07 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

rum. Tıpkı bir rcssamın tek ve en önerrıli görcvinin resim yapmak, güzel resim yapmak olması gibi. Yazılan, yaratılan çok başarılı ürünle rin sonuçta çok değişik etkileri olabilir, ama bıınları birer görev olarak yazma eylcmınc yuklemek istemiyorum. Oykiilerinizi Yorgtınlar'da bir araya getırtyorsunuz (Suhat 1960, A Dergıst Yayınları, 67 s.): 'Çocuk', 'Babamın luındeBıçak', 'KaraEv', 'Cîünaydtnlı', 'Mumçiçekleri', 'Kuklaa', 'Sular Nc Cüzelsc', 'Babamdı Kıtahınıztn adı, öykülennızdekı tematık eğılimden gelıyor sanırım, ne dersiniz^ Bu, birdoneminyarnnı mty Kitabıma 'Yorgımlar' adını verişim, sanırım varoluşçuluk akımının ctkisiyleydi. Ancak, varoluşçuluk akımını pek de anlamış değildim. Ben kendı adıma böyleydim. Demir Özlü'yü, Eerıt Edgü'yü bilemem. Belki de yazarak dile getirmcyc çahştıöımız konular, duygular, bizi böylcsine karamsar bir görüşe siirüklüyordu. Yoksa insan o yaşta 'Yorgunlar' adıyla kitap çıkarır mı? Ilk kitabımı da içinc katarak soylüyonım: Bcnim yazdıklarımda karamsaılık, umııt suzluk pek yoktıır. Yıllar sotıra, bu dykülerınızin bir kts~ mınt ÇMumçıçekleri', 'Kuklaa', 'Babamdı, 'Çocuk', 'Sular Ne Cjuzclse') yeniden yazdtntz Öhür öykiilenmze dönmedmtz, kitaplanmza da almadınız Ama ılk kitahın vazgcçilmezlig'ı, hatta öykünüzün çtkış noktasını ortaya koyması haktmından, önemi ortada. Yeniden yazmak dü şüncesine sızı goturcn ne oldu pekı^ Çok açık: O öykülerden kopamayışım, ama kusurlu buluşum. Kıyamadım o öykülcri atmaya. Bcnim kitaplanma almadığım daha pek çok öyküm yayımlan dı dcrgilerde, gazetelerde. Onları görmek bile istemiyorum bugün. Vazgeçemediklcrimi yeniden toparlayıp kitaplanma aldım. Artık yeni şeyler yazmalıyım. Yazıyorum. Ilk romammz 'Odalarda'yı (1960, Varlık Yayınları, V6 \ ) yayımlayan Yaşar Nabi Naytr, sizi okura sunarken "(ienç yazarlanmız içinde en umııt verıcilerden birı" olarak nttelendırıyor Roman ıçın oldukça ö'nemlı belirlemelerde bulunuyor. "Epey şaşırtıct, alıs,ılmıştan uzaklasan bir roman. Ama kapalılıkla, anlamsızlıkla ilgıst olmayan bir yentlığı var bu kitabın. Ilkin dili çok sag~lam bir temcl üstür.e kurulmus Sonra iç sorunlart açış ve ışleyış tarzt da Dostoyevski'lerı, Camus 'leri hatırlatan bir klasık analız yolunda ılerlıyor." Romam 1959'da Ktrşebtr'de yazıyorsunuz. Bu yazma \erüvemne uzarıalım dılersemz Hep yınelenır Roman yazmak için çok erken bir yas, dıye. Sizi bu kıyıya getırcn, hazırlayan neydP Romam nasıl algtlıyordunuz? 'Odalarda' bangi ivmeden oluştu? Yazarların ilk kirapları önemlidir bence. Onlara çok daha başka bir sevgiyle, özcl bir ilgiylc yaklaşılması gerekriğini düşünürüm. Çünkü yazar, o ilk kita bına ilk yirmı, yirmı beş yılının bütün yaşantılarını insan olarak bütün birikimi ni koymaya çalışmıştır; farkına varmasa da bunu yapmıştır. Zaten başka da bir şeyyapamaz. Bütün biryaşanmışlıkdol durıılmuştur o kitaba. F.lbettc, ondan sonra gelecek ikinci kitabın daha önem li oldıığu düşünülebilır. Bir beklcntidir bu. Cünkü yazar, baska kişilikleri de, edindiği kurmaca ustalığı ıçintlc, yakalamak, yaratnıak zorundadır; kendi dışına çıkmak zorundadır. Ama bu, ılk kitabın ilginçliğini yok cdemcz. Odalarda'yı, evet, 24 yaşında yazdım. Bir Dostoyevskt delisiydim. Ama (îo gofün 'Kapııt' öyküsü de bcni adamakıl lı baştan çıkarmıştı. Bu öykünün başkisine çok benzeyen bir yakınım vardı. Kaput'un anlatımıyla.oyakınımı bırlcştircrek yazmaya başladım Odalarda'yı. () yakınım, yayıınlanınca romanımı okumuş, pek beğenmiş, ama romandaki C U M H U R İ Y E T KİTAP SAYI 4 1 6 Sular Ne Güzelse Erdal Öz / Can Yayınları / 140 s. Odalarda / Erdal Öz / Can Yayınları / 160 ı Havada Kar Sesi Var/ Erdal Öz / Can Yayınları / 734* Kanayan/ Erdal Öz / Can Yayınları / 1İ4 v. Yaralısın / Erdal Öz / Can Yayınları 7272 v. Gülün Solduğu Akşam / Erdal Öz 7 Can Yayınları 7 304 s. nin kendisi oldugunu anlayamamıştı. Tıpkı Do\toyev\kı de, tıpkı benim gibi, Gogol'ün 'Kapııt' adlı (iyküsünden yola çıkarak yazdığı bu romanda, romanın bir yerinde, kahramanına Gogol'ün 'Ka put' öyküsünü okutur. Ama \n\atıcıklarm ba^kişisi, Kaptıl'un başkışisinin yaptıklarını okudukça güler; o kişirıin kendisi olduğunıı anfayamaz. Odalarda, böyle bir ılk romandı. Scvdig'im, bir türlü vazgecemediğim için, yıllar sonra, ku surlarından arındırıp yeniden günışıj*ına çıkardım onu. lnsanın, kendi yazdıklarına da bir diişkiınlü^iı olabiliyor; yadırgamayın bu duyguyu. Bclkı bu yargıma katılmayacaksınız, ama bunun uzerınde dc durmamzı ıstiyorunı Yazarlı&ımzı, belkı de huna nykücü kımltğınızı dcmclıyım, uzun \ıt\kunluk döncmlvrtylc, hcp dönemeçlerdv yeniden varedıyorsunuz. 'Yorgunlar' ve 'Odalarda 'nınardından 197O'e. 'Kanayan'la Ya ralıtın'dan ]')H6'yauzanan w\kunlukdönemt... Yinc bir on yıl sonrasında 'Sular Ne Cıüzehe' Bu suskunluklar nıyeydı'' Ardından gelenler kopuştansa, bag'lanı\ı gösteriyor oysa Yazmak bir sürekli eylem. Nice yazar belli aralıklarla bunca kitap yazabildiy se, bunu, sürekli yazmastna, yazma görevine ara vermeyişine borçludur. Ben, hayatta kalabilmek için sürekli çaliştım. Gerçekten çok çalıştım. Ama bu aralıksız çalışmamı, bir yazamayış nedeni gibi gördüm hep. Sonradan anladım ki, bu bir bahaneymiş. Yazmaktan korktugumu, daha dofirusu yaijamamaktan kork tuğumu gördüm ve yeniden dönüp yazmaya basladım. Ama bu dönüsjer çok yorucıı olııyor. Kolay kolay gıremiyorsunuz yazma işine. Yabancılaşmış oluyt>rsunuz. 1 liç yazamayacagınızı, yazma ye tencğinizi yitirdiginizi falan düijünüyorsunuz. Kafanızda kurdugunuz imgeler sözcüklere bir türlü dönüşemiyor. lste bu zorluöu aşmak gerekiyor. Sular Ne (iü'zelse, birsüreyazıya dönüş bocalamalarından sonra, iki buçuk ay süren aralıksız bir çalışma sonucu ortaya çıktı. Sanırım en güzel kitabım oldu. 'Odalarda' ılk yayımlandıhnda çok uiz edılen bir roman oldu. Rau/Mutluay, Muhtar Körükçü, M Sunullah Arısoy, Mehmet Seyda gıbı yazarlar olumlu yazılar yazdılar. Bu ilgiyi nasıl kar^ıladınız^ önünüzü açtı mı, kapadı mı? • Pek dc sözü edilen bir roman olmadı'( klalarda'. Söyiediğiniz yazarlar, hem önemser gibi, hem de dünya kadar kusurlar butmaya çalışarak birtakım yazılar yazdılar. Bu yazılar hiç de sevinditmedi bcni. I Iele, Necati ("umairnın yazdığı bir yazı vardı ki, sanırım o yazıyı yazdığı sırada elinde silah olsa vururclu beni. Türkçeyi çok kötü kullanmakla suçluyordu 'C)dalarda'nın yazarını. 'Kanayan' (197i, Cem Yayınevi, 128 \.) üykucülufjmüzü pckiştiren ürünleri gctırdı '7İ7j', 'Ernesto', 'Kıırl', (iüveran\ 'Stğtrctklar', 'Kanayan' HMartdö nemınde (oncesınde ve sonraiında) yazı lan bu urünlerde, toplumsalla^ma \tırvcınde bireyın trajcdısıydı i'me çıkanlan Dılersenız, bu öykülerin yazılış seriıvenıne tızanalım 12 Mart donemı, bcnim için gerçekten çok yararlı ulmu^lur. Pek çok şeye hem çok yakından tanık oldum; hem de Yazmak htr sürekli cylem. Nice yazar belli aralıklarla bunca kitap yazabildiy.se, bunu, sürekli yaztnasına, yazma görevıne ara vermeyişine borçludur. edebivata yeniden döndüm. 'Kanayan', 'Yaralnın', 'Cîüliinün Soldugu Aksam adlı kitaplarımı cezaevinde geçirmek zorıında kaldığım günlerıme borçluyum. Kanayau'dA yer alan, Kurt, Cluvcrcin, Sığırcıklar adlı üç öykiimü Mamak Cezaevi'nde yazmıştım. Hüerede geçen otuz günlük gözaltı sürem bitmış, iki dakika içinde tutuklanmıştım. C) günlerin evlere ijenlik Alı Elverdı\\ baskanlı^ındaki sı kıyönctim mahkemcsi, oeni iki dakika içinde tutuklayıp hücreden çıkmamı sac lamıştı. îşte o tııtuklulıık cünlcrimde yazdım bu üç öyküyü. Gardiyanlar ara cılı^ıvla 'Yeni Dergi'deyayimlanması dileğiyle sevgili Memet Fual'a postaladım. Ama Memet Fuat, beğenmedi, yayımlan maya değer bulmadı o öykülerimi. Işte o sıralarda Yeni A dergisi yeniden yayımlanmaya başjadi. Clumhuriyet gazetesinde ilanlarını görüyordum. Arka (laşlarım, bana, cezaevine gondcriyorlardı dergiyi. ücrginin başındaki, sevgili dnstıım Nıırer Üğurltıya bir mektup yazdım. Gidip Memet luat'VAn öykülerimi almasını, beğenirlerse Yeni A dergisinde yayımlamalarını istedim. Nurer, gidip almış öykülerimi. Yayımladılar. Cıımhuriyet gazetesindeki ilandan öğrendim öykümün basıldığını. Ama derginin o sayı sı elime geçmcdi. C) sayıya itlarccc el konulduğunu anladım. (^çzaevi yönetimi ne bir dilekçe yazdım. Oykümün yayımlandığı v sayıyı görmek istediöimi söyle dim. O sırada arka hücrelcme kalıyorduk. Havalandırmaya çıkmak için, bi /ım hemen arkamı/daki Deniz Gczmiiî'lerin koğu^undan geçilerek onların önündeki beton avlııya çıkarılıyorduk. Giincşli birgündü. Birden ko^u^un avlııya bakan demiı kapılaıı ^angırtılarla açıldı. Yıizbaşı Poturna bas,kanlıgında biı sürü subay, astbubav, çavus,, onbaşı, demir kapının önündeki basamaklarda biıiktiler. Birden adımın seslcniJdigini duydıım Ürperdim Çünkü osıralar cezaevindeıı de alınıp iijkenceye götürü lenlerolııyordu (Jekınerck taşbasamaklara doğru yürüdüm. O yakışıklı, yakışık Iı olduğu kadar kcskin bir faşist olan yüzbaşı Poturna, "Dur!" diye bağırdı bana. Durdum. Aramızda on metre kadar bir uzaklıkkalmıstı."Dilekçe venni^sin. Hikâyeni görmek ıstemışsin. Dogru mıı?" dedi. "Evet," dedim. Yanındaki astsubaya dönerck, "Göster!" dedı. Astsııbay elindeki Yeni A dergisini ortasından açarak göğsünün üzerinde tuttu. llzaktan, bütün orta iki sayfayı kaplayan öyküınün başlığınıgördüm: 'Sığırcıklar' Bırdeiyiee seçcmcdiğim siyah beyaz bir resim vardı ortasında. "Gördün mür'" dedi Yüzbaşı Poturna. Sesinde bir çesit alay vardı, küçümseme vardı. Aşşa^ılık her şey vardı onda. Dergi kapatıldı, katlanuı. Döndüler, rap rap ıap çekilip gittilcr o güzelım '5/^/ra^/ar'labirlikte. Tutııkluıuk dönemim bitip eezaevinden salıverilene kadar o öykümü de, 'YenıA'da yayımlanan öbür öykülerimi de görcmcdim. Öykülerinizde insan sıcaklıjhnı bissedıyor okur. Buna, ya$ama lanıklıg'ın, yaşanmışlığın yansıları da diyebıltr mtytz? Oykülerim karşısında okurun neler hissettiğini bilemem. Ama tanımasam da, onun kim oldugunu bilmesem de, okuru hiçbir zaman küçümsememişimdir. Her zaman, kendimi öykülerimin okııruymuşum gibi dıişünerek yazarım. Bcni amansız bir yalınlığa götüren de sanırım bu olmuştur. Bu çabayı bütıın yazdıklanmda görebilirsiniz. Bente okurun, yazara kıyasla büyiik bir özgürlüğü vardır: Bir kitabı sonuna kadar okuma ya da okumama özgürlüğü. Siz yazar olarak, öykünün, romanın alacakaranlık koridorlarında dilediğiniz kadar dıdinip akrobatik gösteriler yapın, kitabınızı eline alıp karıştıran okur, onu sonuna kadar okumama, diledigi anda elinden atma hakkına, özgürlüğüne sahip, hem de doğuştan sahip tck gerçek kişidir. C) zaman, o okuru yakalamak yazarın görevleri arasındadır. Bence bu çaba, yazı yazmanın en güç, en saygın, en ustalık isteyen yanıdır. (Okurun yazılanla özdeşleşmesi, ustaea yaratılmıs, yaşatılmi!} yeni bir gerçekliğin okurda kar^ılığını bulması demektir. Bunun hiç de kolay olmadığı kanısındayıııı. Yoksa, yazarın yaşama zenginligi okuru ilgilcndirmcz. O, yazarın sorunuduı. Yazarın, yazdıklarını yaşamı^ olması deöil, o yazdıklarını okura iletebilmesi, okuru o kurgu dünyasına çeke bilmesi, okuru o yaratılan yeni ortamda yaşatabilmesidir önenıli ve güç olan. 'Kanayan'da, güncelın de ntettne geçen, ınsanın ya^amsal ger^ek/iğiui \ergı leyen temaları işlıyorsunuz Okur, bazt kavramların karsılıgını, anlamını, batta ıiçımlanijinı hulur Örucğın Yalnızlık, acı, kork.u, hüzün, tutku, özlem, baglılık, i\ketıte, sevgi, a$k, elik, özgünluk, umut, ccaret, baskaldtrt . Ne derunız'1 Bu dediğinizi yapabilnıi"; olmayı çok ısterdinı. Hep bunu istedim. I liçbir zaman giincel oltnak deglldi amacım. Cîün celle bulıışan yazılarımda bile, amacım, güncel olanm ötesindeki geneli, de^i^ meyeni yakalamaktı. Bu saydığınız kav ramlar, edebiyatın ana teınalarıdır, de ğişmeyen temalarıdır. Öykülerimin ko nularını da bu kadar kısa ve kesin birer kavram olsun, öyle uzun uzun ö/etlen mesin istiyorum. Sizin, yazdıklarıtıızla dergılerde pck SAYFA 5
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle