04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Vahsl Zevkler DOMİNİK PAMİR T olstoy'un, Vahşi Zevkler adı altında toplanan Savaş, Ilk Basamak (Et Yiyiciler) ve Avcılık, adlı makaleleri Türkçeye ilk kez çevrilip basıldı. Tolstoy, kendisinden önce gelen birçok ahlâkçı gibi, insanın vahşiliği ve kötü alışkanhkları üzerine pek çok yazı ve kitap yazmışur. insan ya da hayvan kınmının bir vahşet olduğunu gözler önüne sererken, toplumun bu iki temel yarasma parmak basan Tolstoy, bazı durumlarda hissettiğimizi sandığımız zevklerin temelinin doğru bir ahlâkın kabul edemeyeceği vahşet ya da kötü alışkanlıklara dayandığmı ve bu nedenle de doğa kurallanna aykın, yapay hazlardan başka bir şey olmadığını vurgulamaya çalışıyor. Herkesin kendı yaşamından açıkça bildiği bu zevkleri, savaş, avcılık ve besi hayvanlarının mezbahalarda kesilmesiyle çarpıcı biçimde örnekleyerek ortaya koyuyor. Konuya, kendi ahlâk felsefesinden bakarak negatif bir eleştiriyle yaklaşan Tolstoy, lüksü, oburluğu, seıih alışkanlıkları ve hayvansal ürünlere bağlı olarak süren beslenme geleneğini eleştirerek yerden yere vuruyor. Bunun yanı sıra, ahlâklı ve erdemli bir yaşamın temel koşullan konusundaki düşüncelerini de Ilk Basamak (Et Yiyiciler) başlıklı makalesinin ön kısmında dile getiriyor. Kitaptaki üç makaleden biri olan Ilk Basamak, 1892 yılında Revue Scientifiaue'te Et Yiyiciler başlığıyla yayımlandığında büyük bir yankı ve heyecan yarattı. Bu makale Tolstoy'un 1891'de yazmış olduğu Ilk Basamak adlı çalışmasının bir versiyonuydu. Tolstoy, sabah erkenden kalkıp Tula'daki mezbahaya gidiyor ve hayyanların nasıl kesildiğini yerinde görüp izliyor. Bu izlenimlerini, yalnızca vejetaryenlerin değil, et yiyicilerin de etkilenebileceği kadar çarpıcı bir biçimde aktanyor. Kitapta yer alan bir diğer makale ise, 1891'de Londra'da toplanan Evrensel Banş Kongresi üzerine Tolstoy'un kaleme aldığı Savaş başlıklı makalesidir. Tolstoy, bu evrensel barış kongrelerinin aslında büyük bir aldatmaca olduğunu ve bu kongrelerde alınan kararlarla insanlarla alay edildiğini vurguluyor. Ayrıca, Emile Zola gibi bazı ünlü yazarların savaş hakkındaki görüşleri üzerinde durarak onları eleştiriyor. Savaş politikalanna bağlı olarak gelıştirılen barış konusunda temelden bir yaklaşımı ortaya koyan Tolstoy, şunlan söyler: "Hükümetlerin özünde iuat etmek yerine buvurmak vardır. tşte bu nederdedir ki, hükümetler daima buna yönelecek ve iktidardan isteyerek hiçbir zaman vazgeçmeyeceklerdir. Hükümetlere iktidarı ordu sağladığına göre, hükümetler hiçbir zaman kendi var olma nedenleri olan ordudan, kısacası savastan vazgeçmeyeceklerdir." Tolstoy aaha sonra DU makalesini, 1893 yılında yazmıs olduğu, "Tanrı'nın Egemenliği Içinizaedir" adb kitabında kullandı. Tolstoy'un bu kitabını tam yirmi yıldır anyordum, en sonunda kitabın nem özgün Rusçasını hem de tngilizce çevirisini buldum. Bir Hıristiyan, bu kitabı okuyup Hıristiyan olması için Mahatma Gandni'ye vermiş; Gandhi Hıristiyan olmamış ama, Tolstoy'un bu savaş ve şiddet karşıtı görüşlerinden oldukça ekilenmis ve benimsediği bu fikirleri pratiğe uygulamış. Bilindiği gibi, Gandhi, Ingiliz yönetimine karşı sürdürdüğü mücadelede silaha ve şiddete başvurmadan radikal pasifizm denilebilecek bir direnişle Hindistan'a bağımsızlığım kazandırdı. Vahşi Zevkler'in üçüncü makalesi ise Avcılık üzerine yazılmıştır. insanların vahşi zevklerini gözler önüne seren Tolstoy, bir av hayvanının izini sürerek, hayvana pusu kurarak, hayvanı zevk için öldürmenin zalimlik olduğunu söylüyor. Kendisi de bir zamanlar av tutkusuna kapılan, ancak daha sonra bu tutkudan vazgeçen Tolstoy, bu yazısının özellikle gençler tarafından ibretle okunmasını istiyor.B Vahşi Zevkler / Tolstoy / Çeviren: Dominik ramır I' Kaos Yayınlan / 71 s. Evrsnsn Bsrrç Konsml Buket uzuner, tanı$tığı, yasama üsluplanyla llglslnl çeken kişilertn portrelerl ve New York'takl hayat hakkında okuyucuya üç boyutlu blfgl aktanyor. S Tolstoy, insanların tabu haline getirdiği konulara korkmadan saldıtmış, yüreklilikle savunduğu düşüncelerini, çpşkulu güzel ifadelerle ortaya koymuştur. Ünlü yazarın, kitabında öne sürdüğü tezi şu şekilde özetleyebiliriz: a) Lüks ve bolluk kötüdür; ahlâki değerleri zedeler ve insanı ahlâklı bir yasantıdan uzaklaştınr. Ahlâklı bir yaşamın flk kosulu, insanın kendisini bir şeyden yoksun bırakması ve azla yetinmesiair. Tolstoy'a göre, örneğin karasorr n ekmeği bile bulamayan milyonlarc: oenzerimiz açlıktan ölürken bizim beyaz ekmek yememiz bir lükstür. Örneğin, teninin vumuşaklık kazanması için yüz litre süde banyo yapan bir kişinin bu davranışı tam bir canavarlıktır. ünkü bu yüz litreyle en azından yoksul li ailenin evine süt girmiş olurdu. b) Beslenme konusunda damak zevkimize göre davranıyor, aşırılığa kaçıvor ve oburca yiyoruz. insanın açlığını gidermesinin bir sınırı var, ama damak zevkinin ve hazzın sının yoktur. Zevk söz konusu olduğunda, et çeşitlerinin, soslann ve mezelerin sonu gelmez. Oysa, ekmek yeterli bir yiyecektir. Çok çalışmalarına rağmen, sadece ekmekle beslenen milyonlarca insanın güçlü ve sağhklı olması bu gerçeği kanıdıyor. c) Havvansal gıdalara bağımlı olan beslenme alışkanlığımızı bitkisel beslenme ile değiştirmeliyiz. Et zorunlu bir besin değil, lüks Dİr besindir. Et yemek yalnızca hayvani hisleri, oburluğu, şehvet düşkünlüğünü ve sarhoşluğu geliştirmeye yarar. Danası; et yemek, anlâk duygusunu ortadan kaldıran cinayet gibi bir cîavranışı zorunlu kılar. Sonunda, bizim gibi bir cana sahip olan hayvanlara duyduğumuz scvgi ve acıma hissimizi kaybederek onları boğazlayacak kadar zalimleşiyoruz. Cofkufcı NadelM 1 zılan, salt edebiyat değerlerinden çok aktardıkları sosyolojik bilgi ve Türk imgesi, Alman, Fransız, Macar... imgelerinin ipuçları Bakımından verimlidir. Bu kitapların gezi meraklısı okuyucularca aranır olması da tabiîdir. Seyahatnamelere tür olarak giren, ama yazarlığını kanıtlamış edebiyatçıların gezi yazılarını kurmaca dışı edebiyattan saymak gerek. Bunlarda dile, üsluba, edebîlik ölçütlerine önem verildiği, yazan başka eserlerinin yanı sıra bir bütün olarak tanımada, değerlendirmede edebiyat bilimci için de yararlı olduğu kesin. Isviçreli tiyatro, roman, deneme yazan Max Frisch'in gezi notlannı dilimize çevirirken bu gerçeği bizzat yaşamıştım. Onun bir Avrupalı olarak Amerika'daki izlenimlerini değerlendirdiği yazısı "Amerika Karsıstnda Böbürlenişimiz"\ Buket Uzuner'in "New York Seyir De/tert"ni okurken sık sık hatırladım. Konumlan farklı bu iki yazarın izlenimlerini karşılaştıracak değilim, ama bu tür bir karşıfaştırmadan ilginc sonuçlar çıkabileceğini meraklısına hatırlatmak isterim. Remzi Kitabevi, Buket Uzuner'in "Seyir Deften"n\n defterliğini, kitabın kapak tasarımında da yansıtmak istemiş olacak ki alışılmadık bir kapaklama tekniği ve metin boyunca da hos fotoğraflar, çizimlerle süsleme gerçekleştirmiş. "New York Seyir Defteri", vazannın edebiyatçı olduğunu haykıran bir "seyahatname : Yaşadıklarını, izlenimlerini dile getirirken, neyi nasd yazmalı konu•sunda kafa yoran, yazma eylemine ilişkin düşüncelerini zaman zaman okuyucuyla paylaşan, onunla sohbet eden bir yazarla karşı karşıyayız. Sohbet tonu ise bu seyahatnamenin kolay okunurluğunu, dolayısıyla çok okuvucu bulacağını garantiliyor. Okuyucuyla söyleşi havasına birkaç satırlık bir örnek, "Saraphane ve Çamaprbane Entelektüelleri" bölümünden: "Benim ktsaca Tekel ya da (sadece }arap ve Akdeniz 'deyken rakı sever biri olduğumdan) Saraphane adtnt verdiğim 'Grogstore'lanaraftınrkert, 18. yy'dadenizcüerin içkilerini sulandtrmakla meşhur olan Ingiliz amiral Edtvard Vernon'un takma adtmn da 'Groy' olduğunu öğreniyorum (Bu bilgı ne işime yarayacaksa ? Buyrun artık siz de öğrendtniz, hayırlıohun'" (s. 76) Kitabın ikinci bölümünü oluşturan "20. Yüzytlın Sonunda New York'tan însan Manzaralart", on üç portre tanıtıyor. Bir "teyahatnam" Bunlar, Buket Uzuner'in tanıştığı, yaşama üsluplanyla ilgisini çeken kışilerin portreleri ve New York'taki hayat hakkında okuyucuya üç boyutlu bilgi aktanyor bu satırlar. Yurtdışına çıkannemen herkesin kendini alamadığı karşılaşttrma hevesi türlü tablolara vesue oluyor. Kâh Türkiye'nin eksiklerine, kâh kıymetini bilmemiz gereken artılanna dikkat çekiliyor. "Genç, Güzel, Sartstn, Ama Akıllı" başlıklı portrede Carol'un okuduğu kolejle ilgili şu satırlarda olduğu gibi: "Columbia College'de kadtnlann kabul edilme tarihiyse 1983 ytlt. Haytr, yanlış okumadtmz, burası Amerika Birlesik Devletleri... Demokrasi ve insan haklanmn cennetı olarak lanse edilen bu ülkede 1983'ten önce bazı okullara kadınlar kabul edilmemekteydi. Ne diyeyim?'... Ben sustum siz konusun! Sanırtm kanunîhaklar konusunda çok sanslt olan Türkiyeli kadının asıl eksikliği, talep etmeden bu haklara sahip oluşunun hüzünlü sanssızItgmda saklı... Çünkü talep etmek cesaret ve bilgigerektirir." (s. 57) Bu yönde karsılaştırmalara ikinci bir örnek "RomantİK Posta Memuru" portresinden şu satırlar: "Benim dünya gezginliğim de pullarla zaten", diyor. Sizin uçan haltmz gibi ben de pullara binip uçuyorum. 'Uçan HaIt'ntn bize değil, Arapfolklörüne att olduğunu ammsatmak için ağzttnt açıyorum ama bütün Müslüman ülkeleri tek bir kültüre indirgemek cehaleti ve körlüğüne inatla devam eden Battltlart eğitmekten bıkmıs olarak susuyorum. Oysa Ingilizler ve Amerikalılar aynı dili ve dinı paylaşmalartna karştn ne kadarfarklı küttürlere sahip olduklartm sık stk hatırlattyorlar bize." (s. 54) Karşılaştırmalarda alıntıladığım kadın haklan konusuna ilişkin bulgulara dönmek ve bu bağlamda Buket Uzuner'in üslubunda gözden kaçmayan feminist belirtilere değinmek isterim. Amerika izlenimleri arasında kadına, meslek kadınına, anneliğe konu olarak ağırhklı yer vermesi dışında "insanoğlu", "ilim adamı" gibi yerleşik deyişlerin yerine " insan kızları ve oğuflan", kadından söz ediyorsa "bilim kadını" ifadesini kullanması, dilde ataerkil söylemi sarsmaya yönelik yaygın bir "feminist üslup" uygulaması. "New York Seyir Defteri", görmüş geçirmiş edebiyat ve genel kültür donanımni değerlendiren bir gezgin bayanın "seyahatnamesi" olmakla New York'u bir Türk bayan romancısının gözüyle okurlanna yansıtıyor. Bu eserin Ingilizce'ye çevrilerek Amerika'da yayımlanması New York'lulara ayn bir tat vaat ediyor.» New York Seyir Defteri / Buket Uzuner / Kemzı Kitabevi / 191 r " CUMHURİYET KİTAP SAYI 537 FMnMst baHrtHep New Yopk Seyir Derteri Prof. Dr. GURSEL AYTAÇ G ezi notlarının edebiyattan sayılıp sayılmayacağı, genel edebiyat biliminde bir tartışma konusudur, derken "edebiyat"ı."5<7«ö/// yazın" anlamında söylüyorum. Özellikle imgebilime bolca malzeme sunan seyahatriameler arasında tarih boyunca elçilerin, elçi eşlerinin, dış ülkelere sıkça giden tüccarların izlenimlerini aktardıkları ya fı, uyanık, eJeştirmeyi büen, gördükleri SAYFA 16
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle