Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
C0NÇYT AHGAYÜREK w;ıkl>vw6 Müdahalenin Ayak Sesleri Cüntyt Arcayurek Btlgı Yayınevı 500 v. Kudeta Cüneyt Arcayurek Bilgi Yayınevı 524 i ci rolü var. Bunu da en iyi şu isim yapar, onun Çankaya'da çıkmasında ya da kalmasınua yarar vardır. Eğer, devlctin bu önemli kurulları arasında düzenli uvumu yalnız bir kişi sağlıyorsa, o devlet bütün kurallarıyla batmış dcmektir. ü zaman geleceğe güven yok demek ki. Böyle bir şey olabilir mi? Oturmuş kurumlarının nepsinin gayet düzgün işlediği varsayılan bir devlette böylc kişiJere bağlı bir sistemi alkıslamak mümkün mü? Kttabmızda dıle getırdığıniz geçmij olaylar, epeydir tartışuan başkanlıkya da yarı başkanlık mtemmm Turktyeıçın zararlı olabtleceğinin de ipuçları değil mı sizce? Başkanlık sistcminin Türkiye'ye bir yararı olacağı kanısında değilim. Örneğin Sayın Demircl, aşağı yukarı 7 yıldır Köşk'te. En önemli, en belirgin niteüği nedır görevinin? Bir: Tarafsızlığı. îki: geçişin Kenan Evren tarafından açıklanmasını da buluyoruz kitapta. Ama, seçime girerken Parti adaylarının birçoğunun veto cdildiğini de belirtmiştir Arca yürck ve veto edilenlerin sayılarını da göstermiştir. Bu arada, Özal'ın, "Ekonoınik refahın kapılarının böylece açıldığını" söylediğini de bir kez daha öğreniyoruz kitaptan. Yeni partilerin katıiımı ile yapılan (yapılacak) seçimin "üerin izler bırakmayan, sıradan, geleceğin getireceklerini duyumsatmayan bir genel scçım" olduğu nitclemesi dcyapılmışür kitapta. Bu seçimde Turgut Özal'ın tek ba şına iktidara gelmcsiriin sürpriz olmadı ğına da değinmiştir Arcayurek. Arcayürek'e göre, "Demirel'le Evrcn arasındaki hesaplaşma, siyasal yasakların kalkmasına ve Cindoruk'un emaneti Demirel'e devretmesine değin, aracılar kanalı ile" sürmüştür. Bu arada, Çankaya kavgaları başladığı ve bu kayganın Demirel ile Iwren, Demirel ile Ozal arasında olduğuna da yer verilmiştir kitapta. Bu çekişmeleri bir kez daha anımsamış oluyoruz böylece. Ozal ile Evren arasındaki çekişmeleri ise Evren'in 5 Ocak 1984 tarihli konuşmasından anlıyoruz. Arcayürek'e göre, "Partiler kurulurken, millctvekili adayları saptanırken ince eleyip sık dokuyan Evren ve arkadaşları, üzal'la ilgili hiçbir soruşturma yapmadan ANAJ3'! kurmasına, dilediği kadroları TBMM'ye getırmesine ve iktidar olmasına olanak tanıdılar". Bu arada, Evren'in din konusundaki görüş ve konuşmalarına da yer verilmiştir kitapta. 1986 yılında Evren'in yumuşamaya başladığına da değinilmişür. Ama, "Turgut Özal'ın Evren'den daha katı olduğunu" oğreniyoruz. "Ekonomide ınucizeler yaratan adam" diyc tanımlanan Turgut Ozal, enflasyonu aşağı çekemiyor. "Ortadireğe dayalı politikalarda adım adım kan yitiriyor. Zira, ortadirek giderek yoksullaşıyor". 1987 yılının mayıs ayında bir gün "durum muhakemesi" yapan Cumnurbaşkanı Kenan Evren, "Ozal işi arap saçına döndürdü" demiştir. Özal'ın anayasada yapılmasını istediği değişikliklere de Evren pek yanaşmamıştır. Özal'ın Çankaya tutkusu ile yanıp tutuştuğuna CUMHURİYET KİTAP SAYI 513 Anayasa gereği icranın başı görünmcsine rağmen icranın sorumlusu değil, sorumsuz. Ama her şeyden sorumlu gibi davranıyor. Oysa, hcrhangi bir vaziyet olduğu zaman, "Canım bunu ben yapmadım ki, hükümet yantı" dediği zaman, işbitiyor. Türk toplumunun beileği çok zayıftır, geçmişi unutur. Yakın geçmişte Sayın Demirel'i başbakan olarak anımsıyoruz ve Başbakanlık'taki uygulaınalarının çoğunluğunu eleştiriyoruz. Orneğin, Başbakanlık döneminde Demirel'i nırpahyorduk enflasyonu dü şürememesi nedeniyle. 1991 scçimleri sonrası kurulan DYPSHP ortaklığının en biiyük vaadi Türkiye'de demokrasinin geliştirilmesiydi. Hiçbirini yapamadılar. Bir CMUK çıktı, o da şimoi topluma yarıyor mu, yaramıyor mu belli değil. Ama bugün hâlâ Avrupa Birliği kapısında demokratikleşememenin sıkıntılarını çekiyoruz. Peki bundan sorumlu kim? Sayın Erdal Inönü ile Sayın Demirel. Enflasyonun yüksekliğinden, ekonomik durumdan, demokratikleşmeyi gerçekleştiremediğinden dolayı eıeştiruiğimiz insan, bugün Cumhurbaşkanı ve 7 yıldır da sorumluluğu yok. Kimilerine bakılırsa, başkan olursa en iyi Demirel yapar... O kuşkulu. Neden? Çünkü başkan olduğu zaman, öyle yukarıdan direktif vererek veya kuliste bir şeyler hazırlayarak sonuç alrnak yok. Doğrudan doğruya sorumlu olacak, başkan olunca. O zaman eskiyi düşünüyorum, başarılı olur mu diyorum... Eh, bana göre olmaz çıkıyor. Şimdi her şey düzgün gözüküyor, ama başkan olduğu zaman rüneyt ort aytırek ku de ta ? ada'ya demokrasi nasıi geldi? Cıiıicyt Arcayııruk DARBELER ! ve SEHİrtdLER Darbcler ve Gizli Servisler Cüneyt Arcayurek Btlgı Yayınevi 500 s. Ada'ya Demokrasi Nasıl Geldi Cüneyt Arcayurek Bilgi Yayınevı 336 s. l somut işler yapmak zorunda ve sorumluluk yüklenecek. "Enflasyonu önleyeceğim" diyecek. lndiremeyince ne olacak? 7 yıllık p üstün nitelik bir günde iflas edecek. Ülke lider, siyasetçi yetiştircbilirse, parlamenter sistem, bence altın bir rejim. Siyasetçi yetiştiremiyorsun. Bunu 76'lık kardeşlerimize sorduğun zaman, "Eh canım darbeler oldu, siyasetçiler biçildi, onun için adam çıkmı•or" diyecekler. Evet, bunların belki et;ileri vardır, insanlar siyasete girmekten ürkmüş olabilirler, ama meclisc gelen 550 tane insanın içinde 50 tane devleti yönetebilecek nitelikleri olan insan yok mu acaba? Yoksa, iş bitmiş o zaman. Ne parlamenter rejim kurtarır, ne de başkanlık sistemi. Kaldı ki, başkanlık sisteminde ne yapacak? Parlamento dışından bakanlar atayacak. Siyasetçi yetiştirmemişse ülke, onları nereden bulacak o da değincn Arcayurek, Evren'in bu konuyu da düşündüğünü belirtmiştir. Ama, Evren sonunda Özal'ın görüşünü benimsemiş, cumhurbaşkanlığı konusu çözümebağlanmış. Kitapta, cumhurbaş kanlığı scçimi konusuna geniş yer verilmiştir. Kitapta, Atatürkçülük konusunda bir geniş belgeye yer verilmiştir. Böylece Atatürkçülük nedir, nitelikleri nelerdir, Atatürkçülük nasıl öğretilmelidir, öğre tim ve eğitimde gözetilecek hususlar, öğrenme çeşitlcri, Atatürkçülüğün vazire ve görevler olarak tespiti için esaslar bu belgede geniş bir yelpazede belirtilmiştir. Kitapta, 1987 seçimleri sonrasında Çankaya kavgaları da ele alınmıştır. Zaten 1987 seçimleri kıran kırana geçmiştir. Ortaya çıkan seçim sonuçları da kitapta gösterilmiştir. Arcayürek, siyasal kavgaların bilinmeyen, yazılmayan gerçekleri üzerinde de durmuştur. Arcayürek, bu kitabı ve bunu izleyecek kitapları ile belirtilcn dönemin her yanına notlan ve belgeler ile ışık tutmuştur. Kitabın, birçok yönden tarihscl bir kaynak olacağı gerçektir. içinde yaşadığımız, ama birçok gerçeğini bilmediğimiz zaman dilimini yeniden ve gerçek olarak anlamış, öğrenmiş oluyoruz. Âdları anılan üç adamın çevrcsinde siyasal yaşantımızın ne gibi görüntülere sahne olduğunu da oğreniyoruz kitaptan. zaman? Kendisine yakın kişileri bulacak, atayacak, ama her şeyi ketıdi idaıe edecek! Başkan öyle idare ediyor sanılı yor değil mi Amerika'da. Öyle değil. Başkan, etrafındaki yönetici ağının kendisine getirdiği dalgaları reddedecek konumda bir aaam değil. Mantığı reddedcmez bir defa. Bunun çok belirgin örnekleri var. Yapamazsın diyorlar ya da yaparsan şu olur diyorlar ya da yap diyorlar. Etrafında başkanı denetleyen, yönlendirmeye çalışan bir kadro var. Peki bugün Çankaya'da ne var? Parlamenter rejimue bile Cumhurbaşkanı'nın, cevresine çok dcğerli 1015 kişilik bir (cadroyu koyması gerek. lçişleri, dışişleri, ekonomi dediğin zaman ufku çok geniş insanlarla çevrili olmalı. Ama değil. Bizde sanılıyor ki, oraya başkan atarsak her şey aydınlığa kavuşacak. Yok öyle bir şey. Çünkü, kadrolar müsait değil. Kadrolar yeniyor, bitiriliyor. Bu denli bürokrat kıyımı hiçbir ülkede yoktur. Her hükümet geldiğinde binlerce kararname gidiyor yukarıva. Böyle şey olabilir mi? Bunlann hiçbirisini düzeltmeye çalışıyor muyuz biz? Yok. Ama lafını çok ediyoruz. Başkanlık tartısmaları ya pacağımız yerde, genç kuşaklara, 4050 yaşındaki insanlara artık bir yol açmak gerektiği kanısındavım ben. Kitaba epey tepkı geldi. Olumlu tepkilerin yanısıra, tek bir olumsuz tepki Kenan Evren'den geldi. "Kudeta'yı yazdı. Ben kendisini çağırdım" diyor. Doğru değil. Beni çağırmadı. Bana Kudeta dizisinin ve kitabının çıktığı 1985 yılında Ali Baransel geldi dedi ki, "Ağabey, Kenan Paşa soruyor, nedir bu Kudeta?" Gülerek, düşseı bir öykii olduğunu, düşsel bir adadaki 5 bekçinin bir sabah yönetim değişikliği, yani darbe yaptıklarını mizahi bir üslupla yazdığımı anlattıın. Bu kitap, Kenan Evren'in yüreğine tortulanyla oturmuş anlaşılan. Efendim, Kenan Evren'e gö re, beni çağırmış, ben gitmişim "Emekliliğim fılan var' demişim. Yalan. Ben 1991 yılında emekli oldum. Sonra belleğinde hafif bir zafiyet var herhalde. Kenan Evren diyor ki, "Dcrnirel ile yap tığım konuşmalarda tutanak tutan yoktu ki..." Ben, tutanak tutulduğunu söylemiyo rum ki. Yıllar önce, Turgut Özal'ın Cumhurbaşkanlığı seçimindc ne gibi olaylar gcliştiğini öğrenmek için Kenan Evren'den randevu talep etmiştim. Marmaris'teki evinde görüştük. Bir dolabın gözünü açtı, kalınca, eski Türkçe yazılmış bir defter çıkardı. Açtı. Tarihleri ile tek tek okudu ben de notlarını aldım. Turgut Özal ile yaptığı konuşmaları da okudu, yazdım. Bir tür kendi tutanağı. Diğer yandan, Süleyman Demirel, bu tür konuşmaları yaptığı gün çok düzenli bir biçimde özel müşaviri, sekreteri Emel hanıma yazdırır Buna Sayın Demirel, "proseverbal" diyor. Yani gerçeklerin yazımı. Bugün Evren'in yalanladığı o sıcak görüşmeyi, Demirel'in Evren ile 13 Mayıs 1988'dc yaptığı görüşmeyi Demirel'den aldım. Bir gazeteci bunla rı yazmaz da, başka ne yapabilir ki? "Demokrau Dönemeande ÜçAdam" bir 10 kitaplıkyeni bir dizinin ilki. Diğer kitaplarda hangı gelişmeler olacak ve onların yayınt ne zaman ? Diğer kitaplarda 1982'den başlayarak yıl yıl olayların gelişimi yer alacak. Bir örnck: Tansu Çiller'in DYP liderliğine gelişi, perde arkasında Demirel'in, Ismet Sezgin'in ne düşündükleri olacak. Sanıyorum diğer kitaplar, bir kaç ay arayla peşpeşe yayımlanacak. 1947'lerden 1980'ne kadar olan olayları bir 10 kitaplık dizide yazdım. Bu yeni 10 kitaplık diziyle de 1996'lara deöin gelcceğiz. 20 kitap. Bir gazetecinin hayatında görebileceği ne varsa, hepsi kitaplarda olacak. Bundan mutluluk duyuyorum. <• SAYFA S