Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
"Kaynaklar", "Soyadıveyapıtadlannagöre dizin" gibi ekler, kitabı tamamlamakta vc incelemeyi bilimsel çerçeveye sokmaktadır. Sözün bu noktasında kitabın yazılışına ilişkin bir gerçeği de saptamak gerek. Geçmişi bir yana bırakın; günümüzün bir bestecisini, örneğin Bartok'u yazmak isteseniz, sonsuz olanakJarla karşılaşırsınız: Onlarca kitap, biıılerce yazı vc lıcr yapıtın en az on değişjk yorıımunu içeren kayıtlar. Zamanımıza daha yakın besteciler açısından da olanaklar fazladir; ama çağdaş Türk bestecileriııden biri üzerinde durmak isteyen yazarın karşısına büyük engellcr çıkar. Onündc örnck yoktur. Arşiv söz konıısu değildir. Yazılı belgeler dağınıkür. Bu bakımdan, Akses kitabını gören bir dostum, tlyasoğlu için "Iğneylekuyu kazmış" deyimini kullanmakta naklıydı. Gerçekten de yazar, Akses'le ve ailesiylc uzun görüşmeler yapmış, dağınık kaynaklan bir araya geürmiş, alınUİan özenle scçmiş, bestecinin öğrencileriyle ve dosflanylagörüşmüş, kitaba eklediğiCD'lerin kayıtlanyla ilgilenmiş, böylece ortaya kapsamlı bir Akses bclgcscli çıkmıştır. Akses'in kitapta anlatılan yaşam serüveni, yaklaşık olarak 1912'de başlar ve yazann kendisiyle son kez görüştüğü 19% yılında kesilir. Dileğimiz, hocamızın dana nicc yıllar aramızda olmasıdır. Serüvenin en mutlu sonucu, bestecinin ortaya koyduğu 58 dolayındaki yapıttır. Bunlann çoğu geniş boyutludur. Akses'in çocukluk ve gençıik yıllan, uzun öğrenim dönemi (192634), öğretmenlikle geçirdiği yıllar, sanat kurumlarımızda yaptığı yöneticilik görevleri, mutlu aile yaşamı ve sıcak dostIuklar, kitabın başlıca konulandır. Yazar, cle aldığı her konuyu akıcı bir dille aktarmakta, besteciden, aile iiyelerinden müzik yetkililerinden ve öğrencilerden yaptığı alıntılarla anlatıma renk katmaktadır. Hocamız Mahmut Ragıp Gazimihal'in alaycı bir dille anlattığı 19 uncu yüzyıl îstanbul'una özgü kcmancı tipi, hem Türk müziğini hem de evrensel mikiği bir arada yüriitme iddiasındadır. Necil Bey'i müziğe başlatan kişi, bu garip müzikçi tiirünün son temsilcilerinden biridir: Kemani Kevser Hanım. Sonraki yıllarda onun müzik öğrenimini yönlendiren degişik sanat çılarla karşılaşıyoruz: Mesut Ccmil, Asal Kardeşler, Cemal Reşit Rey, Joseph Marx, Josef Suk ve Alois Haba. Akses, Viyana ve Frag'da eğitimini tamamladıktan sonra Ankara'ya gelerek müzik kalkınmamıza yön veren kişilerin arasına girer. Böylece kitapta bir yandan Atatürk coşkusuyla başlayan müzik atılımlanna tanık oluyoruz, bir yandan da bu atılımın tarnamlayıcı ögesi olan ilk kuşak bcstecilerimizle karşılaşıyoruz. Kendisi deaynı kuşaktan olan Akses, söz konusu bestecilerin yakın dostudur. Erkin, Alnar ve Saygun, Akses ailesinin en önemü konuklarıdır. Kitaptaki bolümlerden ikisi, Akses kimliğine canlılık getiıen ve yazann anlatımını inandırıcı kılan metinlerdir. Bunlardan bölüm 4, ("Bebek'li Saadet I lanım"), bestecinin eşini tanıtıyor, Akses, Viyana'da bulunduğu sırada T liiseyin Sadettin Arel'in kızı Naciye Hanım'la yaşamını birleştirir; fakat bestecinin Ankara'ya yerleşmesinden sonra bu eviilik ak samaya başlar ve aynlırlar. Akses bir süre sonra 1941 de, Yaşar Nabi Nayır'ın eski eşi Saadet Hanım ile evlenir. îlyasoğlu, Saadet Hanım'dan vc onun dostlarından yaptığı alıntılarla, sıcak ve içtenlik taşıyan bir anlatım dile getirmektedır. Böylece yaşamının her günü dolu geçen bir sanat auamının, eşinden gördüğü yakın desteği ve bu saygıdeğer Türk kadınının, mutlu bir aile ortamını yaratma çabalarını öğreniyo" Aslında O Bir Bon Viveur" başlığını taşıyan Bölüm 6 ise Akses'in dillcre destan olan ve belki biraz abartılarak ağızdan ağıza dolaşan yeme içme ve yemek nişirme meralunıgündemegetirmektedir. Besteci, harika bir yemek doğaçlamacısıdır. Evine gelen konuklara her yemekte yeni bir doğaçlama sunar. Aslında "Ehlikeyif" anlamına gelen "Bon Viveur" deyimi, kavram olarak Akses'in "Mutfak sanatları ve Akses'in yaşamdan keyif alma ustalığı" üzerine çizilrniş canlı bir resimdir. Öte yandan dııygııyla okunan Bölüm 9, CKendi Yazı Stilımi Telkin Edecek Değilim Ya"), bestecinin öğrencilerine yaklaşımını, onlara vcrdifii eğitimi, bir bcstccilık ööretmeni olarak dünyaya ne ölçiide açık olduğunu ve dostlanyla ilişkilerini anlatmaktadır. Nevit Kodallı'dan başlayarak yetiştirdiği hcr öğrenci, hocaya bağlılık duyguları içindedir. Akses onlara karşı bir baba ya da arkadaş gibidir. Hcr birini sürekli olarak yazmaya özendirir ve her firsatta onlara çağdaş müziğin son gelişmelerini tanıtır. Konservatuvarın opera öğrencilerine verdiği "Türkçe Müzikli Diksiyon" dersleri de belleklerdedir. Akses öyküsü, sayısız rcsimlc süslcnmiştir. Bunlar, cumhuriyet öncesi lstanbul'unu, Akses ailesini, Avrupa'yı, 1930'la "BonVlvBir" rın Ankara'sını, bestecinin aile yaşamını Evin ve 1950 öncesindeki llyasoğlu'nun müzik adamlarımızı 1997de vapı okurlara tanıtıyor. ve Krecii Ayrıca tarihsel niteliKuitur sanat yayınlan ;i olan gazete kupürarasında eri, besteciye verilen Cikan "Minyatürden nişan ve madalyalar Destana Bir sergilenmiş. BunlaYolculuk" adlı nn arasında, anakitabı blrlncl okulunu bitirdiği kuşak bestecilerlmlz gün, küçük Necil'e takılan madalyayı da den Necil Kazım Aksesl görmek heyccan veIncellyor. riyor. Yazarın bu görsel belgeleri derleyip yerli yerine koymak için harcadığı caba takdire değer. Kitaba eklencn iki CD'de, bestecinin "Minyatürler" başlıklı piyano parçalan, "Portreleı l" başlığını taşıyan şarkı dizisi, viyolonsel ve orkestra için tdil i, Tenor ve büyük orkestra için "Bir Divandan Gazel"i, Viyalo Konçertosu ve bazı yapıtlann dan kesitler yer afıyor. CD'lerin birincisinde tlyasoğlu, kendi açıklamalarının arasına Akses'in sesinden bazı tümcclcrserpiştirmiş. Kitap, bütün özellikleriyle eksiksiz bir Akses kimliğini ortaya çıkarmaktadır. Genç kuşaklann yaranna sunulan bu kapsamlı çalışmanın, önümüzdeki yıllarda yeniden basılacağı kesindir. Böyle olunca, sonraki basımlardadeğerlendirilmek üzere bazı önerilerimi aşağıya alıyorum: Akses'in Viyana ve Prag yıllannı ele alan Bölüm 2'de, çağdaş müziğin 1930 sıralarında gcldiği nokta ayrıntılanyla verilmekte, çağdaş akımların tümü özetlenmektedir; ancak bu özet uzundur ve konu, bestecinin yaşam öyküsünden epey uzaklaşmaktadır. Yazarın sık sık Akses temasına dönmesi, bu uzaklaşmayı önleyememektedir. Î Dünyanın nabzını tutmuş tek besteclmlz llhan Usmanbaş. Usmanbaş. Istanbul'da oturmasına rağmen yıi be yıi dunyayı izlemls bir bestecimlz. 1950lerden itlbaren klmier dünyada ne yapmıssa o da Türklye de yapmış Bölüm 3'te ise bestecinin Ankara yıllan ele alınıyor. Yazar, pek haklı olarak konuya girerken Ankara'nın kültürel panoramasını çizme gcrcğini duymus. Ankara'nın geüşmesi ve güzelsanatlarla ilişkisi, geniş bir bakış açısıyla işlenmiş; ama burada da ana konudan epey uzaklaşılmıs. Yeni basımda bu gibi kcsimlcrin kısaltuması, kanımca yararL olur. Akses'in, 27 Aralık 1934'te, Saygun'un "Taşbebek"iyle birlikte oynanan "Bayönder' operasının konusu, o zamanki program notundan kitaba alınmış. Notun hemen ardından su tümceyi okuyoruz: "Atatürk auının henüz verilmediği, onun Gazi olarak anıldığı dönemde Bayönder, kuşkusuz Atatürk'ü simgelemektedir" (sayra 64). Konuya açıklık getirelim: 21 Haziran 1934 tarihli "Soyadı Kanunu"ndan sonra 24 Kasım 1934'te TBMM'nin kabul ettiği 2587 sayılı yasayla Büyük önder'e Atatürk soyadı verildı. "Bayönder"in libretto yazarı, metni kaleme aldığı sırada öyküdeki kahramanm adını bu değerli insana soyadı olarak düşünmüş olabilir; ama operanın bestelendiği günlerde bu düşünce geçerliliğini yitirmiş bulunuyordu. Başka bir düzeltmenin de Bölüm 7'de yapılrnas! gerekiyor. Akses'in Devlet Operası (jenel Müdürü olarak görev almasından sonra 195859 sanat mevsiminden başlayarak bu kurumda oynanan opcralarla ilgili tümceyi okuyalım: "Necil Kazım, 195859 yıllarında Ankara Devlet Operası'nda Salome, Madame Butterfly, ütello veTurandot'u sahneye koydurur. Aynca Carl OrfPun die Klüge{ Akıllı KIZ) VC Menotti'nin Konsolos gibi çağdaş yapıtlan da ilk kez Türkiye'de gösterimcgirmiştir" (Sayfa 146). Bilindiği gibi Ruhi Su, 1952 yılının sonlarına doğrıı tıırııklanmıştı. Sanatçının cşi Sayın Sıdıka Su, 1995 'te yaptığımız bir görüşmede kocasının Konsolos operasına hazırlanırken tutuklandığını anlatmıştı. Ruhi Su, "Gizli Polis Memıım" ya da "Mr. Bayondop Kofner" rolüne çalışıyor olmalıydı. Gerçekten de 195253 sanat mevsimınde, Menotti'nin bu ilginç operası Ankara'yı ayağa kaldırmıştı. Bölüm 7 nin ikinci yansında, Bölüm 8'de ve bir ölçüde B<)lüm 9'da, Akses'in bazı vapıtlanyla ilgili çözümleme notları yer almaktadır. Bunlar, müzikçi ve müzikseverlerimiz için yararlı ve aydınlatıcıdır. "Portreler l"in ve "Itri'nin Ncva Kân Üzerine Scher/o"nun çözümlemelerinc nota örnekleri de eşlik ctmektedir. Yazar, söz konusu çözümlemeleri çeşitli kaynaklardan ve kalemlerden dcrleyerek kitabtna almış; ama metni okurken llyasoğlu'nun, o yapıtla ilgili kendi değer yar gılanna da gereksinme duyulmaktadır. Yazar bu konudaki kişisel göriişlerini, daha çok Bölüm 8'in sonîanyla Bölüm 9'da ortaya koymaktadır. Bunlîu Akses biçemine genel bakış niteliğindedir. Yazarı çözümleme alanında kısıtlayan şey, bazı CD örncklerine karşın bestecilerimizin yapıtlarıyla ilgili kayıtlar babmın dan yasadığımız Doşluktur. Heryapıtı dinleme oianağımız yok; nota yönünden dc sıkıntıdayız. Bestecilerimizle ilgili sağlıklı ve herkese açık bir arşiv ise söz konusu bile değildir. Eksik olan başka bir nokta da Akses biçeminin ilk kuşaktaki öbür bestecilerin bi çemleriyle kıyaslanmamış olmasıdır. Başka bir açıklamayla Rey, Alnar, Erkin ve Saygun gibi yaratıcılann Akses'e göre izledıkleri değişik yollar fazla irdelenmemiştir. Eğerbu yapılsaydı, "Türk Beşleri" tartışmasına açıklık getirilmiş ve Akses'in, "Çalışmakrımız ve tuttuğumuz yollar bambaşkaydı; manada ve runta birleşiyorduk" yolundaki açıklaması (sayfa 181), yerli yerine oturmuş olacaktı. Yazar, Akses'in yapıtlan üzerine ya2ilmış eleştirilere de yer vererck, hocamızın bestecilik yönüne ilişkin bikileri bütünlüğc kavuşturmaktadır. Burada bana ilginç gelen konu, rahmetli Faruk Güvenç in eleştirileridir. Güvenç, 1970'leriıı hemen başında yazdığı eleştirilerde Akses'in dile getirdiği biçemi alaycı ve abartılı bir tavırla betimliyor. "Itri'nin Neva Kârı Üzerine Scherzo"yu ise yerin dibine batırıyor. Buna karşılık 197778 sıralannda kaleme aldığı eleştirilerinde bestecinin Viyola Konçerto su'yla Orkestra Konçertosu'nu göklere çıkanyor. Oysa ki Scherzo, en azından adı geçen yapıtlar kadar renkli, canlı ve ilginçtir. Nitekim tlyasoğlu da yapıtın son yıllarda sık sık seslendirıldiğini ve keyifle clillendiğini, hiç duraksamadan belirtmektedir. Son çözümlemede diyebiliriz ki dünyada ve bızde tanık olunan çevresel ve ahlaksal kirlenmeler, doğal felaketler, ekonomik çöküntüler, savaşlar ve terör olayları, bireyj gerçek bir umutsuzluğa düşünnüştür. Ulkemiz, bu umutsuzluğu doğuran olgulann tam ortasındadır. Gericilik almış yürümüştür. Aydınlanma uğrunda harcadığımız çabalar, istenen hıza ulaşabilmiş değildir. Halkı uyarması gereken gazetelerimiz, tabaktencere satışıyla uğraşmaktadır. Müzikçilerimizin durumıı ise daha da üzücüdür. Müzikle ilgili kitapları ve yazı lan, genellikle bu sanatın meraklıları okur. Sanatçılarımız arasında müzik kalkınma sının geleceğine ve devletin izlediği müzik siyasasına ilişkin olarak düşünce üretenler azınlıktadır. Bu karamsar tablo içinde bclgeleştirilen Necil Kazım Akses kimliğı, herkesi yüreklendirmclidir; çünkü t), bugün kıyasıya cleştirdiğimiz Türk tonlumun içinden gelmiştir; sağduyunun, tükenmek bilmeyen bir gücün, çalışkanlığın, yaratıcılık alanındaki verimliliğin ve yüksek bir aklm sahibidir. Yine bu olunısuz ortanıda Sayın llyasoğlu'nun, değerli bestecimizi bütün yönleriyle tanıtabilme uğrunda harcadığı ça ba ve kılı kırk yararak yaptığı çalışma, en azından Akses'i tanımış olmak kadar yüreklendiricidir. Yazarımızı candan kııtlar, müzik dünyamız adına kendisine içtenlik dolu tcşckkürlcrimi sunanm. • ' CUMHURİYET KİTAP SAYI 451 SAYFA 6