02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

M. GÜNEB DEMİRAY O r yle türküler vardır ki, tarihin bir dönemini aydınlatır; dizeleri ve kendinc özgü ezgileriyle geçmişteki o acıh zaman dilimini yüreğimize sıvayarak bizi hüzün ırmaklarına bırakırlar. Rize geçmişin özetini sıınar, geleceğimize ışık oiurlar. Bu eski duyuşlann, çağrışım ağlarında dolaşır, halkın çığlığını, derin afiıdını içtcn duyıımsanz; ıstırap sekisinde insanlığımızı algılarız yeniden. Bir böluJc de türkü ilk Dünya Savaşı'nın doğurduğu acıları dile getirir. Çoğunlukla Yemen.Çanakkaletürküleridirbunlar. Bu çileli yılların yanık havalan. Tanık türküler o kanlı günlere. Anadolu yaylasından gidenleri yutan kızgın çöller çok yürekler yaktı. "Gençliğim eyvah!" diyen niceyigltlertoprağın bagrına düştü. Ağıtlara bulandı analar, gelinler, bacılar... tşte gidip de gelmeyenlerin ağlatılannı yeniden yaşıyorıız zaman zaman. Söz güzelliği ile örülü bu ezgisel duyuşlar elbette bizi bir yurt erdemine götürüyor, insan scvgisinc vc duygu yüceliğine erdiriyor. Ama öte yandan da bir tutam hüzün, acı bir özlem, ayrılık kokan bir ölüm tortusu bırakıyor içimize. Vc yine öyle yapıllar vardır ki, yakın tarihimizdeki yıkım ve kınlan, acı gcrçekleri neden ve niçinleriyönümüze serer, bizi uyanık olmamız için silkeler ve geleceğimizi aydınlatırlar. Bir bilinç tohumu ekerler yaşama serüvenimize. Zeytindağı'ndan Yaban'a Tüpk'ün Atesle İmtiham "Zeytindağı" Osmanlı'nın çöküşünü ve bir düşün trajik birişini; "Yaban", yüzyıllardır göremediğimiz anayurt Anadolu'nun savaş yıllarındaki çiplak ve acı gerçeklerini; "Türk'ün Ateşle Imtihanı", Mustara Kemal'in öncülüğünde Anadolu'nun kurtuluşunu ve yeniden kuruluşunun ilk adımlarını tanıklayan temel yapırlardır. Ayrıca bu üç yapıt, çağdaş kültür tarihimizde oirbirini tamamlayan ve bütünleyen ana yapıttır. : onlar, Araplık, Şeriflik, Yahudilik, \ Iıristiyanlık, küktetıci Müslümanlık ve Vahabilik üesindedirler, Batı devletlerinin güdümünde yönlenirler. Araplık akırrunın ba!}lıca ocağı olan "FJlâmerkeziye Cemiyeti" etkin işlevler yapar, Osman lı'ya karşı durur. Cemal Paija'nın çöldeki "tmar ve ıslah siyasetleri" boşagider. Şam'da bazen (lemal Paşa ve Karargâh onuruna "sııare"ler düzcnlenir. Söylevler, şiirler, ka sideler, hepsi Cemal Paşa için, hepsi övme yanşı. Bir fjeyh Esad vardır. Sürgünler yaşamış, sonunda milletvekili ve Mısır miif Osmanlı dönemlnde glrdlğlmiz Blrtnci Dünya tüsü olmustur. Yan Savaşı çıkmazının blrkesitlnl Falih Rifkı, zeytlndağı adlı basvaprtında yargılayarak, sorgulayarak halk, yarı rikir ada açıklar blze. mı bir dalkavuk, Yedck Subay sonra Enver Paşa, Falih KıfkıZeytin Cemal Paşa, iki karargâhın subayları, birdağı'nın tepesindedir. Bu büyük tmparakaç kıımıay, uzun kiuahL Mcvleviler, bir torluk ana unsur Türk'ten o değin uzak ki. de Ermeni garson Muhammed'in mezanHalcp'tcn bu yana ne Türkçe konuşulur, nı ziyarete giderler. Yazar gözlemlerinden ne Türk adı geçer. Suriye, Filistin ve 1 li birtakım düşünlerevanr: "...Medine Aracaz'da "Tiirk müsünüz?" sorusuna, "Fsbı'nın eli cebinize girmiş kadar, durmaktaöfunallah!" diye yanıt verilir. Osmanlı sızın paranızla oynar. Ne için alır, ne kaaskcrlcri vc yazanmız çöl ülkclcrindc tudar alır, ne zaman alır, habcriniz olmadan ristler gibi dolaşırlar. Türkleijmiş hiçbir haraç vcrip gidcrsiniz. (s. 59)", "...Asıl Arap görmez yazar, ancak Araplaşmış Müslüman şchri, din şeyhlcrinc hiirmet Türklcrc rastlar. "Eğer medrese ve şuurulıınan, dini sanatlaştıran, asilleştircn şesuzluk devam etmiş olsaydı, Araphğın hir lstanbııl olduğunu Medine'de büsbüAnadolu yukarılarına kadar gireceğine tünanladım. (s. 59)", "...Şakadeğil, Islam şüphe yt>ktu. (s. 33)", "...Osmanlı tmpaemperyalizmi yapıyoruz, Arap cenbiyeleratorluğu, Trakya'dan Erzurum'a dogru, riylc baöırsaklan deşilcrck, ctleri çöl günekoca gövdcsini yan yatırmıj), mcmclcrini şinden kavrulmuş olanlar! Sizler, ey Sarısömürge vc milliyetlerin ağzına teslim ct kamıs'ın buzdağı üstündc donmuş olanmi^, artık sütü kanı ile karışık emilen bir larm kardeşleri, siz hep, pomadh bir yüz sağmal idi. (s. 40)" dcrisininkapladığı boşbirkafanın içindcYabancısı olduğumuz topraklara bizim ki bonıbo^ bir hayalin kurbanları değil mider Osmanlı, kan ve servet akıtır. Oysa 35)", "...Ittihat ve Terakki'nin ne başıboş, ne de bağlı devirlcrinde, ya ananjinin, ya ^alısi istibtladın çilclerini çcktik. Hiçbir vakit belli bir nkir ve düzciı sistcminin mıitecanıs hüküm venüruzunun neolduğunuoıılar da görmcdik. (s. 95)" Devletteyasa ve hııkıık üstünlüğü cgcmcn olduğu sürecc çeteleri yok ctınck ijsten bile değildir. Oysa tttihat ve Terakki, Çakırcıali'ninpeşinesürdü£ü dcvlct kuvvetlcrini bile çeteIcştirmiştir. Şimdi (Jumhuriyet nükümctlcri dcrs alırlar mı dcrsirıiz geç.mişin bu yanlışlarından? Tarih yineleniyor mıı? Cumhuriyet'in 75. yılına üç temel yapıtın çagnştırdıklan Bilirsiniz, yıımincı yüzyılın sosyal dönüşümler getiren en kanlı savaşlarından biri Birinci Dünya Savaşı'dır. Sömürgeedinme, pazar kapma ve çıkar kavgalannın neden olduğu bu savaş ()smanlı'nın yazgısını da çizmiş vc TurK Ulusu'nu var olma savaşunına itmiştir. Bizim Osmanlı dö ncmindc girdiğimiz bu çıkmazın bir kesitini Falih Rıfkı, Zeytindağı (1932) adlı basyapıtında yargılayarak, sorgulayarak açıklar bizc. Yazar, yedck subay olarak Güney Cephesı'nde bulunan Dördiincii Ordu Kumandanı Cemal Paşa'nın yanında görcv yapar. C iördüklerinden ve tanık olduğu olaylardaıı yola çıkarak sağlam vc önemli sonuçlara varır. Osmanlı'nın Al man cmperyali/mi güdümünde girdiği bu savaşın Arap çöllerindeki dramını bize hiçbir tarihçinin bu dcnli ctkili ve canlı sunaınayacafiı bir biçimde çizcr. Ozgün bir biçcm vc ibret vericı rablolarla.. Yakın tarihimizin dallanndan seslenen anılardır bunlar. tmparatorluğun batıs günleridir. Ayrıca burada ( )smanlı siyasal crki vc toplumsal düzeni üzerine nedensonuç yöntemiyle varılmıs birtakım vcrilere ulasınz. Eleştirel, gerçekçi, yurtsever bir bakışın kalcmindcn çıkmiştır bu anılar. Zeytindag'ı'nda diyalcktik bir aydınlığı da yakaladım diyebilirim bcn. Batış, ıımudu yeşertiyor, kurtuluşu muştuluyor. Betiğin satırlarında ilerlerken kurtuluşun gerçekçi ipuçlarını sczdiğimiz oluyor yer yer. Imparatorluk bu savaş yıllannda oligarşinin ve dinsel gericiliğin pençesindedir. "...1914'tc Istanbul havası F.nvcrle kaplı, onunla aydınlık, onunla kapanıktı. Mukaddes cihad, askerlik zorunu, bir de taassup baskısı iJe artırıyordu. Bıyığını kescn bir zabitin mcrkez kumandaniığında dövüldüğünü işitiyorduk (s. 23). "Bu koşullarda ve bu tlüzendeki imnaratorluöun başında kara kara bulutlar dolasıyoruu." ...Almanlarlabirlikteharbegirdik. Askerlik davctlcri climizdc, son bir âlem yapmak üzere, Tcpebaşı bahçesine gittiğimizde Avrupa'dan ycni gclcn, bizdcn yaşça büyiik bir arkadaşımız: " Mahvolduk! dcdi. Nasıl.^ Nasd? Cıörürsünüz... (s. 27)" Aslında ynzlaşmış bir siyasa varılır. ( )nu yürütcn ekip ün vc çıkar pcşintlcdir. Faİih Rıfkı'ya göre:" İttıhat vc Terakkı'vi so rumsuz adamlarsoysu/.la^Lirmı^larJır. (h. SAYFA 12 Sağtam ve öneni sonuçiar l siniz? (s. 65)" Falih Rıfkı Kudüs'te bir Hıristiyan ayininde bulunur, geleneksel törenleri izler. Evet,"... Medine, dini mallaştırmıs vemaddeleştirmiş bir Asya pazan idi. Kudüs di ni oyunlaştırmış bir Garp tiyatrosudur. (s. 65) "Filistin'de Musaoğullan'yla Araplann savaşımıru görür. Yahudiler ta o zamanlar moderrl israil'in temellerini atmaktadırlar bile. Bu büyük Dünya Savaşı'nda Osmanlı hazinesinin büyük bölümünü çöl Arapla rı yemiştir. Çünkü "Çöl bedeviTerinin altın ve kıymetli taştan başka dinleri yoktu. (s. 82) Osmanlı Arap emirlcrini, şeyhlerini, seyitlerini nişanlara boğmuş, onlara kesc kcse altınlar akıtmıştır. Aynca sınır boyla rındaki şeyhlerin göğsünde Ingiliz ve Alman nişanlan yan yana durur. Cemal Paşa çölde Alman uzmanlardan yararlanarak yollar yaptınr, çiftlikler kur durur. Issız çöle uygarlığın ışığıru getirir azçok. Bazen Paşa'nın Karargâhı'na Ma runi patrikleri, altın delisi kumaz aşirct şeyhleri, yarı bağımsız çöl emirleri konıık oiurlar. Yapıtın Çöl Destanı bölümünde Türk askerinin kahramanca savaşı ve çölde ya rattığı uygarlık anlatılır. Ateş ve Cîüncş bölümünde Süveyş Harekâtı'na katılan bölük ve müfrezelerin öyküleri dile getirilir. Bu olaylar, bir subayın defterindeki savaş notlarından aktarılır. Ve sonuç: Bozgun ve çöküş! Bu bitişin o kuşakla birliktc agır ıstırabını yaşar Falih Rıfkı. "Karargâha yirmi yaşında gitmiştim; şimdi yirmi dört yaşında^ım. Umit, hayal ve iyimserlikten yoğuruan bu altın çag, bir dede başı kadar yıpranmış, çileden geçmiş ve ağırlaşmış, onu omuzıanmın üstünde güç tutuyordum. (s. 7)" Bazı devlet ileri gelenlerinin ayaklan top rağa basmaya başlar yavaş yavaş. Kafaları dank eder, gerçekleri görürfer; ama iş iştcn geçmiştir. ' Artık yalnız Anadolu'yu vc tstanbul'u düşünüyorduk. lmnaratoıiuöa, onun büyük rüyalarına, hayallcrinc, Allahaısmarladık! (s. 112)"Dönüştrenindcgi derlerken iki taraflannda uzanan Suriye ve Lübnan'ı sanki safra gibi boşaltırlar. Ccmal Paşa bakımsız Anadolu topraklarını gör dükçe: "Keşke görevim buralarda olsaydı," der. "...Kcşkc vazifesi oralarda olsaydı. Keşke o altın sagnaöı ve enerji f ırtınası, bu durgun, boş ve terkcdiimiş vatan par çası üstünden geçseydi. (s. 113)" Avmpa çölüne gömülen Türk enerjisi herhangi biı planın içine toplansaydı Anadolu dört bcş yılda kalkınır ve gönence ulaşırdı. Öyle ki, "Türk enerjisi, ancak planlaşmış, nizamlaşmış, inzibatlaşmış bir çarka takıldığı zaman mucizclcr doğurur ve Allah gibi yaratır. (s. 134)" Oysa "Türk harbde kullanılmıs, kıymetlendirilmiş, destanlaştırılmış, sulnte ise bırakılmıştır. (s. 134)" ".. .Anadolu hepimize hınc, şüphe vc güvcnsizlikle bakıyor. Yüz binlerce çocuğun memesinden sökcrek alıp götürılüğümüz bu anaya, şimdi kendimizi ve pişmanlığı mızıgetiriyoıuz. Istasyonda birkadın durmuş gelene geçene: Benim Anmed'i gördünüz mü? diyor. Hangi Ahmed'i?.. Yüz bin Ahmed'in hangisini? Yırtık basmasının altından kolunu cıkararak, trenin gidcccği yolun, tstanbııl yolunun aksini gösteriyor: Bu tarafa gitmişti, diyor. O tarafa? Aden'e mi, Medine'ye mi, Kanal'a mı, Sarıkamış'a mı, Bağdat'a mir1.. ...Şimdi Anadolu'ya Batı'dan, Do 5u'dan, sağdan, soldan bütün rüzgârlar bozgun haykırışarak esiyor. Anadolu, dcmiryoluna, şoseye, han ve çeşme başlarına inip çömelmiş, oğlunu arıyor. ...Anadolu Ahmed'ini soruyor. ...Ahmed'i nc icin harcadığımızı bir söyleyebilsek, onunla ne kazandığımızı bir anaya anlatabilsck, onu övündürccck bir halıer verebilsek... l'akat biz Ahmed'i kumarda kaybcttik. (s. 11 3114)" CUMHUflİYET KİTAP SAYI 452 Anadokı msaniannı sonıyor
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle