Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
r seçme uygulamasım mrdürmek yalntzca scçkinlerin çucuklarınt cğıtscl olarak ilcrleyehılmesım güvcnceye bağlayacak; höylecebirseçkin, cgcınen sıtııjı yeniden ürc tecektı (iıneIitstdN halkı kcndilerıni yinc cjjftim dızgesinin ve daha yiiksek ekonomık vc uyasal taflann dıştnda kalmaya tnahkum edtlmış bıtlacaklardı. Bu ncdcnlcrlc, Portekızce'yı üg'retını dılı olarak kullanınaya alma^ıklar gchrcn öncrilersundum." (s. 169) P. Frcirc, yabancı dillc eğitime kesinlikle karşıdır. DiJin kişinin kcndisi olduğıınıı bilir. Kişiyi kıırtarmak, dili kurtarmaktan geçer. Her kültür kcndi dilindc yaşar. Sömürgecilerin dilini kullanmakla onların kavranılarıyla düşünme ağına düşeriz. Kendi diinya görüşümüzü dcğil, sömürgecilerin kavranılarıyla oluşmuş diinya görüşünü yaratırız. Bu da onların dizgeleriyle oluşmuş bir kimliğe yol açar. Bu kimlik nc kadar bi/imdir? "Clercekte sömürgecilerin dilini ögretimin tck aracı olarak kıdlanmayı sürdürmek, kültiirel egemcnliğtn \ürme\ınidcsteklcycn manipülatıf stratcjilcr sıiğlama yı sürdürmek âcmektır" (s. 177) ifadesindcn de anlaşılacağı gibi Batı sizi kcndi di linı kullandığınız sürccc yönlcndirebilme gücüne sahiptir. Sizi tek koruyacak kendi dizgcnizdir yanı dilinizdir. "Kültürlerini vc tarihlcrini yeniden kendilerinc mal etmek gibi meydan okuyucu bir görev, bu insanların gerçekliğini yadsımış ve onların kcndi iletişim araçlannı ortadan kaldırmaya çalışmış olan dil aracılığıyla gerçekleştiremez.' (s. 174) [Paragrafa "Batı gibiolmak" diyebaşlayacaktım; ama refcransı yinc Batı'ya vcrdiğimi görüp kısırdöngümüze bir nokta koyarak başka bir giriş yapıyorum.l "Biz olmak" için kcndi dilimizde eğitim yapmalıyız vc kcndimizi yeniden biz yazmalıyız diyor l'reire. Aynı gcrçeklik bizim toplumunuız için de geçerlidir. Yabancı dil eğitimi, yabancı dil bilmek bizdc dc bir ayrıcalıktır. Yabancı dil biliyor olmak sınıf farkı yaratmakta, akademik kariycr bilc buna baölı olmaktadır. Bir akademisyene, başlangıçta yabancı dil sınavının uygulanması bu anlayışın bir dcvanııdır. Kişinin ürettiği değil de dil bılip bilmemcsi sorgulanıyor. Bunun bir başka uzantısı da akademisycnin yabancı literatürdeki yeni sorunu. Kcndimiz olnıak için bile Batı referansı na ihtiyacımız var: Scn (Batı) bak, ben (?) bcn olmuş muyum (!) P. I'reire, bu kitabında çok şey söylcr eğer kitabı okuyabilirseniz çünkü bu kitap okunması güç bir kitap. Şpyut bir dizgc kullanılmış. Çcviridcki Öztürkçe tcrcihi de bu kitabın okunmasını biraz daha güçleştiriyor. Ahmet Ozer'in coaul valmzlmı mr Ahmet Özer, son kitabında geçmişe bakıyor daha çok. Geçmiş zaman kip'li söylcyiş ağırlıkta. Bu içinde gizliden gizliyc bir iç çckişi barındırsa da geleceğe olan uzantıları dışiamıyor. Daha doğrusu "geçmiş"e geçmişin içinden değil, bugünden bakıyor; bugündeki geçmişi somutlamaya çalışıyor. FAHRETTİN DEMİR kin nitelemeleri içcren bu sözcıiklerin imlediği kavramlar, bir geçişme içerisinde bütünleştirir insan ve doğayı. "Söyle Yüzüm Tanığımsın'a adını veren şiirdc olduğu gibi "yüz" farklı çağrışımlar, değişik açılımlara kaynaklık eden çoğul biranlamyüklemesiniimliyor." Kimi zaman bir sinema perdesidir, birbiri peşi sıra film kareleri geçer; yaklaşıp uzaklaşarak. Bulanıklaşır kimi zaman, görüntüler donııklaşır. "Al yüzüm seyreyle alcmi, alcm de seni" der gibi gezdirir yüzü nü ilişkiler ağının karmaşık yapısında: "bir gün sevdiği(m) kadının yüzü yansır mektuplara". Bir başka yerde, insanın gcçmiş serüveninden günümüze yansıyanlar alev olup "dökülüyor yüziimün atlasından." Acıların, scvinçlerin, üzünçlerin haritası çıkar yüzüne insanın. Ya da yüzünden yansır tarihe, doğaya, insana ve insan ilişkilcrinc. Bircyselliğinin izlerini çentiklerle kanatarak çizer yiizüne: "yüzüm suçumuzu gezdiren meydan kırılır içimizi yansıtan aynalar.' Yetmişli yıllann önde gelen bir şairi sıyor." Ahmet Ozer'in şürinin bir başka özclliği de insantarihdoğa ekseninde kota rılıyor oluşu. însanın dramı ya da bircyin trajedİM Bizans'tan kalnıa bir hapis hanenin avlusunıla îkinci Mchmct'in gül koklayan tablosuyla örtüşür. "TabakhancDeresi"nin yanıbaşında yiikselen surların duvarları bir "paJmiye"yi kuşatır: "hücre avluya bakar/ avlu bizans'tan kalan surlara yürcği avucunda bir jandarma bakar alcvden aylara II. mehmet bir gülü koklar gibidir yeniden tan atımında" Bu tarihsellik "Taceddin Bin İnsan "da olduğu gibi cvrcnsclle de ilmikleniyor. "Aşklar Yedeğinde Omrümüzün" ikinci bölümünü oluşturan "Taceddin Bir insan" bir destan şiir. 1914 seferberliğinde: "ve dünyayı ikiye bölcn paylaşımın alevlere saldığı insanlardan biridir taceddin" Ahmet Ozcr, Taccddin'in seriivenini. tarih, doğa, insan ve evrensellik bağla mı içerisinde şiirleştiriyor. Tarihscl olaylara takılıp kalma yerine, insanı ön pla na çıkarıyor. Otuz yıllık şiir birikiminin son halkası "Aşkın Taçyaprağı". Bir konuşmasında "istediğim, hedeflediğim §iire bu kitapla ulaştım" diyen Ahmet Ozer'in " Aşkm Taçyaprağı" kcndi şiir çizgisi içerisinde bir hesaplaşmn nın izlcrini dc taşıyor. Bir başka dcyişlc otuz yıllık şiir işçiliği O'nu getirip bir hesaplaşmanın ortasına bırakıyor: "kar yağıyor sessizliğin ortasındaki scsime dün suydum/bugün yangına dönü şüyorsözüm" Kcndindcn çıkışla çoğulu, ötekileri kuşatmaya çalışıyor. Kişisel tarihine iliş kin çizgileri, ayrıntıları yakalarken çoğullanıyor, paylaşıyor. Aynı şiirin bir ye rinde "her şey yarım kalacak biliyorum/ yaşam pusu kuruyor yüreğime" derken bir başka yerinde "bcn'uen "biz"c geçiyor: "bir yanımız hep ayakta kaldı di reşken/ bir yanımız örsünde dövüldü tarihin" Bu noktada şu söylcnebilir mi, bilmiyorum: Son kitabında Ahmet Ozer, geçmişe bakıyor daha çok. Geçmiş zaman kip'li söyleyiş ağırlıkta. Bu içinde gizliden gizliye bir iç çekişi barındırsa da geleccğc olan uzantıları dışiamıyor. Daha doğrusu "geçmiş"e geçmişin içinden değil, bugünden bakıyor; bugündeki geçmişi somutlamaya çalışıyor: "şimdi onlardan kalan anılar gecenin kanatlarıyla dökülüyor ma sama zamanı kemiren kolumdaki saate ışıyan bir kaleme/el yazımı gezdiren defterlere bir ömrü nakışlayan çizgilerine yüzümün" tnsanın yaşama direnci, yıkımlar, kırımlar içinde Dİİe boy veren, kendini du yuran bir ezgi olarak yayılıyorsa yaşamın kılcal damarlarına ve "o gün/ dün yayı sular kundaklasa/ ve Hiroşimalar yeniden yaratılsa" bile dostlukların tazeliği, "buğdayın ve toprağın sonsıızluğu"yla ağız uolusu: "kuşlara/ çiçeklerc vedünyaya merhaba" diyebilmenin adıdır şiir. lşte Ahmet Ozer'in şürinin özü ve özeti... • Aşkın Taçyaprağı / Ahmet Ozcr/Bıl gı Yayınevı / 5>î s. SAYFA 17 Y Özet olarak P. Freiro, 1) Okumuij/entclektüel/öğretmen bir ayrıcalıklı değildir, halk/öğrenenle eşittir. 2) Kesin doğru yoktur ya da doğru kimsenin tekelinde değildir. 3) F.ğirim ideolojiktir. 4) Eğitimi yabancı bir dille yapmak yabancılaşmaktır. 5) Tam Dağımsızlık "dil"den geçer. 6) C)ğrenen öznedir, nesne dcğil. 7) Okuryazar olmak özgür olmak değildir, insanın sesi, tarihi ve geleceği ilc ilgili hakkını kazanma savaşımında var olmak ve etkin olmaktır. X) Okuryazar olmak yalnızca teknik bir beceri değildir; aynı zamanda birey olmaktır da. • (1) Cumburiycl Kıtaf), Sayt 436,2')Ila ziran Vm, s 11 (2) Paıtla Frcirc Donaldo Maccdo, Okurycızarltk, (Çcv.. Scrap Ayban), Im gc Kıtahcvı, Ankara I V , , 2W \ VV (3) DanıclPcııuüL, Rumaıı (jıbi, (Çcv : Mustafn Kandcınır), Mctıs Yayınevı, htanbul !'J9N. C U M H U R İ Y E T KİTAP SAYI 451 etmisli şiirin önde gelen adlarından Ahmet Özcr. Yctmiij öncesindeıı tutkuyla bağlandığı şiir serü venini, yatağını genişleterek sürdürüyor. "Aşkın Taçyaprağf'na gelinceyc kadar, "Ayrı Bcraberliklcr" (1981), "CîünleDokunan" (1984), "Gcccnin Kanayan Ye rinden" (1987), "Söylc YüziimTanığımsın" (1990), "Aşklar Yedeğinde Ömrü müzün" (1995) dtıraklarından gcçiyor, "Aşkın Taçyaprağı"na (1998) uİaşıyor. "Ayrı Bcraberli.kler'Me 1981 Ncvzat Üstün Şiir Başarı ()dülü'nü vcOmcr l'aruk ToprakŞiirOdiilü mansiyonunu, "Aşklar Yedeğinde Omrümüzün" adlı dosyasıyla 1993 Yunus Nadi Yayımlanmamış Şiir Kitabı Ödülü'nii Hüseyin Yurttas'la payla^ıyor. Kimbilir belki bu gelişmcfcr dir, 1980'lcrdc yctmişlilcri şair saymayan 'I'uğıul Tanyol'a "Yaşasın lidebi yat"taki o satırları yazdıran. Tuğrul Tanyol, 80'lerde Yeni Düşün dergisindeki bir söyleşide bunları şair bile saymazken, Yaşasın Edebiyat'ta aynı şairlerle il gili şunları yazıyor: "Bu şairlerin birçoğuna haksızlık yaptığımı ijimdi daha ra nat görebilıyorum. Yalnızca onlara değil, bu iki kuşağın (6070) sıkı sıkıya bağL oldukları 4O'lı yılların toplumcu şairlerinin birçoğıına da haksızlık yaptığımı söyleyebilirim." tşte bu haksızlık yapılanlardan birisi dc Ahmet üzer. ütuz yılı aşkın şiir serüveninde öz aynı kalmakla birlikte, bir ana yatağın içinde dcvinerek, değişik uğraklardan geçin güniimüze ulaşıyor. Açık vc aydınlık bir şiirdir Ahmet Ozer'in şiiri. Yaşamı es geçen, kendi labirentlerinde dönenen anlayı^a yüz vermez hiç. Okura bulmaca çözdürmeyeya da bilinçaltının puslu karanlıklarında pusulasız bırakmaz okuru. Anlamı öne çıkaran, duru bir şiirin izini sürer. Sözcüklcrin vaşamla sıkı sıkıya kenetlcndiği, yaşamla sürekli yüzlcşen bir şiir anlayışına sahip. Insanla doğayı, toprakla suyu harmanlayarak yaşamın binbir yüzüylc yüzleşiyor. Bu anlayışta sözciilderin önemli biryeri var. Bu duruluğu ve say.damlığı öne çıkaran sözcükler Ahmet Ozer'in şürinin anahtarları: "bir fotoğrafta duruyorsun scvgilim yüzijıule dünyanın bütün denizleri bir martı kanadından/kelebeğin özgürlüğürıdcn akıyor bu dalga sesi yurcğinc" Ahmet Ozer'in şürinin anahtar sözcükleri vaıdır dcdık: Yüz, göğüs su... bıınlardan birkaçı. tnsana ve doğaya iliş Duruluğu ve saydamlığı öne cıkaran sözcükler Ahmet Ozer'in şlirinln anahtartan. Bu sadece Ahmet Ozer'in yüzü değildir. O'nun sair bireyliğinin çoğullanmasıdır bir anfamda. Bu "yüz" insanın, insanlığın, şiirin yüzüdür. Bu "yüz" aynı zamanda Ahmet Ozer'in şürinin kanatlandırıcısı, uçuşturucusu, bir başka anlamda dönüştürücüsüdür. "bir yüz karanlık denizlere maviyi taşır martı kanatlarıyla dünyanın en soğuk gecesinde çocuk yüreğim ayaklanır" ya da "sularduruyken bulutlarpamuğa kesmişken temmuz güneşinin ortasında/ yüzün yüzümlc çakıştı" Kimi zaman bir yüz, bir yaşamın anahtarını sunuyor; biryiizde, "birömüryansıyor ckrana/ ölümle yaşamın gelgiti yan