25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Yahıızlıktan Devren Kiralık MUZAFFER UYGUNER Necati Tosuner, epeyce bir zaman geçtikten son ra yen ı romanı Yalnızlıktan Devren Kiralık adlı romanını yayınladı. Kitabın adı biraz değişiktir. Nereden gefdığini düşünürken, kitabın sonuna doğru bunu anhyoruz. Roman kişilerinden Pınar, teyzesi Viltan ile alışveriş yaparken bir tişört seçer. Teyze Viltan tışörtün yazısını okur: "Yalnızlıktan devren kiralık" (s. 285). Dernek oluyor ki romanın adı buradan geliyor. Roman, birkaç aile çevresinde toplumsal bir eörüntüyü ortaya koymaktadır. Tosuner, bıı ailelerin birbiriyıe yakın davranışlarından yola çıkarak genış bir görüntü çözmektedir romanında. Romandaki ailelerden biri Beyhan, Ekrem, Fırat ve Pınar'dan oluşrnaktadır. Bu ailenin eş olan Beyhan'ı ile Ekrem'i 25 ya da 26 yıllık evlilik sonunda aynlmışlardır; Fırat ve Pınar ise anneleri ile birlikte yaşamaktadır. Beyhan ile Ekrem ara sıra buluşurlar ve ayrıîış nedenini tartışırlar. Aynlmayı Beyhan'ın istediği anlaşılmaktadır. Bunun için daha sonra yapılan tartışmayı okuyoruz kitapta. Ekrem ticaretle uğraşmakta, Beyhan ise bir anaokulunda Pervın ile birlikte ortak çalışmaktadır. Böyle bir düzen içinde yaşam sürüp gitmektedir. Ama, Ekrem'in gülşen adında bir kadmla ilişkisi vardır. Zaman zaman Gülşen ile buluşmaktadır. Boşanmaya böyle bir ilişkinin mi neden olduğunu kesin olarak anlayamıyoruz. Bu ilişki sonradan da başlayabilir. Ekrem, böylece yeni bir kadın erkek ilişkisi içindedır. Fırat, o sırada askerden dönmüştür ve aynlığı da bu dönüşten sonra öğrenmiştir. Pınar, henüz gençlazlık aşamasındadır ve okula gidip gelmektedir. Pınar'ın. Aylin adında bir kız arkadaşı vardır, çok iyi geçinirler. Bir gün, Pınar, Aylin'lerin evine gider; Aylin yoktur evde, babası kapıyı açar ve buyurederPınar'ı. Biraz sonra Pınar'a taciz de bulunmaya başlar, Pınar'ın bütün karşı çıkışlarına rağmen taciz devam eder ve o sırada kapı çalınır, bunu fırsat bilen Pınar çantasını alır kaçıp gider. Pınar, bu olayı birkaç kez yakınlanna anlatır. Sözgelırni, teyzesi Vıldan'a anlatıyor ve Aylin'in tavnndan yakınıyor. " Ah Pınar an. * diyor Vjldan. "Daha neler oluyor dünyada!". Ürperiyor Pınar: "Biliyor musun teyze, her yanım dikenli tel! Niçin?". Dikenli tel.. çalı.. ısırgan.. tuzak.. kötülük.. Hep böyle olacak! diyor Vildan. "Bugün Aylin'in babası. yann başka bir sentn deyişinle hayvan! Alışacaksın. Sakınmaya..korunmaya alışacaksın. Sonra da alışmıs bile olacaksın. Daha koyallaşmış olacak.. Bu böyle, şu da var: Korkuyla yasanmaz. Gençliğine yazık olur. Tamam, dikkatli ol. Öyle lcolay güvenme, ama gençliğine de yazık etme! (s. 282). Böykice toplum yaşanümızın bir noktası yurgulanmaktadır. Aylin'in ailesinden fazlaca söz edilmemiştir. Başka bir aile ise Peryin, Kadir ve Okan'dan oluşan ailedir. Birlikte yasanmaktadır bu aile içinde. Pervin, Beynan ile ortak olarak bir anaokulu işletmektedir. Kadir de bazı işlerle uğraşmaktadır. Ama, Tuğçe adlı bir kadınla da ııişkisi vardır. Ekrem'in Gülşen ile ilişkisi gibi Kadir de bu Tuğçe ile ilişkidedir. Kitapta, Kadir ile Tuğçe nin cinsel ilişkisine de bir yerde yer venlmiştir. Ama, bir gün oğlu Okan ile giderken Tuğçe'yi de arabasına alır ve bir lokantamsı yere giderler. Kadir, Okan'ı oğlum diye tanıtır, Tuğçe de kendini. Okan düşünür bir ara: Kimdi bu kadın? Bu sarışın kadın. Bu gülen kadın. Bu cana yakın duran kadın. Bu hep 'siz' diyen. Hep 'Okan Bey' diyen. YapmacıkCUMHURİYET KİTAP SAYI 568 lı kadın.. ama asla öyle yapmacıklı olmayan. Sabırsızlık gösteren..sevecenlik gösteren..çocuk gibi el çırpan. Eskiden kanaryası olan.. şimdi olmayan. Hep tane tane konuşan.. bu kadın kımdi? Babasının nesiydi? . Tuğçe Okan'ın elini alıp bacağının üstüne koyar. Kadir oğlunu Tuğçe ile yukandaki odaya göndenr. Işte bu da bir aile görüntüsüdür. Kitapta Aylin'in ailesinden geniş ölçüde sözedilmez. Anneanne Hayriye, anne Güzide'den sözedilir ve da bir ara antlır. Romanda, Beyhan'ın babası Salim Beyden ve ölmüş annesi Nezahat Hanımdan da sözedilir ye Salim Beyin kişiliğine de değinilir. Salim Beyi ev içindekı yaşantısı ve kızı Beyhan ile ilgili konuşmaları ile tanınz. Romanda daha çok BeyhanEkrem ayrılısı ile aynntılara da rastlanz. tosuner, birbiriyle Dağlantısız gibi görünen ilci aile odağında değişik aue yaşamlanna değinmiş ve toplumumuzdaki siyasal yaşantılardan görüntüler çizmiştir. Bunun yanında, Pınar'ın taciz edilmesi, Fırat ile Oya adındaki kız arasındaki gençlik ilişkileri üzerinde durulmuştur. Aralannda hiçbir bağlantı olduğu belirtilmese de roman boyunca ilci odak ailenin çevresinde oluşan olaylar ve olgular usta bir kurgulama ile önürnüze serilmiştir. tki odak aile arasında ilinti görülmese de Tosuner, usta bir kurgu ile romanını kurgulamıştır. Romanda, konuşmalar alt alta bir düzen içinde verilmiştir ve konuşmalarla birçok olay dile getirilmiştir. Tosuner, değişik tümce kuruluşlan ue de yazmıştır romanını. Boşanmış ve boşanmamış iki ayn ailenin yaşamı çeşitli yönleriyle ardatılmıştır. Toplumsal sorunlan değişik bir genel kurgulama ile önümüze seren roman değişik tümce kuruluşu, değişik olgular ve olaylar ile yazılmıştır. Her yönüyıe değişik, sağlam yapılı bir romandır Tosuner'in bu romanı. • Yalnızlıktan Devren Kiralık/ Necati Tosuner/Roman/Doğan Kitap Yayım/Utanbul 2000/ 301 s. Seni Sevmlyopum NURDAN BEŞERGİL Barnes'ın ve yarattığı tüm karakterlerin roman ve yaşam.' boyunca OfW yaptıklarını yapmak, "Bir görgü tanığı gibi yalan söylemek Udışındaburada yapılabilecek çok sey yok. Romanda anlatılan 'aşk durumu'nun üç ana karakteri Stuart, Oliver, Gillian ve anlatma canalıcı noktalarda girerek hem kendileri hem de tanıklık ettıkleri aşk durumu ve kahramanlar hakkında daracık yer ve zamanda pek çok aynntıyı sunabilen birkaç isim gibi, bir illüzyondan sözetmekg erelc; güneş altındakı gerçeklik ki o da nedir yerine, tanıklık etmenin sihrinden, alşının kaypaklığından, durumların ve kişıliklerin değişkenliğinden ama durağanlığından, aynı kalmaktan ama her çift gözün ardında bambaşka biri olarak yeniden doğmaktan, doğru'nun ardında gizlenip dil çıkaran sovtandan, yargıç rolüne soynnmanın risklerinden, kabullenmenin en büyük ve tek erdem oluşundan, bulunan'ın hem oracakta kaybedelen'e dönüşmesinden, yeryüzü cennetlerinin birbiri üstüne yıkılıp duran ve birbiri üstüne kurulup duran kumandan kalelerden başka bir şey olmayışından sözetmekg erek. Bütün bunlan bir kenera, dinlenmeye ve ayrışmaya bırakıp, "Seni Sevmiyorum" bir aşlc romanıdır diyerek Barnes'a ayn, romana ayn haksızlık etmek de olası tabii. Peki ama, o halde karşı karşıya olduğumuz nedir? Karşı karşıya olduğumuz, en iyimser tahminle. buz dağının suyun üstündeki kısmı: Oliver ve Stuart arkadaştır, Stuart ye Gillian evlenirler, aynı gün Oliver Gillian'a aşık olduğunu anlayıverir, böylece Gillan'ın Oliver a aşık olma süreci başlar; bunlar bize anlatılanlar. Oysa hepsı bu değil, anlatılanlardan daha fazlasının algüandığı bir illüzyonayakalanmamak olanaksız; Barnes'ın hiçbir yerden hava almayan anlatımı nedeniyle içerideki oksijen gittekçe azaliyor ve roman ilerledikçe soluk almak iyice güçleşiyor. Anlatacılann dilinae ayn kılıklara bürünen kişilikler ve durumlann yanısıra, gerçek, diyerek onurlandırabileceğimiz şeyler de var elbet; ama bunlann varhğı bizim işimizi de, onlann işini de kolaylastırmıyor: "Ve bizler arkadasük. Yine de görüş birliğine varamıyorduk. Canımı sıkan bir şey vardı bunda. (syf.12)" Stuart ve Oliver, kuzeylegüney gibiler, hep farklı yönleri işaret edıyorlar, suyla yağ gibiler, biri akışkan, duru diğ^en ağır ve bulanık. Gene de dikildiklen yerlerden birbirlerini görebiliyorlar. "Bakın, madam, kuru keşış ile ıslak günahkar. (syf. 41)" Staurt bankacı, Oliver yapacak daha iyi bir işi olmadığından ve söyle yüklü bir mirasa konmadığından Ingilizce öğretmeni. Gillian sa üginç bir iş yapıyor: pasının önünde nanfçe kamburunu çıkartarak oturuyor, kasvetli bir londra gokyüzünden üç yüzyıllı yavaş yavaş silip temizlemeve çalışıyor. Üç yüzyıllık neyi? Sararmış cilayı, odun ateşinin isini, yağı, mum sızıntılannı, sigara dumanını ve sinek pisliklerini. Şaka etmiyorum. (syf. 121) Oliver gerçekten de şaka etmiyor. Her gün Stuart'la evli Gillan'ı çalışırken izlemeye geliyor ve tabloda kuş sürüsü gibi görünen sinek pisliklerini temizleyişine nayran kalıyor. Gillian'a ve onun kınk dişli tarağına aşık. Oliver, arkadaşı Stuart evine kansına?dönmeden birkaç dakika önce Gillian'a telefon ediyor, seni seviyorum, diyor ve telefonu kapatıyor. Her gün. Oliver bunu her Allahın günü yapıyor. Hemen ardından, bir zamanlar üç sigaranın yanık beklediği kül tablasında artık bir başına kalan sigaranın sahibi Sruart eve giriyor. I ler gün. Her Allahın günü. Herkesin kalbi kınk. Herkes acı çekiyor. Gillian: "Ortada kalan benim, her gün iki yandan sılujtınlan. Incinecek olan benim. (syf. 130)" Stuart: "Birküllükteiki sigara / Aşkım ve ben küçük bir kafede / Derken bir yabancı çıkageldi / Ve her şeyi altüst ediverdi / Şimdı küllükte üç sigara var (syf. 15 2)" Oliverkendinden emin ve alaycı tavırlanyla her zamanki gibi kesin ve karalı konuşsa da ("Olması gerekenler şunlar: Gillian beni sevdiğini ıdrak etmeli. Stuart aşağıya inmeli. Oliver yukanya çıkmalı. Hıç kımse incinmemeli. Gillian ile Oliver bundan böyle sonsuza kadar mutlu yaşamalı. Stuart onlann en iyi arkadaşı olmalı. Olması şerekenler bunlar. Şansım var mı dersıniz? (syf. 85)"), umutsuzluğun ve karamsarlığın oltasına takılıyor: "Ben başını Allahın belası bir pencere camına çarpıp duran Allahın belası bir pervaneyim. Raşını çarpıp duran, çarpıp duran, çarpıp auran. Size o kadar tatiı gözüken ama Dcnim bağırsaklanmı deşen şu yumuşak san ışık. (syf. 130)" Bambaşka dünyalann kapı aralığından aynı manzarayı seyretmek bu kadar kafa kanştmcı olabilir mi? Herkes haldıyken herkes suçlu olabilir mi? Ortada suçlu yokken kocaman bir kargaşa yaranlmış olabilir mi? Olabiliyor. Mme Wyatt'a hak vermemek olanaksız: "Her zaman tehlike vaktidir." (syf. 145). îşte bu 'Tehlike vakti' nedeniyle evlerdeki hesaplar çarşı lara uymuyor ve roller, onlan giyinenlenn üstünde durmuyor: Oliver: Seyrediyonım ve bekliyorum. Seyrediyorum ve bekliyorum. (syf. 128)" Stuart: "Seyrediyorum ve bekliyorum. Seyrediyorum ve bekliyorum. (syf. 259)" Sorumluluklar, roller. devran değişiyor ama sorumluluklar, roller ve sorumar olduğu yerde bekliyor. Bankacılık kariyeri Stuart'ı Ingiltere den ABD'ne taşısa ve Stuart burada mutasyona uğr ayarak bambaşka birine dönüstüğünü düşünse de, onun aynı matematik kafab (kendi de işiyle "Budala", syf. 28) Stu olduğunu ;eşfetmek iç burkucu. Her şeyin ve herkesin değişerek aynı kaldığına tanıklık etmek, çözümün varlığına olan inancı yitirmek, onlann da umudunu yaralıyor, bizim de. Zaferin koyu renkli gölgesi mağluplann da galiplenn de üzenneboz renkli bir toz seriyor. "Dolmalık kabaklar insanın kalbine sevinç verivor şu sıralar. (syf. 259)" Fransa'da küçük bir kasabada Oliver'dan bu sözleri duymak, doğrusu pek, dedirtiyor; yargılamanın boşunalığıyfa tanışmış oluyoruz. Birbiri ardına yıkılıp kurulan kulelerin enkazından sağ çıkmak olası mı. Karşı karşıya olduğmuuz, en iyimser tahminle, buz dağının suyu üstünde kalan bölümü. 266 sayfa suyun üstünde duruyor ama roman anlattıklanndan daha farkli; daha büyük bir anlamda daha korkutucu. Yetennce açıktan dolanıp suya sabuna dokunmadan anlatımın içinde geçip gidemeyelim diye Barnes'ın kurduğu tuzağa paraşütsüz düşmemek olanaksız. I Seni Sevmiyorum /Jultan Barnes / Çeviren: Serdar Rtfat Ktrkoğlu / Ayrıntı ıayınlart, 2000 Bir Şizofren BEKİ BARDAVİD 'Bir Şizofrenin Aşk Mektupları', başlığının altında kocaman harflerle 'AnıRoman' yazıyorsa, 'Ozan' sözcüğü insanın usuna sorular getiriyor: *Şiir kitabı mı ki Ozan diyoruz Bülent Akkurt için'. Evet Bülent Akkurt bir ozandır. îster şiir yazsın, ister düzyazı, Bülent başka türlü yazamaz. Bir musiki! Bir musiki ki lirızmin ta kendisi. Daha önce yazdığı 'Ve Tanrı Onlan Cezalandırdı' öyle, 'Bir Zamanlar Bursa'da' öyle, kıtap eleştirileri öyle, ünlü yapıtı 'Nâzım Hikmet ve O'nun Memleketinden tnsan Manzaraları' adlı dev yapıt bir şiirdir gerçekten. Ve de çok kısa Dİr süre önce yayımladığı 'Sevgilerde Yaşamak', 'Sevmek Güzel Şey Be Kardeşim' şarkılardır kendi başına.. kKitabından sözedelim, bir solukta okunan 'Bir Şizofrenin Aşk Mektuplan'ndan, Altın Kitaplar'ın yayımlaaığı, 'Düzyazı' türündeki bu kıtap, şiirseldüzyazı olarak kaleme alınmış. lmgelerle donanmış mektuplardan oluşan bir söylemdir 'Aşk Mektupları'. Tümcelerin uzunluğunu hissetmıyoruz.. Oysa bazen de kısacıktır onlar. Aslında hayaller, sanal aşklar, umutlar, titiz ayrıntılar, bin dereden getirilen sular. çağlayan örneği duygu seiı, bilinçli ancak çoğu kez bilinçsiz, aşkın soyutu ve somutu iç içe ve karmakanşık. Ve bu karmaşanın içinde bir anaoğul ilişkisi, göndermeler, cıeğinmeler, yürek ağnlan, pişmanlıklar ve açmazlar,... neler söylense azdır, tümü bir şarkı, tümünde ağıtlar yakılan.. Dilinden sözedelim. Bülent Akkurt, Türkiye'nin içinden ve dışından Türkçeyi en iyi kullanan ozanlardandır.. Türkçeyi en an, en öz biçimde kullanan enderlerdendir Bülent, yabancı sözcüklerden yardım ummadan. Dili sade, süssüz, tutumlu ve özdür. Yüz yazının içinde Bülent'in vazdığını kulağımız hemen kapıverir: 'Işte bu bir Bülent Akkurt'tur' deriz o anda. Ve Türkçenin temel taşlan Bülent Akkurt'un kitanlanndadır. Bülent Akkurt yazı adamı oldu hep. Ve şimdi de en öndedir Bülent. Kitapları peşpeşe yayımlanmakta, yıllann acısını çıkarmaktadır. Bizler sabırsızlandık ve Bülent Akkurt bilincindedir bu duygumuzun. • Bir Şizofrenin Aşk Mektupları / Bülent Akkurt /Altın Kitapltr/... t. SAYFA 17
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle