02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Tom Baba'mn Tombalası Muzaffer îzgü, çok değişik olgulan, değişik kurgulamalarla öyküleştirmiş "Tom Baba'nın Tombalasi ndaki öykülerinde. Toplumsal sorunların genişçe işlendiği öykülerin lcurgusu yanında dili de başarılı bir yazarlığı ortaya koyuyor. MUZAFFER UYGUNER Muzaffer Izgii, yeni öykülerinden bir bölüğünü Tom Baba'nın Tombalasi adlı kitabında okura sunmuştur. îzgü, bu öykülerin de toplumsal sorunlara, siyasetçilere, yönetime ağırlık vermiştir. Toplumsal konular ağırlıktadır. Sıyasetçilerle ve siyaset ile ilgili ilk öyküsü kitaba da adını veren ' Tom Baba'nın Tombalası"dır. îzgü, bu öyküsünde geniş bir ortamda konuyu ele almıştır. Buradaki tombala kartları rakamlarla değil, adlarla ilgilidir. Siyasette tombala torbasından nangi adların çıkacağı ile ilgilidir. Böylece, siyasetteki adların torbadan çekilenlerden oluştuğuna değinmiş ve gerçek kişilerin torba dışında kaldığını söylemiştir. "Devlet Hesabına Çalışacağım" öyküsü de yönetimde nasıl bir yöntemin uygulandığını ortaya koymuştur. Bir kişinin odağında, atamaların nasıl gerçekleştiğine değinmiştir. Kendini üstün gören biri, devlette çalış mayı öngörmektedir. "Bakan Ofuyorum" öyküsü de, bakanhklann nasıl tesadüflere bağlı olarak gerçekleştirildiği gerçeğini bize anımsatmaktadır. Bakanlık için gazetelerde adı geçen bir kişinin atamayı beklemesinin ve beklerkenki duyumsamalarının öyküsüdür bu öykü. Ûyküler arasında vönetimsel konulara değinenler de vardır. Sözgelimi, "Kendi Hapishaneni Kendin Yap" adlı öyküde, hapishane sıkıntısından sözedilmektedir. Ama asıl olan, son yıllarda suçlann ve suçlulann çoğalması sorunudur. "Yani birtakım olaylarda birtakım kişiler bölük bölük yakalanmaya başlauığından hapishane sıkıntısı çekilmekte olduğu ifade edilmektedir bu öyküde. îzgü, bu olayları ve durumu değişik bir kurgulama ile ortaya koymuştur. Yönetimte ilgili bir öykü de '23 Nisan" adlı öyküdür. 23 Nisan günlerinde çocukların bazı makamlara oturtulması konusu üzerinde durmuştur. Birinci sınıftan bir çocuğun bir makama oturtulması sonucunda ortaya çıkan olumsuz durumlarla bu konunun karşısında olduğunu ve böyle bir uygulamanın gereksiz olduğunu vurgulamıştır. "Adaleti Beklerken" öyküsü de haksızlıkların bir an önce ve adil olarak çözümlenmesi gerektiği gerçeğini ortaya koymuştur. Adaletin "elinde terazisi var. 1 lakları teraziye vuracak. Hak terazisi kimden yana ağırsa, onun hakkı ona verilecek'; bu bir gerçek. Ama bir an önce gereğini yapmak gerek. "Ben Kaymakamken' öyküsü de yönetimde nasıl gereksiz uygulamalar olduğu ve kaymakam vekilliği için memurlann neler yaptığı ve görevi yaptıktan sonra da nasıl böburlendikleri alaysama ile ortaya konulmuştur. Bu durumlar toplumdaki yönetimsel çarpıklıkları ortaya koymaktadır. Toplumsal yaşamdaki oluşumlar bu kadar değıl elbette. "Kahpe Hanım Caddesi" adlı öyküde, cadde ve sokak adlannın nasıl verildiği ve sıkça neden değiştirildiği konusunu ele almıştır. Bütün dertler çözüme bağlanmış bir kasabada bir sokak adı sorununun neleri ortaya koyduğu ele alınmiştır bu öyküde. Kımlerin adlannın nasıl sokaklara verildiği gerçeğini görüyoruz bu öyküde. "Türban" adlı öyküde bu konudaki tartışmalara ver verümiştir. Bir toplantıda ele alınan koSAYFA 8 nuda ne gibi gereksiz sözler söylendiğini görüyoruz. "Yok Evrupa Birliği'ymiş, yok işsizlikmiş, bunlar bizim işimiz değil, biz türban savaşı vermek için geldik. Türban nedir, hı, türban kafaya takılır, saçları örter, anladın mı?". Işte özeti budur bu konunun. "Nikâh Tanığı" öyküsünde ise, insanlann evlenirken nikâh tanıklığı için kimlere başvurduğu ve büyük bir kişini tanık olması için nasıl gereksiz çakşmalar yapıldığı bu öyküde ortava konulmuştur. "Okkalı ailelerin okkafı evliliklerinin nikâh tanıklarının birtakım özellikleri olması gerekiyormuş. Bir kez okkalı olacak, öyle eciş bücüş, kilosuz, ense göbeksiz, gösterişsiz nikâh tanığı ol Muzaffer Îzgü güldürmeye ve düşündürmeye devam ediyor Muzaffer Izgü mazmış. îkincisi, çok tanınmış biri olacakmış. Gazeteler, televizyonlar onu her zaman anlatmalı, göstermeliymiş. Yani üç günde bir televizyonda görünmeyen, gazetede resmi çıkmayanın nikâh tanıklığında yeri yokmuş". "Yakmak Yıkmak" adlı öyküde ise her şeyi yakıp yıkmayı isteyen lcişilerin davranışlannı ve yaptıkları ile yapmak istediklerini okuyoruz. Böyle bir delilik bu öyküde çeşitli vurgulamalarla gösterilmiştir. "Son Model Maganda" öyküsünde de toplumdaki cahil zenginlerin öyküsü anlatılmaktadır. Son model Mercedes otosu olan bir ailenin konuşmaları ve davranışlan, yolda giderken içki içilmesi ve sonrasındaki kaza sonucu ölüm toplumdaki bazı kişilerin aile yaşantısı ve ters görüşlerle yaşamlan maganda deyimiyle ortaya konulmuştur. "Şenlik" öyküsünde ise, bir kasabadaki şenliğe çağnlı giden bir sanatçının tanınması ve televizyonlara çıkan sarkılardan biri olarak gösterüerle karşılanması ve öylece değeriendirilmesi olayı anlatılmıştır. Toplumun gerçek sanatçiyı tanımamasi, çarpık uygulamalar bu öykünün gerçek vurgusuaur. "Palyaço ve Çocuklar" öyküsünü, bir bakıma palyacoluk mesleğinin unutulmasını, bir bakıma da toplumda palyacoluk yapanların alkışlandığım anlat maktadır. Bir kişinin palyaçoluğun nasıl alkışlandığım görüp bu mesleği Ibm Baba'ntıı seçmesi bir gerçek ToinbalaM olarak ortaya konulmuştur. Palyacoluk mesleğinin pek tutulmaması olayı da inşallah palyaçoların silinmesi gerçeğine değinmektedir sanınm. "Girdım Yaptım Yendim" adlı öykü ise üniversitelere giriş olgusuna ışık tutmakta ve sınava girmeden önce yapılanjcatlanılan durumu resimlemektedir. Özel öğretmenler tutularak sınavlara hazırlanma ve özel dersanelerin durumu bu öyküde belirtilmiştir. "Koyıın Sürüsü" adlı öyküde, koyun sürülerinin nasıl çobanlar tarafından güdüldüğü gerçeğınden yola çıkılarak toplumun da bazı kişilerce yönetildiğini, kimsenin sesinin çıkmadığını ele almıştır. Suskun toplum gerçeği alaysamalı bir vurgulama ile ortaya konulmuştur bu öyküde. îzgü, çobanların sürüleri nasıl yönlendirdiği gerçeğini önümüze sürerken koyun sürüsü gibi bir toplumun da nasıl yönlendirildiği gerçeğine ışık tutmuştur. 'Aganini Naganini" öyküsü de olumsuz reklamların ve televizyon programlarının çocukları nasıl etkilediğini ve gerçeği anlayamayan çocuklann nasıl gereksizliğe itildiğini öyküsel bir anlatımla bir kez daha sorumlulann önüne sermiştir. "Horoz" öyküsü de alaysamalı bir dille toplumdaki ailesel duruma yöneliktir. îzgü, buraua da gerçekleri öyküleştirerek önümüze koymuştur. "Kış Uykusu" da kışın mağaraya girip uyuyan ayıların yaşamından yola çıkılarak toplumsal gerçeğimizi ortaya koyan bir öyküdür. Mağarada bütün ayıiar uykuya yatmış ve uyumakta ise de bir yavru ayı uyumaz ve bütün ısrarlara karşın uyumayacağını, uyıımak istemediğini söyler, uyumaz. Uyuyan toplumda bazı uyumayan kişilerin çıkacağı, onun ise nasıl ters karşılanacağı bu öyküde vurgulanmıştır. "Koyun Sürüsü" ile "Kış Uykusu" çok önemli konulara değinen öykülerdir. muzafler sitli durumlarına yer verilmiştir bu öyküde. Öykülerin ikisinde ise ülkemize gelen yabancılara davranışlanmız üzerinde durulmuştur. "Aş,k Kurbanı" adlı öyküde bir yabancıya çok dostça yaklaşımın onu nasıl olumlu etkilediğini görüyoruz. Mektup biçiminde yazılan ve "Sevgili anneciğim" diye başlayan bu öyküde, Anjel'e gencin annesine onu unuttuğunu, her şeyin çok güzel olduğunu belirten öykü olumlu bir davranışım etkilerini ortaya koymaktadır. Bir baygınlık geçirdiği anda insanımızın olumlu yaklaşımı onu etkilemiştir. "Bir anda öğrendiler yabancı olduğumu, aşk yüzünden Türkiye'ye geldiğimi, çok sevdiğim kanmın beni bırakıp başka bir erkekle kaçtığını. Toplanıverdiler başıma. Su döken, kolonya veren, ağzıma içki bardağını dayayıp arnavutciğerini çatalla uzatan" dediği insanlar onu kendilerine ısındırmıştır. "Anmalık" öyküde ise, ülkemize gelen yabancılara mal satmak için neler yapan kişilerin yabancılara olumsuz davranışlannı ortaya koymuş,tur. Bu gibi davranışlara dayanan yabancı çift, sonunda iskeledekı vapura dönerler; dönerken de bize belki bir "anmahk" veren bulunur diye söylesirler. Muzaffer îzgü, çok değişik olgulan değişik kurgulamalarla öykuleştirmiştir bu kıtabındaki öykülerı ile. Toplumsal sorunlann genişçe işlendiği öykülerin kurgusu yanında dili de başarılı bir durumu, yazarlığı ortaya koymaktadır. Öykülerden kısaca sözettim. Ilalbuki bu öykülerin kurgusal ve dilsel özellikleri de ele alınabilir elbette. O zaman da tanıtma yazısı uzayıp gider. Kitabı tanıtabildimse ne mutlu bana. • Tom Baba'nın Tombalasi / Muzaffer îzgü / Bılgt Yayınevi / 20.5 s. k ı 1 a p I ıı r ı Ergin Yıldızoğlu KÖTÜ SONSUZDA GEZtNTİLER Cüneyt Akahn^ "Avrupa Birliği'ne Güllü Lokum" öyküsü de dış politikaya dönük bir öyküdür. Bazı kışisel davranışların çözümü sağlayamacağı gerçeğini bu öyküde görüyoruz. Kitapta, ailesel sorunlan ele alan öyküler de var. Öykülerin bazılarında, toplumsal sorunlar yanında ailesel sonınlar da vardı. Aile sorunlarını ele alan öykülerden biri "Kurtlar Kuşlar Bile" öyküsüdür. Bir papağan alımı ya da alınmaması tartışmalan ile başlayan öykü, papağanın afınması sonucunda evdeki oluşumlara dönüktür. "Maskeni Takmayı Unutma" adlı öyküde de aile içi tartışmalan, oluşumları görüyoruz. Îzgü, böylece, ailesel yaşantıaa neler olduğunu öykülestirmiştir değişik olgulan ile. "Venedik Kebabı" da çok gezmeyi seven kadın ile bazan ters düşen kocanın öyküsüdür. Gezmeyi çok seven bir ailenin çe ASKERLERVE DIŞ GÜÇLER Çağ Pazarlama A.Ş. Turkocağı Cad. No.39/41 (34334)Cağaloğlulstanbul Tel (212)514 01 96 CUMHURİYET KİTAP SAYI 665
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle