Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
8 1 T E M M U Z 18 8 7 • "Istanbul 1900" Istanbul'un son yüzyılından kesitler sunuyor 3 sayfada • Üstün Alsaç, Üç mühendisin anılanndan oluşan kitaplannı değeriendirdı X sayfada U Azra Erhat'ı ölumünün on beşinci yılında, Arslan Kaynardağ'ın kaleminden bir kez daha anıyoruz 10 sayfada U H. Yürtsever, Coşkun Adalı'nın "Günümüz Kapitalızmi"nı değeriendirdi 12 sayfada Cumhuriyet 8 I Zamammmn bir şairi Enver Ercan HAYDAR ERGULEN Enver Ercan 1958 yılında Istanbul'da doğdu. llk şiir kitabı "Eksik Yaşam"ı 1977 yılında yayımladı. O tarihten bu yana yazdığı kitapların ve hazırladığı antolojilerin sayısı on ikiye ulaştı. 1996 Abdi îpekçi Ödülü'nü mektup dalında kazanan şairin son kitabı "Geçtiği Her ŞeyiÖpüyor Zaman", içinde bulunduğumuz yılın Cemal Süreya ve Yunus Nadi Ödüllerini kazandı. 1990 yılından bu yana " Varlık" dergisinin Yayın Yönetmenliğini yürüten Enver Ercan'ı tüm yönleriyle tanıtmaya çalıştık sizlere. Ş iirin 'haklı' olması ya da gün günden 'haklı' çıkması âdetten midir, bilmiyorum diyemem, usta şair Gülten Akın'ın neredeyse bir özlü söz niteliğini kazanan dizeleri her gün biraz daha 'haklı' çıkıyor: "Ah kimselerin vakti yok / Durup, ince şeyleri anlamaya." Hem iki kere 'haklı', hem ild kere 'doğru.' îlkinde vakti olmayan kimselerin bolluğu sebebiyle, ikincisinde anlamaya anlamaya 'inceldıği yerden kopsun'a getirdi&imiz ne varsa, onların adına. Şiirin 'haklı' çıkması kuşkusuz istenir bir şey değildir ve işlerin yolunda olmadığını gösterir. Gösterir de 'söz gümüsse şiir altındır' diye bir benzetmeyle, sessiz kalmanın hem haksızlık, hem de haksızlığa katılmak olacağını da doğrusu söylemek gerekir. Şairlcr de haksızlık cderler mi? Ederler... Kime? Önce kendilerine, yazdıkları şiirlere... Peki sonra? Başka şairlere ve onların şiirlerine... Sen de haksızlık ettin mi? Etmez olur muyum? Neyaptın da haksızlık ettin? FarK etmedim, gözden kaçırdım... Peki o şairin de payı yok mu bunda? Olmaz olur mu, nem de çok! Ne yaptı o şair? Hiçbir şey! Neredeyse şiir yazdığını bile unutturuyordu! Sonra? Sonra bu yazının yazılmasına vesile oldu. Demek ki ıyi şairler / iyi şiirler, ne yapsalar kendilerini kolay unutturmuyorlar! îyi de biraz daha çok hatırlatsalar kötü mü olur? Konuşma belli ki bu minval üzre sürüp gidecek, fa kat sözün özü değişmeyecek; biz şairlere haksızlık etmeyelim, peki; fakat şairler de kendilerine hiç haksızlık etmesinler. Öyle değil mi Enver Ercan? Kendisine haksızlık ettığı ıçın bızım de haksızlık etmekte bir beis görmediğimiz şairlerden biri de Enver Ercan. îlk kitabı "Eksik Yaşam"ı (1977) galiba bilen, gören yok, 19 yaşında yazmış ve adına uygun bir biçimde (hatta bence 'Seyrek Zaman' filan olsa adı daha da uygun olurmuş ya!) 'fazla' görünmemiş ortalarda. Bu bir 'seçim' mi yoksa 'kader' mi bilinmıyor, ama galiba Enver'in de 'Seyrek Bir Adam' olmasının başlangıcı olmuş. Ben 'var'dan çok 'yok'lar hakkında konuşmayı, yazmayı seven bir adamım, lakin bu 'yok'luk karşısında ne söylesem 'fazla' olacağı için burada kesıyorum, 'eksik' olanı bir zaman bu yazıya eklemek üzere şair Enver Ercan'ın 'Zamanlı' şiirlerine geçiyorurn. Aynı şeyi iki farklı biçimde söylemek üzere, Lir, sözün zamanı değil, şimdi şiirin zamanı, iki söz bitti, şimdi şiir! "(*) Ne natırlıyorum ne de unutabiliyorum bu şiiri' Bu, Enver Ercan'ın iki dizelik "Şiir"i. Tıpkı "ne hatırlıyorum / ne de unutabiliyorum bu zamanı" dercesine belirtmış şurdeki zamanı, zamandaki şiırı. 1988'de yayımladığı "Sürçüyor Zaman" (Puhu Kitaplar) adlı ki Zaman Zaman İçinde tabından aldığım "Şiir"le tanışıyorum ilk kez Enver Ercan'ın şiirdeki samimiyetiyle. Enver Ercan şiirinin samimiyetiyle. Enver'in şair samimiyetiyle. Fazla samimiyetten değil hayır, gecilcmiş bir samimiyetten ötürü bütün bu sözler. Başka ve haklı samimiyet sebepleri de var elbette, olmaz mı? 1) Bir 'ilk kitap' samimiyeti: Kendisinden yaptığı bir alıntıyla başlıyor kitaba Enver: "Nuh, gemisine şair de almış mıydı?' Sonra bunun yanıtını pek umıırsamıyor mu nedir, şair ya "Güngenci" adlı ilk uzun şiiriyle, samimi bir biçimde anlatmaya başlıyor bir gününü. 2) Ifade samimiyeti: "ama bugün az ötende kasketli biri / sesini göğe vura vura öldürüyor / dilinde gurbet türküleri", "tebessümünü akşamdan ütülemiş / sekreter bir kızla laflıyorsun ayaküstü." 3) Şair Samimiyeti: Kitabın "Gün Düşleri" adlı ikinci böfümü "Saklangaç" şiiriyle başlıyor: "Herkes palavrasına saklanıyor bu kentte / Ama seslerinden yakalar yakalamaz/Tokadıyapıştınyorum: Sobesobesobe! /... / (Peki tamam bu şiir de sayılmaz)" Sayılır. Önce şiıre sayılır, sonra da şair samimiyetine. 4) Iklım Samimiyeti: Elbette çok sevdiğimiz (Enver'in adına da söylüyorum bunu) Cemal Süreya'nın Devamı 4. sayfada * " CUMHURİYET KİTAP SAYI 389