Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Ressamyazar Bedri Baykam'ın 12. kitabı ve ilk romanı olan "Kemik", felsefe ve ölümün, tarih ve bilimkurgunun, sosyoloji ve siyasetin, insan ilişkileri ve cinselliğin beraber örtüşmekten kaçınmadığı bir dalgakıran. 'Kemik' üzerine Bedri Baykam'dan ilginç bir roman anatçıyazar Bedri Baykam'ın toplatılan ve bir daha da basımına izın verilmeyen "Kemik" adlı romanına değinmeden önce Türkiye'de geçmişten bu yana siyasal gücün sanata ve edebiyata gösterdiği kimi yasaklamacı tutumları kısaca hatırlamak faydalı olur: Sunay Akın "Istanbul'da Bir Zürafa " adlı son kitabında, yazdığı bir yazıdan dolayı ölüme mahkum edilen ilk kişinin gazeteci Ahmet Samim oldıığıınu belirtiyor. Tarih 6 Nisan 1909. Sonra yaşamının on sekiz yılını hapishanelerde geçiren ölümsüz şair Nâzım Hikmet, ba^ına odun vurularak öldürülen Sabahattin Ali, türlü türlü işkenceden geçen Hasan Izzettin Dinamo, yine yaşamının on beş yılını hapiste geçirmiş Orhan Kemal, komünizm propagandası yapmak ve muzır neşriyatta buTunmaktan yargılanan Rıfat Ilgaz, neredeyse yazdığı bütün kitaplardan dolayı başı dertten kurtulmamış Aziz Nesin'in yanı sıra,A.Kadir, Samim Kocagöz, Şükran Kurdakul, Mahmut Makal, Fakir Baykurt, Talip Apaydın, Âşık Ihsani, Asım Bezirci, Kemal Tahir, Yaşar Kemal, tlhan Selçuk, Ali Sinmen ve Erdal Öz gibi daha pek çok isim, ne kadar siyasal gücün yasakçıhğından kimi zaman caııları yanmış kimi zaman eserleriyle bedelini hayatlanyla ödemiş olan euebiyatçılar kanadından ilk akla gelenlerse, Nuri lyem, 1brahim Balaban, Avni Memedoğlu, Abidin Dino, Ratip Tahir Burak, Turhan Selçuk, Ferruh Doğan, Ali Ulvi gibi ressam ve çizerler de iktidann giizel sanatlar alanındaki yasakçılığından başlan ağnmış, çile çekmiş diğer isimler. Ülkemiz sanatedebiyat alanındaki sansür ve cezalandırma yönünden pek zengin bir geçmişe sahip doğrusu. Geleneklerimize sıkı sıkıya bağlı bir yapımız olduğundan şimdilerde bu geleneğe yeni birkaç halka daha eklemiş bulunuyoruz. Yakın bir geçmişte toplatılan Bedri Baykam'ın "Kemik" adlı romanına bu yüzdcn değinmek gerekiyor. " Kemik "i okuduktan sonra toplatdma nedenlenni anlamakta çok zorluk çektim? Her ne kadar anlatım bozukluklanndan ve imla hatalanndan geçilmeyen Küçükleri Muzır Neşriyattan Koruma Kurulu Bilirkişi Raporu'nda toplatılmasına ilişkin komık nedenleri tek tek okumak zorunluluğuna katlandıysam da yine de rapor bizi ikna etmiyor. Birincisi, sakıncalı görülen poronografik bölümler 588 savralık romanda vüz sayfa bile tutmuyor. Ikincisi kimse bu romanı okuduktan sonra sokağa fırlayıp tecavüze ya da banka soygunculuğuna falan kalkışmaz. Keşke her roman kendi okuyucusunu, romandaki gibi bir yaşama itebilseydi, yeryüzünde savaş, aclık, kindarlık, işkence, gaddarlık da olmazdı. Sonra, her sayfası "sapıklıklar"la (!) dolu Sade'ın Sodom'u Türkiye'de yayınlanırken "Kemik"in toplatılmasının gereği neydi, bilemiyoruz. Zaten kitaplan yasaklaya yasaklaya bir yere varamayacağımızı anlamış olinamız gerekiyor. Birkaç gün önce Maltepe pazarında karşıdan ıcarşıya geçen yetmiş yaşındaki bir adama havada üç takla attıran servis sürücüsüne hiçbir şey yapılmayacağını, hortumcuların devlete açtığı zararı cebimizden taksit taksit sabit ücretlerle ödeyeccğimizi, sanatçılar olarak yurtdışına ner çıkışımızda ek olarak vermemiz geSAYFA 8 s FERHAT OZGUR ği, dizginlenemez bir para tutkusunun ner şeyin üstünde olduğu, üstün teknolo'iyle aonatılmış 21.yüzydın o oranda da caotik ortamındaki askseks/hayatölüm/felsefebilim arasmdaki gelgitleriyle örülüyor. Bu çelişkili ortamda rüyalannı kaydettiği aygıtı "dreamcorder"ıyla eğlenen, aydınlanmak ve düşünmek için Cumhuriyet, dalga geçmek için de Sabah gazetesi okuyan, kola almak için girdiği kuyrukta bile önündeki kıza fortçuluk yapan, uvuşturucu ve alkol bağımlisı olmaıran, klasİK müzik dinleyen, tam anlamıya bir dişi bağımlisı olan solcu ve AtatürKçü Selim Targan'ındayaşamında ağırlıklı olarak birbirine tamı tamına zıt iki ilişkisi vardır. Bir uçta, galaksiler, Einstein'ın "Görelik" kuramı, kara delikler, 92 elementten oluşan biyolojik yapımızın ayrıntılan, samanyolu, fizık, matematik gibi daha pek çok konuda uzun ve aydinlatıa diyaloglanyla dünya çapındaki bilim insanı Naciye Yurdum, diğer uçta, karanlık geçmişiyle kurduğu "para imparatorluğunda" astığı astık Kestiği kestilc, işe aldığı genç kızlardan gözüne kestirdığini her türlü sapkın fantezilerle beceren işadamı 52 yaşındaki Zozi Miko. I E Bedri Baykamın romanı yan blllmkurgu dlyeblleceğimlz bir roman. Yukanda e$l lle blrllkte. reken 50 dolarlık "lüks yaşam" ödeneğimizi de ayırmamız gerektiğini, her gün televizyonlarda şiddetin seçilmiş en iyi örneklerini göstermeyi alışkanlık haline getirmiş "en çok ızlenen kanallar"a seyirci kalındığını, dedikodulan, baldır bacak gösterilerini gerçek habermiş gibi gösterip halka çerez olarak satan "anchorman"lerin yere gööe sığdınlamadıgını, açıkçası arok eğrilerle doğruların hızla yer değiştirdiğini, sözde doğruların ve haklann taıtışmaya açıldığı sıcak programlann asıl amacının herkesi birbirine düsürmek ve böylece toplumsal bir gerginlik yaratmak olduğunu, artık bir §eylerin değişeceğine ilişkin inancımızı yitirmeye başladığımızı düşündüğümüzde, anîaşdıyor ki, sansür kurulunun önüne en kolay geçecegi, zincire en kolay vuracagı, ağzını en sıkı biçimde kapatacağı tek olgu, bireyi gerçek anlamda aydınlatan ve arındıran sanatın kendisi oluyor. Ne var ki tam da bu noktada Bedri Baykam'ın "Kemik"indeki pek çok bölümünde çizilen Türkiye portresi yukandaki tanımlamalara hiç uymuyor. Yan bilimkurgu diyebileceğimiz bu roman eli yüzü düzgün bir ülkcde geçiyor ama her ilerlemiş ülkede olduğu gibi orada da sapkın insan ilişkileri var. Kemik"in yasaklanmasının çok gereksiz olduğunu bir kez daha vurgulayarak romandaki Türkiye'yi, kişilikleri ve olaylan özedeyip okuyamayanlan bilgilenairelim: Türkiye Avrupa Birligi'ne üçyıldır dönem başkanlığı yapmaktadır. Iktidardaki Halkın Partisi son derece ilerici ve demokratik bir tutum izlemektedir. Türkiye, son iki dönem cumhurbaşkanlannın ikisinin de kadın olmasıyla bir " Anaç Sosyalizm" çağını yaşamakta ve uluslararası alanda politikadan kültüre pek çok ciddi sorunu başanyla çözmektedir. Ahmet San Diyarbakır'daki 100.000 kişilik Fevzi Zemzem Stadyumu'nda muhteşem bir Beatles konseri düzenlemiştir. Türkiye olağanüstü koleksiyonlanyla Arap Kam TürUya portpssi ber Çağdaş Sanat Müzesi ve I larunoğlu Modern ve Çağdaş Sanat Müzeleri Kompleksi'ni çoktan kurmuştur. Arzu edenfer bu müzelere tstanbul'un her noktasına uzanan metro tünellerinin bağlantılanndan da ulaşabilmektedir. Kontorlu vagonlanyla TCDD tüm dünyaya örnek olusturmaktadır. Sağlık Bakanlığı lsveç'i bile gölgede bırakacak ilerlemeler kaydetmiştir, Sağlık Bakanlığf ndan sonra ülkenin en iyi çalışan kurumu olan Emniyet Müdürlüğü, Avrupa'da "insan haklan" ve "Interpol K(K>rdinasyonu" olarak neredeyse tüm ödülleri toplamaktadır, Türkiye aoğal yaşamı koruma konusunda Avustralya düzeyine erişmiştir. Ara ara Türk talkshow programlarının konuklan arasında Robert De Niro'yu görürüz, romarun bas.kahramanı Sefim Targan seksen katlı bir gökdelenin 55. katında oturmaktadır, sokak isimleri arasında, Arthur Rimbaud, Erol Akyavaş, Suphi Baykam gibi önemli isimlere rastlanmaktadır ama dediğimiz gibi insanın sapkın dürtülerinde pek bir evcilleşme olmamıştır. "Kemik'"in bir ajansta çalışan 37 yaşındaki genç kahramanı fotoğrafçı Selim Targan'ın hayatı da, yaşamak için birkaç kuruşa birbirlerini veya analannı bile satanlann, komşusunun yedi kaşındaki kızını garajda şekerle kandınp elleyen sapık yetişKİnlerin, kendi kanlannı salt pislik olsun diye pazarlayıp sonra hiçbir şey olmamış gibi sosyal hayatlarına devam eden işadamlannın, çocuğunun bakıcısını düzen saygın aile reislerinin, bankalannı dolandıran müdürlerin, gençliğinde adam öldürüp şimdi holding sahibi olanlarin, birbirinin kanlannı düzmek için kumar oynayanlann, ilk röportajını elde edebilmek için gazetecilere ner türlü rüşveti yedirmeyi feabullenmis, "idollerin , televizyonlarda eğlenceli sabah programlannı sunan geri zekâlılann, sosyete dünyasmın kirli ve komik yüzlerinin sahte arzulannın, kişiliklerinin, ünlenme çabalannın zavalldıklannın göz önüne serildi Paratutkutu "Kemik'"in İİK bölümü başkahramanımızın ve sonralan ölüm nedeni anlaşılamayan iş arkadaşı Fuat'ın genç bir kız ile asansörde yaşadıklan üçlü porno karnavahyla açdıyor. (Bedri Baykam romanda sanki sansür kurumuyla kafa bulurcasına yer yer kendi cümlelerine de sansür koyuyor ve bütünüyle pornografik sayacağımız sahneleri sırasız, başı sonu belli olmayan cumlelerle anlatıyor. Bu cümleler de yatık olarak basılmış.) Selim'e sınl sıklam âşık, onu telefbnlarla rahat bırakmayan evlenmeyi istemediği ve tek yönlü bir aşk yaşadığı kız arkadaşı Funda, yeni yetmelık çağının tüm bunalımlannı yaşayan kuzeni Pelin, Zozi Miko'nun çılgın kansı Mişa ve kızı Jozet, "hayatın anlamı" üzerine çok duyarlı ve içten diyaloglara girdiği Karadenızli Hasip Ağa onun, "işin sonunun nereye varacağını kendisinin bile" bilemediği şu gelip geçici hayau "kemiğine kadar" yasamak arzusunun do^al kanıtları olarak kabul edilebilir. Selim Targan kimi zaman bir entelektüel, kimi zaman gittiği kafede oraya gelenlerin kişiliklerini neredeyse tek tek çozümleyen usta bir gozlemci, kimi zaman da kuzeni Pelin'in ağabeyiamcası, Funda'nın platonik askı, Naciye Yurdum'un sadık dostu, Zozi Miko'nun bayağı dünyasını belgek mekle görevli bir fotoğrafçıdır. Bütün bu kişilikleri topladığımızda ashnda geleceğin süper megapollerindeki, hedefsiz ve nem kendisine hem de yaşadığı çevreye yabancılaşmış, geçmiş ve gelecek sorunundan uzakta yalnızca "şu an"ı yaşayan bir prototip çıkarmamız mümkün müdür? tşte, zaman zaman penisinin anlık durumuna yenik düşen Selim, bir gün Zozi Miko'nun kansı ve kızı ile birlıkte gittiği bir yat gezisinde tabii ki firsatı değerlendiriyor ve annesi ve kızıyla ayn aynneyecanlı kaçamaklar yaşıyor. Nasıl olsa doğru veya yanlış yoktur. Arzu vardır ve yaşanmalıdır. Arzunun kabardığı noktada, ahlak ve dürüstlük hesaplaşmasına girmek özbenliği zincire vurmaktır. Her şey yaşanmalıdır. Örneğin Mişa ile işi bitirirlcen bir sorumluluk duygusu duymamaktadır da. Önemli olan durumu analiz etmekrir: "....âşık erkeklerin bile poligam olduğunu bir türlü anlayamayan birçok kadın, bir 'gizli' ilişkiyi öğrenır öğrenmez 'aldatıldım' duygusuna takılarak, gözyaşlan arasında arkadaş turu atıp acıkn haberi veriyor ve boşanmanın kendisini veya blöfünü hemen devreye sokuyordu. Kendileri âşık olunca, başka erkeklerle seks yapamayan kadınlar, 'erkek bunu yapabildiyse artık kesin beni sevmiyordur' biçiminde yüzeysel ve komik bir analiz yaparak çığlığı basıp, ortalığı velveleye vermeyi kalıcı bir hastalığa dönüstürmüşlerdi. Işte Mişa kesirdikle bu salak kaCUMHURİYET KİTAP SAYI 608 "Hayatm;