Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
kurdukları insanlar ve nesnelerden kendilerine yansıyanlarla, kişiliklerinin, benliklerinin katmanlarında gizlenen uyarıcı, suçlayıcı gerçeklerle sarsılırlar; yanlışhklarının, bencilliklerinin ve zorlayıcı dışsal koşullann arasında ezilirler, darbe üstüne darbe yerler ve geriye altüst olmuş bir biçimoe dönerlcr. Burhan Günel, üç asıl, birkaç da figüran kişiden oluşan ve ayn ayrı kanalfardan serüvenlerinden kesitler sergileycrek ötelere doğru akan bu yapıtı yaratırken yaşamın ner alanında oulunan besin kaynaklarını harekete geçirir, kaynaklardaki malzemenin ilişkileri beslemesini, yönetmesini, yönlendirmesini sağlar. însan ve doğa yakınlığını titizlikle aktardığı anlatımını renklendirir. Ve her üçünün de yaşam hanelerine hüzünleri, acılan, ruh burukluklarını koyar. 'îlgeç' buyruğunda çalıştırdığı emekçilerin ücretlerini aylardır ödemediği için onlara acı çektiren, bukalemun gibi her kimliğe bürünen, ama zoru görünce kaçacak delik arayan, köpekleşen, karşısındakinin tutumunda oir gevşemenin başladığını sezince de çirkefleşen bir kaypakla insan onurunu her şeyin üstünde tutan namuslu bir memurun direnişini anlatır. Burhan Günel bu öyküde belleklerde iz bırakacak tipler çizer. Toplumsal bir yozlaşmanın ürünü olan kaypağın içinde devindiği öykü ötekilere aöre gerilimi en fazla olan öykülerdenair. Ve Burhan Günel o kaypak tipi canlandırırken çok renkli, soyutu somutla birleştiren, hayallerdeki görüntüleri sınırsızlaştıran bir tanımda bulunur. 'Benim Canım Arkadaşım'da, biri topal, sağlıklı ve parasız yatılı iki ortaokul öğrencisinin tanışmaları, kaynaşmaları, ilişkilerini bir dostluk temelinin üzerine oturtmaları irdeleniyor. Bunun dışında, topal öğrencinin Himmet gelmeden önce kendisiyle ilgilenmeyen, hatta arkadaşlık isteklerini geri çevirenleri sinemaya götürerek satın alma girişimlerini, kendisine ötekiler gibi davranmayan Himmet'in yarattığı gönül yaralayan yanlışlığını Burhan Günel, duygulardan fışkıran yumusak sözcüklerle ve içtenliğin en sıcak haliyle sergiliyor. 'Tekin' öyküsünde de 'tlgeç'te olduğu gibi bir iş atmosferi var. Kurnaz, tutkulu, bin yüzlü, onursuz ama yetenekli bir gencin, epey deneyimli olmasma, Tanrı'nın günü mide bulandıncı aldatma ve kandırılan bir sürü zavallının dolandırılması olayıyla karşılaşmasına, attığı her adımın yüzlerce kötülük üreten bir toplumun içinde yaşadığını bilmesine karşın, hâlâ insanlara inanan temiz yürekli Dİr yazarın vannı yoğunu satarak kurduğu bir yayınevine kapılanmasıyla başlayan olaylar zincirini işliyor Burhan Günel. Gencin hızlı yükselişi ve yazarın ekonomik yönden çöküşü... ütuz bir sayfaya sığdırılan bu öykü, en seçkin, en vurucu ayrıntılar kullanılarak daha da uzatılabifir, bir romana dönüşebilirdi. Ama belli ki Burhan Günel, kendisini tedirgin eden bu sorunlar yumağından bir an önce kurtulmak istemis ve zihninden kaziyıp atmış...belki ilerde bu konuyu yeniden ele alır, yeni bir kimlik, yeni bir boyut kazandırır 'Tekin'e. 'Yolcu, Özlemle, Siesta, Bugulu, Ölüyorlar' öykülerinde de okuru sevindiren ya da canını sıkan, üzen, luzdıran gerçekler, titizlikle, sevgiyle, sımsıcak bir yaklaşımla işlenmiş...Okur bu öykülerin hepsinde kendisine yabancı gelmeyecek, kendisiyle özdeşleşecek bir şeyler bulacaktır. Burhan Güncl'in 'Çiçekler Korunağı'ndaki kişileri, her zaman sokaklarda, pazarlarda, otobüslerde, dolmuşlarda, açık ve kapalı mekânlarda karşıfaştığımız orta halli, okumasıyazması olan, kendilerine, çevrelerine ve dünyaya ilişkin bir şeyler bilen genellikle aydınkimselerdir. tşte bu kimselerin aşklarını, mutluluklarını, mutsuzluklannı, sevinçlerini, heyecanlarını, olumsuzluklarını, CUMHURİYET KİTAP SAYI 5 6 5 birbirlerine kurdukları tuzakları, çevirdikleri dolaplan; iğrençliklerini, yüzsüzlüklerini, insanlıktan koptukları, insanlığa katkıda bulundukları anları gündeme getiren Burhan Günel, ayrıca onların binlerce yıldan beri koşullar, ortamlar ne olursa olsun değişmeyen değerlerinc.yani hüzünlerine, yalnızlıklanna, pişmanlıklarına, kırgınlıklarına, kaygılarına, korkulanna, ihanetlerinc, özverilerine, göz kamaştıran erdemlerine ışık tutar. Büyük bir ustalıkla gösterir onların özlerinde yatan cevherleri. Ve gösterilenler, yaşamın bir uzantısı, bir benzeriymiş gibi canlıdır. Bu kişilerin bir özelliği de savaşımcı olmalarıdır. Önlerine dikilen karamsarlıkları, kötümserlikleri, komploları aşarlar, her çeşit kuşatmayı yararlar; erinçleri, rahadığı, güzellikleri, güvenleri ararlar. Bu eylemleri sırasında kazanırlar, yitirirler, yenilirler, dibe çökerler, ama hiçbir vakit umutsuzluğa kapılmazlar, en karanlık dönemlerde bile el yordamıyla da olsa umudu, umutlan, çıkışlan bulurlar, başkalarının bozduğunu yılmadan düzeltirler. 'Çiçekler Korunağı'nda ilk göze çarpan şey 'öykü anlatma tekniği'nin eksiksiz bir biçimde metne uygulanması, metnin bütünüyle kaynaşmasıdır. Bu başarıyı sağlayan nedenlerin başında, her öykünün klasik öykülerin ölümsüzlüğünü sağlayan bir konusunun olmasıdır. Konulu öykü karmaşaya, karışıklığa, kuralsızlığa, dilediğin gibi davranmaya, özgür yaratımı kötü kullanmaya sözcük yığınlannı yapıt diye yutturmaya izin vermez. Anlaşılmayi, amaçlananı, dolaylı yollardan değil doğrudan doğnıya hedefe iletmeyi ister. Bugün bile öykülerini, romanlannı zevkle okuduğumuz dev yazarların hepsi 'konu'yu el üstünde tutmuşlar, yanna, yarınlara kalmayı, konuların içeriklerine yerleştirdikleri beseri malzeme sayesinde başarmışlardır. Onümüzde böyle örnekler varken çıkmaz yollara sap mak, veniliklerin o cıkmazda, çıkmazlarda bulunduğunu düşünmek yanlıştır. Doğru düzgün yazmak için de dili, dılin katmanlannı, filizlerini, oudaklarını iyi bilmek gerekir. Dili iyi bilince de iyi bir yapıt ortaya koymamak için herhangi bir engel yoktur. Dili iyi bilmek demek onun gücünün nerelere kadar uzandığını, hangi durumlarda verimli, hangi durumlarda verimsiz olacağını bilmek, ona göre davranmak demektir. Burhan Günel bu dil bilincini edinmiş bir yazardır. Dili işleye işleye, onunla oynaya oynaya, an, dunı ve su gibi akan bir noktaya getirmiştir. Çünkü her sözcüğün üzerinde ciddiyetle durmuş, durmakla da kalmamış, yapısında gizli saklı duran olanaklann kapılanna yüklenmis, olanakların bünyelerine girmiştir. Oralarda bulduklarını, beğendiklerini, büyü etkisi taşıyanları almış, 'mevcut'la narmanlamış, bu çalışmasını şiirsel, resimsel, görüntüsü DOI öğelerle yoğurmuştur. Böylece zengin içerikli bir aruatıma ulaşmıştır. Ve bu sonııç da Burhan Günel'e hayranlık uyandıran gösteriler yapma hakkını tanımıştır. Burhan Günel, insanın evrendeki bitmez tükenmez yolculuğunu, bitmez tükenmez serüvenini ciddi bir biçimde izlediğini sezdirir 'Çiçekler Korunağı'nı var eden on öyküde. Bu bitmez tükenmez yolculuğun, bitmez tükenmez serüvenin en önemli yanlarını eşeler ve sorunların, bireylerin derinliklerindeki dünyalara iner ve bireye o dünyalarda nelere sahip olduğunu gösterir. Burhan Günel'in en son veen gelişmiş öykülerindendir okuduklarımız. Rahat, özgün anlatımı ve 'bizden' olana gösterdiği ilgi yüzünden bir aşamadır 'Çiçekler Korunağı'. Yaşanan ve yaşanılanlardan doğmuşlardır; okuyanların beyinlerini, ruhlarını tatlandıracak düzey, dedirler. • Çiçekler Korunağı/ Burhan Günel/ Öyküler/ Can Yaytnlart/ 159 s. Öz Tiipkçe Södük Ali Püsküllüoğlu'nun "Öz Türkçe Sözlük"ü ilkin 1966'da basıldı. Şimdi genişletilmiş 12. baskısı var elimizde. 33 yılda 12 baskı, ortalama 2.75 yılda veya 33 ayda bir yeni baskı demektir. Boyle sürekli bir ilgi görmüş olması "Sözlük"ün belirli bir dilsel gereksemeyi başanyla karşıladığının en sağlam kanıtı. RAGIP GELENCİK Kimi kitaplar, örneğin bir roman, çok kez ve çok sayıda basılÖZ maya önceden TÛRKÇE adaydır; çünkü SÖ2LÜK roman çok savıda okurun ilgi afanına girer. Oysa sözlükler okunmak için değil, gerektiğinde balaJmak için yazılıp yayımlanmış sayıldıklarından, ancak eereKseyenlerin aradıklan kitaplardır. Ayrıca, ölü dillerin sözlükleri sayılmazsa, herhangi bir sözlük daha yazılması bittiği anda eksiktir; dolayısıyla yeni baskılarının yapılması o sözlüğün sürekli gözden geçirılip genisletilmesine de bağlıdır. Çok kez oasılmak başanysa, bir sözlüğün çok kez basılması, oir romanın çokTcez basılmasından daha büyük başandjr. Ali Püsküllüoğlu'nun Öz Türkçe Sözlük'ü ilkin 1966 da basıldı. Şimdi genişletilmiş 12. baskısı var elimizde (Arkadaş Yayınları, Ekim 1999, Ankara). 33 yılda 12 baskı, ortalama 2.75 yılda veva 33 ayda bir yeni baskı demektir. Böyle benzeri görülmedik sürekli bir ilgi görmüş olması Öz Türkçe Sözlük'ün belirli bir dilsel gereksemeyi başarıyla karşıladığına en sağlam kanıttır. 1966'dan 1992'ye dek, yeni baskıları dolayısıyla bu sözlük üzerine yazılanlar epeyceair ve hepsi olurnludur. Omer Asım Aksoy, Sami N. üzerdim, Tarık Dursun K., Nadir Nadi, Adnan Binyazar, Erdoğan Tamer, M. Sunullah Arısoy, Emin Özdemir, Selim îleri, Cemal Süreya, Doğan Hızlan, llhan Selçuk, Sevgi Özel, Yusuf Çotuksöken, Tuncer Uçaçpl, Şemsettin Ünlü, A. Cengiz Büker Öz Türkçe Sözlük ü hakseverce tanıtıp değerini belirten yazılar yazmışlardır. Sözlüğün böyle sürekli tanıtılmış olması, 12. baskısına bağlı olarak bir daha tanıtılması için iyi bir gerekçedir. Sözlük, genişletilmiş her yeni baskısıyla tanıtılmaya değer bir biçimde çıkmıştır kar^ımıza. Öz Türkçe Sözlük'ün değerli yanlarından biri, Türkçe yeni sözcüklerin kullanıhşlanna yaşamdan örnekler vermesidir. fCendilerinden tanık tümceler alınan yazarlar sözlüğün birinci baskısında 75 iken, 12. baskısında 437 olmuş, demek ki 33 yılda yaklaşık 6 kat artmıştır. Bu yazarlardan kimilerinin anısı güzellere katılmış, kimilerinin 1966'dan sonrakiyıllardayazmayabaşlamış olmaları şu gerçeği değiştirmez: Türkçeyi koruyup geliştirme isini benimsemjş yazarlarımız durmauan artmıştır. Öz Türkçe Sözlük'ün genişletilmiş 12. baskısı bu olguyu gözler önüne serip Türkçeyi koruyup geliştirme işinin türlü engellemelere karşın başarıyla sürdürüldüğünü bir daha kanıtlamıştır. Madde başı qjmayan sözcükler bir yana bırakılırsa, Öz Türkçe Sözlük'ün ilk baskısında 2600 olan madde başı sözcük sayısı, genişletilmiş 12. baskısında 9500 olmuştur. Bu, 33 yılda yaklaşık 3.7 katlık bir artma demektir. Türkçe yeni sözcük sayısı her on yılda bir 1966 aaki sözcük sayısına aşağı yukarı eşit bir artma göstermiştir. Bu artma düzgün değilse bile sürekli olmuş ve Türkçe 1966'dan sonra her yıl 209 yeni sözcük kazanmıştır. Son 19 yılın özellikle olumsuz etkileri bu artmayı kösteklemiş olsa da durduramamıştır. Kimi ünlü yazarların kullandıklan sözcük sayısının beş bin dolayında olduğu anımsanırsa, madde başı 9500 sözcük azımsanamaz. Sözlükte yer almış sözcüklerin genel kültürle ilgili oldukları, Türkçedeki gelişmenin ancak belirli bir yanını gösterdikleri de göz önünde tutulmalıdır. Ali Püsküllüoğlu sözlüğünü daha başlangAçta amacına çok uygun düzenlemiştir. Öz Türkçe Sözlük gerçekte iki sözlüktür. Birincisinde Türkçe yeni sözcüklerin tanımlan ve tanıkları verilmiş, ama hangi yabancı sözcüklere karşılık oldukları Dİldirilmemiştir. îkincisinde yabancı sözcükler ve onların T.ürkçe karşılıkları verilmiştir. Böylece Öz Türkçe Sözlük yabancı sözcükler yerine Türkçe sözcükler kullanmak isteyenler için çok kullanışlı kılınmıştır. Türkçe yeni sözcükler yerine yabancı sözcükler kullanmak isteyenler Öz Türkçe Sözlük ten yararlanamaz. Demek ki sözlük ideolojik amacına tümüyle uygun düzenlidir. Püsküllüoğlu sözlüğünü böyle düzenlemekle dil işinin ideolojik ve politik olduğunu eylemle bglirtmiştir. Eskici ve tutucu takımının Öz Türkçe Sözlük'ü beğenmesi beklenmez. Anısı güzel Nadir Nadi bu sözlük için 1967'de şöyle yazmış: "Bu kitap Dil Devrimi'ne Dağlı olanları sevindirecek, karşı olanlara da bejki dil sevgisinin kapılarını açacaktır." Özellikle 12 Eylül'den sonra olanlar ve resmi TDK'nin sürçduran etkinlikleri, o kapıları açmaya Öz Türkçe Sözlük'ün de, Türkçeseverlerin başka çabalarının da yeynediğini açıkça göstermiştir. Öz Türkçe Sözlük Türkçenin yirminci yüzyıldakı gelişiminin bir çeşit tutana>ıdır, birbelgedir, bu gelisimi çeşitli yanarıyla incelemek isteyenler için sağlam bir veri kaynağıdır. Örneğin, Türkçe geliştirilirken hangi eylem köklerinden en çok sözcük türetildiğini öğrenseyen biri, genişletilmiş 12. baskıyı şöyle bir gözden geçirip şunu saptayacaktır: Görmek eyleminin kökünden (gör'den) 84, duymak eyleminin kökünden (duy'dan) 72 madde başı sözcük. O kişi, böylece, Türkçenin eylem köklerinden sözcük türetme gücüne bir daha tanık olacaktır. Türkçe geliştirilirken sözcük türetme işine başlangıçta ve daha sonraları nasıl yaklaşılmıstır? Yaklaşım değişikliği ne gibi sonuçlara yol açmışjır? Bu türfü sorulara yanıt arayanlar Oz Türkçe Sözlük'ün on iki baskısını bir takım olarak göz önüne alacaklardır. Böyle incelemeler, yaşanmış bir deneyimin sonuçlarını gösterecekleri için Türkçeyi koruvup ge liştirme isine gönül ve kafa verenlere güver^ilir kılavuz olacaklardır. Öz Türkçe Sözlük'ün genişletilmiş 12. baskısı dolayısıyla Ali Püsküllüoğlu'nu kutlamak Türkçeseverler için gönül borcudur. • Öz Türkçe Sözlük / Ali Püsküllüoğlu/ Arkadaş Yayınevi / 12. Basım / 622 s. AliPüsküllüoğlu'nun sözlüğü 12. baskıda f SAYFA 15