Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Enver Ercan şiir olan sayıların da gönlünü alır (isterseniz bir de sayıların ve şiirin piri olan llhan Berk'e soralım) ve çocuk bu ya, "6" sayısını annesine benzetir: "Altı / annemi / Freud duysa ne derdiBirazdan başka bir samimiyete geçmek üzere, ben de bir 'yazar samimiyeti' göstererek, "Sürçüyor Zaman"la ilgili toparlayıcı bir cümle yazmak isterim: Bu kitap, ilk açılımlarını sergilemesi ve gideceği yolları işaret etmesi bakımından, bir şairin okurlarıyla hayli samimi biçimde gerçekleştirdiği bir hasbıhal sayılabilir. Bunun çok faydalı bir hasbıhal olduğunu ise aradan neredeysc 10 yıl geçtikten sonra, hem şair, nem okur, hem de benim gibi şiirscverler gayet iyi anlayacaklardır. Evet, "Sürçüyor Zaman" ama, şiir her şeyin üstünden, zamanın bile, geçiyor. "Gözdür âlemi gezer Gönül birincn olıır" Galiba Keskinli Hacı Taşan aöamın söylcdiği bir türküydü bu. Dün akşam televizyonu açınca, yorumu söyleyişi \ lacı Taşan'ı andıran bir 'âşık'la karşılaştım. Unutmuşum bazı sözlerini, yukanya aldığım sözleri duyunca bir kez daha hatırladım. îyi ki dinlemişim yeniden. Bir halk 'âşığV ile bir 'şair' aynı gözü, aynı âlemi, aynı gönlü başka başka gezdirip de gelip bir yerde konaklamıyorlar mı? Iştc o gönül konaklarından birinde de şimdi Enver Ercan duruyor, yeni kitabı "Geçtiği Her Şeyi Opüyor Zaman" (Varlık Yavınları, 1997) ile. Ve /aten daha kitabı açar açma/ Puşkın'ın ikiliğıyle bızi hangi odalarda gezdireceğinı baştan söylüyor: "Oyle candan, öyle içtendı ki sevgimiz / Dilerim bir başkasınca da bıiyle sevilirsiniz." Şairin iyisi de bciyle der, küfredip lanet okuyacak değil ya, iyi bir şair de ahr bu 'aşk'ı, bilene bilmeyene hem bir kez daha natırlatır, hem de daha baştan bizi şiire ve acıya ısıtır Enver'in "Gcçtiği Her Şeyi Opüyor Zaman"ını 1 ay lcadar önce ilk okuduğumda galiba şöyle bir şey söylemiştim: 'Su gibi okudum.' Bir kere daha tekrarlasam ycridir. 199596 arası yazılmış 25 bölümlük uzun bir siir, "Geçtiği Her Şcyi Opüyor Zaman.' Ardından da 5 şiir daha geliyor. Bu kitabındaki 'ustalık', bundan önceki kitabının 'çıraklık' ya da 'kalfalık' olarak adlandırllmasını gerektirmiyor. Bu kitabındaki 'olgunluk', önceki kitabın 'samimiyet'ini ortadan kaldırmıyor. Fakat bu kitaptaki 'adam', belli ki önceki kitabından tanıdıgımız ve sevdiğimiz 'çocuk'. Bir şairi 'adam' eden bir şeyler vardır, duyarım, hissederim, anlarım. Fakat bilcmcm aşk midir, acı mıdır, hayat mıdır, yoksa şiir midir? (Hılmi 1 loca bu yazıyı okuyorsa bizi Necatigil'e gönderir nemen ve belki de şöyle der: 'Zamandır a evladım." O da doğru ya.) Yoksa zaman mıdır? Elbette bu bahiste sorulur: Ya kadınlar? Kadınlar şair eder ki, bunu ben bile biliyorum! Adam gibi şair. Adamakıllı şair. Hem adam hem şair. Demek ki ihtiyacımız var böyle tanımlamalara ve demek ki bazı şiirler bazı şairleri, bazı aşklar / acılar da bazı adamları beklivor. Enver'i bu ikisi de beklemiş olmalı ki, şimdi yukarıdaki tanımların her birine veya hepsine uyan bir 'yakın akraba' var karşımızda. Şiiri'nin kan grubuyla da uyuşuyor gruplarımız: Acı Rh Negatif; Şiir Rh Pozitif. Aşktan zarar, acıdan kâr, şiirden efkâr. Bu yaştan sonra oturup sabahlara kadar içecek halimiz yok ya, nem acıyı küçümsemek, aşkı hafife almak olur bu, galiba kendimizi ve şiirimizi iyileştirmenin tek yolu şiir yazmak. Bu benim fikrim. Galiba Enver de başkalarıyla paylaşmak, dertleşmek yerine, böyle yapmış, çok da iyi yapmış ve şiirle paylaşmış geçen zamanı. C) yüzden de öncelikle teşekkür etmek gerekiyor Enver'e, zamanını böyle 'değer'lendirdiği için, bizi düşüncrek 'defier'lendirdiği için. Bu fikre varmak benim için zor olmadı, sizin için de zor olmayacak: "serin odalarda harfleri / ask ederdik birlikte" der demez daha şair, nep birlikte anlayacağız ki 'sıcak' bir şiirle karşı karşıyayız. Şair mi çağırıyor yoksa biz davetsiz misafir miyiz Dİlmiyorum ya, bu şiir bir 'ev' ve içinde her şeyden önce bir 'insan sıcaklığı' taşıyor, sözcüklerse daha kapıda yüzümüzü buluyor, dumanı üstünde, iyimserliği üstünde ve elbette iyi bir şiir de bunun altında kalmaz, kalmıyor: "cennctc gitmeden de / şansa inandım / Zarnanımızın Bir Şairi iyi kalpli bir sözcük gibi / yazılınca adıma. Artık 'ev'ın ıçindeyız, 'dıl'in dc 'sözcük'lerin de, nasıl halvet oldugumuzu hatırlamıyoruz bile. Kim kimin gurbetinde onu da bilmiyoruz, böyle bir maccraya gönüUü ortak olduğumuzdan beri, şairin 'kim'i olduğumuzu bilmiyoruz ya, bilmemek cn iyisi diyoruz bir yandan da. Onun "bu yalnızlığa zaten zor sığarmışız" deyişini biz de içtenliklc onaylıyoruz. Fakat bir yandan cla bencilliğimize söz geçiremiyoruz: Evin bütün odalarını, mümkünü yok, dolaşacaöız! Şiirin evinde, üstelik bunca sıcak bir dil bulmıışken, böyle bir şiir bulmuşken, dizeler arasında gezmemek için 'şiirsevmez' olmak lazım! "aslolan sözcüklerdir / tabii / gerisi elbette gevezelik / hadi okuluna yazdır beni / bugün harfleri sen dağıt / dilin gurbetindeyiz nasıl olsa / söze tutsak / hangi tümceye başlasak / çıt!.." ediyor. (Soğuyunca kırılmaz, ne dil ne kalp, sıcakken kırılır!) Kalp evi terk eder, kalp evi sözcüklere terk eder, şairse kalp ile kelime arasında artık o hiç bitmeyecek olan gelgite baslamıştır bile. Evde göçebe, kelimelerde yerleşik ve kimsesiz kalan sözcüklerin hem sahibi, hem hiçbir şeyi olan şair, artık geçen zamanı şiire bırakmak üzeredir: "susardım duysun diye scsimi / o sözcüklerini bendc bilerdi / hem de seve seve / seve seve katlanırdım ben de: /sözcüklere kadar yolum var, demek / peki." Netuhaf, yalnızca şiir okumuyoruzda şiirde geçen bütün sözcükleri, vedaları, sessizlıkleri sanki bizde de denenmiş gibi bir bir hatırlıyoruz. Şiirin gucü dedikleri şcy biraz da bu olsa gerek: "bir yüzük verdi bana / hoşçakaı sözcüğünuen / yakarken ardındaki bütün harfleri / ... /anlatmak uzun /... /kimbilir kaç yıl sürer daha / bende o gün." Enver'in şiirini okurken anladığım ilk şey bu: Aşk" Şiipin evinde Kapak konusunun devaını. "Bir Kentin Dışardan Görünüşü" okunmuştur, onun "Bu kent bütün birgün. I ladi gıdelim" dizesinın rehberliğinde şehrı aşağıdan 'şairbakışı' görmeye çıkmıstır:" tpıyle kuşağıyla bizim / gcrisi allah kerim" denilmiştir, "gökyüzünden / kırık duşmüş / bir çift zar" gibi şiir hayli zaman elde tutulmuş ve kentte yeni bir şiir daha açılmıştır. 5) Çocukluğun Samimiyeti: Ve "Sormacalar" şiirinden başlayarak, demek ki o zamanlar Enver 30 yaşında bir çocuktur, yakında çocukluğunun 40. yılını kutlayacak oldufiuna göre hakiki sorulara hakiki cevaplar bulmaya baslamıştır: "Hangi sınıf tatile çıkmaz? / (Bunu ben dc bilmiyorum)". Ben de bilmiyorum. Bilmemek çoğu zaman cevapların en 'hakiki'si degil midir? I Iatta bu sorunun cevabını bile bilmemek. Ve "Hangi şair unutulmaz? / Bir kez hatırlanan" dediği zaman Enver Ercan, bence hem ölü şairlerin toprağını sulamıştır, hem de yaşayan şairlerin yüreğine su serpmiştir. Tanrı ondan razı olsun. "Sayıların Renkdüşümü" şiirinde ise yalnızca şiirin gönlünü almakla kalmaz, aslında her biri bir SAYFA 4 ** Adam glbi şair CUMHURİYET KİTAP SAYI 389