23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Vc bir kuşak, dağların kara kışında donup, çöllerin ateşinde kavrulun gitmişti. Yazar, kurtuluşu da soru halinde kafamızda uyandınr satırlan arasında. "...Hayır, Türkiye'yi kurtarmak için, Alman zaferi yetmezdi. Enver'den ve Almanlardan kurtarmak lazımdı. Bunu kim yapacaktı? (s. 24) 30 Ekim 1918 Mondros Silah Bırakışması. Vc ardından işgaller. 10 Ağııstos 1920 Scvr. F lazin bir parçalanma. Aına biri yaptı. Toprak mayalanıyordu onun ateşiyle. Yoksııl Anadolu için, Çanakkalc'den Kafkaslara, Kafkaslardan çöllerc koşmuş bir "vatan adamı", bir baş doğuyordu. Bu Mustafa Kcmal'di. 19 Mayıs la yaktı ışığını Anadolu'nun. Misakı Milli topraklannda, Türk anayurdunda andını içti: "Ya bağımsızlık, ya ölüm!" Halk da bunu istiyordu. Çünkü Türk halkı her şeyc karşın ayaktaydı, direncini tam yitirmemişti. Belliydi ki, kurtuluş kan vc tcr üzerinde çiçeklenecekti. Devşirmeci Osmanlı gücünü, parasını yaban ellcre dökmüş, öz yurduna üvey ev lat gözüyle bakmıştı yüzyıllarea. Şimdi artık anayurt Anadolu bir gerçektir önü müzde. Türk ulusunun son topraklan. Vc işte bu topraklarda çctin bir var olma mü cadelesi başlar. Bu savaşm köy bölütünü ekonomik, sosyal ve tarihsel çizgileriyle Yakup Kadri'nin Yaban'ı (1932) türküler bize. Yaban, aç, yoksul ve bağnazlığın gecesinde yaşayan, daha sonra Yunan Ordusu'nun işgaline uğrayan Porsuk Çayı kıyısundaki bir köyün romanıdır. Yaban, Sakarya Savaşı günlerinde Anadolu'nun acı ve katı gerçeklerini çarpıcı ayrıntı vc karaktcrlcrle bize sunar. Yaban, aç, yoksul ve bağnazlığın gecesinde yaşayan, daha sonra Yunan Ordusu'nun işgaline uğrayan Porsuk Çayı kıyısındaki bir köyün romanıdır. Yaban, Sakarya Savaşı günlerinde Anadolu'nun acı ve katı gerçeklerini çarpıcı ayrıntı ve karaktcrlerle bize sunar. lu" bu örenlerde kömürleşmiş insan kemikleri araştırırken Ahmet Celâl'in bu anı romanı oluşturan defterini ortasından yırtdmış, kenarlan yanmış bir haldc bulur. Ahmet Celâl bir konak çocuğu olmasına karşuı vatan yolunda ccphelerde pişmiş, Mehmetçiğin, halkın bir parçası naline gelmiştir. Duyarlı ve bilgili bir aydındır. "Türkiye'nin karanlık semasınua bir sabah yıldızı gibi parlayan" Mustafa Kcmal'e inanmıştır. Kurtulusun ve yurdun simgesidir o. Elinden geldığince köylüyü aydınlatmaya, onlan ulusal kurtuluş ülküsüylc uyandırmaya çalışır. Romanın merkezidir Ahmet Celâl, hcr şey onun gözüyle yansır bize. Bir bakıma Yaban, Türk aydını ile yüzyıllardır kimsesiz ve bakunsız bırakılmış Anadolu'nun hesaplaşmasıdır. Enver Paşa düşlemciliği ile Mustafa Kemal gerçekçiliğinin çarpışmasıdır. Zeytindağı'ndaki "bilim ve vatan adamı"nın Anadolu'daki gördükleridir. "Burada ise, yalnız hakikat. Çıplak, çirkin, kaba, yalçın hakikat!... Boz toprak dalgaları, alabildiğine uzuyor. (s. 23)', "... Hayat ve hakikat Salih Ağa'nın ayaklarında; hayat ve hakikat, Zeynep kadının buruşııkfarında; hayat ve hakikat, muhtann kırçıl sakabnda; hayat ve hakikat, tsmail'in yuvarlak gözlcrindcdir. (s. 56)" Alımet Cclâl, kahvede, duvar dibinde, evde Çanakkale Savaşı'na katılmış Meh mct Ali'ye, Rumcli, Şam, Girit'tc yirmi üç yıl askerlik yapan Bekir Ça^uş'a, Salih Ağa'ya, tsmaife ve daha birçok kişiyc Mustafa Kemal'i ve Ulusal Kurtuluşu, lnö nü Zafcrlcrini anlatır, mütarekenin ağır koşullarmı, Sevr'i, bunlann gctirdiği yıkımı bir bir sayar dökcr. Hiçbirinde ne bir dehşet, ne hayret, ne dc bir ilgi duyma belirtisi görür. Ve sıkıntılara batar. Saün Ağa tipik bir kahramandır romanda. Köy halkını ctkisi altına almış, köyün en zenginlerinden biridir. Tilki gibi kurnaz ve çıkarcıdır. I fak yiyicidir. Giyim vc kuşamıyla da bir dilenciden farkı yoktur. lmam padişah yanlısıdır. Düşman uçaklannın attıklan bıldirileri okur. Bir bildirinin sonundaki: "Biz sizi Halife tarafından kurtarmak için geliyoruz" tümcesini sürekli yinclcr lmam. Salih Ağa servctini kurtarmak, lmam Halife'ye yardımcı olduklarını sanarak vc düşmandan para koparmak amacıyla düşmana yol gösterir, yardımcı olurlar zaman zaman. Halide Edip'in Vurun Kahpeye (1925) romanındaki Kasabanın lmamı Hacı Fcttah Efendi'yle, eşraftan Kantarcüarın Uzun Hüseyin Efendi Yaban'daki köy imamı ve köy mütegallibesi Salih Ağa'nın işgal güçleriyle ilgiü benzer tutumları, Reşat Nuri'nin Yeşıl Gece'sinde (1928) düşmanla işbirliğine giden softalar, çıkarcılar, ilk dönem Cumhuriyct yazınının Kurtuluş Savaşı gerçekleridir. Bu roman kahramanları düş, kurgu dışında gerçcklerin doğrudan yansımalarına dayanır. Nedir o günlerdeki Anzavur, Dclİbaş isyanları, Yozgat, Zile, Düzce ayaklanmalan, Ege'deki düşmancı elebaşılar, fetvası Yunan uçaklanyla Anadolu'ya atılan Dürrizade?... Işte bu gerçek acı sahneler ve bunlann uzantılan bu romanlann cvrenindc ayrıntılı ve yaşanısal olarak canlandırılıyor. Ancak bu kara güçlcr karşılarında ulusal kuıtuluş bilincini uyandıran ve çağdaşlaşmanın savaşımını veren idealist vc kararlı yurtseverleri bulurlar. Bunlar Vurun Kahpe'ye Aliyeöğretmcn,KuvayiMilliyecilcr,YeşilGecc'dc Şalüıı Elcndi, Yaban'tla Ahmet Celâl'dir. Bekir Çavuş bunea askerlik deneyimine karşuı bilisizIİKten kurtulamamıştır. Anadili Türkçe'dir; ama kimligini bilemez hâlâ. "tslâmız elhamdülillâh" der durur. hcmen hemen tüm kcjy halkı aynı yapıdadır. Köy, Şeyh Yusur a sığınır çok zaman. Köylüİcrondanduaalırlar, onungönlünü hoş tutaılar. Scyh yeşil sarıklıların yurdu savundıığtıncıan, Avrupa halkı kraliçcnin Müslüman olmak istediğinden, bizi gelip kurtaracağından söz edcr köylüye sık sık. Bu us dışı söylentiler köye dalga dalga yayılır. Kafalan karıştmr, çevreyi olumsuz etkiler. Süleyman ilginç bir kişilik. Az çok Kcloğlan'ı andınr. Silik, çckingen bir insan. Dostu Memiş'tir. Eşi Cennet'in âşığını koynunda yakaladığında bile eşine karşı suskunluğunu bozmaz. Cennet, Sülcyman'ın boynuna bir kölelik halkası gcçirmiş, otıu kullanmaktadır. Mehmet Ali, romanın birincil kişisidir. Yurt savunmasuıın önemini cski subayı Ahmet Celâl 'den kavramış, cömert, yardımsever, konuksevcr, ancak geleneksel yaşamdan çıkamamış bir köy insanı. Uçüncü evliliğini yapmıştır. Yaban'ın baş kadın kahramanı Mehmet Ali'nin anası Zevnep kadındır. Tarlada, bağda, bahçede kızlanyla, gclinleriyle çalışır durur harıl harıl. Ürettiklerini yemez, ilçe pazarına götürür, satar. Emeti kadın bir zavallı, yoksul dul. Oğlu küçük çoban Hasan'ın babası askerde şehit olmuş. Kızı doğıım yaparkcn can verir. tzmir'in nercsi olduğunu bilemeyecek değin cahil. Onnet, ailc ilişkileri normal olmayan, kı rıtkan.kahkahası bol bir genç kadın. Kaşlanna rastikçckcr, cllcrinekına yakar. Başka kadınlar gibi crkckten iirkiip kaçmaz. Kırtuhış Savaşı gerçektori Köylünün Böziinde Ur Yaban' Nedir ki, Ferit Ccmal Paşa'nın oğlu olan ve en görkemli bir konakta doğmuş Ahmct Cclal Büyük Savaş'ta bir kolunu yi • tirmiş ve Istanbul'a dönmüştür. Otuz iki yaşında cmekli malul bir askerdir. Ancak işgal altiiidaki Istanbıd'da yaşamaya katlanamaz. Bunun üzcrinccmircri Mchmct Ali'nin "Gel beyinı, seni bizim köye götüreyim; buralarda yalnız başına sersebil olursun." çağrısına uyarak köye gelir. Bu köy, Mehmet Ali'nin Haymana'nın Porsuk Çayı kıyısındaki köyüdür. Köy, ba kımsız, geri ve ilkel bir yaşantının içindedir. Ahmet Cclâl köy halîuyla görüşmek ve dobt olmak ister. Fakat köylü onunla bir tiirlii kaynaşmaz. Ahmct Cclâl "birçanak suda bir damla zeytinyağı" gibi kalır. Ve köylünün gözünde bir "yaban"dır o. Dalıa çok Mchmct Ali'nin aracılığıyla gereksinmelcrini karsılar. Bu arada Mchmct Ali'nin kardeşi Ismail'in kansı Eminc'ye yakınlık duyar, bu duygu zamanla büyük biraşkadönüşür. Memlckct, Mustafa Kemal'in önderliğinde Kıırtuluş Savaşı vcrmcktcdir. Bu ncdcnle Mehmet Ali yenidcn askere alınır, Ahmet Celâl büsbütün yalnız kalır. Köy halkı bağımsızlık için yapılan bu savaşa pek ilgi duymaz. Ancak sonunda Yunan ordusu köye girer, yerlcşir, cvlere baskın düzenlcr, köylünün yiyeceklerini zorla elinden alır, yakar, yıkar, kıyıınlar yapar, halka işkencc eder. Ortalık bir cehennemdir. Bu nedenle Ahmct Cclâl vc Eminc birliktc düşman çcmberini yararak kaçar ve mezarlığa sığınırlar. Ama Eminc sol kalçasından vurulmuştur, Ahmet Celâl de sağ böğriinden. Sabaha karşı mczarlıktan çıkıp gitmek isterler. Fakat Emine yürüycmcz. Sol bacağı hareket yapamaz hale gelmişrir. Bunun üzcrinc Ahmct Celâl, köydeki anılaruıı yazdığı defte • rini Eminc'ye teslim cdcr, tck başına, yarı aç, yarı çıplak vc böğründen kanlar sızarak bitmez tükcnmez uzaklıklara doğru yürür. Sakarya Savaşı'ndan sonra düşman ordusu Mıhalıççık, Haymana, Sivrihisar vc çevresinden çıkarılır. Düşman, taş yığınlarıyla örtülü yanık, ıssız bir ören bı rakmıstır. Bu örende cı kıyımdan arta kalan halkın ilkel insanlardan larkı yoktur. Hallde Edlpln, Türvün Ateste Imtihanı romanı. Işte bu sırada Batı Cephesi KumandanlıMustafa Kemalln öncülüğunde Anadolu'nun ğının gönderdiği "Zulmü lnceleme Kurııkurtuluşunu ve yeniden kuruluşunun ilk adımlanna tanık olan temel yapıtlardan biri. Emine, Zeynep kadının gelini. Küçük oğlu Ismail'in eşi. Açık yürekli, ufku geniş, ama köyün dar, geleneksel dünyasına sıkışıp kalmış bir köylü kadmı. Bu kadınlann çoğu kimlik, yurt nedir bilmez. Bunlar, düşmanın ne olduğunu bile düşman köylerine girene dek kavıayamamışlardır. Katı geleneklerin ve boşinanların karanlığında yaşarlar çoklayın. Ahmet Clclâl, ou köy kadınlarının çalışkanlığını ve üretkenliğini gördükçe onlara karşı saygı ve sevgiyle dolu bir yakınlık duymaya başlar. Bu kadınlar, onun gözünde içten çalışmalanyla bir saygınlık kazanır. Onların çalışma biçimlerinden estetik sonuçlar çıkanr. " ...Bu çirkin ve bakımsız tabiat köşesinde, bu kaba saba insan kümesinin bana, adeta, hürmete yakın bir duygu verişi nedendir? Bu insanlar, her gün hiçe saydığım, hor gördüğüm, hatta, bazen de tik sindiğim kimseler değil midir? Fakat, işte, uzaktan çalışışlarını seyrederken, bana, her biri bir büyük hadisenin kahramanı gibi gözüküyor. Bu kadınlan, ben düğünlerdc raksederken de görmüştüm. I lareketleri, hiç bu kadar ahenktar değildi. Dibck başında bu kol sallayışlar, yalak kenarında bu eğilip kalkışlar, yük altında bu iki büklüm oluşlar benim üzerimde eski Mısır ve Yunan taşlarında gördüğüm ritmik pozlar derecesinde bir tesir yapıyor. Oyle ki, Zeynep kadın bunlar arasından aynlıp, bana doğru geldiği vakit, az kalsın elini öpecektim. (s.70)" Romanın ikincil, sıradan kahramanları olarak da Mehmet Ali'nin küçük oğlunu, kardeşi Ismail'i, Memiş'i, Salih Ağa'nın kanbur oğlunu, Bekir Çavuş'un âmâ, cıbz kızını sayabiliriz. Her biri kendilerine özgü öyküleriyle romanda yerlerini alırlar. DOUIIOHMMP VB VUŞ vmn1 Betimlemeler ve eleştiriler romanın örgüsü içinde zaman zaman ve tekniğe uygun biçimde önümüze çıkar. "Anadolu'nun ortası, asıl anavatanın göbeği tuzlu göllerden, kireçli topraklardan ibaret bir çorak ülkedir. Burada, Türk Milleti, çölde Beni Israil'i andınr. S, imdi ise bir cehennem çemberi onu, her tarafından kuşatmıştı. Bütün bereketli ve zengin toprakları çepeçevre elinden alınmıştır. (s. 54)" Ahmet Celâl, Türk aydını adına özeleştiriye girer roman sürecinde. Acı gerçek leri yargılar, birtakım düşüncelere varır: "...Mektengörmüşbir Istanbul çocuğu ile bir Anadolu köylüsü arasındaki fark, bir Londralı tngilizle bir Pençaph I lintli arasındaki farktandahabüyüktür. (s.29)" "... Bu viran ülkeye ve bu yoksul insan kitlesi için ne yaptın? Yıllarca, yiizyıllarca onun kanını emdikten ve onu bir posa halinde katı toprak üstünc attıktan sonra, şimdi de gelip ondan tiksinmek hakkını kendinde DUİuyorsun. Anadolu halkının bir ruhu vardı, nüf uz cdcmedin. Bir kafası vardı; aydınlatama dın. Bir vücudu vardı; besleyemedin. Üstünde yaşadığı bir toprak vardı! Işlctemedin. Onu, behimiyetin, cehlin ve yoksulluğun ve kıtlığın clinde bıraktuı. O katı toprakla kuru göğiin arasında bir yabani ot gibi bitti. Şimdi, elinde orak, buraya hasada gelmişsin. Ne ektin ki, ne biçeceksin. Bu ısırganlan, bu kuru dikenleri mi? Tabii ayaklarına batacak. (s. 91)" Niçinler ve nedensellikler başırruzı tokmaklar sürekli. "... ve bu umumi facia anında hepsine, hatta Salih Ağa'ya bile hakkımı helal ediyonım. Bunlann hiçbiri ne yaptığını bilmiyor.liğer bilmiyorlarsa kabahat kimin? Kabahat bcnimdir. Kabahat, ey bu satırlan heyecanla okııyacak, arkadaş; senindir. Sen ve ben onlan, asırlardan beri bu yalçın tabiatm göbeğinde, herkesten, hcr şeyden ve her türlü yaşamak zcvkindcn mah rum bir avuç kazazede halinde bırakmışız. Açbk, hastalık, kimsesizlik bunlann etra fını çevirmiştir. Ve cehalet denilen zifiri karanlık içinde, ruhlan, hcryanından örüSAYFA 13 CUMHURİYET KİTAP SAYI 452
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle