Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Kapak konusunun devamı. Llbel ben dcaynı şcyi yaptını, şiirlcl)aşladım,yası...onbcs>! 15 yaşım da yazdığım şjirleri 16'cla pek aptalca bulduğum için yırtlıın; 16'dakileri 17de, 17'dekileri dc 18'de... Düzyazıya gelince, lisc ödevlerinde hocalarımın çok başarılı bııldugu yazılarım oldu. Ama sonra iştc, geçim gailesi lilan derken, defalarca heveslenip başladığım halde ciddi olarak yazıya varamadım bir türlü, ta ki gazete yazılarına kadar. Peki neden üyasi yazılar değjl de mizah?.. Mesela, insanlann mizah okumayayatkınlıkian üirya da roman okumaktan dahajazla, böyle bir gerekçeyle mi?.. Yokuı Aziz Ncsin mimarlık yaparia (sanırım vakıj binasının bir bölümünü Aziz Ncsin yapmıs/ı) bcn de mizah yazanm mı dedtntz? Benim yazmaya mizahla başlamam tümüylc rastlantı sonııcudur. Çünkü yazmaya başlattıkları sıra ben bazı dernekIcrdc sürekli olarak mizah konuşmaları yapıyor ve bunları kâğıda geçiriyordum. ötc yanılan Aziz Ncsin'in Çatalca Vakfı'ndaki ikinci binasını beıı planladım; birinciyi dc, haklısın, kcndisi yapmıştı. O sıralarda birisi baııa sormuştu, scn bu ileri yaşında mizah yazmaktan çckinmedin mi, rezil olmaktan korkınadın mı? diye... AzizNesin deosofradaydı veben de, Aziz Ncsin nıimaıiye bulaştıktan sonra bcn mizalıta nc bok ycscm olur! dcdim. Bıına cn çok Aziz Ncsin gülmüştü... Aziz Nesin'i anmışken, ben kendi sinin tutkulıı bir okııruyken dc belirtnıiîjtim ki, mizalıı, 1 üıkçe'de "gülınece" srizriiğiiylc adlandırmak olaganüstü yanhijtır; çünkü gülmek, ınizahın bcyindcki doğal dcğil, sadccc vücutta sonuçlanan cn basit tcpkisidir... Mizahı Türkçe'ye "düşünmecc" diyc çcvirmck gerckirdi. \ iırkıye'nın en (iııcınlı »ıiHittrhırmchııı kırnımz, ayrıca ııııın bir döuenı dcrs verdıııız, bu dcrs vcrmc döncmındc de tnızahı bir dıl mı kutlandınız çok mcrak cdiyorunı dogrusu, çünkü 'l'ürkiye'dckı bazı tnıman uygulamalara bakıııca baska da sansınız yok gibi görünüyor; hclc özcllıklc şu son güntcrde, bir /eoloğumtızun, ya$adı£ımız dcpremi "çok sık" bir dcprcm olarak. nıtelemaınden sonra? Soru o kadar dcşiyor ki gerçckleri ben ne desem anlamsızlaşacak... Oncc tjiınu söylcıncliyim, nc kadar ciddi davranırsanız davramn, (ilayları akıl dc^incc bir kez, bundan mizah doğuyor. Bcn mimarlık cğitiminde görevliyken ıızaya ilk taşitlar hcnüz göndcriliyordu... () günlcrdc öğrencilere ödev veriyordum, iki kisinin yaşayacağı bir uzay kabini çizin! diye... ve bu ödcvlerde dört bacaklı masa çizcn ögrenciye basıyordum "sıfır"ı. Sılır, çünkii ıızayda yerçekimi yoktıı ve masada baeak olmazdı... Şimdi, I ürkiyc'dcki bazı mimari uygulamalar mizah değil şaklabanlıktır. Kısacası, bunların içindc akıl değil insanları saşırtacak etkilemc hainligi yatar. Nc yazıktır ki günümüzdc mimarlık, sarlatanların niç utanmadan at oynatabildikleri bir alan... Bu yalnız bizdc dcğil, dünyada da böyie; insanlar acaipliğe meraklı! Bir şarkıcı eğcr üstelik cşcinscl dc oluyorsa, güneş gibi parlıyor. En iyisi biz gcnc yazıya dönclim: Yazma edinıi sizce ciddi bir an arastırmayla birliktc sürüyor.. Kitapta belirtildipj kadarıyla 2046 Uzay Anılan'nı yazmaya haşlamadan önce ae böyle ciddi bir haztrlık geçirmişsiniz; neden böyle biryöntem uyguluyorsunuz? Ön araş,tırmanın, mimarlık görevimdekiprojeyapımında.temelikuracakbir aşama olduğunu öğrendim... Yanlış yapmamak için neyin hangi koşullarda uygulanabileceğini öğrenmck zorunlu. Ben mizah yazıları yazarken de, uzun yıllar, mizahla ilgili kitapların, tiyatronun vc filmlerin bende oluştıırduğu remellerSAYFA 4 <•" Avdın Bovsan den yararlandım. Son kitabı yazarken de, çocukluğumdan bcri duyduğum uzay mcrakının son üç yılda tıırkulu bir öğrenme mcrakına dönüşıncsidir ki, bcni bu kitabı yazmaya götürebildi. Bilimkurgu denen tür, hicbir şey bilmeden, pervasızca ve hatta bu dıırumda cdcpsizce atmalara ve uydurmalara yol açabilen bir tür olamaz. Hatta bütün ömrümce pozitit bilimlere ve matetnatiğc dııydugum saygı ve merak olma saydı, bu iki üç ytlda uzayı ijimdi anladığırn gibi anlayamazdım. Peki, neden 2046 Aydın Abi?.. Bılimkurgu yazar/arı gelecekten söz ederken öylesıne bir tarıh mı atıyorlar yoksa bir bcsabı kitabı var mı bu işin? Ciddi kişinin hcsaba dayanması lazım ama geçmişin de geleceğin de dibi belli değilkcn anlattığım yaşamı nereye koyacağımı düşündüm... Başlangıçta2500'ü geçiriyordum aklımdan j ama o kadar ilerisini gör^>' me iddiasından ııtandım. Bi de 1 milyon yıl son r a s ı n ı Hepimizin 'Aydın Abısi... konu alan bir yazı okumuştum bcn, yazarını da kalaylamıştım: Vay eşşoğlu eşek, nereden biliyoısun!.. diyc. Kcndimle yaptı^ım pazarlık sonunıia bu işi gclecck yüzyılın ortasına oturtup, 204A'da karar kıldım ijjte. "Yıl 2046 Uzay Anılan'nı yaznıadaıı önce yap/ığım/zaras/ırma %ırasında vc yazarken, en çok ne ctkiledi sizi? Zaman ve mesafelerin neredeyse sonsuzluga varan "dipsizligi" diycccğim ona. Bi de karbon esaslı moleküllere dayanan yaratıkların uzaydaki çok sayıda milyar gazcgcndc yasjayabilir olması mantık sonucunıın titretici merakı!.. Ve uzay fizikçisi Paul Davies'in başka gczegenlerde de kendisine tıpatıp bcnzeyen ikizlcrinin yaijamakta olduğu görü^ünc sıcak yaklaşımım. Kapo'dan ayrıhnak Pekibttinrk.cn nclcr bısscdıyordunuz; aynlmak zor geldi mi Kapo'dan? Vallahi çok zor geldı. Çünkü orası, benim bu dünyanın donüşmesini dü^ündüğüm gibi bir yerdi. însanlararası eşitlik vardı. Yoksulkık yoktu, anlamsız savurganlıklar yoktu ve milyonlarca yıllık geleceği giivcn altına alınmiij bir yaşama biçimi mckânıydı o Kapo... E, oradan ayrılıp da dünyaya dönmek kolay mı?! 2046 ve dolayısıyla Kapo vezegeniyle bir tür ütopya kuruyor'atnuz; hurda ya da uzayda, 50, 100 ya da 500 yıl sonraki bir gclecekte soıısuzbır dünyanın varolabılecefcınc ınanıyor musunuz? • Kesinlikle inanıyorum... Ama bu dünya olmamak şartıyla! Sizce Kapo'lular ikide birdc burdan oraya in\an taşımakyerinc neden dünyamıza gelip dc "iiy Ahali liscklik luliyorsunuz" başlıklı bir konferans düzcnlcnııyorlar? Kapo'lular cnayi mi? Politikacı dc * Insanlar acaipllğe meraklı İPi de sam da olan bir adam HASAN PULUR ydın Boysan'ı 1970'liyıllarda tanıdım, tanıdığım günden bcri dc "Aydın At>i"miz oldu. O tarililcrdc bir .. "Tekel Takımı" vardı; hayır, bu takım sporculuğun dan dcğil "içkiciliği"nden bu isimle anılıyordu. "Aydın Abi" bu takımın "Yıldız" oyuncularından biriydi... 1 lcm içkisiyle, hem de sözüyle, sohbctiylc... "Tekel Takımı", onun cnlcs anlatımıyla "Amca Mithat"ı, !jark Şimendifer futbol takımını, bu takımın mcrkez muavini "Ayı Hakkı Bey"i, kalccisi "Kör Azmi"yi tanıdı... "Aydın Abi" anlatmaya basjadı mı, hcrkcs "Ağzından bal damlıyor" misali su.sar, takımın muzıır oyuncularından rahmetli Dişçi Tolon Tosun ilc kaplan Turgay Çekirge'nin sataşmaları bılc bunu susturamazdı. "Tekel Takımı"nın csas kaptanı Oktay Atasü'nün yerindc müdahalclcrinc rağmen, anlattıklarını kcsmeyen Aydın Boysan, sonunda dayanamaz "Namus fukaralan" diye patlardı. Bu da yctcıdi, zatcn aniaç buydu, "Aydın Abi"nin damarına basmak, onu "piç kuruları"ndan, "namus fukaraları"na kadar uzatmak... Zaten "Aydın Abi"yi kızdırıp tatlı tatlı küfrettirmek de zor bir şcy değiî ki! Mesela "Aydın abi sen ne zaman saz ya da gitar çalmaya başlıyorsun?" diye sor yeter! Aydın Boysan'ı dinlcdikçe, kafamızda bir düşünce biçimlenmeye başladı: "Aydın Boysan, bu anlattıklarını yazıya dökse acaba nasıl olur?" FTele gezip gördüklcrini... "Aydın Abi önerimize sıcak baktı, peki, dedi ve yazmaya başladı. O tarihtc Hürriyet'te yayın koordinatörüyüz, dosyayı aldık, bir sabah Firol Simavi'ye çıktık, anlattık. Erol Simavi, "Sen nasıl buldun?" diye sordu, ısrar ettik, bir kere de kendisinin okuması için... Erol Simavi erfesi gün bizi çağırdı: "Sen Aydın Bey'i ne zamandan beri tanıyorsun?" "iki yıl oldu!" "Peki, iki yıl niye bekledin?" Ve Aydın Boysan, yazılara başladı, yazılar, kitaplar, geziler birbirini izlcdi. A lijtc Aydın Bt)ysan'ın sık sık bi/.c "Hocam!" demcsinin ne deni budıır. Btınun ncrcsi hocalıksa... Keşke böyle bir marifetimiz olabilseydi. >V ,V .V Aydın Boysan kadar "Gün icat eden" yoktur. I lani sık sık afişlcr, pankartlar görürüz. "VakıfHaftası" "Orman Haftası" "Karayolları Haftası" gibi, Aydın Boysan, "maksat muhabbet!" diyerek sık sık bir şcylcri kutlar, ama kutlanan giinlerin hepsi rakı üzcrincdir. "Rakıya başladığının 50. yılı.." "Yeni Kakı'ya dadandığının 37. yılı.." "Rakıyı leblebiyle içmeye basladığının 24. yılı.." "Rakıyı susuz içtiğinin 42. yılı.." Vc uzayıp gider bu kurlamalı günler... Aydın Boysan'ın mizahı birebir gözlemc dayanır, zaman zaman birliktc yasjadığımız bir olayın, biz, ctkisindc kalıp kızdığıınız, sinirlendığimiz ya da heyecanlandığımız olur, oysa onun anlatımıyla aynı olay mizah şölcninc döncr.. "Aydın Abi"yle bitmez tükenmez anılarımız vardır, hangisini anlatsak. Bir gccc Arnavutköy'dc içmişiz, ertesi gün haber, rahmetli Tolon Tosun'dan geldi: "Aydın abi paltosunu kaybetmiş!" Biraz sonra "Aydın Abi" aradı: "Sen Arnavutköy'de oturuyorsun, meyhaneye kadar git, kahverengi bir pardesü var mı?" Meğer o gece, amma da paltosunu, pardesüsünii meyhanede unutan varmış, çoğu da kahverengi. l'elefon açtık: "Aydın abi, burada birkaç tane kahverengi var, acaba hangisi?" "lç cebinde ip olan!" Evet, birinin cebinde ip var, aldık, aksam sorduk: "Aydın Abi, bu çamasır ipini niye cebinde taşıyorsun?" Gözlüklerinin üzerinuen baktı? "Ben ipsiz sapsız bir adam mıyım? Sapım da var, ipitn de!" Allah Aydın Âbi'ye uzun ömürler versin, daha şimuiden "2046 yılının uzay anılarını" yazmaya başladı. Varın, gerisini siz düşünün. CUMHURİYET KİTAP SAYI 506