Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
T E M U Z 1 8 9 • Hasan Akarsu, Zeynep Oral'ın "Bu Cennet, Bu CehennerrTini değeriendirdi 1,sayfada • Bedirhan Toprak, Femando Pessoa'nın şiirlerini irdeledi 8. sayfada ü Yıldız Ecevit, Gürsel Aytaç'ın "Edebiyat Bilimi"ni değeriendirdi lü.say/ada ü Muzaffer Buyrukçu, Memet Fuat'ın "Yaşadığımız"ını irdeledi ll.say/ada KITV^IP Cumhuriyet I Z E K Ayten Mutlu OĞUZ OZDEM ((f~* i 3^ Olumun dolayında gezinen bir şair Ayten Mutlu Bandırma'da doğdu. îstanbul Üniversitesi tşletme Fakültesi'ni bitirdi.îlk deneme, öykü ve şiirlerini ortaokul yillarından başlayarak yerel gazetelerde yayımlamaya başladı. Mutlu şimdiye kadar altı şiir kitabı yayımladı. Dergi ve gazete sayfalarında kalmış yazı ve incelemeleri ise kitaplaşmayı bekliyorlar. Ayten Mutlu kendini anlatırken, öteki yazarlarımız da Mutlu'nun yapıtlarını değerlendirdiler. (icuk ve Akşam" 6. kitabın. Şairler, kitap sayıuyla anılmazlar; fakat her şairin şiirindeki değişimi vurgulayan bir kitabı olduğuna inantyorum. Bana göre, "Denize Doğru da deg'işımin belirtileri olsa da bu kitap, senin şiirinde bir dönüm noktası Her şeyden önce merkeze şair (kadın şair) altnmtş Ştirlerde önce merkezden sonsuzluğa doğru bir açılım görülüyor "ytldızkavşağında harıtalarm", "yürüazgın denizisonsuzluğunca", "bcn uzağa bakardtm, yankısızbulutlara", "«ntrsız arzuların ızlennden gelirdi", "dursun zaman, biz gidclim" (. .) göğün suretini çizen denize" bu yolculuk ıçımize gidelim ateşin ve külün banştığı toprağa" paradoksuyla kendını dcngeliyor. îstersen önce "kadın kum lanesinden bıle küçüktü", "ve kadın yürüyordu çtplak antlarıyla kumlara ve yddızlara basmadan" dizelcri ışığında şairin gidebileceğiyerlerin bir baritasını çizelim, ne dersin ? Insanoğlu dünyaya yalnız bırakılmıştır. Buna karşın doğduğu andan başlayarak kendi istemi dtşında ve hep başkalannca biçimlendirilen, sınırlandırılan bir varlıktır. Hep yalnız ve hep kalabalık. Sadece kendisi ve asla ken disi ueğil. Asıl paradoks ve siirin patlayacağı ycr burası. Sizi kuşatan sevgiler ya da yakınlıklar bu yalnızlığı yumuşatıyor, üstünü örterek görüngüleşmesini engelliyor. Sonradan ayrımına varıyorsunıız. O kalabalığın içindeki kendinizi aramaya başladığımzda. Kendinize doğru attığınız her adımda karşınıza dikilen öğretilmiş biçimleri bozup yeniden, kendinize özgü biçimleri aramaya kalkıştığınızda. Her yeni beni kuşatan eski benlerle hep yeni bir hesaplaşmaya girişmek zorunda kaldıgınızda. Acıyla farkına varırsınız ki bir gün, bulabildiğiniz pek fazla bir şey de yoktur. lilinizde kala kala bir arayış kalır. diderek arayışınızda bi le sınırlarınız olduğunu iark edersiniz. Mvet. Hepimiz bizi kuşatan denizin sınırları içinde yüzeriz. Sonsuzca seçme hakkımu yoktur. Deneme hakkımız bile sayısızca değildir. İçinde doğduğumuz kültiir bizi biz yapar. Davranışlarımızı oluşturur. Sonradan, biz bunları reddedip yenilcrini oluşturmaya çalışırız. Bir çeşit oluşmayıkmayeCUMHURİYET KİTAP SAYI 490 niden yapma sürecidir bu. Işte buralarda geziniriz. Şair bunların ayrımındaysa, ki ayrımında olmazsa yıkma vc yeniden yapma süreeini de yaşayamaz, bu yolCuluğu bu yıkıp kırma sürecinde şiirle gerçekleştirir. Aslındaysa insanın gelecek dediği yer bu alanda olu şur. Ve nepimiz ortak gelecek adına inşaata hizmet ederiz. Sonuç? Hep birlikre görüyoruz tarihsel olanda nereden nereycgeldiğimizi. Hepimiz derken bir şeye dikkat çekmek istiyorum. tnsanoğlu tutucudur. Muhafazaetmek isterolanı. Değiştiren,yenileyen,bu uğurda mücadele eden azınlıktır. Yani, kabııl gördüğii zaman yine muhafazakârlık tarafından kusatılır, değiştirilir, kabul edilebilir hale getirilir. tnsanlar da bunu yaşarlar kendilerine sunuldugu gibi. Şair ise gelecek olanda kendine doğru bir yolculııktadır. Şiiri burada oluşturur. "Atcş ve kül" iştc budur. Hlbette yaşam ve ölüme dc gönderrne vardır. Yani anlam alanları birbirine girmiş durumdadır. Yalnızca biriylc de sınırlavamayız şiiri. Ama bu alanlar birbirine açıktır ve birbirini çağrıştınrlar. Yaşam, yeni olanı: Kül eskiyi, ölümün kol gezdiği, insanlığın tavan arasını. Sonsuzluğa bağlı olarak "zaman" kavramına dafark lı bir boyut getırmek tstiyorsun "Kö$e minderine kurulmu} zaman", "zaman yakar uzun lambalarını", "gün batıyur, zaman anısız bir taş", "ktrmtzı tüllerinı sererdizaman" Bu zaman kavramı içerisinde "at" imgeside, çok geziniyor ve biryerde "zamanın iirkmüş hayvanı hayat" diyorsun. "zamanhız ve at", biraz açar mtstn, niçin uçak, füze vs. değil? Sonsuzluk evrenin kendisidir. Zamansa hareketi. Ben böyle algılıyorum. Jnsan bunları algılayan, anlamlanuıran tek varlık. Üstelik sonsuz karşısında çaresiz. Sonu görülen bir süreç içinc sığıştınlmıs, yaşamın albenisi nedeniyle ise iki kat çaresiz. Zaman yıkarak geçiyor. O ise hem hızın önünde koşmak; hem de kendi benini yakalamak zorundadır. Bu arada dünyada olup bitenlerin biricik sorumlusunun da kendisi olduğunu duyumsayarak, dünyayı da omuzlarında taşıması gerektiğinin aynmındadır. Ne umarsız ve ne görkemli bir koşu! Hep yalnızsınız ve sizin kendiniz olandan ölümle sürekli yüz yüze geliyorsunuz. Bir de insanın kendi oluşturduğu ile kavgasını düşünün. YaDevamı 4. sayfada.