıyla sürekli değişim gösterir. Halbuki aynı mantıkla sanat dallarına bakarsak, Shakespeare oyun yazarlığı yerine başka bir işle uğraşmaya karar verseydi, nasıl olsa biri çıkar "Hamlet'i yazar diye bir sonuca varmazdık. Gramofondan daha iyi ses veren cihazlar üretildi dediğimiz gibi, bugün kııllanılan cihazlardan da daha net sese sahip cihazlar üretileceğine emin olabiliriz fakat "Hamlet"i değerlendirirken, Shakespeare'dan sonra gelen yazarların onun eserlerinden daha üstün eserler verdiklerini söylemek çok zordur. Elbette Shakespeare'dan sonra yaşayan birçok başyapıt veren sanatçı olmuştur ve daha niceleri olacaktır, fakat sanat değerlendirmelerinde, daha iyi ses veren cihazdan bahsettiğimiz gibi daha iyi eserlerden bahsedemeyiz. Her sanat eseri kendi çağı açısından, sanatçının verimliliği açısından değerlendirilir, başka bir kıstas yoktur. Bir sanatçı, diğerleriyle karsılaştırılamaz, bir sanat eserinin de diğerlerinden daha iyi olduğu söylenemez. Her sanat eseri kendi içinde estetik değerlendirmeye tutulabilir ancak. B 57 61 53 62 27 20 81 ?? H. "Fidel..." (1992'deFilipinlerCumhurbaşkanhğı'na seçilen general). 8 44 43 41 42 I. "Sevimli ve gösterişsiz olmakla beraber temiz ... idi." (A. Ş. Hisar). Tanımlar ve sözcükleriniz: A. Elli kâğıtla oynanan ve en az sayısı olanın kazanması kuralına dayanan bir iskambil oyunu. 30 7 51 67 3 42 26 J. Adalet Ağaoglu'nun bir romanı. 59 63 46 23 69 66 72 9 32 24 79 B. Ilerisi düşünülerek yaptlan. 78 75 5 K. Başşehir, başkent. 48 C." nı). 34 80 33 11 52 58 2? 14 13 35 31 38 37 49 15 Yok" (Duygu Asena'nın roma 45 50 25 54 77 16 60 35 1 76 D. Pürüzalır. Bii.saymınçözümü 74 73 47 6 40 A. Dünyada, B. Ünanimizm, C. Nurdan, D. Yolcu, E. Avcı, F. Np, G. Ilık Ilık, H. NAn, I. Biiyücü, J. tnn, K. Rubu, L. Utanmaz Adam, M. Cunda, N. Uyuyan Adam. Şiir: "Dünyanın ucu olmaz, ama vardım ucuna Dünyanın bir ucunda iki büklüm, yapayalnız Tam ucunda dünyanın." E. "... Bir Gömme Töreni" (Tibor Dery'nin bir romanı). 2 68 65 71 70 39 21 4 64 F. "Hüsamettin..." (Oğuz Atay'ın "Tehlikeli üyunlar" adlı romanındaki bir karakter). 18 19 29 56 10 12 Sanatın, din, klsefe, ahlaktan kopmaya başlanıası, sanata yeni bilimsel yöntemlerle yaklaşılması ancak son yüzyıllarda gerçekleşnıeye başlamıştır. Sanat özellikle 20. yüzyılda analitik yaklaşimla incelenmiş, sanat kadar önemli, sanat eleştirisi kavramları ortaya atılmıştır. Sanat eleştirisi sanatı lanımlayan, anlatan bir rol ustlenmiştir. Artık sanat izleyicisi ve okuru için sanat yapıtından zevk almanın ötesinde, eseri anlamak da önem kazanmıştır. Örnegin soyut bir tablonun karşısında ne hissetmesi eerektiğini çözemeyen izleyici, cser hakkında etraflıca bilgi edindikten sonra beklentinin ne olduĞuna daha iyi karar verebılır. Aynı şekilde bir roman okurken de öyküden aldığı zevkin ötesinde, yazarın kullandığı teknikleri an Sanata yeni bakıç lamak, biçem hakkında bilgi sahibi olmak, eseri farklı değerlendirmesine yol açar. Sanatın hemen yanı başında artık sanat eleştirmeninin va da sanat kuramcı sının da yer alması bunlara bağlanabilir. Daha önceleri sadece eğlence, zevk ve rııhsal tatminle değerlendirilen yapıtlar artık zihinsel olarak algılamanın da ve receği doyumla ölçülür olmuştur. Bunun nedenlerinden birinin dinin toplum üzerindeki etkisinin azalması olarak yorumlanır. Dini ve toplumsal diizensizliğin azalmasıyla oluşan boşlıığun sanat tarafından doldurulduğunu ortaya atan çok düşünür olmuştur. Sanatın gücü sadece tarihsel olarak değil, politik olarak da büyük önem kazanmış, sanatçıya yeni roller biçilmiştir. Bütün bunlara bağlı olarak tarklı sanat kuramları ve aynı sanat yapıtını çok farklı açılardan değerlendiren sistemler ortaya çıkmıştır. Lukacs, Marksist açı dan bir eseri değerlendirirken, Foucault tarihsel açıdan Dakarak, insan davranı şını belirleyen kültürel örnekJere dikkat çeker. Psikanaliz ve yapısalcı yaklaşımda (Barthes ve Bloom gibi yazarlar) eseri bir bütün olarak ele alıyor, tarihi ve kültürel bafilarından kopararak, yazarından bile bağımsız kddıkları yapıtı incelemeyi yeğliyordu; dilbilimden gelen kuramcılarolüukları için, yapıtta anlam, yazarın niyetinin ürünü değil, dildeki ve kültürel ortamdaki anlam olıışturucu ya pıların ürünü olarak görülüyordu. Sanat eleştirilerinde en önemli yenilik lerden biri Belinski ve Plehanov gibi Rus eleştirınenlerin getirdiği politik boyut olarak sayılır. Ve ilk kez 20. yüzyılda edebiyat eleştirisi akademik clisiplin sayılmış, metinlerin yorıımlanması hem tarihsel açıdan, hem de toplumbilim konularında incelemelere ışık rutmuştur. Yüzyıl başlarındaki pozitivist akım, ampirik veri toplama yöntemlerini bir araya getirerek edebiyat escrlerine yeni gözle bakılmasını sağlamıştır. Edebiyat ve genel anlamda sanatı belirleyen toplum sal çevre koşulları değerlendirilerek yapıtlar incelenir. Ünlü cstetik kııramı geliştiren düşünürlerden Benedetto Croce, tarihsel zeminin ancak bireysel farkın ortaya çıkmasına temel hazırladığını söyleyerek sadece toplumsal olarak değil, sanatçının da rolünün tekrargözden geçirilmesi gerektiğini savundu. Bunca akımı anlamak edebivatı anlamaya çalışan okuyucu için çok akıl karıştırıcı oldu elbette. Bir kitabı nasıl oku ması gerektiğini söyleyen düşünürler, anlamaya yardımcı oldukları kadar, alı nan basit zevkleri de teoriye dökerek belki edebiyattan uzaklaştınyordu okuyucuyu. Bu da ortaya yeni ve çözümlenmesi çok zor bir ikilem çıkartıyordu. Sadece duygulara ve zevklere hitap eden eserler sanat kuramlarında yer almadıkları için, yapıtı anlamak fazlasıyla öne çıkıyordu. Bu da yine, dönüp dolaşıp, sanat yapıtının içinde açıklanamayan ve tam anlamıyla tanımlanamayan bir nokta bırakıyordu adeta. • aydasu@hotmail.com SAYFA 19 CUMHURİYET KİTAP SAYI 613