25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

öü Tezi ve sözü olan bir kitap Coşkun Adalı, benzer konuları işleyen başkalarından çok farklı ve zor bir yol seçip, problematik ve başlıklarla kıldan ince kılıçtan keskin bir çizgide yürüyor. Bu çizginin bir yanında, bugün sesleri dünden "gür" çıkan inkârcı liberaller, öteki vanında tutucu dogmatİKİer var. Coşkun Adalı, bu çalışmasında dogmatizme düşmeden bilimsel, liberalizme prim vermeden yenilikçi ve eleştirel olunabileceğini ortaya koyuyor. HALUK YURTSEVER da geri kalmıyor; bu yöntem sayesinde teori, somut durumun somut çözümlemesinc ışık tutan bir kaynak işlevi görüyor. Kitabın "Reel Kapitalizm" başlıklı bırinci kesiminde, kapitalizm bütün temel ve sabit öğeleri, özellikleri, işleyişleri ve çelişkileriyle masaya yatırılıyor. Sistem tanımından farklı entegrasyon düzeylerine, fordizmden liberalizme, üçüncü dünyanın yükseliş ve düşüşünden ulusdevlet sorunsalına, dünya ekonomisinin kazanmakta olduğu uluslarötesi karakterden, küreselleşmenin çelişkilerine kadar tartışmalı tüm konularda yeni sözler söyleniyor. Adalı, bütün bunları yaparken kullandığı kavramlar konusunda titizlik göstererek onları tanımlamayı ve yeniden tanımlamayı ihmal etmiyor. Bu tanıtma yazısında, zaten yoğun ve komprime özellikteki bu tezleri özetlemek, hatta bunların hepsine değinmek mümkün değil. Bu yüzden, fikir versin diye ancak birkaçlna değinebileceğim. Adalı, "sistem"i "bütünün hiçbir parçası tarafından sorgulanmayan bir ilişkinin, tek bir mantığa dayalı bir işleyiş içinde kendini sürekli yeniden üretebildiği ortam" olarak tanımlıyor. Dünva Kapitalist Sisteminin teorik yapısındaki sabit ögeleri ise şöyle sıralıyor: Dünya tek pazardır. Kapitalizmin evrenselleştiği bir dünya, emek sömürüsünün evrenselleştiği bir dünyadır. Artıdeğeri burjuvazi bölüşür. Tek dünya pazarı kanalıyla bütün lcapitalist ülkeler birbirine bağlıdır. Karşılıklı eşitsiz bağımlııık, hiyerarşi demektir. Hiyerarşinin en tepesini tutan kapitalist ülke, en güçlü kapitalist ülkedir ve sistemin hegemonudur. Bunlardan hareketle, daha yetkin bir tanıma varıyor: "Dünya kapitalist sistemi.dünyadaki toplam sermayenin genişletilmiş yeniden üretimin gerçekleştiği koşulların toplamından oluşan, işgücü sömürüsünün dünya çapında örgütlendiöi ve toplam artıdeğerin sistemin unsurlarının gücüne göre bölüşüldüğü hiyerarşik yapının adıdır." Daha sonra sistemin evrimi irdeleniyor. Bu evrimin kilometre taşlarından birini "Fordizm" ve Keynescilik oluşturuyor. Taylorist iş örgütlenmesine ve yaygın tüketime dayanan birikim modeli olan Fordizm ve onun ekonomik politik ifadesi olan Keynescilik bütün renkleri ve aktörleriyle Ekim Devrimi sonrası dönemin ürünüdür. Adalı bu süreci ve sosyalizmin, sınıf savaşımının kapitalizm üzerindeki basıncını anlattıktan sonra özgün bir tanım formüle ediyor: "Keynescilik emeğin ağır baskısıyla deforme olmuş kapitalizmi, liberalizm emeğin baskısından sıyrılmış kapitalizmi temsil eder." Keynesci birikim modelinin tıkanmasıyla birlikte, sermayenin emeğe saldırısı yoğunlaşmaya, dış yatırımlara aöırlık verilmeyc başlanıyor. Bazı sektörlerdc üretimin metropolden çevreye kaymaya başlamasıyla birlikte "üçüncü dünya' konusu da bütün ağırlığıyla dünya gündcmindekiyerini alıyor. Kitabın alt bölümlerindcn birinin başlığı "Üçüncü Dünya:'Yükseliş' ve Çökü Coşkun Adalı dan "Günümüz Kapitalizmi ve Devlet Üzerine" Kapltaltzntfn sabit ogeleM C oşkun Adalı, "reel kapitalizmi" ve "kapitalizmin devleti"ni irdelediği son kitabını hangi ihtiyaç ve amaçla yazdığını şöyle anlatıyor: "Kapitalizm tarafından yoğrulan, şekillendırilen, birleştirilen ve parçalanan, bütünleştirilen ve ayrıştınlan bir dünyada yaşıyoruz. Hızlı değişen, akışkanlığı durağanlığına giderek baskın çılcan bir dünyada... Teoriye dogmatizmin sürekli sızıyor olması, belki ue bu akışkanlığın en ilginç göstergelerinden biridir. Neyin nasıldeğiştiğini anlamamaya niyet edıncc, bu niyetin teorisini yapmak zorunda kalırsınız. Değişen dünyaya, onun değişim hızına uygun yoğunlukta bir teorık uyum sağlama çabası şarttır. Varolan teorik pozisyonu dondurarak yapay biçimde korumak diye bir şey olmaz. Teorinin gerçeklikle etkileşime girmesi önlendiği anda o teori ölür. Sonra da ona dayanan politika ölür. " Kapitalizm, bu gerçekliğin esas tayin edici unsurudur. lyi biliniyor ama iyi biliniyor olması hâlâ yeterince iyi bilindiği anlamına gelmiyor. Gerçekliğe tayin edici unsurundan yanaşmak gerekiyor. Elinizdeki kitap bu yöndc bir çabadır." Bu sözler, Coşkun Adalı'nın benzer konuları işleyen başkalarından çok farklı ve zor bir yol seçtiğini daha başından haber veriyor. Günümüz Kapitalizmi ve Devleti Üzerine çalışması, seçtiği problematik ve başlıklarla kıldan ince kılıçtan keskin bir çizgide yürüyor. Bu çizginin bir yanında, bugün sesleri dünden "gür" çıkan inkarcı liberaller, öteki yanında tutucu dogmatikler var. Coşkun Adalı, bu çalışmasında dogmatizme düşmeden bilimsel liberalizme prim vermeden yenilikçi ve eleştirel olunabileceğini ortaya koyuyor. Kitabın hedef kitlesi ue amacına ve pozisyonuna uygun biçimde formüle ediliyor: "Bu kitabın özü de, katipatlizmin her türlü sömürü, eşitsizlik ve adaletsizliğin esas kaynağı olarak kaldığını ve bir toplumsal devrime konıı olduğunu unutmamış olanlara, ama onun geçirdiği değişimleri bilimsel bir şekilde çözümlenıeden de politik eylem yürütülemeyeccğini anlayanlara nitap ediyor." Coşkun Adalı kitabında, rcel kapitalizm ve devlet konusunda teorik soyutlama ve kavramlaştırmalar geliştirirken somut gerçekliği inceleme çabasından KİTAP SAYI 389 şü." Bu başlık altında kavramın kendisindcn başlayarak birçok konu tartışılıyor, üçüncü dünyanın kapitalist kalkınma rüyalarının nasıl hüsrana uğradığı anlatılıyor. Adalı, emperyalizmin, ikiyüzlülüğünü, insafsızlığını şu son derece somut ve çarpıcı verilerle ortaya koyuyor: "Metropol ülkelerin korumacılık politikaları yüzünden Üçüncü Dünya ülkelerinin yılda kaybettiği miktar, 500 milyar dplar olarak hesap edilmiştir. Bu miktar Üçüncü Dünya'nın borçlarının üçte biriair. Bu durumda metropol ülkeler, Üçüncü Dünya'dan gelen mamul ürünlere koydukları gümrük sınırlamalarını sadece ve sadeçe üç yıl kadar bir süreiçin kaldırsalar, Üçüncü Dünya'nın borcu sıfırlanaç.ak." Öte yandan Üçüncü Dünya sistemin yumuşak karnını oluşturuyor: "Üçüncü Dünya'nın bugünkü durumu, dünya kapitalist sisteminin kırdganlığını arttırıyor, onu küçük bir darbeden yara alabilir hale getiriyor." Coşkun Adalı'nın birinci kesimde ele aldığı konulardan biri küreselleşme. Küreselleşmeyi, altsistcmleşmeyle ilişkisi içinde çözümlüyor. Alt sistem kategorisinin tarihsel olarak bitmiş olan ulusdevlctin yerini aldığı tezini iferi sürüyor. Ama, altsistemleşmenin, bazılarının ilcri sürdüğü gibi bir tür devletsizleşme olmadığını da vurguluyor. Adalı'nın küreselleşme konusundaki önemli birkaç değinmesi ise şöyle: "Küreselleşme, kapitalizmin bütün gezegeni kapsayacak şekilde bir coğrafi yayılması anlamına gelmiyor. Küreselleşme gezegenleşme değildir. Küreselleşme, küresel değildir." Bu tezin doğal uzantısı ise, küreselleşen dünyayla, küreselleşme dışına itilen dünya arasındaki uçurumun derinleşmesidır. Küreselleşmenin çelişkisi, ilerledikçe dünya kapitalist sistcmini daha kırılgan bir yapıya doğru itmesidir. Bu sürecin getirdiği.küresel istikrarsızlıktır. Ikinci kesimin başlığı, "Kapitalizmde DevletEkonomi llişkisi". Coşkun Adalı çözümlemelerine, Marksist teoride devlet sorununun iki farklı problematik ve yöntemle ele alındığını hatırlatarak başlıyor. Birincisi, teorik inşayı, toplumalan tarihsel materyalist problematik ve yöntemdir. lkincisi, Adalı'nın bu çalışmasında başvurduğu, kapitalist devleti, kapitaiizmin soyut ekonomik kategorilerini kullanarak çözümlemc yöntemi oluyor. Adalı çalışmasını, deyim yerindeyse, devletin "ekonomipolitiği" üzerinde yocunlaştırıyor. Bu çözümlemenin temeı taşları yalın ve güçlü bir anla tımla şöyle döşeniyor: "Kapitalist üretim biçimi ürünlerin değil metalann üretimidir, en üst soyutlama düzeyinde aralarındaki fark şiddettir. Meta şiddet içeren üründür. Kapitalist üretim biçiminin şemasında, devletin daha meta üretimi aşamasında varolması, zincirin daha sonraki halkalarında da otomatikman varolması anlamına gelir. Yani meta dolaşımı, devlet olmaaan mümkün değildir... Zor olmadan, meta özünde şiddeti içermeden kapitalist meta üretimi olmaz... Bu argümandan çıkan önemli sonuç şudıır: Ücret/işgücü arasındaki değer eşitsizliğini, zorla bir 'eşitlik' haline getirdiği için devlet, ashnda değer yasasının işleyişine müdahalc ctmeKtedir. Bu müdanale, daha ilk aşamada, meta üretim aşamasında gerçekleştiğine ve sonraki aşamalara otomatikman taşındığına göre, değer yasasının hiçbir zaman saf bir işleyiş biçimi yoktur. Değer yasası devletten kırılarak işler... Kapitalizmde devletin ekonomiye her müdahalesi, değer yasasının işleyişine bir müdahaledir. Aynca bu son saptama, komünizme geçiş süreci için de geçerlidir. Bu pasajlar, devlet konusundaki tartışmaları zeneinleştirerek, yeni boyutlar getirecek tezTerin özünü ve ö/.etini veriyor. Bu öz tezin doğal uzantısı, devletekonomi ilişkisinin içsel olduğu, Adalı'nın ifadesiyle devletin ekonomiye dışsal olmadığı düşüncesidir. Adalı bu düşünceyi, yukardaki öz biçimiyle formüle etmekle kalmıyor, devlet ekonomi ilişkisini somut biçimleriyle inceleyerek, "serbest pazar" ve "rekabet" kategorilerinin gerçekte ne anlama geldiğini göstererek çeşitli yönleriyle açıyor. Petrol fiyatlarını saptanma yöntemi ve Apple tekelinin belli Dİr dönem sağladığı olağanüstü kâr örnekleri üzerinden kapitalizmde serbest pazar ve rekabetin ne büyük bir yalan ve aldatmaca olduğunu gösteriyor.. Kitabın bence önemli, özgün ve kapitalist azgelişmişlikkapitalist devlet sorusalına açınımlar getiren bölümlerinden birinin başlığı, "Kapitalizmin, Kapitalistin, Kapitalin Devleti" olarak formüle edilmiş. Adalı, burjuvazinin ve kapitalizmin egemen olduğu dünyamızın nerhangi bir yerinde devletin temsil ettiği sınıftan önce "doğabileceği" varsayımından hareket ederek, bu devletin kapitalist sınıfı ve onun da kapitalin devletıni yaratabileceğini teorik ve pratik argümanlarla kanıtlıyor. Bu kanıtlama, Türkiye Cumhuriyeti devletinin kuruluş ve evrimini anlamamıza yardım eden teorik malzemeyi de sağlıyor. Adalı, kavram üzerindeki tartışmalara da girerek Devlet Tekelci Kapitalizmini de çözümlüyor. DTK'nın tekelci kapitalizmin yeni bir aşaması olmadığını, DTK'nın bir işleyiş ve devletle tekellerin kaynaşma biçimi olduğunu belirtiyor: Ekonomik güçle politik güç tek bir mekanizmada bırleşmiştir. Ekonomik iktidarla politik iktidar ayrılığı kaybolmuştur. Kitap, reel kapitalizmin işleyişinde devletin varlığını ve işlevini somut mekanizma ve örnekleriyle ortaya koyan son derece öğretici bir DÖİümle sona eriyor. Başlıklarıyla ve ancak birkaç yönüyle değinebildiğim konulara ilgi uuyanlara Coşkun Adalı'nın yoğun bir emek ve yöntemli bir çalışma ürünü olan kitabını okumalarını öneririm. Günümüz Kapitalizmi ve Devleti Üzerine, ciddi ama kesinlikle asık suratlı olmayan bir kitap. Adalı, bilimsel soğukkanlılığına öfkesini ve umudunu katmış ve bunu diline de yansıtmış. Kitap, akıcı, yer yer esprili rahat bir dille yazılmış.* .. Günümüz Kapitalizmi ve Devleti Üzerine / Dr Cojkun Adıtlı / Sarmal Yayınevi / 230 s. SAYFA 13 Devtetekonomi llifklsi sal işbölümünü ve sınıf savaşını temel CUMHURİYET
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle