02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

"Kadınlar hâlâ ikinci cins" tnci Aral yeni öykülerini "Gölgede Kırk Derece" adını verdiği son kitabında topladı. Necati Güngör de Inci Aral ile bu kitap üzerine bir söyleşi gerçekleştirdi. îki yazarımız da Aral'ın öykülerini değerlendirdiler. NECATİ GÜNGÖR Gölgede Kırk Derece adt alttnda toplanmıs hikâyelere geçtneden önce şunu soraytm: Hikâye (AğdaZamanı) ile başlayan "edebi serüveniniz" de önemli birkaçroman, TVdizisi ve senaryo yazarltgjntz da yer alıyor. yyle görünüyor kı bu türlerle olan ilışkiniz hep iç içe sürecek; ama birini ötekine feda etmeyeceksiniz, yamltyor olabilir miyim? Söyfediğiniz gibi hikâye ile başladım, dört hikâye kitabının ardından, konusu roman boyutunda anlatılmaya yatkın olduğundan bir de roman yazdım. Sonraki on yü boyunca hikâye değil üst üste dört romanımın yayımlanmış olması benim romanı sevmiş, roman yazmaktan hoşlanmış olduğumu gösteriyor sanınm. Ayrıca romanlanmın okur tarafından da sevgiyle, ilgiyle karşılanmasından etkilenmiş, olabilirim. Ne var ki hikâyeden vazgeçmiş değildim. Unutulamamış bir ilk sevgili gibi içimde duruyordu hikâye. Sürekli biriktiriyor, notlar alıyor ve ilk fırsatta yeniden hikâye yazmaya oturmak istiyordum. Bu isteğim uzun süre ertelendı, araya romanlar, başka çalışmalar girdi. Önce filme çekilmek istenen hikâyelerimi senaryoya dönüştürmek bana düştü. Daha sonra sinemayı seven biri olarak bu işten zevk aldım ve başarılı olmak istedim. Ne var ki senaryoyu edebiyat dışı bir işçilik olarak görüyorum. Gerçekleşme aşamasında son sözü sizin söyleyemediğiniz, özgür ve bağımsız olamadığınız bir alan. Bundan vazgeçmeye artık hazırım. Benim asıl alanım ve birini ötekine feda etmeyeceğim türler roman ve hikâyedir. "Kadtn yazar" ya da "Feminist yazar" sıfattyla ünlenmedinız. Ama yapıtlarımztn tümünü göz önüne alırsak, kahramanlartmz bep kadın. Kuşkusuz erkek kahramanlannız da var; ancak bunlarya azmlıkta ya da kadının hayat serüveni içinde gölge kışilıkler. Böyle bir saptamaya katüır mtsımz? Daha çok kadınları yaziyorum cünkü gördüğum, tanıdığım kadınlar dünyasında çok fazla mutsuzluk ve imkânsızlık var. Kadınların mutlu olmadığı yerde erkeğin gerçek anlamda mutlu olması, en azından hayatından memnun olması da mümkün görünmüyor bana. Dolayısıyla erkekleri, iki cinsin ilişki ve iletişimsizliğini anlatmaya çalışıyorum. Kadınlar ne yazık ki hâlâ ikinci cins sayılmaya ve aşağılanmaya katlanıyorlar. Ayakta kalabilmek, barışık yaşayabilmek için önce eşitsizliğe razı olmayı, erkek dunyasıyla uzlaşmayı, ikiyüzlülüğü öğreniyorlar. Rol yapıyor, oynuyorlar. Kjşüikleri bölünüp parçalanıyor, hastalanıyor, düşlerine sığınıyorlar. Insan hallerini anlatan bir yazar olarak burada karşıma SAYFA 12 tnciAral ile 'Gölgede Kırk Derece' üzerine Incl Aral. Gölgede Kırk Derece lleyenlden öykü. bir içsel malzeme zenginliği çıkıyor. Bu, yazarhk tavrım içinde, derinliğine ele aknmaya, öykülenmeye uygun bir malzeme benim için. Ayrıca kadınlan çok fazla anlatılmaya değer buluyorum ve dünyalarının genişliği, çeşitliliği açısından onların halâ yeterince anlatılmamış olduklarını düşünüyorum. Eğer erkeklerle kadınların daha iyi ve dengeli ilişkiler kurabilmesini arz ediyorsak kadınların ve erkeklerin daha fazla anlatılması gerekir, diye düşünüyorum. Benim bir kadın sorunlarıyla ilgilenen "feminist" yazar olarak tanımlanmayış nedenim ise erkeklere de önyargısız bakmam olabilir. Ben tek tek erkekleri değil, toplumdaki erkek egemen yapı ve anlayışları eleştiriyorum. Erkekler eeleneksel anlayış içerisinde kendi iktidarlarını pek de büincinde olmadan sürdürmeye çalışıyorlar. Erkeklik konumundan acıkça yarar sağlayan ama bunun farkında olmadan büyük bir erkek çoğunluğu var. Onar da sorunun nasıl çözüleceğini bilmiyorlar, onlar da şaşkın. Yalnızca sevmek ve sevümek isteyen ama kendilerine duyulan öfkevi anlamayan ve çok incinen bir yıöın erkek tanıyorum. Ayrıca onlarla birlikte davranan, kendi yararları konu olduğu zaman soruna erkekler gibi yaklaşan kadınların sayısı da az değil. Kadın sorunlarının dile getirilmesi, yazılması, çözüm aranmasının her iki cinsin de yararına olacağına inanıyorum. l "Gölgede Kırk Derece"ye geltrsek... Öncelikle şunu söyleyeyim Ortak teması aşk olan hikâyelennizi gerçekten tat alarakokudum. Yazılmamtş da, sankibestelenmiş hikâyeler duygusu uyandırdı bende. Ince bir iıçilikle u'zennde çaltşılmtj hepsintn de. Burada özellikle, "Gölgede Kırk Derece" ile "Adını Anmamaya And îçiyorum" adlı hikâyeleri keyifle okudu\umu behrtmeliyim. Bu kttap içindeki hikâyeler toplamt tçın "mutsuz kadınlar bahçesi" türünden bir değerlendırme, sizce ne ölçüde isabetli? Ya da isabetli mi? • Kitabımla ilçili değerlendirmenize sevindim. Gerçekten bu hikâyelere çok özendim ve bestelercesine uğraştım onlarla. Anlaşılan öykü yazmayı iyice özlemişim. ö t e yandan "mutsuz kadınlar bahçesi" tanımmız yanlış değil ama bunu biraz açmak istiyorum. Kitaptaki öyküler bir konu bütunlüğü içinde ele alındı. Kadın, mutsuzluğu ve arayışları. Bu mutsuzluk üç ana eksende geüşiyor. îletişimsizlik ve umutsuzluk. Kaçmak, ortadan kaybolup hayata yeniden başlamak isteği ve bu yapılamadıjhnda düşlere sığınma. Ben kadın hayaUarının sıkıcılığından yola çıktım. Kadın hayallerinin ve düşsel yolculuklannın izini sürmeye çalıştım. Ortaya çıkan hüzün, ama aynı zamanda kadının gücü, güçsüzlüğü, heyecanı, duygusu, düşleri oldu. Kadın kanramanlanm mutsuz evet, ama onlann umduğu gibi, iki insanın aşkla ya da sevgiyle, içtenlik ve heyecanla, hesapsız, pazarlıksız birlikte yaşayabilmesi çok zor ve sanınm giderek daha da zorlaşıyor. Hikâyefertn tümünü göz önünde tutarsak, kadınların ask ve sevgi arayışlartna tanık oluyoruz. Mutsuzluğun kaynağıysa bep erkekler. Sevgiye susamtş kadınların aldanijları, tükenisleri, kullamlmalan, dü$ kırıklart söz leonusu. O zaman şunu sormamıza tzın verin: Ajk yalnızca kadınlara özgü bir duygu zenginliği mi? Erkek kahramanların sürekli olumsuz birportrentn sahibi olmaları, bu konuda bir önyargıyı beraberinde getir, miyormu? • Ama ben kadınların mutsuzluklannın nedeninin doğrudan erkeklerin olmadığının okur tarafından anlaşılmasırımın içinde kaybolmuş oturuyorum. Gözlerim kendimi görmeyi yadsıyor ve kederimi kimseyle paylaşamıyorum..." Kendini bile görmeyi yadsıyan gözler yaşamda neyi görebilir? Hep o küçük merkezde, ailede başlayan mutsuzlukların yaşam boyu sürmesi şart mı? Örselenmiş çocukluktan dingin, mutlu bir erişkinliğe ulaşmak çok mu zor? Ya da bir kez yaşanan mutsuz bir ilişkiyi ömür boyu sırtlannda taşımaları şart mı bu kadınlann? Değil elbette ama Aral'ın öykülerindeki kadınların durumu bu. Biliyorum yaşadığımız ve yaşamadığımız toplumlardaki birçok kadının da durumu bu ama okurken kabullenilmişliğin bu kadarından da rahatsız oluyor insan ister istemez. Kuşkusuz Inci Aral'ın amaçlarından biri de bu. Madalyonun öbür yüzünü bilmeyen ya da göremeyenler için bir ayna tutmak. Içine girin ve biraz huzursuz olun. Ya da vaşadıklarınız tam da bunlarsa kurtulmaK için daha ne bekliyorsunuz? Eksi kırk derecelik bir yaşam mı? Okurken düşünün. "Gitmek. Ama nereye gidersem gideım, önümde yeniden yaşanması gere$ en zamanlar olacak. Daha önce tüketk tiğim acılar, umarsızlıklar, yokluklar, uzaklıklar olacak. Ne yaparsam yapayım, aşklar, evlilikler, hoyratlıklar, söylenmiş ve söylenmemiş en güzel ve en kötü sözler, yani bütün bunların taşmmaz ağırlığı olacak. Üstesinden geldiğim, gelemediğim kırgınhklar... Verilmiş emekler ve ödünler. Harcanmış yıllar, gülüşler ve gözyaşlan, her şey. Gozümü korkutan Dunlar. Bütün bunları bir kez daha yaşayacak gücüm yok." • CUMHURİYET KİTAP SAYI S65 Biraz huzursuz olun DEMET ELKATIP Bahara karşı durulamayacağını çoktan kabullenmiş olsalar da yaşama karşı duruşlarında boğucu bir çaresizliği yırtmaya çalışan kadınların öyküleri. Gittikçe daralan deliklerinde, çıkış yoluna ula^manın hiç kolay olmadığını bilmenin getırdiği yılgınlık. Bazen de nasıl olduysa oldu dedirten bir başkaldırı, umursamazlık. Ama her seferinde mutlak mutsuzluk. Inci Aral, "Gölgede Kırk Derece" ile yine kadın dünyasına dalıyor ve birçok kadının okurken kendinden ya da çevresindeki kadınlardan çok sey bulacağı öykülerinde 'uzun bir ölüm'ü yazıyor adeta. Uzun çünkü, bu kadarı da fazla dedirten ama gerçek olduğunu bildiöimiz, yüzlerine yansıyan ifadeleri bir filmi izler gibi izlediğimiz Aral'ın kahramanlan için yaşamlarındaki her saniye, en kaba ifadeyle bir ısürap. Bitsin artık dedirten ama kolay kolay bitmeyen. Gölgede Kırk Derece'nia boğuculuğu kolay kolay çıkmıyor öykülerdeki kadınlann dünyalarından. En ufak bir esinti, ferahlık, ürperti, mutluluk, anlık da olsa geçmiyor yaşamlarından. Hep bir başkaıdmyı, yeter artık deyişini bekliyorsunuz ama nafile. Dendi Incl Aral Yaşamlanmızı sorguluyor. ğinde de geridekalan kırıkları birleştirmek, puzzle'ı yeniden oluşturmak çok zor. "Bitti. Kurtarılamaz biçimde harcandı ve çocukluğum gibi uzak bir geçmişte kaldı bu aşk daha şimdiden. Görünmez bir şeyi görmeye çalışarak, ayaklar altına alınan içtenliğim, dağümış nayallerimle gelmiş geçmiş bütün bozgunla
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle