Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
" te, sen şu olup bıtenlere ve dünyaya nasıl bakıyorsun? Yartı kıtaplar var mt? Hem sendekt Nietzsche dememts mıydt ? "tçine doldurulacak çok şey olduğu zatnan, günün yüzlerce cebi vardır.' Yeni çtkart "Materyalİ2m ve Ahlak" adlı kıtabını unulmadığımı soyleyebtltrım, sabı felsefenın sesı kabuk mu bağladı, yoksa hayatı seyretmekle mı yettmyoruz? Stkıntının altın çağı mı başlıyor yoksa? Hem sen dememış mıydin "Anlam dışında 'her şeyin' farkındayım." Bence çok hakltstn, "Nietzsche'ye inat: Vay haline içinde çöl olmayanın!" Sevgili Kenan Sarıalioğlu, hu şöyleşı ıçın elbette kalbtnden opüyorum. Doğu'nun Ayşafakh bilgelerinden Muhyiddin Arabî demişti: "Insan ve Tanrı birbirinin aynasıdır!" Prizma bu, dilediğimiz açıdan seyreyleyin: Tannlnsan, InsanInsan, InsanEvren, ZerreEvren düzleminden ne ışıklar yansıyacaktır! Birbirine bakan aynalardan sonsuz açılımlar, sonsuz oylumlar, artıeksi sonsuz evrenler açılacak, birbirini açıklayacaldardır. Ayna, evrendeki diyalektiğin bir simgesi burada... Dünyayı ayna'nın içinden görüyorum, gözümün ve gönlümün aynasını buğulandırmadan. Rz. Ali'ye sordular: "Görmediiin Tann'ya nasıl inanırsın?" Şöyle deai: "Zaten gördüğüme inanıyorum!" Sorun, ayna'yı kirletmemekte, aklın çerçevesiyle görüneni sınırlandırmamakta... Aksi takdirde 'sıkınünın altın çağı' hic bitmeyecek! Felsefe bunalımdan doğdu. Daha doğrusu buma işareti kullanmıyor. Belirli verlerde üç nokta, uzun çizgi, virgül kullanılmış. Birkaç da soru ve ünlem isareti var. "Ayna Rubaileri 'nde yer alan şürlerin, bilinen "rubaî" türü ile ugisi yok. Bunlar, şairin ince dikkatlerini yansıtan yepyeni ürünlerdir. Şairin bunları "rubaî" diye adlandırması, sözün dört dizeli bir yapj içinde verilmesindendir: "Taş ve köpük Ikiayna Biri zaman için Ötekiinsana!"(AR,44) "Ayna Rubaileri"ndeki şiirler, Özgün biçimle sunuluyor. Dört dizeli görüntünün ramra Dunammuı 0090u şükretmemiz gerek! Yeni kitaplarım da bu aynalardan biri olacak. tyi Şeyler'den yeni çıkan Sâdi ve Mevlâna'dan çevirdiğim "Ateş ve Ipek" fle "Hiçkimse ve Dolunay"ın yanı sıra, Nesimî'den günümüz dılıne çeviraiğim "Ya Hazreti Hak, Ya Bir çöl rüzgârı Metafizik ve Gii Issız tnsan Materyalizm ve Ayna Rubaileri Ahlak /Kenan Sarı /Kenan Sarıaltoğlu lümseme /Kenan Ormanında/Kenan ömrümüı/Turkçesı Hazreti Aşk", Şeyh alioğlu / Serander / Anadolu Sanat Ya Sarıalioğlu / tlkyaz Sarıalioğlu / Seran Kenan Sarıalioğlu Galip'ten "Aşk ve Güzellik" (Hüsn ü der Yayınlart / 85 s. /tyt ŞeylerYaytnKttaplt&ı / 83 s Yaytnlart / 70 t ytnlart / 76 s. Aşk) ve Hâfız'dan çectltk/llls. virdiğim gazeller kitabı "Gülışığı" 2000 yüında yayımlanmayı bekliyor. Ayrıca J. Paul Sartre'dan "Heyecanlar Üzerine" bir felsefi deneme ve Fransız Devrimi dönerninde yaşamış ve devrimin kıyıcı tutumundan korkarak ustura ve tabancayla kendini yaralayarak ölen ve Türkçe'de ilk kez yayımlanacak olan Chamfort'un özdeyişlerinden oluşan "Közdeyişlerni de sırada... Yine bu yıl 3. şiir kitabımı da yayımlamayı düşüSabahın GizeminDoğmuş olmanın Hiçkimse ve Dolu Ateş ve Ipek Sânüyorum. Sakıncası/£ M nayMevlâna di'den Şiırler/Tür^ den Doğanlar/FnCioran/Türkçesi: /Türkçesi Kenan Çesi: Kenan Sartali edrich NietzscBu söyleşiyi Mevlâna'dan çevirdiğim Sarıalioğlu /lyi Şey oğlu / îyt ŞeylerYa he/Türkçesi: Kenan Kenan Sarıalioğlu şu dörtlükle bitirelim: Sarıalioğlu /Opus /Opus Yayınlart/ lerYaytnctlık/ 78 s. ytncılık/ 711. 221 s. Yayınlart/173s "Gece gitti, dönüp geldiği yere Her canb bağlıdır aynı kadere... nalım tütn uygarlıkJann kaynağı. Böyle 'hapsederler miydi?' Teknoloji 'uç«r Ey gece! Gittiğin verde görürsen olunca felsefe asla kabuk bağlamayacak, adım' giderken, ınsanlık 'yerinde sayar Bizden selam söyle sevgılilere!" onun yarası hep açık kalacaktır. Insanmıydı?'... Içimizi çölleşrirmemiz gerek, lar 'bir örümcekle Hakk'a ulasabilseçöfün duru aydınlığını özlememiz gerek, Sevgiyle.muhabbede... • lerdi', Tanrı'yı camiye, havraya, kiliseye içtenliğe, temizliğe, duru gökyüzüne Bunun için çok özKi, yoğun bir deyiş gerektirir. Sanalioğlu'nun, özenle seçtiği sözcükleri ustaca kullanarak, kendine özgü bir şiir dili yarattığı anlaşılıyor. Özellikle "Ayna Rubaileri"nde bu özgünlük açık seçik görülüyor: "Aynanın önünde Bir çocuk vardı Kıyıda Birmaru!"(AR,10) "Ezgin Bir ezan sesi Yankır Günlerin aynasında!" (AR, 28) tnsanı çeken sarıcı, sarsıcı dizelcr: "Göğsüı EBmitut Kapa gözlerini Aynayıunut!"(AR,63) "Hangi insan Düşlerini yansıtan Bir aynaya Bakabilir?" (AR, 66) Sanalioğlu'nun şiirinde ayna dışındaanahtar sözcükler var: Sevgi, aşk, acı, yasam, ölüm, yanlızlık, çocuk, gülümseme gibi... Sevgi, aşk ve acı: "Ağzının ucunda bir güldür hüzün Yüzüme değerken kızaran yüzün Çoğaltıp sevgiyi gökyüzü kadar Âcıya ve aşka bölüşür müsün?" (MG, 29 Yaşam, ölüm ve acı: "Ölünün yüzüyle konuşuyordum Donuk bir maviyle gülümsedi Yaşam da olağandır, ölüm de Ve her şey kendinden ibarettir Kim kırni tanıyabilir sesinden Topraktan ve gözyaşından başka Anlam ve hakıkat yoktur, dedı Donuk bir maviyle gülümsedi" (MG,76) "Ve Yarım yarım yaşar insan Katkatölür (MG.73) SAYFA 5 Çocuk: "Karanlıkta Bir aynadır Ağlayarak Uyanan çocuk!" (AR, 19) "Kınk Bir aynadır Annenin yüreğinde Gülmeyen çocuk!" (AR,31) Sanalioğlu'nda, az da olsa şiir tadı olmayan dizeler de var: "Ölüyor adam Güneş hiç doğmamış, batmamış gibi Tıkır tıkır işliyor Duvardasaatındemirkalbi..." (MG.72) yada: "Şahit olsun Gök ayna Fâili meçhul Heracıya!"(AR,36) Bu dizelerde şiir tadı yok; ilkinde "demir" sözcüğü, ikincisinae "fâili meçhul" terkibi yadırganıyor... 5. Sonuç "Metafizik ve Gülümseme"de şair, türlü yaklaşımlarla evrenin ve yaşamın gizlerini çözmeye, insan yargısında acının, aşkın, ölümun, yalnızbğın yerini görmeye çalışır. Eski ve yeni biçimler dener, çelişkilerden ve karşıtlıklardan yararlanarak, insana, yaşam serüveni içindeki rolünü göstermek ister. Sular henüz yeterince durulmamıştır. "Ayna Rubaileri"nde sanatcı, yeni bir asamaya vanr. Biçim, içerik ve ail yönlerinden özgün bir şiir varatır. Gerçeği aklın aynasında seçik seçik görür: Şu geniş yeryüzünde tadılacak onca güzeüiğe karşın, mutluluk, insanın insana erebilmesindedir. Çünkü "insana en çok insan yakışır." "Metafizik ve Gülümseme" ile "Ayna Rubaileri" bunu sezdiriyor... • K.T.Ü. TürkDiliBölümü, Eskiöğretım Üyesi türlü öğelerin önemlerine göre biçimlendiriyor. Kuskusuz bu yapılandırmada uyak da etkili cnuyor: "Ayna Göz ucunda Ölüm Göziçinde!"(AR,25) "Aynaya bakma Ey sevgili Tann'nın gözüyle Senigörenvar!"(AR,58) " Avna Rubaderi"nin hemen hepsinin sonunaa ünlem işareti (!) var. Bunun nedeni, her bir şiirin içerdiği çelişki ya da aykırılığa okur dikkatinin bir de bu yolla çekilmek istenmesidir. 4. Kenan Sanalioğlu'nun şiir dili Bilindiği gibi, düz yazı dili ile şiir dili bir de&ldir. Orneğin bir romancı, seçtiği sözcükleri, bilinen dilbilgisel özellikleri ve sözlük anlamlanyla kullanır. Şair ise sözcüklere, sözlüklerae açıklanan anlamlannın ötesinde birtakım yeni anlamlar (işlevler) de yükler. Sözü şiir'e dönüştüren, daha çok, bu simgesel anlamlardır. Böylece her şair, kendine özgü bir dili kurar. Şiir dilini düz yazı dilinden ayıran çok önemli bir özellik daha var: Düz yazı, konuyu alabildiğine açıp yayar, çok ince aynnulara dek iner; gevşek dokuludur. Şiir ise fazlalıkları budar, aynntılan ayıklayıp atar. CUMHURİYET KİTAP SAYI 537