23 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Gözvaslarının Kıvsındaki Ev "Gözyaşlarının Kıyisındaki Ev" romanında Gnata, Beyrut'ta, zaman zaman da bilgc şair Halil Obran'ın doğup gömüldüğü köyde yaşamlarını sürdüren, üçü kız biri erkek dört çocuklu bir ailcyle o ailenin çevresindeki olayları ele alıyor. Anlatıcı, edcbiyata yakınlık duyan kızlardan Dİridir. Ve "Gözyaşlarının Kıyisındaki Ev"de olup bitenleri o ilctmekte okura. MUZAFFER BUYRUKÇU nsan yaşamı çok dginçtir ve mdyarlarca sorundan oluşmuştur. Kişi, kendinin, çevresinin bdincine vardığı andan ömrünün noktalanacağı ana kadar bir üyesi olduğu topluma, ülkeye, dünyaya biigisinin, yeteneğinin, zckâsının ürünü saydan bir şeyler vermeye çalışır. Hcr şeyle dgdi ve dışkdidir. Sanki, 'Ben varım, yaşıyorum, üretiyorum, ürettiklcrimi sizlerle bölüşüyorum.' der gibidir. Ama onun en önemli edimlerinden biri; bir yaratımına, kazanımlannı çoğaltacak bdimscl bir buluşuna, eylemlerini verimli kdacak bir atdıma vc bir nesneye ad koyması, onlan bdinmeyenin tutsaklığından kurtararak bdinenin aydınlığına çdcarmasıdır. Yalnız en çok üzerinde durduğu gerÇek 'çocuk' gerçeğidir. Evet, o 'çocuk' henüz bir tasarıyken verilecek ad seçimi başlar. Çeşitli alanlara yönelinir. Söz gelimi doğada bir gezi düzenlenerek amaçlanan 'ad'a, 'ad'lara vardmak istenir. Güneş, ay, yddızlar, deniz, ufuklar, şafaklar, ırmaklar, göller gündeme gctirdir ve bunlardan adlar devşirilir. Kutsal kitaplara, dinlerin yaygınlaşması ve benimsenmesi için çabalayan uluların efsanelerine, öykülerine başvurulur. En yakınında bulunan annebabaların, akrabalann, arkadaşlann, dostlann düsünceleri sorulur, onların önereceği 'ad'lar incelenir. Aynca günün modası, günün cğdimi, koşulların dayattığı 'ad'lar harman eddir, biri bcğendir, beğenilen 'ad'ın konulduğu çocuk, böylece t>irey kimliğine büründürülür. Bir de bunun dışındaki uğraşlardan türetilen adlar vardır. Bu da kimi sanatçdarın yapıdanna can vcrccek düzeydeki adlardır. Vebu sanatçdar, romanlannı, öykülerini sürükleyip götürecek nitelikteki adların peşinc düşerler...konunun bütününü kapsayan ve bir kavramın eşliğinde varolan adlara, sıcak bakarlar tığı konuşmalan içeren (Yüzyıl Sonu Tanddddarı) kitabında rasdadım. Oysa daha önce (Tenes Burnu Nişanlıları) kitabı I'aik Baysal, (Gölgeler ve Çığlddar) kitabı da Metin Cengiz tarafından çevrderek yayımlanmıştı. 'Gözyaşlarının Kıyisındaki Ev' romanında Ghata, Beyrut'ta, zaman zaman da bilge şair Hald Cibran'in doğup gömüldüğü köyde yaşamlarını sürdüren, üçü kız Dİri erkek dört çocuklu bir adeyle o ailenin çevresindeki olayları ele almıştır. Anlatıcı, edebiyata yakınhk duyan kızlardan biridir. Vc 'Gözyaşlarının Kıyisındaki Ev'de olup bitenleri o iletmektedir okura. Bunu yaparken biri mektup, biri de klasdt olmak üzere iki anlatım biçimini kullanmakta, romanı bu dd biçimin beslcndiği topraklarda yükseltmektedir. Erkek kardcşin herkesi tedirgin eden ve onun aleyhinde birtakım kandann, izlenimlerin doğmasına neden olan çirkin bir alışkanhğı vardır: Günde dört beş kez mastürbasyon vapmaktadır. Bu alışkanlığın özünde saklanan cinsel fırtına, onu, toplumsal, ahlaksal kuralları çiğnemeye itmektedir. Mektup biçiminde yazdan bölümde, bu durumdan söz edilirken şöyle dendmektedir. "Sen tam laz kardeşlerindcn birine, hangisi olduğu hiç önemli değd, tecavüz etmek üzereyken baban seni göriip engellemişti. Zaten çarşafa yaydan sıradan bir meni birikintisi için kimse oğlunu sokağa atmaz. însanlar artdc sana hiç güvenmiyorlar. Çocuklar seni uzaktan görünce kaçışmaya baslıyorlar, anneleri de seni gördükleri an sohbetlerini kesiyorlar. Kimileri de haç çıkarıyor. Kapdarmın önünde tavla oynayan emeklder, seni görünce ellerinde zarlar öylece kalakalıyorlar. /Babamın kafayı oynatması için çok geçerli bir nedeni varaı: Oğlu az kalsın kendi kız kardeşine tecavüz ediyordu. Papazlıktan son anda ayrılan bir din adamının hazmedebdeceği bir durum değildi bu./ Bizim etrafımızda sanki bir duvar örülmüştü. Sokaktan geçtiğimizi eörenler, pencerelerini kapıyorlardı..." Hangi ülkedc olursa olsun böyle 'yadsınacak olguların arasında bulunan' böyle bir sapıklık, nefretle karşdanır. Ve o kişi, daha önce girdiği ve kabul gördüğü yüreklerdeki ycrinuen sökülüp atdır, dışlanır; ilişkder kesdir, dostluklar, arkadaşlddar yıkılır, ona, hcr an, 'birderine' zarar vereceği gözüyle bakdır, yalnız bırakdır. Bu, manevi bir cezalandırmadır. Bir de toplumsal ve bireysel tepkderin oluşturduğu cezalandırma vardır: Linç etmeye kalkarlar kimi Doğu ve Ortadoğu memleketlerinde ya da içine konulduğu hapishanenin onurunu savunan mahkumlar tarafından önce becerilir, sonra da öldürülür. Ayrıca bu gibi bir 'mücrop'un yok edilmesi, cinayetin kapsam alanına girmez, çünkü o kötü bir nastalıktır, bir pisliktir, bir çirkinlîktir, yaşaması sakıncaiı bir yaratıktır. Bu olaydan ötürü yerin dibine giren, kimsenin yüzüne bakamayan, hep utanan, hep üzülen baba, onu kentten uzaklastırmayı, bir manastıra kapatarak orada uoğru yolu bulmasını sağlamayı düşünür vc düşündüğünü uygular. "Ülkenin güneyindeki katı kurallan ve disiplini ile ün salmış olan ve taştan bir bayrak gibi tepenin en yüksek noktasında diküen manastır"a yollar. Orada üç ay kalan ama 'ıslahı nefs etmeyen' genç, cvine döner. "Babanın yüzü seni görür görmez sapsarı olmasaydı seni sevinçle karşdamayı bde başanrodc./ lkiniz bütün geceyi giyinik geçiriyorsunuz; o yürüyor, sen ise eşikte dikıliyorsun, ta ki baban sabah olduğunda saatine bakıp askıdan kepini alıp kafasına geçirip kapıya yönelene kadar. Onun geçmesine izin vermek için yana çekiliyorsun, elini kaldırıp kepini hafıfçe oynatarak sana teşekkür edıyor." Kız lcardeşler, onu iyi karşdıyor, babalarının takındığı tavrı takınmıyor ve manastırda başından gcçcnleri anlatmasını heyecanla dinliyorlar. Anne için isc o tertemizdir, kirlenmemistir ve sevgisinde en kücük bir azalma yoktur. Ötekı çocuklan gibi canının bir uzantısıdır... hatta haksıztığa uğradığı kanısında olduğundan ona dört elle sardmaktadır. Hep yanındadır, hep koruyucudur, hep özverilidir...onun uğruna ölümü bile göze alan 'tam bır ana'dır. Oğul bir şairdir aynı zamanda ve Rimbaud hayranıdır, onun gibi şiirler yazmaktadır. "Babası gün boyu evde olmadığı için gündüzleri uyuyor, babası akşam eve geldiğinde kendini dışarı atıyordu; kötü giyimli, kirli sakallı, pis ayak parmaklarının göründüğü sandaletler giyen garip insanlarla birlıkte oluyordu. Bir tuval Karşdığı birbirine verdikleri, modellik yapan, simsiyah giyinmiş esin perisi kızlan, peşlerinden sürüklcyerek kahvelere, atölyelere gidiyor, kimi zaman da bir oğlan çocuğu ile bir lokantada akşam yemeği yiyorlardı. Sabahlara kadar Nietzschc, Tann ve dâhilerin tercihi olan eşcinsellikten söz ediyorlardı. Insanın 'eser'ini yaratabdmesi için ailc, toplum ve din ile tüm bağlarını Koparmış, olması gerektiğini söylüyorlardı. Bu yaşam başka yaşamlara fırlatır genci...tıpkı Rimbaud gibi serüvenden serüvene koşar, sokaklarda sürünür, şiirler yazar, yazdıklannı ona buna okur, Paris'e gider, uyuşturucuya alışır, babasının pouse bddirmesiyle tımarhaneye kapatdır. Bu olgu, roman boyunca bir karabatak gibi batıp çıkar, son haliyle, son kimliğiyle görünür, perişan tablolar sergiler... Ama bu öykünün dışında anne babanın, kızlann, akrabalarm ve komşuların birlikte yürüttükleri birkaç öyküleri var. Komşuları mühendis Vinikof ların nazine bulma tutkuları herkesi eğlendiriyordu. Vinikof'lar, her pazar cski model Packard'a doIuşup Beyrut'un yüz kdometre uzağında olduğu varsaydan hayi zıney çıkarmaya gidiyorlardı. ıbür cemaat. "Geceyi kaldıcümc Venüs KhouryGhata dan bir roman daha Yadsmacak olgular I runda geçirmek bahasuıa geç saatlere dek onlann donmesini bekliyorduk. Arabalarının farlan sokağın köşesini birden aydmlatınca, gözlerimizi kırpıştırıyorduk. Onlar yorgunluktan titrerken biz onları soru yağmuruna tutuyorduk./ Heyecanlı geçen saatlerden sonra iştahlan açdan Vinikof lar, mutfaklarına gider, her biri kendi özel yemeğini hazırlardı. Koca Roro'nun on iki yumurta de dolu tabağı kraterlerle kaplı, ayak basdmamış bir gezegeni andınrdı. Günlerini mastürbasyon yaparak geçiren, kız kardcşlerinin yanlarından sürekli kovduğu sıska Youri, yalnızca kuşkonmaz vc mayonez yerdi. Annelerinin masanın tam ortasına koyduğu buharı tüten tenccrc kiliselerdeki vaftiz bölmesi kadar genişti./ Sabahlan camlarına üç kez vurur, sonra da bunıumu cama dayayıp onlan bazen bir saatten fazla bcklerdım. Evlerindeki düzensizÜk beni büyülerdi. Bizim evin düzeni de taban tabana zıttı. Yatağın ayak ucuna yuvarlanmış geccldcler, uyku kokardı. Ayaklı lâmbalara asdmış atkılar, yanya indirdmiş bayraklar gibi dururdu. "Köyde öğretmcnlik yapan teyzeleriyle, onlan aşağdayan Kontes'le, babalannı sinir etmek için radyosunun sesini sonuna kadar açıp günde üç kez müezzinin sesini herkese dinleten Lâtife Hanım ve çocuklanyla, Bay Alphonseu, Rose, Renee ve başkalanyla birldcte bir dünya kurmuşlardı. Anlatıcı yazarük yeteneğini keşfettiğinden günlük tutuyor, abisine özenerek şiir yazıyordu. Ve yaşamın içindeki yollarda başarılı adımlar atarak Uerliyordu. GüzclÜk yanşmalarına katılıyordu. 'Tanm güzeli/ Sporgüzeli/ Seyahat güzeli/ Yaz güzeli/ And Sıradağlan güzeu seçdmişti. ve sonunda 'Kâinat güzeli' tacını takmıştı başına. Rose teyzenin hastalanması, bunaması, ölmesi, oğulun tunar hanedeki durumu, annesini bde tanıyamaz hale gelmesi...Ve ydlarca ortalığı kan gölünc çeviren Lübnan savaşı Bsyruf un konv ımhHDtorl Venüs KhouryGhata, 'Gözyaşlarının Kıyisındaki Ev'in içeriğini oluşturan malzemeyi Beyrut'un yoksul ve orta halli halkının yasamak zorunda kaldığı kcnar mahallclerden seçmiş... Falcdara, onların baktddan fallara umut bağlayan, büyücülerin güçlcrine ve ruhlannda artdc kangrenleşmiş düğümleri çözeceğine, onlan dağ gibi sorunlanndan Kurtaracağına inanan Kİşderi, bizim insanlarımıza ne kadar da benziyor. Lübnan, sanki bizim toprağımızın bir uzanusı, ordaki yaşam bizim yaşamımızın bir tekrarı gibi. Ghata, gerçeklerin yapısını iyi bden, bddiklerini romanının içeriğine yedirirken kendisine ve okura neler kazandırdığını gören bir yazar. lnandırıcılığın gücüne aöırlık vermek için çabalamamış, inandıncılığı doğallaştırmayı ve itiraz noktalannı ortadan kaldırmayı başarmış. Koşulların, olayların vc engellenemez yönetici, yönlendirici durumlann rahimlerinden doğan tipleri, karakterleri, unutulmazlıklan ustalıkla çizmiş. Uzun zaman Osmanldarın, Fransızların egemenliğinde kalmış olan bir ülkenin öfkeli, hırçın, ezdt, pısırdc, korkak, bencil tipleri bunlar... Ama çoğu, insani özü yitirmemiş, insani erdemleri koruyabdmiş tipler... Ghata'nın ddi, yaşamın her kıpırtısını, her deviniminı, her olayını öykülerine, romanlaruıa kaynak olarak seçen yazarlann ddi gibi gözlemlerle, saptamalarla, benzetmelcrle örülmüş. Yalın, akıcı, renkli. 'Gözyaşlannın Kıyisındaki Ev'i, kitabın başındaki bir şiirle tanıtmak istıyorum okura yeniden. Biryolun ktytundaydı ev hazırdı camlart hıçktrarak a&lamaya her an gözlertntn ktyıundaydı sarmi... Bu ev, bclki de bizim cvlerimizden biridir. • Gözyaşlannın Kıyisındaki Ev/ Roman/ Venüs Khoury Ghata/ Çeviren: Ayje Ece/Sel Yayıncıuk/ 140i. CUMHURİYET KİTAP SAYI 504 Başka yaşambr Artambrdaklgtzsm Soyutla somutun iç içe geçtiği adlardaki şiirsellik, anlamlardaki gizem ya da görüntü yoğunluğu, etkiler onları. Benim (Korkunun Parmaklan/ Hüzünlü KarÇıçekleri/ Bulandc Resimler) gibi kitaplara koyduğum adlar, onlardandır. Edebiyatçdar, genellikle buna benzer adların içcrddderini yeğlerler. (Gözyaslarının Kıyı sındaki Ev de bu tip bir addır. Gözyaşlarının kıyısı...kıyıdaki ev, şaşırtıcı, birbirin den hayli uzak olan bu kavramlar, nasıl olur da bir araya gctirdir? Gctirdirse bu yöntem nasd kullanılır, nasd başan sağlanır? Bu 'montc'dcki ustahk nereden kaynaklanır? Bu soruların yanıtını, Lübnan'dan göçüp yirmi yd önce Paris'e yerleşen yazar, şaır, romancı Venüs KhouryGata'nın ycni yayımlanan romanı (Gözyaşlarının Kıyisındaki Ev) vermcktedir. Gata'nın adına ilk kez Liz Behmoaras'ın ycrli ve yabancı yazarların bazdarıyla yapSAYFA 10
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle