Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Şadan Karadeniz'den nüncelepin güncesi Edebiyattan resim sanatına, klasik müzıkten doğaya, dostluklardan hayatın ta kendisine uzanan, eşsiz bir yapıt "Uçan Kaçan Sö/cüklerin Ardında"... FATMA ORAN azaı ın ıçtenlıt>ı ıle guncenın ıçten lıgı arasındakı ılışkı konusunda zaman zaman ba/ı kaygılarım olmuşsa da gıınce okıımayı severım 1 Ier gunce bıı portıe, bır oyku, bır anı, bır tarıh yazısıdır Gunce bır oykudur, bır yaşam dılımının, bcllı bırduzenın, bıryı lın bır surıı yılın, bızım ozyaşamımızın oykusudur Geçmekte olan zamanın, akıp gıden yaşanı ırmag'ının ıçınden dcr lenen anlardır Bıryazarın.bırressamın, bır muzıkçının guncesı yoksa, ıç dunya sı, kcndısıylc ve sanatıyla hesaplaşması da yoktur Gunce ustası şeker ş,erbet Salâh Rırsel de aynı goruştcdır Guncelerı edebıyatın bır turu durumuna gctırmek ya?ann kcndı elındedır, kı, guncesı ıle benı vc tum okuyueularını edebî bır st yahareçıkaran Şadan Karadenı/'ın Uçan Kaçan Sozcuklcrın Ardında\\ da bu an lamda okunmaya doyulmaz bır yapıttıı Ustclık bır çvv ırmc nın guncesı olmak ba kımından da onemlıdır Uçan Kaçan Sözcüklerin ArdmdaBir Çevirmenin Güncesi Y Dıl yaçantıyı anlatmak ıçm kullanılır ken, nasıl ya/aıın yaıatıcı kı^ılığını or taya çıkanyorsa, çevırı dc çevirmenin bır okur olarak kaynak mctınle olan yas,an tısını ortaya çıkarır Ra/ı dıller arasında kı kulturcl ayıınılar yu/undcn, bırebır karşılıklar bulmak zor olabılır Işte bu ıada çevırmenın yas,antı kanjilıgı, bır dıl yaratması so? konusudur Bu nedenlc çevınyı sanat olarak da tanımlayabılın/ Yazı clılını bılmcyen bırının çevırmen lık yapması tehlıkelı bırş,ey tnsanın ken dı dılınde yaşaması gerekır, yabancı dıl de yas,ayan çcvırmenler de var Ancak kendı dılınde ya^ayaıı bır çevırnıen, dı lını yabancı dıfın saldmsından sakınabı lır Turkçe gıbı değıs,ım ıçınde yaşayan dıllerdc çevirmenin sorumluluğu çok buyuk Kaldı kı, ulkemızde yabancı dıl bılcnlerın sayısı gıderek artarken, anadı lımız de gıdeıek unutuluyor. Şadan Karadenız'e gelıııce, O, dılının namusunu koruyan bır çevırmen Ü7ve rılı bır çalıs,ma ve buyuk bır sabırla ger çekleştırdığı Umberto Eco çevırılerın den tanıyoruz Karadenız'ı Gulun Adı ve Foucault Sarkact'rnidtı Mansfield, Marqucz ve Pırandello çevınlennden de tabıı Şadan Karadenı/ yazarın sesını, kışısel tınısını anadılının coğrafyasında bır da ha yaratıyor, Turkçe'nın geçmışını, ha vasını, suyunu, kokusunu çok ıyı bıldığı ıçın de yazarı dılımı/e kucaklayarak bu yuı edıyoı Ne guzel Gunce okumayı sevdığımı soylemış tını, evet Yazarların, bılım adamlarının, smema oyuncularının guncelerını oku mtıijüım I ksık olan, bır çevirmenin gun cesiydı o da Şadan Karadenız'ın sayesın dc tamamlandı Mııtlııyum Uçan Kaçan Sozcui.li rın Ardında 29 Ocak 1995 Pazar, Ankara Motor lu taşıtlaıın gurultusune karjjin, yalnı/lı SAYFA 8 Çevfri sanatı ğınm ses geçırmezdu varlarıyla olabıldığınce korunmuş, az sonra dınleyeceğı, aynı kumsallarda do laşmiş, ama başka başka ça kıttaşjarı dermış ıkı buyuk ada mı Bcethoven'le (Beetho ven 5 F mporer pıya no konçertosu) Brahms'ı (4 Senfonı) duşlcycrek, Capuccıno'sunu yudumluyor Şadan Karadenız Mutlıı Iuk bu Dılcgetırılemeyen, kalemının ucuna gelıp gelıp geıı donenler bu yana, clılegetmlebılen, yazıya dokulen sozcukler dıle getırılemeyenlen de c< tırıyor, ucundan kıyısından se/dıınyor Karadenız'e Kolera Gunlertndı Aşk'ın çcvırısını bıtırmış Bır yıla aşkın bır çaba Ardından buıuk anılardan oaska bır şey bırakmaksızın geçın gıden sevualar uğru na bunca yurck acııarı çekıyor, bunc a /a m,ın haıcıyorsak yarım yuzyıl suıen bıı sevda oyukusunu bır başka bambaşka dılde olumsu/ değılse bıle kalıcı kılmak ıçın harcadığı çabaya değer, elbette değer Uçan kaçan so/cuklerın ardına duşmuş se Sadan Karadenı/ yenıden kıırmak ıçın onları parçalayıp en ınce ayrıntılarına ın dırgemışse, anlamı olabıldığınce doğru olabıldiğınce guzel ıletmek ıçındır Bu tıın bu çabalannın sonunda, çevıu suıe cını yaşamanın anlatılmaz tadından, o olağanustu seruven tadından ote, ne den lı başkasının olsa da, bcllı bır gerçcklık katmanında kendısının, kcndı sozcukle rıylc bır ıkı kışıye olsun ulaşabıldığını, ge tektığı gıbı ulaşabıldığını goınıek, azım sanmayacak bır mutluluk, dıye duşunu yor Şadan Karadenız olası bır çcvırmene bır uyarı ıletısı, bır yıldırma, bır gozdağı verme sımgesı gıbı al gılar onu Belkı de bu alıntı gostergebılımsel açıdan çozulmesı gereken bır şıf redır, Musees des Arts et Metıers'de Musees'yı Lco'nun unlendırdığı soylenır, tıpkı Le on Foucault'yu da unlendırdıg"! gıbı Eco'nun ınce ınce betımledı^ı ta^Iarı elıy le koymuş gıbı buluvermek, onların Eco'nun betımlemelerıne ne dcnlı denk duştuğunu gormek heyecan veıicidıı Ka radcni7 ıcın Dışarıdan bakıldığında, mıı zealabıluığınegorkenılı, alabıldıj>ınc ur kutucu bır etkı yaratmaktadır ınsanın uzerınde Mu/enın bır parçasını oluşturan eskı manabtırın, romanın en onemiı mekânı nın atmosferını duyumsamak, Eco'nun sozunu ettıgı gozetleme kulubesınden, aşağıda, sokaktan gelip geçenleıı gozle mek, bır cam kulube ıçınde durmaksızın salınan Sarkaç'ın salınımlarını ızlemek, romanın dunyasına gırmesını sağlayan en onemiı etkenlerdır, Şadan Karadenı/ ıçın Bır yapıtın nasıl bır ortam da, nasıl bır cogiafyada çev rıldığı çok onemlıdır, evet Temmu/ 1991, Istanbul'da, bır sa bah bırdenbıre, du lun Adıx\\ çevırır ken, uç kazakla, mor mıı mor kocaman bır şal oıdugu gelır aklına Bır hesap yapar lo c/'nı çevırır ken de en AL bei} ka /akla ıkı ^al ormem gc rekır, der kendı kcndıne1 Belkı de yaznıa duıtu sundcn kurtulmak bu durtuyu donusjturmek ıçın çevırı yapıyordur Şadan Ka ladenı/ O/ellıkle çctın mc tınler seçmesının nedenı de bu olsa gerek Zorlayıu bır mctnc dal dığında, bellığının su yu/unc ukaı gı bı olan o yıflardır bastıragefdıöı, c % dost mektuplarına doktuğu, o da ol mazsa ya/ıp dosyalara tıktığı kımı /a man buyurgan, kımı zaman "yaz, nc olur yaz bcnı" dıye yalvaran, Wordsworth'un "emottorn ncolUctcd ın lranquılıty" dc dığı duyguları, heyecanları dıngınce anımsayıp sozcukiere donu^turccek yeı de, obıtmez tukenmez çetın metınlere sı ğınageldı hep Kendısı soyluyor burıu "Yazın uçurumunun kıyıuna vardıtn, ya atılıp uçuruma yuvarlanacaktım, ya da bır adıtn eerı çekılıp kurtaracaktım ktndımı, bcn iKtnctstnı sıçtım" dıye ya/mış yıllar once Yazarla çevirmenin ılışkısı ılgınç bır ılıs,kıdır Bu, hem çevırı surecının bır par çasını oluşturıır, hem de ona kos,ut ola rak aelısen ba^lı ba^ına bır surecı Eco bır soyleşıae, ya/arla çevırmen ılışkısının bır aşk ılışkısı oldugunu soyluyor Şadan Ka radenız'e kalırsa, "daha çok tckyanlı bır a\k tlışkısıdır bu ılışkt, btranlamdaplato nık bır ılışkı Çevırmenlc metın araunda kı ıhskııse, metın boyunca surup gıden bır dtyaloedur, burada a$k ıltşkısınden defctl, olsa olsa hır evlılıkten mz edılehdır liue lık lam bır Katolık evlüt&ı Özvertnın çe vırmene duştuğu kuşkmuz ara ara mutlu anları olan bır dıdışme, btr boguşma, gt derek kopma raddelertne gelen btr dıya lofi" Beşıkduzu'nde , Mansfıeld'ı çevırır ken, oyku boyunca Beethoven'ın keman veorkestıa ıçın 2 No'lu Romans'ını dın Iıyor Katherıne Mansfıcld'c, o/ellıkle de bu oykusune " Rcvelatıons/Açı^avurum lar" çok ıyı gıtmı^bu romans Çalışırkı n bcllı yapıtİarla bcllı muzıklcn bır araya getırmek haz vermekten de, çalı\mayı ia ha verımlı, daha olması gerektığt gıbı kı KİTAP ucaull Sarka Eco'yu çevirme serüveni Uçan Kaçan So/cuklerın Aıdında nın bır bolıımu IHco'yu çevirme surecı ve sc ruvenıyle ılgılı 1 lem de ne seruven Ko lay değıl oyle, Eco gıbı bır yazarın Orta çağ dehlızlerınde ve bılım buyu kardeş Iığıyle sarmaş dolaş yapıtlarını dılımıze aktarmak Seçkın bır çevirmenin uyguladı&ı yontemlerı de oğrenıyoru/ boylece Yapıt, Şadan Karadenız'ın 3 Lkım 1998'de I rankfurt Kıtap I uan'na Fouca ıılt Sarkacı'yla tanışmaya gıtmcsıyle baş Iıyor 1 rankfurt'a bır gorucu gıbı gıdıyor Kıtabı gorccek, ona dokunacak, ucun dan kıyısından okuyacak ve o /aman, an cak o /aman verecek kesın kararını Ama kıtaba da kolay sahıp olamıyor, yayınevı nın edıtoru Sıgnora Ian/ı'ye, Gulun Adı'nın çevırmenı olduğunu soyluyor da, ancak o /aman, kımseye gostermemesı koşuluyla, te/gâh altından elındekı sıyah çantanın ıçıne kaydırıverıyor kıtabı Bır suç aletı taşıyormuşçasına korkuya kapı lan Karatlenı/ akşama dek açıp bakamı yor kıtaba vc ıştt Trankfurt'ta ılk gecesı nıç de oyle snadan değıl Başlıyoru/ Odasına gırcr gırme/, ılk ışı kıtabı çan tadan çikarmak oluı Kapağını açaı, ılk sayfanın sağ koşcsınde bılmedıgı bır al labcylc ya/ılmış hıyeroglıf gıbı goruncn Ibranict olduğunu neden soııı a oğrcndı ğı bır ya/ıyla,bır alıntıyla karşılaşır Daha en başında uıkutuı bu alıntı, Karadeııız'ı, k ı m b ıl ı r Derken ıkıncı uya 11 gosterges.1 Sır tını duvara ver mı^, metnı sok meye çalüjiıken anM/ın goktcn ınen bır cibiın bırkılıç gıbı alnı na saplanıı Ka ıadenı/'ın Duvar dakı gccc lambasıdır, duşen, kocaman bır ıstı rıdyeyı andıran bu/lu cam dan bır lamba1 Alnının sol yanmda kuçuk bır çukur açı Iıı Kanayan bır yara Lco'yu bır dovme gıbı alnında taşıyacağını duşunur bıın dan boyle ve daha ^ımdıden gızemlı bır havaya burunur Şadan Karadenız Çevıreceğı yapıtların ılk tumcelerı her /aman ılgılendırmıştır Karadenız'ı O'na gore, yapıtların adJarından çok, ılk tum cclerıdır yapıttan haber veren, gosterge bılımscl soyleyiijle, yapıtın gostergesıuır Daha okurken, neredeyse eşzamanlı ola rak, tumcenın Turkçc karçılıgı bclırır zıh nınde "Sarkacı o/aman gordum " İçını guvenle doldurur bu tumce "Sarkacı o zaman goıdum" tumcesı, Italyancasının ıletısını yeterınce aktarmaktadır, Kara denı/'e gore Sarkacın onemını, belkı de yapıtın odak noktasını oluşturduğunu, neredeyse dıamatık bır bıçınıde sezdır mekteclır Hemen o akşam başlar kıtabı okumaya, dıkkatlc, dura dıışune Sonra, kıtabı okuyup bıtudığınde, çe vırıye ba^laınadan once, ne gıbı on vc yan okumalara gereksınım duyacağını belır Ier, boylece onokumalar ıçın gercklı kıtanları, kımılerını sahaflardan sağlaya rak, bır araya toplar, başvuru kıtaplarını, sozcuklerı, ansıklopedık sozculderı, an sıklopedılerıde Hepsını Hepsını Elın de, Eco'nun Sarkaç çevırmenlerınegon derdıftı notlarla, kıtaptakı alıntıların 07 gun dılleıdekı fotokopıleıı de vaıdır Youcault Sarkacı nı uç ayrı yerde, An kara lstanbul Bcijikduzu uçgenınde çe vıren Şadan Karadenı/'ın Eco nun lo ucault Sarkacı'y\A \ ranklurt'ta,40 Ulus luratasi Kıtap 1 uarı nda tanı^masindan ıkı yıl sonıa da I eon I oııcault'nun Sar kau'yla tanı^ması seı uvenı baijlarParih'te Agustos sıcagında Tam ıkı gun geçırır Yazarla çevirmen ilişkisi Foucautt Sarkacı C U M H U R İ Y E T S A Y I 46 1