Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
r "Burada gençlerin özsaygılarını arttıracak bir geliştirme ya da iyileştirme programı başlatılmasını önermiyorum. Okuryazarlığın önündeki engel silah taşıyıp uyuşturucu alan gençler değil, ekonomik eşitsizliğe ve ırklar arası kuşku ve nefrcte yol açan bir tüketici kültürü. Okuryazarhğın kaybı ve kişinin özsaygısını ve özgüvenini yitirmesi kolaylıkla birbirine karıştırılabilecek şeyler. însanın işi yoksa, yaşamda hiçbir umudu, hiçbir fırsatı yoksa mıthteşem yazı yazsa da kcndine saygısı olamaz. Popüler psikoloji, özsevgi kültürü, alfabeye sırt çevirenlere yardımcı olamaz. Geçici çözümler işe yaramayacaktır. On iki aşamalı halk programları sorunu daha beter hale gctirerek kendilerini çete reisiblarak tanımlayan düşmanların çoğalmasına neden olacaktır." (s. 224). Sanders kitabın son bölümlerini Amerikan toplumundaki şiddet görüntülerine ayırmış; televizyon, sincma, video oyunları, bilgisayar vb. elektronik ortamda kurgulanan medyanın özellikle gençleri vicdan ve suçluluk duygusıından ne denli uzaklaştırdığının örneklerini veriyor. Iletişim kuramlarından, toplıımdaki şiddetin günahının yalnızca medyaya çıkarılamayacağını, izlenen görüntülerin gcrçek yaşamda referansları bulunduğu takdirae bir öğrcnme kalıbı olmaktan çıkıp eyleme dönüşebileceğini biliyoruz. Sanders da, gençlerin okuldan uzaklaşıp uyuşturucuyla havalanıp hapishanelere düşmesinin ahlaki faturasını sadece medyaya veya bilgisayara kesmek gibi bir kolaycılığa düşmüyor. Ancak bu ortamın, "gerçek anlamda güçlü bir okuryazarlığın gelişmesini engeUeyecek yanlış bir tutuma çanak" tuttuğunu, gençlerin ve çocııkların ancak "kendilerini kaybolmuş, kafasi karışık ve şaşkınlıkiçindehissettikleri anlarda", "zordurumda kaldıklarında, bu durumdan kurtulmak için öykü uydurmaya" başladıklarını söylüyor. Tüm bir toplumsal ve küresel gidişatta "gece uçan görünmez böcek" gibi okuryazarlığın yüreğinin kemirilmesinden söz ederken düşünce gücünün ancak "sözellikle" ayakta durabileceğini vurguluyor. Okuryazarlığın kitap açıp ezberlemekten ibaret olmadığını, sözcükleri anlayarak ve paylaşarak zenginleştirmck olduğunu savunan yazar, insanlar arasındaki sözlerin zenginliğinden kaynaklanan bağların önemi anlaşılmadığı takdirde hiçbir cğitim politıkasının, toplumsal kültürün çöküşünü engelleyemeyeceğini söylüyor. Elektronik ortam tek başına lanetlenemez ve lanetlenmemeli de bence. Barry Sanders'ın kültür eleştirisi dc (1950'lerden başlayarak özellikle T. Adorno ve Frankfurt Okulu çevresinin geliştirdiği "kültür endüstrisi" eleştirilerinin izinden giderek) teknolojiyi tiimden reddetmeyen ama sözü öne çıkartan bir yaklaşım içinde. Konuşkan diller ve dost kulaklar arasında dofaşan sözcükler, İnternet ortamma da kısmen taşınabilir. Elektronik posta listelerinde aslında pek de sanal olmayan cemaatler kurulabiliyor; sıcak tartışmalar, "Can Baba" için şiir alışverişleri yaşanabiliyor: ta, Öyle bir gül atacağım ki gelecek maçAdem abim bilem tutamaz, eli yanar. Üretilmis düsüncelere ekler Osman Bolulu, kitabındaki denemelerinde insan ve kişilik, uygarlık, halk, yaşam konularına da eğiliyor ve "însanları tarihsel koşulları, edimsel, işlevsel nitelikleri, özgörevlerinin gerçeğiyle yerine oturt"mak gerektiği görüşünü savunuyor. MUZAFFER UYGUNER Osman Bolulu dan denemeler toplamı: "Insan însana Eklene Eklene" açan, dünyamızı aydınlatan; bizi içimizden incelten, yeniden yoğurup erdemlereulaştıran". Kitapların ödcvi var olanla yeünmek değil, yeniden bir şeyler yaratmak, bilgileri, sanatı yeniliklere ulaştırmaktır. Bolulu, bu kitaptaki denemelerinde insan ve kişilik, uygarlık, halk, yaşam konularına da eğilmiştir. "Însanları tarihsel koşullan, edimsel, işlevsel nitelik leri, özgörevlerinin gerçcğiyle yerine oturt"mak gerektiği görüşündedir. 1 ler insanın kendine özgü durumuna önem vcrilmesini de ister gibidir. tnsan olarak kavramlarla düşünmek gerekir, diyor. Uygarlığın örgüsünün "insan in sana eklene eklene kurulmuş" olduğu görüşündedir. "Uygarlığın, sürekli üretim alam, birbiriyle elleşmesini bilen, kıskançlı ğın kıskacına yakalanmayan dostluklara temcllenip geliştiği" inancındadır. "Cemaat ve Padişahları mız" yazısında da uygarlık konusunu irdelemiştir. Osman Bolulu'nun, Cumhurlyet'ln 75. Kurulus Yılı Nedeniyle ldeoloji kavramı iızeDüzenlenen Deneme dalında büyük ödül kazanan İnsan İnsana Eklene Eklene adlı kitabı Kültür Bakanlıflı yayını olarak çıktı rinde de durmuştur bir yazısında. Yaşamı bir anlatım, anlama ve algılama olarak tanınıri için birbirinin suyundan fazla içmezlamıştır. Halkın içindcki yaşam böyle ler. Bolulu, bu üç delikanlının özellikledüşünülmelidir. Ona göre asıl halk da rini vurgulamıştır bu yazısında. "aralarında değer yargıları, tutum tavır Yazında da sanatta da bir yerde dübakımından bağ ve benzerlik bulunan ğümlenmeyi gereksiz bulur Bolu'yu. Sasağduyulu insanların oluşturduğu giri natın güncelde kalmamasındanyanadır, şik, duyarlık paydası eşit bir yapıdır". düşünccsi budur. Bu arada "Edebiyat Türkiye halkı da "Anadolu coğratyasıEleştirmeni" konusuna da eğilmiştir. nın potasında pişmiş bir alaşımdır". Eleştirmenlerin davranışlarına da ayrı Bütün görüşlerini bircik bircik ortaya ayrı değinmistir. Sanat kuramlarına gökoymanın gereği yok sanırım. Bolulu, re yazanlar olduğu gibi hangi yayın orbu kitaptaki yazılannda da geniş bir alaganında yayımlayabilecekse ona göre nı clc almayı, dar bir alanda kalmamayı davrananların bulunduğunu belirtmişyeğlemiştir. Denemecilik alaııında el atıltir. Eleştiri, yorum, incelcme, tanıtma mamış bazı konuları işlemiş, kişilerin kavramlarını birbirine kanştıranların da kendi kendilerini sorgulamaları gerçeğivarlığını vurgulamıştır. Ona göre "Eleşne değinmiştir. Toplumsal düzene oldutirmen, sanatçıdan daha çok okumak, ğu kadar sanata, yazına, bilime uzanıp el daha çok çalışmak, daha geniş alanda atmayı uygun bulmuştur. Birçok konuaraştırmak, çeşitli ölçütleri kullanmak, ları soruyanıt biçiminde cle almış, bazı incelediğini sıkı bir elekten geçirmek zosorular sormuştur hem kendine, hem runda olan kişidir" (s. 113). okura. Böylece okura da düşünme ve "Yazarokumazlar" eleştirdiği kişilerüretme payı bırakmayı uygun bulmuşdir. "Onlara göre, biraz yetenek, bir iki tur. Duyarsızlıklara ve toplumsal umarduygulanım, birkaç ilginç olaya tanık olsızlıklara değinmiş ve bazen de bu ko mak yazarlık için yeter de artar bile". nuları alaysama düzeni içinde okura Sahibinin sesi marka yazıları da cleştirsunmuştur. Bilimselliği gözden ırak tut miştirbir denemesinue. "Kozalakçılar" mamış, mantıklı bir düşünüş içinde kobaşlıklı yazısında da sanat etkinlikferine nuları işlemiştir. Okuru, çeşitli sorular hep aynı kişilerin konuşmacı olarak çağla uyanik tutmak da yazılarının özü olarılmasını eleştirmiştir. Bu kozalakçılarak nitelendirilmelidir. rın, her şeyden çok kendilerini, vurgulamalarına bir araç yaptıkları kanısındaDenemelerinde çok sağlam bir kurgu dır. düzeni vardır. Dilimizin kullanımında titiz bir işçilik göstermiş, değişik sözDil konusuna değinen yazıları da var cüklerle tümceler kurmuştur. O, "denebu kitapta. Atatürk dil devriminden yameyi, özgür yapısı, belli alansızlığı, tarnadır Bolulu vc yazılarında bunu hep tışıcılığı, kııral kırıcılığı bakımından, şı vurgulamıştır. Bu kitapta "Ortak Paydairin teyzesinin delişmen oğlu saymakta" mız Türkçe" başlıklı yazısında konuya olduğundan, denemelerinde şiirselliğc bir kez daha genişçe eğilmiştir. Yabancı de yalcın bir sağlam yapı kurmuştur. Desözcüklerin alınmasına karşıdır ve dilinemelerinde sağlam kurgu ve anlatım mizin kcndi zengin varlığını koruması düzeniyle iletişim sağlamıştır. • görüşündedir. Kitap konusundaki görüşlerini bu kitnsan İnsana Eklene Eklene/ Osman taptaki yazılarında yinelemiştir. Bu yineBolulu/ Denemeler/ Kültiir Bakanltgı leme, eıbette "eklene eklene" bir vineYaytm/ Ankara 199H/ 144 v. lemedir. "Kitaptır geleceğin kapılarını SAYFA 9 İnsan ve kişilik Şiddet gönüntüleri O S sman Bolulu'nun, Cumhuriyet'in75. Kuruluş Yılı Nedeniyle Düzenlenen Deneme dalında büyük ödül kazanan İnsan tnsana Eklene Eklene adlı kitabı Kültür Bakanlı ğı yayını olarak çıktı. Bolulu, bu kitabında çok değişik konulardaki denemelerini okura sunmaktadır. Kitaptaki dencmelerde, herhangi bir konuda, bilinen bir yerde kalmamak görüşü egemendir. Bilinen bir gerçeği, bir bilgiyi işlemek ve yeni katkılarla konuya eğilmek kitabın özeti sayılabilir. Zaten eklene eklene" demesinideki anlam da bunu ortaya koymaktadır. Kitabın ilk yazısında şunları okuruz: "A gözüm, öncekiler beynini çalıştırmış, sezgisinin önünü eşelemiş, kazanımlann dibini deşmiş, nedenlcrine ulaşmış, aklının kantarında karşılaştırmalar, ayırmalar, birleştirmeler yaparak bağlantıları, biçimleri kavrayaralc; öncesini, dahası gününü saptayarak, bulgularınm ucunu yarına açık tutmuş"tur. Böylece oluşturulan düşünce, "aklın ulaştığı sonuçtur; ta başına dönme sıkıntısından kurtarır insanı, hazırçıkış noktası verir". Bu çıkış noktasından yola çıkarak yeni sonuçlara yürüycbiliriz. Yoksa, kısır bir döngüdc kalırız, günün ötesini göremez duruma geliriz. "Başkalarının ayak izlerine basarak yürüyenlerin, kendi izi olur mıı hiç?" Insanın dünyasını bayındır, esen kılması için kendine özgü izler yaratması gerekir. Bilindiği gibi, herşeyin biiyü;ü küçükten çimlenir, boylanır. Bulunuan yerden ilcriye taşıma çabası olmalıdır insanın. Bu, bilimde ve düşüncede olduğu gibi sanatta da geçerlidir. Her şey eleştirel düşünüşten nasiplenmeli ve yeniliklere doğru ilerlemelidir. Bolulu'nun denemelerinde bu konu çok öncmli ve geniş yer tutmaktadır. Ona göre, uygarlığın örgüsü "insan insana eklene eklene" kurulmuş olmasındadır. Bu "eklene eklene" ilerlemenin her alanda olması gerektiğini hep vurgulamıştır denemelerinde. Yann dünyası Bolulu, yazın konusunda da bu görüşlerini ortaya koymuş, belirtmiştir. Ona göre, "insan gerçeğinin iticisi kendisi, temeli doöa, sezinleyicisi felsefe, irdeleyip dizgeleyicisi bilim, yönlendiricisi ideoloii, güzelleştiricisi sanat, dillendiricisi edebiyattır" (s. 133). "Edebiyat ise duygıı, düşünce, tasarım, doğayla insan, insanla insan arasındaki etkileşim ve çatışmaların dile dökülmesidir". Her gerçeğin temelinde doğanın yattığı görü şündedir. "Yaramaz Üç Akraba Delikanlısı" başlıklı yazısında şiir, öykü ve deneme konularını işlcmiştir. Ona göre, "şiiröykiınün kızkardeşiymiş, öykü şiirin oğlan kardeşi, deneme şiirin teyzesinin oöluymıış". Hepsinin kendine özgü sıkıuüzeni vardır. Birbirlerinden yöntem ve öğe çalıntısı olsa da, özelliklerinin gölgeleneceğini, kişiliklerinin yiteceğini bildikle504 diyen ısrarlı ve güçlü sözlerin karşısında hangi avcı direnebilir? • Öküzün A'sıElektronik Çağda Yazılı Kültürün Çöküşü ve Şiddetin Yiikselişl/ Barry Sanders/ Çeviren: Şehnaz Tahır/ Ayrıntı Yay./ 236 s. C U M H U R İ Y E T K İ T A P SAYl