Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
biraz Feride, biraz da Ulaş doluydu. Her ad biraz geçmişindi, biraz ütopyandı, biraz da ölümündü. lyi bir ölümdü seninkisi; alkolle gelen ölüm her şeyi, herkesi silip atacaktı, karakoiu dolduran yakınların ertesi güne yeni sıfatlarla başlayalun öyküsü: Karşılaşma! Neresinden tuHUSEYİN ALEMDAR caklardı. Zincirlcrden kurtulmak ve kurtarsanız tutun biraz Ahmet Telli'li Çotarmak için iyi bir zamanlamaydı; idecuksun Sen, biraz Imge Kitabevi, Mülzcan Karabulut'u ve öykülerini olojik bir depremin yaşandığı günlerde kiyeliler Birliği ve Sincan kokulu Ankaçok özlemiş olmanın sevinç ve mevcut ilişkiler içerisindeki yeni alışkanra, biraz da ask ve kadın denli bir gri öynevecanıyla olsa gcrck Bastan Solıkların da gözden geçirilmesi için iyi bir küdür Karşılaşma! Beatles dinlerken, na Yalnızlık'ı göğsümün üzerinue tutuölümdü seninkisi! Olümün iyisi olmaz dudaklardaki fısıltı "and I love you" diyorum hâlâ! Otuz beş yaşın, gri şehirletabii, ama, senin ölümün Çağdaş Huyorsa ve yazmak da hatırlamaksa aşk da rin, bulanık otellerin, siyah saçli kadın kukçular ve İnsan Hakları DerneKarşılaşma'da gridir elbette. Gri ve geimgelerinin, fısıltı tümcelerin hüzün ve ği'nden, Maden Mühendisleri Odaniş zamanlı; Yeniden kahveye, konuşmagizemine fazlaca kendimi kaptırmış gibisı'ndan uzak, sessizliğin, beyazlığın vc lara döndüğümde, acele etmemem geyim. Ne yapsam çıkamıyorum öyküleruzaklığın büyüsünde Dİraz cıa kurtuluş rektiğini, bundan sonra anımsayacag'ım den, öykülerdeki şehirlerden, şer ile jeholduğundan, evet iyi bir ölüm sanki! Ah, her yüzün, imgenin yeni bir çağnşım olavetten, kadınlardan! Çıkar gibi olduğum değil yine de! Ne Je olsa her ölüm erken nağı yaratabileceğini, metnin başlangıçvakitlerde, nedense hep birer vakit şiiri ölümdür ölene de, kalana da. Karabuta tasarladığımdan çok farklı yerlere kımıldiyor bende. Baştan sona yalnızlık lut'un görüldügü gibi her öyküsü bir hadoğru yol alabilecefiini daha önceki degibi öykü ve şiir iç içe içimde! Vüzümyat ve bir batık aşklar silsilesi. 1994 Orneylerden bildiğimden, öykü baş,lı&nı fideki o ince gülüşle Ayna ve Ankara Vakhon Murat Arıburnu Film Öyküsü Ödünal tümcesine bırakıyorum. Caadede ti şiirlerimi henüzyeni bitirmişim de Özlü kazanan Yüzünde Hep O İnce Gülügün ışığı yerini günbatımına bırakıyor. can'ın o çok sevdıği Yüksel Caddesi'ni şünle adlı öyküsü dc, böyle bir hayatı baAkşamın ilerleyen saatlerinde, patikadabirlikte yürüyoruz sanki. Az sonra da öytık ve uzak bir aşkın Türkiye'den uzak, ki yüz, eski sevgilisine, yaşadığı yıllardan küşiir kardeşliğinde biliyoruz ki Adnan Avrupa'da trajik bir sonla noktalanmayüzler, sözcükler, resimlergetiriyor. YüzAzar da katılacak bize ve meczup mec sının buruk öyküsüdür. Buruktur, hüler sözcülderi, sözcükler resimleri izlizup Küçükesat'ta, Ahmet Erhan'ın şiirezünlüdür vc çagdaş şehirlerin yalnızlığı yor. Uzun siyah saçlı kadın konusmasını vinde her birimiz en az iki kişi olacağız kadar da kederlidir. Köln gibi, Paris gisürdürürken, bir zamanlar yasak Dİr ilişve buluşacağız kendi kendimizlc, ah bi: Yürüdüğü yollarda fahişeler, entelekki kurduğum bu genç kadının, geçen bebenlerimizle! Allah bilir ki, en çok ş,iirtüeller, işçüer, uluslararası bir mozaik lirsiz döncmdc dört yıl tutuklu kaldığıler, şiirlerdeki ipek mendiller, ipek menoluşturuyorlardı ve sen onların arasında dillerdeki kan sesleri, siyah bepolitik göçmenliğin de zor ze8ohık kosen koşu yaz fotoğraflar, şiiröyküıer, uzak naat olduğunu yaşayarak öğAnlatdanlar böyleyken Özcan'ın atak, kadınlarki, Tezer Özlü, Scvgi rendin. Her göçmen kendi girişken, gözünü budaktan sakınmayan Soysal, Meral Oğuz, Şahika Tedünyasına, kendi adasına çeanlatıcılığı, kitabın baştan sona bütünlekand, Arzu Okay tabii ki, öykü kilirken. Izmir'den yazan kanen kurgusu, tiimce yapısı, sözcük zensinemalar etkileyecek bizi elbet dın, ne yaparsak yapalım iflah ginliği vc gizemli ilişkiler ağıyla da ilgi çete! Her etki yerimizde hiç kuşolmaz birer muhalıfiz, diyorkiyor; bağlaşık öykülerden oluşan birinkusuz mor mor Baştan Sona Yal du sana. Çok açıktı, bu bir ci bölümden önceki "Bana Sevgilinin nızlık izleri. Baştan Sona Biri ve mektııbun başka bir biçimde Kim Olduğunu Söyle" başlıklı öykü, kiDiğcrlcri, Gülünesi Aşklar, Be okunmasıydı. 1 liç bitmeyecek tabın bütiinüne yayılan kışkırtıcı ve gizik Oynayan Kadınlar, Anayurt bir yolculuğun, o uzun, acılı zcmli bir merak öğesini okurun önünc Oteli, Çocukluğun So^uk Cîeceserüvenin ipuçlarını veriyorsürüyor. leri, Sevmek Zamanı, Akrebin dıı oralardan. Araya karanlık "Tekdüzelik" anlamında değil ama, Yolculugu tadında jiir öykü, sibir dönem girdi, artık orıdan bir kitabın bütünleşmesinde gerekli ilnema boşlukları. Izler, tadlar, sonraki günlerde ne Paris'in mekler bu ilk sayfalarda atılmaya başlaboşlııklar, yalnızlıktan yalnızbğa ne Köln ün ne ıle başka bir fısıldanan sözcükler, sanki nıyor. Böylcliklc okıır şaşmaz bir bağlıkentin uğultukı bıılvarları, olumlu ya da olumsuz hepsi de lıkla öykülerin tcmposuna kupılarak ya bistro'lan sabaha kadar şarap yedi sözcükten oluşan lusa ve zarın solıık kesen knşusıına katılıyor. Bu içilmeyen foyer'leri, toplantı beyaz tümceler bir de! Siz dc içikoşu kitabın sonuna kadar sürüyor. Ve salonları vardı. fler şey bir nizde duydunuz ya, Özcan Kaişte, yazarla birlikte sona yaklaşıyoruz: gün yavaşça uzaklaştı senden, "... Özlem suya karışır; havaya, topra rabulut'un öyküleri yer yer sinesen bir gün yavaşça uzaklaştın ğ,a, ateje, papatya ulur, suçsuz cellatlar ta madiyalogsuz sincma ama! yer özlemlerinucn, mektuplardan r er de şiir nazzında alıp bir yerve sonsuz bir uykııya daldın rafından öîdürülür. Tanrıya inantr ve ere götürüyor insanı. Öyküleıssız bir dünyaua. Her şeyin adam yakarlar, fark etmez zavalldar, bir rin sizi götürdüğü yerde aynı bir gün yavaşça uzaklaşması martı havalanır. Özlem ycniden doğar. hazla baştan sona kendi yalnızsenin trajik sonundu elbette! Hayır, ölüm ölüm değil1 Kum. Su, Rüzlıfiınızı yaşıyorsunuz siz de. KiPolitik uöçmenlerin Dönüş gâr. Ytllar. Atcşc ve luprag'a karışanlar Hakkını îzlcme Komisyonu Dündcn bugüne bugünden yarına çeşıtle tabın sayfaları arasında duyduöunıız küçük dudaklı sözcükler loplantısından yeni çıkmi!; ^1nerek yınelenenler Kalın. gizcmlı hir orli" clcıkunnbiliyorsıınıız :ınc.ık bi uzak ve yavaşt,a. Yine a^ııı tiinütı altınJa kalaular. Zunıarı lanrırıııı yalnızlıömıza: Bizinı sevgili gü yıl, 1994 ümer Seyiettin Oyküti'ı l'iı şuhau olnıalı, bunu \eztytir\un nah meıeğimiz, parmaklann saçkü Ödulü'nü kazanan YalnızKimbılır, belki de kaybcden zaman. Bellarımda dolaşıyor, başını omulıktan Yalnızlığa Fısıldanan ki de. Belki de kaybeden." (Belki de Kayzuma yaslıyorsun, ağzın göğ özcan Karabulut'un her Öyküsü. her ovku toplamı her zaman venldlr. Sözcükler'de hayatın bir başka beden Zaman) sümde, dudaklarımda diş izle zamana kar$ı yeni kalmayı başarabilmlstir yanını, yakalanılan bir duyarGüncel olanı anlatırken sık sık karşırin var hâlâ ve senin kadar yalnızım. (ihaülığın paylaşılmak istenmesini öykülelaşılabilecek tuzakları biliyor Özcan Kanı, tutukluluk yıllarında akıl almaz basneti sende gördüm şiddeti aşkı dokun miştir Karabulut. Uzun siyah saçlı kadın rabulut. Bundan olsa gerek, tel üstünde kılara uğradıfiını, başından geçenler için bana)! Hadi, dokun! Artık üç şey var bu imgesinin Doktor Lale'ye dönüştüğü yürüycn akrobatlar gibi, Özcan da bıçahiç kimseye kızgın olmadığını, şiir yazsaatte bizi yaşatacak olan: Rakı, sigara, yerde, bir çatı katında ve otuz beş yasın ğın keskin ağzında oluşturmuş öykülcridığını, fırsat buldukça sinemaya gittiğiSezen! Ah, Baştan Sona Yalnızlık bir de! durulmuş yalnızlıkları eşiğinde. Yıliar ni. Bir vanda güncel olanın gelecek zani ve halen Ankara'da bir sürgün nayatı Baştan Sona Yalnızlık mı, içerdiği seöncesinin militan kadınından şimdinin manlarla ilintili ve yanılgıya açık duran yaşadığını öğreniyordum. Her şey bir yakiz uzun güzcl anlatıyla Özcan Karabuçatı katı doktor kadınına gelinen yerdegörüntüsü (ya da cehennemi), öte yanda rı düş öncesinde, eski sevgili imgesiyle lut'un orta yaş yorgunluğunda hayatınki öyküde: Masada çeviri notları, Şizofyürürkcn yaşanıyor gibiyse de, Karşılaşkopuk kopuk ilişkilerin oluşturduğu dan süzdüğü bıçkın ve karmaşık anlarırengi dergisinin son sayısı, bir sürahi, bir ma, gri ve içaşk'ın geniş zamanlılığıaır en yozlaşmış, bozulmuş, tıkanmış yaşam gönı öyküledıgi bir anlar, anılar toplamı; bardak, bir Pepsi kutusu, Yeni Türkü, çok da! rüntüleri... Ozcan, bıçağın keskin ağzıntahmin cdeceğiniz gibi elinizdeki dc elFatih Erkoç ve Harris aynı şarkJarı söyda dengeli bir yürüyüş tutturmuş bu kiDönemeç ya da E5'te sola dönmek'se bette ki Karabulut'un yeni öykü kitabı. lüyorlar. Doktor Lale yanıt bekleyen göztabında. bir kaza sonrasının hüzünlü öyküsüdür. Karabulut'un heröyküsü, her öykü toplerle karşımda, telefon her zamanki gibi Ki, güncel olanı anlatırken geçilen enHayatının açmazlarını hep yüreğinde lamı her zaman yenidir, zamanakarşı yeodanın ortasında halının üzerinde durugebeli yolda, sağlam adımlarla ayakta hisseden faal insan Nadir'in, bir Kavafis ni kalmayı başarabilmiştir aşlında. Tıpyor (orada bulunduğum zaman dilimleşiiri gibi sessiz ve uzak ölümünün öyküdurmak kolay iş değildir; gerçek yazarkı 1983 Akademi Kitabevi Öykü Ödürinde telefonun hiç çalmadığını o an sü. Sahi, insan bazen sessiz, beyaz ve lar bunu bilir. îşte bu bilince ve dengclü'nü de kazanmış olan Karşı öyküler kianırnsryorum); genc kadın kimseyi arauzak da ölür ölümü. Tıpkı Nadir gibi, aşyc de okurun dikkatini çekme gereği dutabı gibi. Elinizdeki Baştan Sona Yalnızmıyor, ahizenin öteki ucunda senin için kın fluluğuyla dolu ve içkili: Tanrı bilir, yuyorum. lık'taki sekiz öykü de 199O'lı yılların iz n'apabilirim diyen biri yok, kadın kim, belki de her zaman mırıldandığın "odam Ozcan Karabulut, sağlıklı bir koşunun lerini taşımanın yanında, her öykü bir nereden gelmiş nereye gidiyor, kimsenin kireç tutmuyor"la başlayan türküyü mıiçinden bize el sallıyor, yanında koşmayanıyla da 2000'li yıllara şimdiden kollaumurunda değil. Evet, kimdir Doktor rıldanıyordun yine. Dikiz aynasında fark mızı bckliyor... • rını uzatıyor sanki. tşte. 1992 Abdi IpekLale, nereden gelip nereye gidiyor ki haedemediğin otobüs, yüz, yüzyirmi, yüz çi Aşk Hikâyesi Ödulü'nü kazanan güyatın sessiz sesiyle! ? Ne bir soran var, ne otuz kilometre hızla arabana yaklaşıp nünıüzün öyküsü olmuş, yarının da öy(*) Belki de Kaybeden Zaman/ Özcan de bir bilen. 1 ler şey Yalnızbktan Yalnız • bindirdiğinde son kez gülümsccîin ve ön küsü olmaya aday geniş zamanlı bir aşKarabulut'un öyküleri/ Can Yaytnlan/ camdan îırlarken gülüşün biraz Nazan, îttanhul/ 91 s. larda kırmızı şapkalı bir kadın masalarımıza .uğınırdı, onu başkalan izlerdi, örneğın güneydoğulu bir çocuk, şiir dolu sepetiyle uzak yerlcrdcn çıkıp gelirdi, sonra yine başkalan (sepetlerinde inzivaya çekilmeler; kâbudar, intihann kıyısında clolaşmalar, geçmij zamanlara karışan geniş zamanlar, gelecek zamanlar) ve biztm de sepetimizde bir şeyler vardt elbet (gri bir kentin urtastnda yürüyüşlcr, yangın renklerinde sevişmeler ve dönüşü olmayan bir ynlda kavgalar) O sıralarda olmayan söz biter, kadın ve erkek gövdelcrinin sessiz altjverijibaşlardt..." (Gri Bir Kentin Ortasında) AJıntıda da görüldüğü gibi, "gri bir kent" yani Ankara ağırlikla yer alıyor öykülerde. Sokaklardaki, barlardaki, bira bahçclcrindcki, duraklardaki, meydanlardaki kaynaşmayı yansıtan, belleğimizde çoğaltan bir öykülemeyle, bizi bize ammsatıyor Özcan Karabulut. Ankarainsanlarından, o insanlaruı günlük yaşam içinde kimi zaman öne çıkan, kimi zaman da siliklcşip öykülerin belleğine yazılan görüntülerinden kesitler aktanyor okura. Okurken, "a, ben bunu da biliyordum ama unutmıışum!" dedirtip ansızın canlanan göriintiiler. Karabulut, Ankara'yı anlatırken de, güncelin içinden geçerek geleceği aradığını sezdıriyor. Yolculuk ovkuleri O r; ^^^^Hkg^k SAYFA 6 CUMHURİYET KİTAP SAYI 481 J