Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Kapak konusunun devamı. m~ mel özelliklerinden birisi olan iktidarı anlatmasını beklemekten daha doğal ne olabilir? Kitap "însanı, bıltnmcyenin dokunuşundan daha çok korkutan hiçhırşey yoktur" cümlcsiylc başlar. 1 iepimiz bilinmeyen bir şeyin bizc dokunmasından korkanz. Bu korkudan kurtulduğumuz, hatta tanı tersine bilmediğimiz, tanımadığımız kişilerin bedcnini bedenimizde hissetmekten hoşlandiğımız tek ycr kitle 'dir. Son derecc gizemli bir olgu olan kitlenin korkunç bir çekim gücü vardır. Bir kez oluşunca herkesi içinc almak ister. Insanlar bir kitle oluşumu gördüklerinde ona katılabilmck için can atarlar. Peki neden? Bu sorunun akadcmik bir yanıtını bulmak istiyorsanız boşuna zanıan kaybetmcyin, "Kitle ve îktidar"da bu anlamda bir yanıt bulamayacaksınız. Eğer bu tür bir yanıt sizi tatmin edecekse, yanıtınızı Lc Bon 'da, (Jrtega i/Gawt'/'de, Freud'da arayın. Canctti, başka bir anlamda da olsa kitle sorıınu ile ılgilenmiş olan Hermann Broch ile yaptığı bir konuşmada, Freud'un tek bir kitle tiirü olarak ele aldığı kitle türünün aslında "panik" ve "kaçış" kitlesi olarak ikiye ayrılması gerektiğini söyler ve antilopları örnek gösterir. Bunlar bir tehlike anında birlikte kaçarlar, panik halinde değillerdir, kitle olma özelliklerini kaçarken de korurlar. Bu tespit üzerine Broch'un yanıtı ilginçtir. "Nereden biliyorsunuz? Siz antiJop musunuz?" Bu konuşma Canetti'nin kitle ve iktidar olgularını kavramada kullandığı yöntemi gösterir. Genel bilimsel akılcı yöntemin tersine, Canetti araştırmanın öznesi ile nesnesi arasında kesin bir ayrım yapmak istemez, tarihselci bir bakıs açısından kaçınır. Bir sosyal bilimci olarak çalışırken de edebiyatçı olduğunu unutmaz. Kendisini "dönüştürmek" suretiyle, incelediği hayvan ya da insanların kimliğine bürünür ve onların özünü kavramaya çalışır. Bu tavır Canetti'nin her türlü iktidara karşı cıkışı ile de yakından ilgilidir. Akademik ' bilimsel" yöntem de karşı çıktığı iktidar biçimleri arasındadır. Kullandığı muazzam genişlik ve yoğunluktaki kaynaklar bilimsel olmasına rağmen, kendisinden önceki hiçbir kurama gönderme yapmaz, bilinen hiçbir sosyolojik terim kullanmaz. Kitaptaki terimler Canetti'yc aittir. Sonuçta "şiirsel antropolojik" diye nitelendirilebilecek bir yapıt çıkar ortaya. Bu da "Kitle ve tktidar"ın akademik çevrelerdc şüpheyle karşılanmasının, hatta görmezden gelinmesinin nedenidiı. Canetti kendisini bir "ölüm düşmam" olarak adlandınr. Çünkii insanoğlunun yaptığı biitün kötülüklerin ardında ölüm korkusunun yer aldıfiına inanır. lnsan ölıimlii olduğunun bilincindedir. Bu dünyada ne yaparsa yapsın sonunda öleceğini bilir. Olüm iscen kötü insanın dahi nak etmediği bir ce/.adır, daha ağır bir ceza olamaz. Onceden en ağır cezaya mahkum olan insan her türlü kötülüğü yapabilecek niteliktedir. Olüm korkusu ancak "hayatta kalan" olmakla yenilebi lir. Başkaları ölürken lıavatta kalan insan, ölümle giriştiği savaşın niç değilse bir çalışmasını kazanmısj demektir. Böyiece kendisini daha güçlii hisseder. Mııtlak iktidar ise ancak öfümsüzlükle saölanabilir. Her iktidar sahibinin gönliinde ölümsüzlük isteği yatar. Değişik yöntemlerlc ölümsüz olmaya çalışırlar. iktidar denilen olgunun,temcfinde iste bu anlayış yatar. 1 îayatta kalan olmak isteyen iktidar sahibi daima ölüme ihtiyac duyar, sürekli hayatta kalan olmak, sürekli öldürmek zorundadır. "Olümortadan kaldırılabilseydi" der Canetti "iktidar çok zararsız SAYFA 4 Kitle ve İktidar olurdu." Bu nedenle Canetti'nin ölüm düşmanlığı, umutsuz bir çaba olmakran çok ya şamın olumlanmasıdır. Ölüm korkusu, insanın ilk ortaya çıkışından beri bütün insan eylemfiliğinin temel nedenidir. Hatta hayvanlarda da görülür. Kuzıı yem olmamak için kurttan kaçar. Kurdun niveti kuzu için bir "kaç" ya da "ölüm emri" niteliğindedir. Kurt kuzuyu yakalamak, parçalanıak ve bedenine katmak, yani hayatta kalan olmak ister. Kuzunun canını kendi canına katarak ölümü yenmek ister. O halde iktidarın en önemli unsuru emirdir ve emrin kökeninde "kaç emri" ya da "ölüm emri" yer almaktadır. "Etnir dildcn de cskidtr. 'Kurt ile kuzıı arasında yaşananlar her türlü iktidar olgusunda gözlenebilir. Burada çizilen "insan" imgesi bazılarının hoşuna gitmeyebilir. Canetti'nin çizdiği insan imgesinde, "çagdaş" insan ile sürüler halinde avlanan insan, hatta hayvan arasında hiçbir fark yoktur. İster çağdaş, ister ilkel olsun bütün insan topfuluklarında aynı ilişkilcr geçerlidir; iktidar emirle sağlanır. Değişen yalnızca ölüm emrinin evcilleşmiş olmasıdır. Çağımızda artık doğrudan ' ölüm emri" verilmez, ama emir her zaman böyle algılanır ve böyle algılandığı için de emri alan insanda "diken" bırakır. Herhangi bir emir ahndığında kısacık bir an da olsa emri yerine getirmeme isteği yaşanır. Işte o an, dikenin saplandığı andır. Dikenden kurtulmak zordur. Ondan ancak, cmrin alındığı kojulların yeniden oluşturulması ve aynı emrin bir başkasına verilmesi ile kurtulunur. Bu nedenle Canetti insanı emir dikenleriyle kaplı bir kaktüse bcnzctir. Emre en çok munatap olanlar ise ne yazık ki çocuklardır. İktidar ilişkileri ise bu döngü içinde habire yeniden üretilir. Istcr hayvanlar arasında ister insanlar arasında olsun, avlanmanın ilk aşaması ava sezdirmeden yaklaşmakj ikinci aşaması ise onu yakalamaktır. Uçüncü aşamada av bedene kattlır, yani yenir. Yem olmak ile kavbetmek anlamlannm Türkçe'de "yenilmek" gibi tek bir sözcükle ifade edilmesi yalnızca bir rastlantı mıdır? Bilinmeyen bir elin dokunduğu insan kendisini yenilecek bir hayvan gibi hisseder. O artık "ölüm emri" almış gibidir. Bu duygudan kurtulunabilecek tek yer kitleuir. Kitle içinde alınan emirler diken bırakmaz, insan o emri hemen yanındakine aktarabilir. Ayrıca, kitle içindeki insan geçici de olsa dikenlerin yarattıöı acıyı unutur, de^arj olur. Kitlelerin yıkıcdığı vc yakıcılığı insanların deşarj olmasına hizmet eder. İktidar sahibi, yani emri veren kişi de verdiği emrin karşısındakine diken bıraktıfiının ve onun ilk fırsatta bu dikenden kurtulmk istediginin farkındadır. Yani emrin dikenlerinden kurtulmak için, o da iktidar olmak isteyecektir. Bu ' nedenle iktidar sahibi sürekli tetikte ol mak, iktidarını korumak zorundadır. tktidara sahip olmak isteyenler ise niyetlerini belli etmeyeceklerdir. Bir avcı gibi kendilerini olduklarından farklı göstermck ve bir maske kullanmak suretiyle iktidara (ava) yaklaşacaklardır. iktidar sahibinin ise kendisini farklı göstermek gibi bir şansı yoktur. O zaten iktidardadır, onun tek amacı diöerlcrinin maskelerini düşürmek, gerçek niyetlerini ortaya çıkarmaktır. "Şizofreni" denilen ikti Elias Canetti aen bir başyapıt dar hastalığı bu duygunun aşırıya götüriilmesiyle ortaya çıkar. Canetti'dc iktidar ve kitle arasındaki ilişkiler pek belirgin değildir. Yapının ortaya çıktığı yıllarda Almanya'da yaşanan olavlar göz önüne alındığında, bireyleri kitleselleştirmenin en önemli iktidar araçlarından biri olduğu söylcnebilir. Modernleşmenin en temel olgularından biri olan bireyin, Hitler ya da Mussolini tarafından denendiği şeklinde yok edilmek istenmesi karşısında Canetti'nin duyduğu endişe "Kitle ve tktidar"ın ortaya çıkış,ındaki cn önemli etkenlerdendir. Gerçi faşizmin ve Nazizmin bu giriijirni basarısızlıkla sonuçlanır, ancak iktidar sahipleri, tek başına düşünen ve karar vereDİlen özgür bireyi kitle içinde yok etme isteklerini günümüze dek korurlar. Canetti 'ye göre birey, artık "tüketici kitlesi" içinde yok edilmek istenmektedir. I latta bir adım daha ileri gidilerek, insanların 21. Yüzyıla girerken "tüketici" konumlarını da yitirmekte oldukları söylenebilir. Tüketicilik belirli bir oranda etken olmayı gerektirir. Oysa tek örnekleştirilen insanın beynine, yüreğine, bedenine iktidarın uygun gördüğü düşünce, duygu ve davranış biçimleri yerlestirilmektedir. Iktidar ve şiddet arasında da belirli bir Hftldar ve donüşüm ilişki kuran Canetti, "Şiddet acele etmezse adtna iktidar denir" der. Ancak iktidar, önemli ölüm kalım anlarında yeniden çıplak şiddet halinedönüşür. tktidardan kurtulmak isteyen bireyin tek bir amacı bulunmaktadır: Dönüşüm... Birey, ıkridar sahibinin tehditleri karşısında hayatta kalan olabilmck için dönüşmek, yeni koşullara ııyum sağlamak zorundadır. Iktidardan kaçabilmesi ve hayatta kalan olabilmesi onun bu dönüşüm ycteneğini geliştirmektedir. Bu bağlamda insan, "dönüşüm yapabilen hayvan" olarak da tanımlanabilir. I ler insan dönüşüm yete neğine sahiptir. Bu yeteneğin kullanımında olıışan bozukluklar psikolojide histeri, mani ve melankoli gibi adlarla anılır. Dönüşüm iktidar sahibi için tehlikelidir. Bu nedenle bazı dönüşümler iktidar sahipleri tarafından yasaklanmıştır. Canetti iktidar olgusunu açıklayabilmek için insanların duruş ve oturuş biçimlerini inceler. Duruş biçimleriyle ik tidar arasında belirli bir ilişki bulunmaktadır. iktidar sahibi zamanı da iktidarı altına almak ister. Onun düşlediği büyüklük, gerek bireysel olarak DÜyümeyi gerekse de nicel olarak daha gcniş kitleleri denetleme isteğini içermektedir. Bu geniş kitlenin nclerden oluştuğu hiç önemli değildir. Bazıları para, bazıları insan, bazıları nesne, bazıları ise unvan biriktirir. Bütün bunlann hepsi, üzerinde iktidar olunmak istenen kitleyi oluşturabilir. Yazarlar da hayatta kalan olmak isterler. Onlar da ölümsüz olmak, öldükten sonra en azından 100 yıl daha okunmak isterler. Onların hayatta kalan olabilmesi yaratıcılıklarına bağlıdır. Yapıtları ölüme karşı direnmek, mümkün olduğunca yaşam içermek zorundadır. Bu nedenle, yaratıcı kişiler iktidar olabilmek için Olüm düşmatN CUMHURİYET KİTAP SAYI 452