30 Nisan 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Nurer Uğurlu ile söyleşi "Şiirimizin geçmişine bakmak zorundayız" HUSEYİN KIVANC îlk şıır kıtabınız Masal'dan bu yana ilgi çekici bir şiir kitabı bıçimi sürdürüyorsunuz. Böylc bir şiir kitabı biçimini sürdürmenin sizce özel bir nedeni var Mor Beyaz Arası, altıncı şiir kitabım oluyor. Ilk şiir kitabım 1964'te Yeditepc Yayınları arasında çıkmıştı. O yıllarda şiir kitaplan, çoğunlukla resimli, desenli yayımlanırdı. Yalnız şiir kitapları değil, hikâye, roman kitapfan da resimli, desenli çıkardı. Bu çeşit şiir kitaplan benim çok hoşuma giderdi. Bugün de şiir kitaplarının resimli, desenli olanlanna özel bir yakınhk duyarım. Ilk şiir kitabım Masal'ın desenlertni ünlü ressam Nuri lyem çizmiştir. Türkiye'nin Mavisi'ni Mengii Ertel, Rüzgârdan Rüzgâra'yı Mustafa Delioğlu resimlemiştir. Anadolu'nun Türküsü'nde ünlü Osmanlı rninyatür ustası Matrakçı Nasuh.'un minyatürleri yer almıştır. Yazıtlar, şiirlerc konu olan kişilerin resimleriyle çıkmıştır. Son şiir kitabım Mor Beyaz Arası'nı da eski dostum Fikret Otyam'ın resimlerinden alınan desenler süslcmektedir. Uzun yıllar şiire emek veren bir şair olarak sizce şiir nedir y Şiir, sözcük olarak Arapça 'şi'r'dir. Şi'r, en yüksek sanat değeri taşıyan söz demektir. Bu sanatta dil, insan (dinleyenokuyan) üzerinde cn yoğun, en etkili izlenimleri yaratan güçtür. Onun için, siir sözcüklerle yazılır, denilir. GerçeKte şiir, sözcüklerle güzel biçimler kurmak sanatı olarak bilinir. Peki, sözcük nedir? Sözcük, duyguları, düşünceleri anlatmaya yarayan sesler birleşimidir. Şiir, seslerin, sözcüklerde bir uyum içinde kaynaşmasıyla ortaya çıkar. Onun için şiirde sözcüğün önemi, anlamdan çok, dizedeki söyleniş değeri olarak bilinir. Genel olarak dizelerde oluşan ölçülü, uyaklı anlatım biçimine nazım denir. Ama her nazım şiir değildir. Çünkü şiir bir değer, nazım bir yoldur. Şiir bir amaç, nazım bir araçtır. Şiir bir edebiyat türüdür, nazım bir anlatım biçimidır. Çoğunlukla şiire nazım biçimiyle varıldığı için çok kere şiir ile nazım birbirine karıştırılmıştır. Bir nazımın şiir sayılabilmesi için duygu ve düşünce ile birlikte bir değer taşıması, bir söyleyiş seçkinliği bulunması gerekir. Bir değer taşımayan, söyleyiş seçkinliği bulunmayan nazım, şiir Jeğil manzumedir. Bir manzumede şiir nasıl ortaya çıkar? Şiir, uyum ve ritimle ortaya çıkar. Söz, ses gücüyle kaynaşır ve dilin ortak sözcükleriyle söylenir (yazılır). Sözcüklerdeki sesler şiirde uyum yaratır. Onun için şiirin en önemli öğesi sözcüklerdir. Sözcüklerin bir uyum içinde dizilişi, anlatım vc söyleyiş güzelliği şiirin ana ilkesidir. Sizce, şiiri öteki sanatlardan ayıran en önemli özelltk nedtr? Şiir; müzik, resim, heykel, mimari gibi güzel sanatların bir dalıdır. Hegel'e göre şiir, estetik değeri en yüksek olan sanattır, ki doğrudur. Bütün öteki güzel sanatlar gibi, şiir de dinsel törenîerden doğmuştur. Şiir bu törenlerde CUMHURİYET KİTAP SAYI 381 müzikle birlikte, totem için söylenmiştir. Sonra bu sanatlar birbirlerinden ayrılmışlar, kendileri birer sanat olmuşlardır. Bu açıdan şiiri öteki sanatlardan ayıran en önemli özellik onun bir söz sanatı olmasıdır. Onun için şiir, güzel sanatların en ulusal olanıdır. Şiir, güzel sanatların en ulusal olanıdır, sözünü'zü biraz açar mıstnız? Şiir dışında bütün güzel sanatlar; müzik, resim, heykel, mimari bir sanat yapıtı olarak her ülkenin insanına, bu insanın yetişme koşuluna ve eğitim durumuna göre azçok seslenebiiir. Bu sanatların ülke sınırları, gümriik duvarları pek yoktur. Bunlar, yerine ve ortamına, dinleyenin ya da bakanın yeteneğine ve yaklaşımına göre değer kazanırlar. Beğenilir ya da beğenilmez, tat alınır ya da alınmaz. Yalnız şiir, söylendiği (yazıldığı) dilin ürünüdür. O dilde söylenmek (okunmak) koşuluvla vardır ve güzellik taşır. Bir başka dilde söylendiği zaman şiir, kendisi olmaktan çıkar. Onun için şiirin bir başka dile çevrilmesi olanaksızdır. Bu kendi dilinde bile çok zordur. Fuzuli'nin, Bâki'nin, Nedim'in bir gazelini, Tevfik Fikret'in, Cenap Şahabeddin'in hatta Ahmet Haşim'in bir şiirini söylendiği dönemin dilinden, aynı ölçü ve aynı uyak düzeni içinde günümüz Türkçesiyle söylediğimiz zaman bile şiirin nasıl vok olduğu, uçup gittiği görülmüştür. be nilebilir ki şiirin kendi dilinde bile, bir dönemin söyleyişinden başka bir dönemin söyleyişine aktarüması olanaksızdır. Bu çeşit çalışmalar çok yapılmıştır, günümüzde de yapılmaktadır. Ama istenilen sonuç alınamamış, o güzel şiirler güzelliklerini yitirmişlerdir. Çünkü şiir, şiir olarak yazıldığı (söylendiği) dönemin ve ortamın diliyle vardır. Onunla bir güzellik taşımaktadır. Onun için her ülkenin şiiri, kendi ulusunun tek ulusal sanatıJır diyebiliriz. Mor Beyaz Arası, bir bütün olarak beyit düzeni içinde söylenmis siirlerden olusmaktadır. Böyle, beyit düzeni içinde şiirler yazmaktan amactnız nedir? Her sanatın bir zanaatı vardır. Zanaat bilinmeden sanat yapılamaz. Şiir de bu sanatlardandır. Günümüzün şiir zanaatı, sağlam (güzel) dize kurmak temeline dayanır. Divan şiirimizdc bu temel beyit, halk şiirimizde dörtliiktür. Dize, siiri oluşturan en önemli öğedir. Gerçekte Arapça nazım da dizmek anlamına gelmektedir. Demek ki şair, önce dize kurmak zanaatını öğrenecek, sonra şiire, sanata geçebilecektir. Bunun için kendinden önceki şairlerin dize kurma zanaatına bakacak, onlardan yararlanmaya çalışacak. Fuzuli'nin; Gözüm cânım efendim sevdiğitn devletli sultanım dizesinin, ölçü bozulmadan, aynı sözcüklerle; Efendim sevdiğim devletli sultanım gözüm canım söylendiği zaman şiirin nasıl yok olup gittiğinin gizini çözmeye girişecektir. Dize, en küçük nazım birimidir. Bağımsız olduğunda da cn küçük nazım bıçimidir. Demek ki dize, şiirimizde, hcrn nazım birimi, hem nazım biçimi sayılıyor. Bir şiire bağL olmayan, başlıbaşına bir anlamı olan dizelere Divan Bir edebiyatcılar masası. soldan: Onay Sözer, Ortian Hançeriloâlu, sailm $engll. Tank Dursun. llhan Berk. Nurer uğurlu. Nahlt Ulvl Akgun, Salah Blrsei. Necatl Cumalı, Engln Ertem Nurer uğurlu. Nalm Tlrail, Recep Bliglner. Oktay Akbai ve Agop Arad blrarada şiirimizde mısraı âzâde (bağımsız dize) denirdi. Bir beyit içinde, oirbirlerinin anlamlarını tamamlayan ya da aralarındaki anlam bağı kesin olmayan dizeler de âzâde (bağımsız) sayılırdı. Gerek bir şiire bağlı, gerek bağımsız olan, öz ve güzel anlamlı, sağlam kuruluşlu dizelere de mısraı berceste (scçkin dize) adı verilirdi. Divan şairlerimiz başarısız gazel ve kaside yazmaktansa berceste şiir söylemeye büyük önem verirlerdi. Ünlü Divan şairimiz Koca Ragıp Paşa, bu düşüncesini bir dizesinde şöyle dile getirmiştir: Eğre maksud eserse mısraı berceste kâfidir Evet, Mor Beyaz Arası, beyit düzeni içinde söylenmis siirlerden oluşmaktadır. Beyit, aynı ölçüde ve anlamca birbirine bağlı iki dizeden oluşan nazıma denir. Beyit, Divan şiirimizde nazım birimi olması dolayısıyla da büyük önem taşırdı. Onun için beyit, bir şiir içindeki durumuna, uyaklı ve bağımsız olup olmamasına göre çeşitli adlar alırdı. Uyaklı beyte beyti musarra, uyaksız beyte müfred denirdi. Müfredler, di vanlarda ayrı bir bölümde toplanırdı. Divan edebiyatımızda müfredsiz divan hemen hemen yok gibidir. Genellikle divanlar, bir düzcn içinde düzenlenirler, kasideler, gazeller, kıt'alar, rübailer, murabbalar, şarkılar, muhammesler, müseddesler, müfredler olarak sıralanırlardı. Bir kasidenin en güzel beytine beytü'lkasîd, bir gazelin en güzel beytine beytü'lgazel denirdi. Yahya Kemal bir gazelinde bu konuyla ilgili olarak şu beyti söylemiştir: Bir tek gazel bıraksa yeter bir gazelserâ Her beyti ancak olmdı beytü'lgazel gibi Diyebilirim ki edebiyat tarihimiz içinde, hiçbir dönemin, topluluğun ve akımın şiiri, bu konuda Divan siirimizle boy ölçüşemez. Söylenenden çok söyleyişe önem veren bu şiir anlayışı, bence öz şiirimizin doğuşuna yol açmıştır. Günümüz şairi, öz şiiri yakalamak için geçmişine, özellikle Divan şiirimize bakmak zorundadır. Çünkü Divan şiirimiz başanlı dize, güzel beyit denizidir. Onun için günümüz şairi, şiir zanaatını öğrenmek, öz şiiri yakalayabilmek için Divan şiirimize gitmeli, onun çok derin olmayan sulanna girmeye çaIışmalıdır. Çünkü Divan şiirimiz bize, sözcükleri seçme, yerli yerine koyma, birbirleriyle ilışkilerini gözönünde bulundurma, onlarla güzel biçimler yaratma, özle biçimi birbiriyle kaynaştırma yollarını öğretir. Ben de bu kitabımda, bu büyük gelencğimizden yararlanarak öz şiire ulaşma çabası içine girdim. Mor Beyaz Arası'nda bu çeşit şiirlerimi topladım. Kitabımza ad olarak seçtiğıniz mor ve beyaz sözcüklerinin sizce özel anlamlan var mt? Mor ile beyaz sözcüklerine şiirlerimde çok çeşitli anlamlar verdim. Kimi şiirlerimde mor; karanhk, yokluk, hiçfik, karamsarhk, çözümsüzlük, ölüm gibi anlamlarda kullandım. Mor, kırmızı ile mavinin karışmasından oluşan bir renktir. Ama mavinin kırmızıya çalanı. Bu kitapta okuyacağınız şiirlerde kırrnızı da mavi de vardır. Onlar da başka başka imgelerle yer almışlardır. Beyaza ise morun karşıtı olarak, güzel, temiz, aydınlık, sonsuzluk, sevgi, sevgili gibi anlamlar verdim. Günlük yaşamımız da mor ile beyaz arasında geçmiyor mu? Mor ile beyaz arasında her an gidip gelmiyor muyuz? Bu şiirlerimi okuyanlar, belki onlara benim verdiğim anlamlardan çok başka anlamlar verebilirler. Gerçekte şiirin var oluş nedeni de bu değu mi? Başka anlamlar vererek okumak... , J SAYFA 5
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle