04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Sakson bölümünde öğretim üyeliği vapmış olduğunu öğreniyoruz. Bu tarinten 1959'da emelcli oluncaya kadar da Merton'da Ingiliz Dili ve Edebiyatı profesörü olarak çaJışmış. Kendisine ün sağlayan yapıtlannı torununa anlattığı masallarla oluşturmaya başlamış. Bunfann içine de Ingiliz ortaçağ halkı söylencelerinde yer alanlannkileri anımsatacak pek çok tip karıştırmış, bilge büyücüler, cüceler, ejderler, krallar, şövalyeler... Hobbit'te de bır grup cüce kendilerine eşlik eden Hobbit adlı cücelerden de küçuk bir halkın bir bireyi olan Bilbo Baggins ile birlikte, kurmaca bir ortaçağ coğrafyası içinde, bir şeylerin peşinde koşuşturuyorlar. Bu yolculuk sırasında dost ve düşman kabilelerle karşılaşıyorlar, biri onlara yardım ederken öteki engel olmaya çalışıyor. Doğal olarak karanlık ormanlardan geçiyorlar, karşılarına dev örümcekler gibi yaratıklar çıkıyor. Burnundan dumanlar çıkan ejder de eksik değü. Sonunda da istediklerini elde edip dönüyorlar. Tekdüze bir öykünün yinelene yinelene etkisini yitirmiş trükleri. Göndenne yaptığı geleneksel Ingiliz masal tipleri de büinmeyince günümüz insanına seslenmeyen bir anlatım kabyor geridc. Öykünün çizgi romana yatkın olmayışı yazılı anlatımın ağır basmasından da anlaşılıyor. Hele sonuna doğru onu hazırlayanlar bile artık iyice sıkılmış olmalı ki, yazılı anlatım a yüklenerek işi kısa kesmek istemişler. Dawid Wenzel usta bir ressam. Ama onun biçemi de çizgi romandan çok resimlemeye (illüstrasyona) yatkın. Görkemli ama devinimsiz, alabildiğine durağan tek tek sahneler yaratmaktan öteye gidemiyor. En ince aynntılarına kadar verilmiş bu çizimler bir masal kitabının içinde olsalar daha etkileyici olabilecekken bir çizgi romanda gerçekten sıkıcı oluyorlar. Masashi Tanaka'nın vapıtı ise öteki uca bir örnek. Kitabının adı da baş kahramanın adını taşıyor: Gon. Gon öfkeli öfkeli yeryüzünü dolaşan, kimi zaman sevimli hayvan yavrularıyla birlikte olan, kimi zaman da kendinden büyük bir hayvana kafa tutan bir yavru dinozor, kitabın başında onun tanıtımını yapan Hakan Alpin'in anlatımıyla bir "..bebe terörminatör.." Kitapta "Gon Nehirde", "Gon Kene ile Savaşı" adlı iki öykü yer alıyor. Bu çizgi romanda hiç yazı yok, öyküler tümüyle çizili anlatıma dayanıyorlar. Gon çeşitli yerleri dolaşırken pek çok hayvanla karşılaşıyor. Hem bunlar, hem de içinde bulunauklan doğal ortam gerçekçi bir çizim tekniğinin dışavurumcu bir kurgulamaya uyarlanmasıyla olduk ça etkili bir biçimde Uetilmisler. Öyle ki, insan Gon'u izlerken sanki Dİr film izliyormuş gibi bir kareden ötekine geçiyor. Yazılı bir öyküsünün olmayışı onun çizgi romana özgü bir sürükleyiciliğinin olmamasına neden oluyor. Art arda gelen, grafık anlatımın güçlü ustalığına dayanan bir çalışma düzeyinde kalmasına yol açıyor. Çekiciliğini daha çok içindeki öykülerin beklenmedik sonlarından alan bir başka çizgi roman kitabı da "..Alfred Hitchcock sunar.." başlığı altında verflen "Muhbirlere Asla Acıma ve 12 Kısa Öykü" adlı kitap. îçinde ayn ayrı pazarlar ve çizerler tarafından hazırlanmış on iki çizgi öykü yer alıyor. Hitchcock un zaman zamanfilmya da öykü ortamını kullanarak yaptığı türden bir çalışma. Kısa dedektiflik öyküleri derlemesi. Burada da anlatım ortamı olarak çizgi romanın kullanılması yanlış bir seçim olmuş. Bunun nedeni öykülerin kısa oluşu ve başka başka çizerler tarafından resimlendirilmiş olmaları. Çizgi roman, adının birinci bölümünden de anlaşıldığı gibi, elle çizilmiş resimlere dayanan bir anlatım ortamı. Adının ikinci bölümündeki "roman" sözcüğü ise belli bir CUMHURİYET KİTAP SAYI S37 GorkBinll anu d8vMn$& sürekliliği anlatıyor. Bu olmazsa çizgi roman karakterlerini yeterince iyı tanıtmak, onları aynntılanyla islemek olanaksız. Görece kısa öykülerden, hatta günlük maceralardan oluşsa bile, pek çok çizgi roman uzun süreler boyunca yayımlandığı için içinde yaratılan tipler birer kimlik, kendılerine özgü birer kişilik kazanmış oluyorlar. Hatta bir noktadan sonra bunu onlann yaratıcılan bile değiştiremiyor, onlara kazandıkları kişiliklere aykın düşecek şeyler yaptıramıyorlar. Bu nedenle çok başanlı bile olsa başladığı çizgi romanı bırakan ve yepyeni bir çizgi romana b.aşlayan sanatçılar var. 12 Kısa Öykü bunu sağlayamıyor, yani yeterince uzun olmadıklanndan anlatdan olaylar yüzeysel kalıyor, yaratılan tipler doyurucu olamıyor. Öyküler de beklenmedik sonuçlanna karşın anlık bir görüntüden ileri gidemiyorlar. Neredeyse yalnızca bu anlatım ortamının sevilirliğinden yararlanmak amacıyla çizgi romanın tekniklerini uygulamaya yönelmiş gibiler. Kısa öykü olarak kalsalar çok daha iyi. Buna karşılık kitapta kimi gerçekçi çizimlere, kimi de biçimselleştirilmiş, hatta karikatürize edilmiş çizgılere dayanan çizimler yer yer oldukça başanlı gözüküyorlar, ellerinden geldiğince öykülerin kısalığından kaynaklanan açığı kapamaya çalısıyorlar. Yukarda andığımız Giancarlo Berardı bu konunun aynmında olduğunu bakın nasıl anlatmış. Kendi kendisiyle yapılan söyleside, "...Julia'nın maceralan diğer Bonelli romanlanndan aynlıyor. Onlar gibi 94 değil, 126 sayfa. Bu seçimin nedeni ne?..', sorusunu şöyle yanıtlıyor: " ..Sayfa sayısının artışı bu türe ve benim öyküîerimin film şeridi özelliğine bağlı bir gereklilik. Bu tarz maceraları 94 sayfaya sığdırmak çok zor. Kişileri tanıtmak onları harekete geçirmek, psikolojilerinin derinliklerine inebilmek için yeterli yer olmuyor. Oysa, 32 sayfa fazladan yeriniz olunca, çok önemli olan ritim üzerinde de çalışabiliyorsunuz. Müzik, vurgular, duruşlar, hızlanışlar ve yavaşlamaıar macerayı etkileyici kılıyor. Bu ner tür için geçerli. Okurun soluğunun, öyküyle eşzamanlı olarak hızlanması ya da yavaşlaması gerek.." Bu sözlere eklenecek fazla bir şey yok. Hiç daha önce bir çizgi roman yaratıcısının müzikten, ritmden, duruş, hızlanış ve yavaşlamalardan söz ettiğini duymuş muydunuz? Işte yeni çizgi romanlar bu nedenle farklı, bu da onlara sanatsal bir anlatım ortamı olma şansını veriyor. Hem çizgileriyle hem de öyküleriyle gerçek çizgi roman tadını veren üc yapıt var yeni yayınlar arasında. Bunlarclan biri Ken Parker. Onun yazarı da Giancarlo Berardi. Yarattığı tipin farklı öykülerinde başka baska çizerlerle çalışmış, bu öykünün çizimlerini ise Ivo Milazzo hazırlamıs. Ûlkemizde 1982 yılından beri Alaska başlığı altında çizgi roman dergisi olarak yayımlanmış, şu sırada kendi adıyla aylık dergi formatında da çıkıyor. Sinema oyuncusu Robert Redford'u anımsatan Ken Parker, "Vahşi Batı" adı verilen bir zaman ve yere yerleştirilmiş bir kovboy, yalnız yaşayan bir avcı ve kılavuz. Kitabın tanıtım yazısını yazmış olan Halkan Alpin'in sözleriyle onun bir "..kahraman değil karakter.." olmasına özen gösterilmiş. O çağlarda yaşıyor ama günümüzün insanlannın özelliklerini taşıyor. Başta Edgar Allan Poe'nunkiler olmak üzere klasik yazın kitaplarını yanından ayırmıyor, doğru bildiği ve uymaya çalıstığı ilkeleri var. Alısılageldik anlamda her şeyi düzelten, doğrultan, vazgeçilmez oir kahraman değil. Olaylann akışı içinde yavaş yavaş ön plana çıkıyor ve onlara karışıyor. Bu arada haksızlığa uğruyor, dayak yiyor, yaralanıyor. Olduk olmadık ner yerde kaba güce başvurmuyor, silahını ancak kendini savunmak için kullanıyor. Böylece de bir insan olarak daha inandıncı kılınmıs. Öykülerde yer alan öteki kişiler ile doğal çevre de belli bir ağırlık taşıyorlar, öykünün akışına katkıda bulunarak gerçekliğini vurguluyorlar. Milazzo'nun siyahbeyaz etkisini cok iyi kullandığı çizimleri de buna yatkın, çizgi romana özgü her türlü anlatımı kullanarak öyküyle bütünleşmiş bir biçimde sonuna kadar en küçük bir abartıya kaçmadan sürüyorlar. Yalnızca onlara bakrnak bile insana eörsel bir tat veriyor. Öteki iki kitap ise Hugo Pratt'ın yarattığı Corto Maltese karakterinin üstüne kurulu, Bir Tuz Denizi Şarkısı ve Oğlak Burcu Altında başlıklannı taşıyorlar. îlk kitabın giriş yazısını Umberto Eco yazmış. Onun söylediği "..Hugo Pratt öldü ama bize Corto'yu bıraktı.." tümcesini da arka kapağına almışlar. Yazarlann çizgi romana ilgi duymalan yeni bir olay değil. ABD'lı çizgi romancı Al Capp'in 195O'lı yılların sonuna doğru yayımlanmış bir Hoş Memo (Li'l Abner) albümüne John Steinbeck'in yazdığı bir giriş yazısı var, o da burada çizgi romanın küçümsenmeyecek bir varatı alanı olduğuna, onun belki de geıecekte romanın yerini alacağına değiniyor. Türünün en iyi örneklerinden biri olan Corto Maltese öyküleriyle, çizimleriyle tek kisinin yaratısı. Hugo Pratt rahat bir anlatım ve çok başanlı bir çizim tekniği yakalamış. Corto Maltese de Ken Parker gibi sıradan bir insan, bir denizci, o da istemeden olaylara karışıyor, bir süre bunun etkisinde kalan yaşamı olaylar sona erdikten sonra yeniden eski savaş temposuna dönüyor. O da bildik anlamda bir kahraman değil, hatta çoğu kez kendi çıkannı gözetmek için bir kahramana yakışmayacak davramşlarda bulunmak gibi olumsuz yanlan olan ama sevimli bir maceracı. Pratt'ın çizimleri bütün bunlann altını çizecek nitelikteler. Onlar da siyahbeyaz etkilerini ustaca kullanıyorlar. Gerçekçi gibi gözükseler bile gereksiz ayrıntılar içermiyorlar, hatta zaman zaman karikatüre çok yaklaşan bir biçemselleştirmeyi uyguluyorlar. Fotoğraflardan yapılmış izlenimi uyandırmaktan çok elle çizilmiş olduklannı duyumsatıyorlar. Zaman zaman araya yerleştirilen deniz üstünde giden yelkenli görüntüleri hem çizere, hem de okuyuculara nefes alma olanağı sağlryor. Bu kıtaplar da grafik anlatımlarıyla çekicilik kazanıyorlar. Yabancı çizgi roman örneklerini ko nu alan bu yazıyı onlarla ilgili kuramsal bir yapıtı anımsatarak bitirmek istiyorum. Oç aylık bir kültür dergisi olan Sanatdünyamız, 64. sayısını "..Çizgi roman: çizgi, roman.." başlığı altında tümüyle bu yaratı alanına ayırmış. içinde Türk ve yabancı yazarlann inceleme ya da söyleşilerinden oluşan 31 yazı yer alıyor. Önsözünü de Ceyda Akaş yazmış. Bir kitap hacminde olan bu dergi eski ya da yeni, çizgi romanla ilgili bir şeyler öğrenmek isteyen herkes için vazgeçilmez bir kaynak. Evet, çizgi roman artık bildiğimiz çizgi roman değil. Bir yazımda cizgi romanın yavaş yavaş itibar kazandığını anlatmak için "..çizgi roman da sonunda evcilleşti.." gibi bir anlatım kullanmıştım. O büe geride kaldı, çizgi roman sınıf atladı, neredeyse sosyetikleşti, demek gerekiyor. Bu yaratı alanına ve anlatım özelliklerine ilgi duyuyorsanız kendi gözlerinizle görmenizde yarar var. • Kaynaklan Anonim, "Kadın dedektif Julia'nın yaratıcısı Giacarlo Berardi ile yapılan bir röportaj", Kadın Dedektif Julia Canavarın Zihninde, aylık çizgi roman dergisi, sayı 3, Aksoy Yayıncılık, Istanbul (2000) Prttrn çbfentori Kitaplan Enki Bilal / Pierre Christin, Av Partisi, Çeviri: Elif Gökteke, Yapı Kredi Yayınları 1276, çizgi roman 145, Istanbul, 1999, 98 sayfa, 23 x 30 cm. Paolo Eleuteri Serpieri, Druuna, çeviri: Özgür Çelikbaş, Ithaki Çizgi Roman 4, Istanbul, 1999,60 sayfa, 19.5 x 30 cm. î. R. R. Tolkien / Dawid Wenzel, Hobbit, çeviri: Özlem Kurdoğlu, Ithaki Çizgi Roman 2, Istanbul, 1999,138 sayfa, 20.5 x 30 cm. Masashi Tanaka, Gon, Ithaki Çizgi Roman 1, Istanbul, 1999, 80 sayfa, 20.5 x 30 cm. Anonim, Alfred Hitchcock sunar Muhbirlere Asla Acıma ve 12 Kısa Öykü, çeviri: Eda Vulaş, Show Kitap ÇizgiRoman / Arşiv Dizisi, IstanbuJ, 1998, 120 sayfa, 20 x 28 cm. Giancarlo Berardi / Ivo Milazzo, Ken Parker, çeviri: Ay Barka, Ithaki Çizgi Roman 3, Istanbul, 1999, 66 sayfa, 21 x 30 cm. Hugo Pratt, Corto Maltese Bir Tuz Denizi Şarkısı, çeviri: Levent Yılmaz, Dost Kitabevi Yayınlan, Ankara, 1999, 183 sayfa, 21 x 27 cm. Hugo Pratt, Corto Maltese Oğlak Burcu Altında, çeviri: Levent Yılmaz, Dost Kitabevi Yayınlan, Ankara, 1999, 143 sayfa, 21 x 27 cm. Sanatdünyamız, Üç Aylık Kültür Dergisi, sayı 64, Yapı Kredi ., Yaymları, Istanbul, 1997, . , 312 sayfa, 21 x 29.5 cm. O Druuna'nm yaratıcısı Paolo Etouttri S«rpleri SAYFA 15
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle