29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

0 K U R L A RA Ayten Mutlu'nun ilk şiirleri dergilerde görülmeye başladığı sıralarda Ataol Behramog'lu O'nun şiiri için şunlart söylüyordu: 'Ayten Mutlu duyarlı biri. Bireysel bir konudan girdiğinde bile genele ulaşıyor. Özel bir duygulanıştan kalkıp bir toplumsal soruna dalıyor. Şiirlerinde belirli bir ritmi, bir musikiyi yakaladığm: görüyorsunuz. Aramıza hoşgeldin arkadaş diyorum ve ilerde güzel şeyler yazacağım umuyorum." Ayten Mutlu boşa karmadı ehramog'lu'nun umudunu. Şiirini gelistirerek sürdürdü şairıiğini. ilk kitabt "Dayan Ey Sevdam" 1984'te, İkinci kitabı "Vaktolur" 1986'da, ücüncü kitabı "Seni Ozledim" 1990'da, dördüncü kitabt "Kül îzi" 1993'te, Besinci kitabt "Denize Doğru" 1996'da, alttnctve şimdilik son kitabı "Çocuk ve Akşam" ise 1999 yılt başmda yayımlandı. Şiire ve şiirine ilişkin olarak şunlart söylüyor Ayten Mutlu: "Çağımız, şiirin şairle, şairin şiirle özdeş olmasım istiyor. Siir, yoluna baş koymadıkça şiir olamıyor. Bunun aksinin ileri sürülmesi, sürin, soyut özlemlerin, büyükluk hayallerinin giderilebileceği bir alan olarak görülmesinden kaynaklanıyor. Dabası, bohemlik, ayyaşlık ve nedenlerine, kökenlerine inilmeden sömürülen yalnızlık duygularıntn doyurahilecegi bir alan..." Ayten Mutlu'yu tanıtmaya çalıstık. Bol kitaplı günler!... Zeynep Oral'dan "Bu Cennet ,Bu Cehennem" Yupt gezilerinden idenimlep Gazeteciyazar Zeynep Oral, "Bu Cennet, Bu Cehennem"de yurdumuzu doğasıyla, insanıyla, KÜİtürüyle tanıtırken okuyucuya en güzel şarkiyi da söylüyor; "Türkiye §arkısı"nı. HASAN AKARSU g G azeteciyazar Zeynep Oral, Türkiye'nin sarkısını söylüyor "Bu Cennet, Bu CenennenrTde. Doğa, kültür, sorunlan siniyor yazılanna. Yazdıldannın insanlara yararmı görüp yazmayı sürdürüyor. Diyarbakır'da karşılaştığı balckal bunun kanıtı değil mi? Yazarın Ankara'da gördüğü "Kitap Tutukevi" içler acısıdır. Yasak kitaplar her yana atılmıştır. Kimlerin kitapları yok ki? Gorki, Peride Celal, Kemal Tahir, Yaşar Kemal, Aziz Nesin, Dağlarca, Erol Toy, Fikret Otyam vb. 1991'de Kültür Bakanı Fikri Sağlar gazetecilere açıyor "FGtap Tutukevi"ni. 154.054 kitap vardır, hepsi de kurtarılır sonunda. Kitap tutuklama raporlan da güldürücüdür. 1988'de Güneydoğu'yu gezer. Insanfar üç yıl cezaevinde tutulup "sucsuzmuş" denilerek salınır o yıllarda. Diyaroakır, Van, Hakkâri, Mardin yöresinde insanlar korkuyla yaşar. Kovalayan, kaçan, saldıran bilinmez. Bir deyol korkusu uçurumlar... 60100 bin Kürt sığinmıştır topraklarımıza, kamplar kurulmuştur. Yıllardır aksatılan hizmetler (elektriksu) kısa sürede kamplara getirilir. Bir peşmergeye gelecekten beldentisini sorar yazar. "Bir battaniyedir." Van'da etkileyici gün batımlannı yaşar. Hakkâri'ye doğru dağlar sıkışır, dönemeçler keskinleşir. Zap Suyu acımasızdır. Hakkâri'de gazetecilık yapmak anarşistlikle eşdeğerdedir. Herkes "potansiyel suçlu" görülür. Ölüm, çocuklann oyunlarına da girmiştir. Yolculuk Çukurca, Geyvan, Çığlı ve Uludere üzerinden sürer. Güneş batmadan bir eve girmek gereklidir. Koruculardan, askeri ve resmi araçlardan uzak durulmalıdır can güvenliği için. ca" der. Orada "hoca", hocayı yoldan çıkarmış adama denir. Hopalı en çok Hopalıyı sever. Haf tada yedi gün, Hopa'da sekiz gün yağmur yağar. Karlı bir günde Hopa'dan Artvin'e giden minibüs Cankurtaran Geçidi'ni geçemeyip geriye döner. Özal'a telgraf çekmesini istcrler gazeteciden: "Özalım çağ atlamaktan vazgeçtik, Cankurtaran tepesini atlayaüm bize yeter." Telgraf çekilir, yamt gelmez. Her kent bir dünyadır, ama Trabzon birkaç dünyadır. Geçmişte bir imparatorluğa adını vermiştir. Bugün de ünlüleri çoktur: Hasan Saka, Cevdet Sunay, Necmettin Ka raduman, S. Eyuboğlu, Bedri Rahmi, Orhan Peker, H.I. Dinamo, Ceyhun Atuf, Oktay Rifat... Arslan Pulathanefi... Smsta 2 Temmuz 1993'te Sıvas'ta ates ve duman vardı. însanlar vurdun her yanınaan Pir Sultan için düzenfenen şenliğe gitmiştiler. Gericiler cihat çağrısı yapıp ayaklandılar, Pir Sultan'ın heykelini parçaladılar, Madımak Otcli'nde otuz beş aydını, sanatçıyı yaktılar. Vahşet, katüam, cinayet: "Otuz beş insanla birükte yok edilen devlcte, hükümete, yöneticilere, güvenlik güçlerine, orduya, TBMM'ye ve Tann'ya olan inancımız, güvenimizdi." (s.94) Dinci yayınların gözü dönmüşlüğü yadsmabilir mi? Yazar, 20 Aralık 1994'te Ankara'da DGM'de Sıvas katliamının karar duruşmasını izler. Sanıklar yine: "Ya Islam, ya Ölüm" diye haykırırlar. DGM'de bilebağınrlar. Artık tehlikede olan geleceğimizdir. DoğuKaradBrtz Yazar, şubatta gider o yöreye. Akçaabat, Trabzon, Of, Rize, Fındıklı, Hopa, Ârhavi, Kemalpaşa ve Sarp gezdiği yerlerdir. Her gün yağmur yağar. Yazar, Karadeniz insanlanyla kaynaşır. Fıkralannı dinler. Gerçek fıkranm Karadenız,'de yaşandığına tanık qhır. So^ükTeriTe? sansffr yoktur. Bır hamsıyle on beş kışınin nasıl doyduğunu anlatır Karadcnizü. Oflular, politikarun horon gibi gittiğini söyler, koalisyonlar evlilik gibidir. Dört safhası vardır. Sonunda soğukluk olur. Özal'ın çayı çimeçevirdığini ne: söylerler. Yolda minibüsün mazotu biter, itilerek benzinliğe getiri Nmrurtı, ItaPFM'dt Nemrut'un tepesinde beş heykel. Biri Kral Antiokos'un. Yurttaki yolsuzluklarıdüşünüyor yazar ve Tanrıların, kralların bunlann üstesinden gelemeyişine yakınıyor. Yazar, Harran'a âşık oluyor. 1984'te Urfa'dan gidiyor ve "çağ atlama edebiyatı" yapılırken yolun olmadığını belirtivor. Harran Ovası, aydınlık, ışıkli ve beyazlıktır. Önce Babiller'in sonra Asurlar'ın merkezidir. Birinci Selim döneminde Osmanlı împaratorluğu'na katılır. Yazar, Harran Köyü'nde Mahmut Bey'in konuğu olur. Köylü konukseverdir. Yöre SİT alanıdır. Turist evden içeri girince konuk sayılır. Devlet yapılaşmaya izin vermeyince turist para bıraknıadan y(jreden ayruır. Yazar, Fırat çevresini de gezer. Atatürk Barajı yapılacağı için sular altında kalan yerlerde köylülerle görüşür. Yöre insanı Söke ve Aydın taraflarına yerleştirilir. Onlar, ölülerini bırakıp gitmek istemezler. Törede "Ölü leri bırakıp gitmek ihanettir." Yaslıca ve Dutluca köylerinde kalır, ikisi de doksan beş ya şında olan dcdc ile nineyi unutamaz. Onlar, Romeo ve Juliet'tir. Sevdaları da birlikte ölccektir. Yazar, Bodrum'da Karyalı Prenses'le söyleşir. O günlerde Ankara Büyükşehir Belc diye Başkanı Melih Gökçek: "Ben böylc sanatın içine tükürürüm" uer. Böyle sanatçıla ra tükürmeye kalkıştıkça kendi tükürdüğünde boğulacaktır. Safranbolu için Metin Sözcn, Zeynep Oral'a şöyle diyor: "Safranbo lu'yu görmeyen, tammayan, bilmeyen insan bu ülkede bir gözü kör gibidir." Bunun üze rine yazar oraya gidiyor. tki, üç, dört yüzyıllık evleri ınceliyor. Kentin iki yüz yıllık çalar saatini her gün karşılık almadan ayarlayan Rıfat Usta'yı tanıyor. Bu evlerde rüya görcn Fatma Nlinc'yi unutamıyor. Beton evlerde rüya görülür mü? Yazar, TRT'de program yapımlannda karşılaştığı sıkıntıları da yansıtıyor. Zeynep Oral, yurdumuzu doğasıyla, insanıyla, kültürüyle tanıtırken okuyucuya en güzel şarkıyı söylüyor; "Türkiye sarkısını." • Bu Cennet, Bu Cehennem / Zeynep Oral/ Mıllıyet Yayınlan/ 2 baskt, Şubat 1999./1H2 s'. SAYFA 3 Hopa 'da nerkes birbi TURHAN GÜNAY Imtiyaz Sahibi. Benn Nadi c Basan ve Yayan: Yeni Cun Haber AJansı Basın ve Yayıncılık A.$. o Genel Yayın Yönetmeni: Oıtıan Erfnç Genel Yayın Koordinatörü: Hlkmet Çetinkaya Yazılşleri Müdürii: Ibrahim Yıldız', sorumlu Müdür: Fikret llkiz o Yayın Yönetmeni: Turtıan Cünay o Graflk Yönetmen: Dllek ilkorur: Reklam Medya C T CUMHURİYET zeynep Oral. Turkıye'nin $arkısını söylüyor "Bu Cennet. Bu Cehennenrde Doğa, kultur. sorunlan sınıyor yazılanna. SAYI 490 KİTAP
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle