20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

'Roman yaşananların anlatıldıfiı bir tiir deSH' Halil Ibrahim Özcan, sessiz sedasiz yoluna devam ediyor. Yeni romanı "Ejderha Yılları" üzerine konuştuk onunla. BAYRAM BALCI /~t eniilk önce Randevu llazırlığı adlı \ öykü ki/abın ve ardmdan yayımladıy^J g'ın C.ezaevi Şiir A nlolojhi ve iki şiır kılabın ile lanıdık. Şimdi ise Cıcndaş Yayınları tarafından yayımlanan Ejderha Yılları adlı romanın ile karşımızdasın. Yazmak senin için nedir ve ncdcn roman? Yazmak, benim için bir özgürlük alanıdır. Hatta bunun da ötesinde yazmak, beni yaşam karşısında arzulu kılıyor, beni yaşama karşı kışkırtıyor. Yazmak, insanın yaşamdan elde ettiklerini yeniden hayata tercüıııe etme eylemidir. Bıçağın kemiğc dayanınasıdır. I Iayat içerisindeçekilen acılar, sevinçler, hüzün ve kcder, aşk ve ihanetler sürcklilik arz ederken, yazmak, bir birey olarak yazarin kendi inıgcsini açıga çıkarması eylemidir. Neden roman sorusunagelince şunu söyleyebilirim; edebiyatta tiirler arasında bir geçirgenlik vardır. Ancak, öyküniin, şiirin ve romanın kendi iç disiplin leri farklıdır. Roman, yalnızca eylem ve seriiven anlatan bir yazım tiirü degildir. tnsaııın iç dünyasının zenginlik ve zayıflıklarını içinde yaşadığı çevreyle birlikte ele alır ve aynı zamanda yaşamın bilinmeyen bir başka yanını keşfeder. Gcrçckligin disiplini, anlatma biçimini de belirler. Sartrc, insanın bazı şeyleri söylemeyi seçtigi için değil, onları belli bir biçimde söylemeyi seçügi icin yazdığını söylüyor. Bıı bakımdan ben de Ejderha Yılları'nda anlattığım ger^ekligi ancak roman biçinıinde ifade edebileceğimi düşündüm. Halil Ibrahim Özcan'la "Ejderha Yıllan" üzerine Ejderha Yılları, senın dc içinde ycr aldıg~ın hir grup devrimcinin, 12 Eylül darbesinirt kör silindiri altında ezilmemek için iill kc dısına çıkıslarınt, Vilistinsaflannda l )Hl Fılis tinîsraiisavasındakiyasamlartnı, acılarınt, scvinçlerini ve aşklarınt anlatıyor. Ro manına, hu anlamıyla otobiyografik bir belgesel denehilir mı? Roman, sadece yaşananların anlatıldı^ı bir yazın türü değildir. Bir romanda otobiyografık ya da belgesel özellikler olabilir, ama roman, nc yazarın güncesi ne de otobiyografidir. Önemli olan yazarın kendi yaşamındaki kimi olaylardan hareketle, roman gerçeğine ulaşmasıdır. Otobiyografi sözlük anlamıyla, bir kimsenin kendisi taratindan yazılmış hayatıdır, oysa roman, yaratılmış bir dünyadır. Roman, kendi zaman ve mekânında doğup büyüyen, gelişcn ve bir sonucu olan yararılmış ycpyeni bir gerçektir. Çok bilindik bir söz vardir; "Benim hayatım roman" deriz. Gerçek yaşamda kitnin hayatı tek basına bir roman olabilir ki? Insnn gerçektcn büyük bir lıayat yaşamış olabilir, bıı hüyük hayatm aktarılmasında bile roman sanatı açısından kimi olumsuzluklar olabilir. Elbette bir romaneı en iyi bildiği olaylardan yararlanarak roman gerçeöine ulaşır. Belli bir olayı ya da bir ger ~ekli£i ortaya koyabilnıek için keııdim gi )i olan insnnların gerçeğinden yola çıktını. Romanınıda Türkiye'nin yakın bir dönemi OtoMyöpaflkbirbelgesel l ve devrimci bir grubıın Beyrut'ta, Iilislin Israil savaşındaki yaşamlannı, çclişki ve kaygılarını, acı, sevinç ve kederlerini, yalnızlıklarını, aşklarını ve cinselliklerini anlattım. Ama yazar, yaşamı oldug u gibi aktarmaz, kendince yorumlar ve kendine özgü gerçcgini roman sanatı olarak ortaya koyar. I liçbirimiz aynı gerçegi aynı biçimde iki kez yaşayamayız. Çiinkü, yaşarken insanın kendisi de degişir. 12 Eylül önccsı vc \onrau gerıcg'iui vehu döneınt düsünürsek, romanda bir sorgulaMu, hiryüzleşme ve bir ıçhe\aplasma var. E/derba Yılları için bu dönemle bir hesaplasma romanı diyehilir miyiz'* Orm'fın ıııfaz eylcminigerçckleştiren Scrdal, ketıaisiyle he saplaşıyor. "iîerıde kalan hayatı boyunca maktulün aasını tayr" dtyor. Zafer isc lilistin'deöreütselılı)kılerım sorgıduyor. Yoldaslık ilişkıleri içinde deva^a bir yalnızlıSj yaşıyor. Bize her taraltan saldırılan bu dünyada, aklımızı kaybetmedeıı ayakta dıııabilmemiz için, elbette yaşadıklarımı/.ı sorgulanıa ve iç hesaplaşma bir zorunluluktur. Ancak, yaşadıklarımızı sorgulama ve bıınlarla hesaplaşabilmek için öncelikle kendimizle yüz yüze gelmenıiz gerekiyor. Roman bir bakıma bir yüzleşmediı. Yüzlesnıe ise bir iç zorunluluktur. lnsan, yaijam kurşı.sındaki varoluş nedenlerının sarsıldı^ını gördügünde ya bir geri çekilme, ya da teslim olma ile karşı karsıya kalıyor. Bıı karçı karşıya kalışta insan neı delasıııda kendi yaratıcılıöını kullanıp varoluş nedenlerini ortadan kal dırmaya çalışan güce karşı saldırıya geçer. Bu saldırı, aynı zamanda gelecef in biçimlcndirilmebine de katkı sıınar. Romandaki kişilerdconlarıtı varolu^una saldıran giicii, karşı savaşım vererek, gelecej>i biçimlendirmeye çalışıyorlar. Örncgin, infaz eylemini gerçekleştiren Scrdal, eylem anında bir iç nesaplaşma ya^ıyor, öldürme ve ölüm duygusunu sorguluyor. Kendi vicdanı ile yüz yüze geliyor. /ater ise lıaritada yerini bile bilmediği Golan tepelerinin yanı başındaki BM Kontrol Noktası'nda görevli Fiji'li as kerin ölümüniin a|*ırlıgını omuzlannda hissediyor. Beyrut'ta l.übnan'ı Yabancılardan Kurtamıa Orgütü tarafından bomba yüklü kamyon patlatıldıgında tezgâlıtarkızın ölümünün yarattıgı acıııın aöırlı^ı Zafer'deki sevgiyi ortaya çıkarıyor. Iilbette, duygusuz lıık da insanın kendisini korumasıdır. Ancak bu tür bir koruma insani açıdan bir yenilgidir. Bir insanın vicdanı ile yüz yüze gelmcsi sonucu olu^aıı duvgusal gerilimler, insanın kendisini koruma içgüdüsüyle savrulabilcceği duygusuzlu^a karşı, ölüme meydan okuma, ölümle hesaplasjina ve gerçek aşkı da ortaya çıkarır. Romanda ctkileyicı betimlemelerin yanı sıra, geri dönüşlerde ve anımsamalarda aforızmalarla yüklü, sıtrsel ve hatta siire yakın bir dil kullanıyorsun. Örneğın Serdal, "llerkesin kendi merakını beüedig'i birarka bah(cu mutlaka vardır" diyor. Za/er, "llayattmızı yeniden kurmaya çalışırken kaybettıklerimiz, başka hayalların ailliklerınde ktrık dokıık cündeler olarak kalahılır" dıyor. lien/m sormak isledıgim, alısılagelınmiş bir dil biiti'oılüg'ü yok ro manda. Kısıler, olay ve durunılara göre bir dil kullanarak, özgü n btr roman dılı mt yaratmaya çalıştm? Romanda kişilcrin ıç diinyalarını, ruhsal durıımlannı, birikiınlerini ve kişjliklerini ifade ctmek için sjiıscl ve alorizmalaıia dolıı bir dil kullandını. Ornegin Serdal'ın kişiliğini u/.un uzun ihıde etmek yerine, o kis.ılig'i Serdal'ın düşünme bicimi ve kullandıgı sözcüklerle çizuim. Elbette, romanda bir kişiyi canlandırmak için klasik anlamda sert mizaçlı ya da naif ve yumuşak huylu bir insandı gibi, kinıi tasvir lcrle de yapabilirdim. Ama böy lesi sıradan bir yolu tercih etmedim. Dikkat etmişsindir, romanda kişileri, esmer, uzun ya da kısa boylu veya sarışın, tıknaz gibi klasik anlamda bir tip olarak da çizmedim. ()nları bulundukları mekânın atmosferiyle birleştirdim. Klasik anlamda bir roman dilini bu yüzden kullanmadım. Istedim ki, romanımdaki kişilerin liziki yapılarını ve kışıliklerini, onların davranışlaıı ve kendilerini ifade etmek için kullandıkları sözcükleı ve düşünme biçimleri aracılıgıyla okur tamaınlasın. ()meğin Serdal, "birini tarif ederken, yalnı/ca akılda kalanın tutsaklıklarındaıı mı başlamalı" diyor. Romanımda bu düşünceye sadık kaldığım söylenebilir. lürklere eg'ıtım veren Fılıslinli, "YalnızItk da tek basına bomba gıbıdtr. Bazen patlamayabilir ve çekılmez olur o zaman " diyor. Gerçekten o dönemde herka hüyük biryalnızltg'tmı mt yasıyordu? Yaşanan o süreçte, onca acınınve ölümün içinde aşk nasılyasa nıyordu? Örneg'ın Zafer "Bizim kusak askstzlığa mahkum galiba" dtyor. Romanda Zafer sevgilisine aşk mektupları yazıyor ve "Aşk iki savaş arasında kalan yanımdı. Coşturucu engel, çile ve bilinçsizcc kahraman olma, hatta tanrılaştırma, üstlenme eylemi. Aşk, elbette duygusal sorıınsalını içinde barındırır" diyor. Elbette, 0 yıllarda aşkı iki savaş arasında bunalımlı bir düşmanlık olarak tanımlamak mümkiin. O yıllarda aşk kaygı ve anarşi demekti. Zafer'in aşkı bir azap olarak algdaması da bu nedenledir. Ancak, Sami, Türkiye'deki sevdiğiyle bir gclecek düşlüyor. Bilge, cezaevinclen tahliye olan sevgilisine bir an önce kavuşmak için I iirkiye'ye geri dönmeye karar veriyor. Aşkı bir azap olarak algılayan Zafer ise Beyrut'taki patlamada mayo satın aldığı mağazadaki tezgâhtar luzın ölümü karşısında yaşadıgı acı dolıı duygusal karmaşa, ondaki sevgiyi açığa çıkarıyor ve aşk yarasını depreştiriyt)r. Yine Zafer in "Bizim kuşak aşksızlıga mahkum galiba" sözleri ise bir kapalılıgın ifadesi. Hatta Hasan'ın Beyrut'taki Zeytuni gcnelevine gitmesi kavgaya neden oluyor. () dönem insanının aşka, cinselliğe bakışında sorgulanması gerckcn notlar bunlar. Romanda idealler uiruna siddetin nastl kullanılması gerektig'i de tartışılıyor. Bilge, kendılcrtne bomba cg'itimi veren Filistinli komutan I lüseytn 'e "On kallı bir binayı nastl bombayla yerle bir ederiz" diye soruyor. 1 lüseyin 'in yantlt ise, "Btr devrimci asla masum bir insani öldürmez. Ben bu eğitimı katlıam yapın diye vermiyorum. Devrimciler intanlıla zararlı hiçbır eylem içinde bulunmazlar" diye Bilge'ye urt bir yanı/ veriyor. Ger çekten devrimci siddel ve devrimci vicdan göz önünc altndıg'ında Müseyin ve Bilge'nin tavrını nastl dc^erlendırmeli? Bilge'nin bu sorusu I'ilistin kampında birlikte eğitinı gördügTı kendi yoldaşhırını da Hüseyin kauar şaşırtmış ve kı/dmıııştıı. Bomba egitiminde aldıkları teknik donanıma o grup, degil on katlı yüz katlı, iki yü/. katlı binaları da yerle bir edecek kadar güç lülerdi. Ancak, şunıı biitün kalbimle ifade ediyorum ki, her tiirlü acı içinden geçerek çelikleşen bu insanlar yaşauıklaıı sosyalist bilinçle karınca bile ezemeyecek kadar diiriisttürler. Romandaki o bölüme dikkaı edililirseeğerbıı kendiliginden ortaya çıkacaktır. Orneöin bugiin Usame bın l.adin'in New York'taki iki/ kuleleri vurma taktiği yıllardır tartışılınış bir eylem biçimidir. İn san eylem biçimlerini şiddeli örgütlediöi yerdc kendi kininde sınar. Farihsel gerçeklikler içerisinde bunların örne^ine çokca rastlamr. C^yleki kardeşinin ölüm emrini veren bir padişah tarihteki yerini Fatih olarak almıştır. Türkiye'yi 12 Eylül ile kıırtardıklannı söyleyen generaller daha darbe arefesinde o zaman Konya Belediye Başkanı olan Mehmet Keçeçiler'i yanına ça£ıran o zamanki2. Oruu Komutanı Bedrettin Demi rel "Göreceksin, göreceksin sayın Başkan, onları yargılamayacağız. Birer birer öluüreceğiz" demıştır. Akabindeki aylarda da darbe lideri Kenan Evren, " Asmayalım da besleyelim mi" cümlesiyle kinlerini açığa vurmuşlardır. Romandaki gençler işte o dönemlerde bu kine magruz kalan insanlardır. Buna karşın her biri kendi yaşamlaı ı içinde temiz insanlardır. Zafer, "insan kendıni btr başkasma adadığında karikatürtze oluyor farkına bile varmadan"diyor, Adana'dan Beyrut'a türülmüs yaslı Ermeni ise "lnsan ö'mründe ölmeye ne deSer" diye soruyor. Romandaki kisiler ise halklartnı kurtarmak için ölümü göze alrnn, insanlar. derçekten ug"runda ölmeye dcgecek bir şey var mt '•> Ömrün kendi tenhalığında geçip gıttı^ı yerde ölüm, kaçımlmaz bir gerçekliktir. İn san bazen bunu öteyegeçmek adına kendi si dcgcrçekleştirebilir. Orneğin yakın arka daşlarımdan bir kaçı bu yolu seçtiler. Uzak, çok uzak. Uzaklar da erisildiöinde yakınııı olabilir. Uğruna ölmeye değehilecek şeylcr hayatın kendisi kadar değerli olan şeylerdir. Romanda l'ürkiye'nin, yani Anado lu'nun etnikyapısına ilişkin göndermeler de var. Araplar, Kürtler, Ermenüer. Ve Beyrut'ta Lübnan'ı Yabancılardan Kurtarma Orgütü'nün yabanctlara karsı tavrı. Roman, ctnik çatısmaların nedenlerinin zeminiyoklanırken, sanki, insanın geleceğjnin kökleri nin bulundu&u toprakta oldufu savlanıyor Orneg'in "vur emri" ile aranan Bilge'nin \ ürkiye'ye dönmeye karar vermesi. (ierçckten insanın geleceği köklerinin buluııdıı^ı/ toprakla mı? Hayat kendi karmaşası içinde dilini ku ruyor. lnsan elbetteki doğduğu toprakların kokusunu hayatı boyunca arar. Ama artık dünya küçücük bir yuvarlaktır. Içine girdiğimiz çağda, artık etnik çatısmalann pek bir öneminin kalmadığı ve birlikte yaşamanın zorunluluğu da sanırım anlaşılacaktır. Ama silah tüccarlan var olduğu sürece bu etnik aynlıklar hep kaşınacaktır. Dikkat ettiysen, Zafer, FilistinIsrail savaşının daha 20 yıl devam edeceğini söylüyor. Elbette Adana'dan Beyrut'ta sürülmüş yaşlı Ermeni saatçi, her ne kadar Beyrut'ta yaşamaktan mutlu oldıığunu söylese de, atalarının doğ duğu toprağı özlediğini söylüyor. O Ermeni ustanın başını bir Türk gencinin omzuna yaslayarak akıttığl gözyaşı da köklerinin bulunduğu topraklar içindir. Bilge ve sanırım Zajer de "ı 'iır emri" ile aranmalarına karsı I ürkiye'ye dönmeye karar verıyorlar Romanın devamı gclecek mı/ Bilge "vur emri" ilearanmaMna ragmen l'ürkiye'ye dönnıe kararı veriyor. Ama Zafer'in dönme kararı alıp almadığını ben bile bilmiyorum. • Ejderha Yılları /lla/il l/mı htm Özcan (ierıdaş Kül/ür / Ro matı Hıfi v Kaçımlmaz gerçaklik SAYFA 10 C U M H U R İ Y E T K İ T A P S AY I 6 13
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle