Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
İ İ H L U I Ytllardır konser salonlanna gidip sevdiğimiz bestecüeri, müzikleri, grupları, solistleri izleriz. Onları severiz ya da sevmeyiz ama mutlaka alkışlarız. Bu alkışın yerinin ve zamanının çok önemli olduğunu düşünüyoruz. Lüzumîu lüznmsuz alkış hem sanatçının hem de dinleyenin konsantrosyonunu bozar. Sanatçıyı böyle zor durumlara aüşürmcmek için ne dinledig'inizi ve nasıl dinlemeniz gerektiğini bilmeniz gerekiyor. Dinleyiciyi bilgilendiren kitaplar az da olsa ülkemizde de yayımlantyor ve ara ara yeni baskılar da yapıyor. Faruk Güvenç'in "Müzik Kılavuzu"ve"lOOOpera"sı, Cevat Memduh Altar'm "Opera Tarihi" adlı kapsamlt çalışması, Evin tlyasoğlu'nun sesli ömekler de içeren çahşması "Zaman İçinde Müzik" hemen ilk akla gelenler. Bu kitaplara Üner Birkan da "Dinleyicinin Kitabı'yla katıldı. Mü~ zik sanatının kitlesel yaygmlığı dinleyici kadar sanatçıyı da zorluyor, Bu nedenle bu tür kitaplann sayısınm artmast çok sevindiriyor bizi. Kapsamlt bir kılavuz sunduğu için Üner Birkan'a teşekkür ediyor ve yeni ürünler bekliyoruz kendisinden. Geçen hafta, dergimizi baskıya gb'nderdıkten hemen sonra Necati Cumalının ölüm haberini aldık. Edebiyatımızın bu ö'nenui yazarım kaybetmenin ü'züntüsü içindeyiz. Cumah'yı saygı ile anıyoruz. Bolkîtapk günler!... r Nâzım Hikmet'le Kemal Tahir M ehmct Ereün, "Nâzım Hikmet ile Kemal Tahir' adlı yazısında (Radikal tki, 14 Ocak 2001) Nâzım Hiknıet'in Ke nıal Tahir'e neden küstüğünü araştırıyor; ıılaşabildiği kaynaklar üzerinde duruyor. Bu kaynaklar Nâzım'ın Kemal Tahir hakkındaki düşiincelerini açıklayamıyor, çünkü Nâzım bu konuda konuşmanıış. Ne var ki Kemal Tahir, bazı romanlarında "çaktırmadan" Nâzım'a göndermeler yapıyor; bu göndermeler, zaman zaman, bir kavga, bir hesaplaşma havasına bürü nüyor. Kemal Tahir'in romanlarını değişik zamanlarda okuyanların bu savaşın farkına varmaları çok zor; farkına varmak için Kemal Tahir'in bazı romanlarını (Esir Şehrin Insanlan bu romanın ilk baskısını buunak ve sonraki baskısıyla karşılaştırmak şart! ve Yol Aynmı) üst üste okumak gerekiyor. Kemal Tahir, Esir Şehrin tnsanlan'nda, Kurtuluş Savaşı'nın ülke gerçeklerinden habersiz bir paşazade üzerindeki değiştirici etkilerini, keyune göre yaşamaktan başka bir derdi olmayan kültürlü ve zengin bir aristokratın, ülkc insanlannı, ülke gerçeklerini tanıyarak, nasıl sorumlu bir aydın, yürekli bir yurtsever haline geldiğini göstermeye çalışır. Bugün de Kemal Tahir in en sevdiğim romanı Esir Şehrin Insanlan'dır, daha doğrusu bu romanın birinci baskisıdır. Kemal Tahir, Kâmil Bey'in mapusane yaşamını Esir Şehrin Mahpusu'nda anlatır. Eski paşazade Kâmil Bey artik "Millîci abi"dir. Esir Şehrin Mahpusu, Kâmil Bey'in, karısı Nermin Hanım'ı boşamasıyla sona erer. Her iki roman da Kâmil Bey'in belirgin ni teliklerini vurgular: Kültürlü, sakin, kolay kolay sinirlenmeyen, alçakgönullü, yaptıklanyla övünmeyen, hatta övünülecek davranışlarını bile saklayan, onurlu, kendinden çok başkalannı düşünen (Bu yüzden yedi yıla mahkum olmuştur.), bileği güçlü biri. Kemal Tahir, Esir Şehrin Insanları ndan on beş yıl .sonra yayımladığı Yol Ayrımı'nda (1971), Üçüncü Bölüm'ün V. kısmında, Kâmil Bey'in eski kansı Nermin Hanım'ı Kâmil Bey hakkında konu^turur ve birdenbire ilk iki roınanda tanıdığımız Kâmil Bey gider, yerine "başka" bir Kâmil Bey gelir. Bunu belirtebilmem için epey alıntı yapmam gerekecek. Yol Aynmı'nın 443. sayfasında, Nermin Hanım, Murat'la Şükran Hanım'a "Kâmil Bey'le hangi sartlar altında ayrıldığımızı biliyorsunuz, değil mi efendim?" diye sorar, karşılık gehneyince, anlatmaya başlar: "N4ahpustaydı Kâmil Bey, ağır cezaya çarprırılmıştı 1921'de... Yedi yıla... Bir gün apansız boş kâğıdınl'yolladı. Bunu yapmasaydı, içinde bulunduğumuz şardarda ycai yıl bcldcycbilir miydim? Bu sonıyıı, şimai şöyle ya da böyle karşılamak gereksiz... Mektuba eklediği gazete parçasınua bo^anma sebebi anlaşılıyordu. Kuvayı Milliye'ye çalıştığı için yedi yıl cezaya çarpılmış bir insanın karısı, düşmanların milli bayramları onuruna verdikleri bir baloya katılmıştı. Suçluydu..." (s. 443444) ' ...yWşe'nin babası (Kâmil Bey FN), yüzde yüz haklı da sayılamaz! Biraz bekledi: Evet... Halamın kocası i^ yapıyordu işcal ordularıyla...Toplantılarına gitmek zorundaydı. Bir gün önce nastalandı. Ben zaten gitmeyecektim. Enişte hastalanınca, fikrinü degİşürdim. Gitmcyi daha uygun buldum." (s. 444) Nermin Hanım'ın bu açıklamasına Şükran Hanım da, Murat da inanırlar: "Şükran gözlerini kısmış, Murat kıpkırmızı kesUmişti. Nermin, bu kadar kolay anladıkları için karşısındakilereminnetlegülümsedi." (s. 444) (Murat, daha on beş yaşında bir çocukken tanımıştı Kâmil Bey'i, hapishanede; o ana kadar hep Nermin Hanım'ı suçlamaktaydı; "kıpkırmızı kesilmesi", Nermin Hanım'ın söyleaiklerinin doğruluğuna inanmasmdan, Şükran Hanım da, 571 Nâzım Hlkmet f Murat'la konuşurken, "Nermin Hanım, bana kalırsa, çok haklı olduğu halde,..." der (s. 452). Kâmil Bey'i bu kadar iyi tanıyan Murat, Nermin Hanım'ın sözlerine inanırsa, Şükran Hanım "çok hakh" derse, okurlar haydi haydi inanacaklardır Nermin Hanım'ın sözlerine. Bunu istiyor Kemal Tahir.) Nermin Hanım şöyle sürdürüyor Kâmil Bey'i suçlamalarını: "...Bana hep... Ne kadar güçlü bir adam gibi örünmüştü. Ruhuyle, aklıyla güçlü. Meğer ne adar kolay yanılıyormuş insan, en yakırılannda bile... Pazı gücünden başka hiçbir gerçek gücü yokmuş... Gücü değil, güçlenme yeteneği bile yok...(...) Ayşe'nin babası, örnefei az bulunur bencillerdendi. (...) Ayşe'nin babası o kadar bcncildi ki, hakh bir davaya inanmak, bunda direnmek, kazanmak bile onu güçlü kılamadı. Kederle gülümsedi: Destart kahramanlanmn yerine koydu kendhini. (Italikler benim. FN) Bir çeşit Allahhk özentisidir bu...Insanları, insancıl yasalarla yargılamaktan çıkmıştır. Kendilcrini kutsal misyon yüklenmiş sayanlann zuhne varan, orada, rahatça yerleşen bağışlamazhğı... En korkunç alçakhK...192rlerde ne yaptı Ayşe'nin babası?.. Bütün namuslu insanlartn yapmayt öclev bıldtgtm... (îtalikler bcnim. FN) Kolayca yaptığmı... Ashnda kimi insanlar için, tehlikeîi boğuşmalara atılmak, evinin gündelik geçünini sağlamaktan daha kolay oluyor. Daha büyük sorumluluk yüklenıyor gıbi davranıp asılküçük, eündelik sorumluluklardan kaçmak... (Italikler benim. FN) Ayşe'nin babasına, 1921'lerde, Istanbul şehrinde bize ekmek parası kazanmak, hapse girmekten çok daha zor geldiğine eminim. (ss. 445446) "Yakalandtğı zaman evde sütçüye verilmek iizere btrakttğı ytrmi kuruş vardı. Halamın evıne bu yirmikuruşla gidebitdik." (ss. 445446. Îtalikler benim. FN) "Kin tutmaiaydı kaçar mıydt zaferden sonra?.. Hadt, zaferden sonra, demeyelım, zenginliğinı yeniden ele geçirdikten sonra ydlarca kızını olsun gelip görmez miydi?" (ss. 447. Îtalikler benim. FN) Bunlardan sonra Nermin Hanım yeni bir suçlama yöneltir Kâmil Bey'e: "Bunlargerçekten romantik (Italik benim. FN) yaratıklardır. Gerçek romantıkler (îtalik benim. FN), ne kadar yumuşak, hatta gözü yaşlı görünseler, gerçekten üzülmezler. Çünkü romantik (Îtalik benim. FN) olmak bencil olmaktan gelir bence... Gerçekten üzülebilmek için insanın gerçekçi olması gerekir. Kâmil Bey, kızının ne sağlı&yfe ilgilenai, ne okumasıyle... (Îtalik benim. FN) Kınin korkunçluğuna bakın ki, bir kere bile uzaktan görmediğine eminim. "(s. 448) Şükran Hanım'ın, Kâmil Bey'in boşama mektubuna nden gerçeği yazarak evlilik ilişkisini savunmaya çalışmadığı sorusuna Nermin Hanım'm verdiği cevap şudur: "Düşündüm epcy... Gereksiz gördüm. Çünkü, Ayşe'nin ba basını sevmediğimi anladım. Sevip sonra sevmemek değil, hiçbir zaman sevmediğimi... Galiba o da beni, hiçbir zaman gerçekten sevmemişti." (s. 449) Alınular epey uzun oldu, farkındayım, ama zonınluydu. Çünkü bildiğim kadarıyla edebi yat tarihinde hiçbir ronıanu, yarattığı roman kalıramanının kişih'ğini sonradan deöiştircrek onu küçültmeye, bunu becerebilmek için de daha önce yazdıklarını değiştirmeye kiJkmamıştır; roman kahramanını küçük düşürmck için bir başka roman kişisine gerçek dışı ("roman dünyası" içinde "gerçek dışı' demek istiyorum.) sözler söyletmemiştir. Önce Kemal Tahir'in Nermin Hanım'a söylcttiği yalandan başlayalım. Nermin Hanım, Fransızların millî bayramları onuruna verdikleri baloya gidişinin (Bu, Kâmil Bey'in boşama nedenidir.) gerekçesini şöyle açıkîıyor: "Halamın kocası iş yapıyordu işgal ordulanyla... Toplantılarına gitmek zorundaydı. Bir gün önce hastalandı. Ben zaten gitmeyecektim. Enişte hastalanınca fikrimi değiştirdim. Gitmeyi daha uygun buldum." Oysa Esir Şehrin Mahpusu'nda (Sander Yayınları, 1970) hapishaneye gelen hizmetçi Eleni, Kâmil Bey'in "Nereae nanımlar?" sorusuna "Uyuyorlar Beyefendi. Ben gelirken dalıa kalkmamışlardı. (...) Hiç yatmadılar efendim. Sabahleyin geldilcr. Gün doğduktan sonra. (...) Fransızlar'ın balosuna gittiler." diye cevaplar verdikten sonra Kâmil Bey'le Eleni arasmda geçen konuşma şöyledir: " Enişte Beyle Hala 1 lanım gitmediler mi? Gitmediler. Neden? Doktor Lütfü Bey masraf etsin, diye. Anlamadım. Doktor Lütfü Bey çok pinti... Büyük Hanımefendiyle Beyefendi giderlerse, paraları Beyefendi verir. Sabriye Hanım "Siz gekneyin de doktorun yüreğine insin!" dedi. (Yol Ayrımı'nda Doktor Lütfü Beyle Nermin Hanım'ın evlendiklerini öğreniyoruz.) Hiç acımadan masraf ettirmiş. Dönüşte, Sabriye Hanım anlattı da gühnekten katıldık. Sabaha karşı, Doktor Beye: "Nermin Hanım, Hacıosman Bayınnda bülbül dinlemek istiyor," demiş. Doktor biraz düşünmüş, sevinmiş. (...) Mistcr Tomson var. Prenses Fahire Hanımefendi, Kontes Bolkinova... Bir de Fransız subayı... Biraz bülbül dinlemişler." (ss. 350351) Kimi romanlarda romancının roman kişisine yalan söyletmesi o kişinin ruhsal durumunu açıklamaya yarar; ustalıkla yapılırsa, çok anlamlı olur, romancı birkac sayfada anlatilabilecek şeyleri birkaç cümleyle anlatabilir. Yol Aynmı nda, oldukça ilkel biçimde de olsa, Kemal Tahir de kullanır bu yöntemi: Kadir'in Şükran Hanım'a söylediği yalanlar (ss. 445 ve 458). Ama Nermin Hanım'ın söylediği yalan, roman kişisini aşan bir yalan, romancı ustahfiıyla, roman tekniğiyle ilintisi olmayan bir yalan. Kemal Tahir, Kâmil Bey'i karalamak için yapıyor bunu. Niçin mi bu kadar kesin konuşuyorum? Şunun için: Nermin Hanım, Kâmif Bey'i küçültmek için şöyle diyordu: "Ayşe'nin babasına, 1921'lerde, Istanbul şehrinde bize ekmek parası kazanmak, hapse girmekten çok daha zor geldiğine eminim. (...) Yakalandığı zaman evde sütçüye verilmek üzere bıraktığı yirmi kuruş vardı. Halamın evine bu yirmi kuruşla gidcbildik." Kemal Tahir Nermin'ın bu sö'zlerini doğru gb'stermek için Esir Şehrin İnsanları'nm ikincihaskıstnda birtakım değisikliklcr yapmış, birinci baskıda Nermin 'ı yalanlayacak cümleler vardı, ikıncibaskıda çıkarmışbucümleleri. (Îtalikler benim. FN) Işte örnekler: Nermin Hanım, Kâmıl Bey'in tevkifini "enişte bey"e nasıl haber verdiğini birinci baskıda (Martı Yayınları, 1956) şöyle anlatıyordu Kâ mil Bey'e: "Aşçı kadmı derhal enişte beyime yolladım." (s. 250) "Asçı kadın"h bir evle "süt parası için ancak yirmikuruşu olan" bir ev bağdaşamayacağı için ikinci baskıda (Sander Ya yınları, 1969) Kemal Tahir Nermin Hanım'a şöyle dedirtiyor: "Enişte Beyime hemen telgrafçektim."(s. 353) Birinci baskıda, Avrupa'dan dönünce, "Beyoğlu'nda iyi bir otele ındiler." (s. 23) diyen Kemal Tahir, ikinci baskıda "otel" sözü etmez, Kâmil Bey'le Nermin Hanım'ı Nermin Hanım'ın halasının evinde bıılııruz. Amaç belli "iyi bir otel"le aşırı parasızlık bağdaşamaz. Kemal Tahir'in "marifet"lerine gelccek hafta da devam edeceğim. • SAYFA 3 TURHANGÜNAY Imtiyaz Sahlbi: Çağ Pazarlama Gazete Dergi Kltap Basın ve Yayın A.Ş. Adına Berln Nadi vayın Danışmani: Turhan Günay o Sorumlu Müdür: Fikret llkiz OGörsel Yönetmen: Dllek llkorur c Baskc çaödas Matbaacılık Ltd. Sti. Idare Merkezl: Türkocağı Cad. No: 3941 Cağaloğlu, 34 334 Istanbul Tel: (212) 512 05 050 Reklam: Medya C CUMHURİYET K İ T A P SAYI