27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

tufanıyla scvgisinin, artık varlık olan. Gün, senin adın neden Çarşamba? mevsim, senin adın neden sonbaharr* Sevinç, acı, adın senin neden hep sevda? "Varlığım sana borçlu bu ses" Salinas (1891 Madrid1951 Boston) Ispanya'da 1927 Kuşağı adı verilen ozanların içindc şiirlerinde işlediği sevgi izleği yle öne çıkar. 1933'te yayımladığı ve başyapıtlarından sayılan La voz a ti debida (Varlığım Sana Borçlu Bu Ses) kitabmdaki şiirlerde içten, yalın ve incelikli bir söyleyiş biçimi gözlenir. Kendisi şiir için şöylc diyor: "Bence şiirdc hcr şeyden önde gclen yan, şirin gerçeğe dayanması, içtenliği ve zögünlüğüdür. bunu güzellik izlcr. Daha sonra da, ökclik ve ustalık gelir." Onun söz oyunlarından annmış şiiri, sevgilisini, en gizli duygularını, tüm siislerden sıyırarak olanca çıplaklığıyla açığa vurması karşısında, Lorca onun şiir dili için düzyazısal nitelemcsini kullanır. Salinas'ın şiir dili ve biçeminde yüzeye yalınlık olarak yansıyan bu nitefik, derindeki bir emcğin ve inceden inccye oya gibi işlenmiş bir söyleyişin uışavurumudur. büyük sevdaların ozanı için sevgi, coşumcuların anladığı gibi acı çekme, bunalım ya da yıkım olamaz, sevgili de 'düşman' değil. Salinas'a göre sevgi, yaşamı besleyen, cana can katan, dünyaya anlam kazandıran akıl almaz bir güç, bir yaşam scvinci. Pedro Salinas / Şiirler / Çeviren: Ayşe Nihal Akbulut bilmezdim ne olduğunu olmasa adın. Bilmezdim nasıl, nc zaman. Hiçbirini. Bilir mi deniz adının 1 deniz oldıığunur Ya esen yeller bilır mi, günaeyli mi, kuzeyli mi, soyıınu sopunu? 1 Bilir mi, tek bir soluktan gayrı ııeyin nfsidirr Olmasa senin de adın, her şeye baştan başlardık, baştan yaratırdım seni ben, el uemmemişim benim, ilk öpücüpüme dcğin. Ağzımın tadısın sevgilim: Ağır ağır vardığım ağız tadım, sevdahm, adını koyamadığım. Ama ah bu ad, tam ortasına saplenmiş hançerdir içten bir yüreğin, tümüyle bizim olacak bir yüreğin, ne olurdu olmasaydı bu ad! Meraklısı değilim, yaşamam ne adada, ne sarayda, ne kulede. Üstüne yok bu mutluluğun: yaşamak adıllarda! Soyun artık sıyrıl giysilerinden, tanıtıcı ne varsa, kurtul hepsinden; böyle scvmiyorum seni, başkasının kılığında, hep bir şeylerin kızı. Seni katıksız, seni özgür sevcrim, seni indirgenemez: sen olarak. Bilirim yeryüzündeki tüm varlıklar arasından seslenecek olsam da sana, yalnızca sen, sen olurdun. Ve tutup da soracak olsan bana kimdir seni çağıran, kimdir sevenin, gömerim toprağa adları, sanları, tarini. Giderim yıkıp döküp yadsıyarak daha doğmazdan bu yana ne varsa üstümc atılan, bana yakıştırılan. Ve dönüp artık adsızlığıma soyunmuşluğun, çıplaklığıyla taşın toprağın ve yeryüzünün, sana seslenirim: "Seni seven benim, benim sevenin." Senin sevme biçimin beni, beni sevmeye bırakmaktır seni. Bana boyun eğen evetin scssizliğindir. Opüşlerin, sunuşun dudaklarını öpebileyim diye ben onları. Ne sözcüklcr söyleyecek bana, nc sarıp sarmalayışın, var olduğunu, beni sevdiğini: hiçbir zaman Bunu bana her şey söylemekte zaten ner an, bomboş ak kâğıtlar, haritalar, iyi dilekler ve telefonlar: oysa sen, hiçbir zaman. Sarılmışım sana ben hiçbir şey sormadan, korkudan belki gerçek değildir diye yaşadığtn ve beni sevdiğin. Sarılmışım sana ben bakmadan ve dokunmadan. Bulmak istemem sorularla, okşayışlarla o ölçüsüz yalnızlığını seni tek başıma sevmenin. Davranışlarında yaşarsın sen hep. Parmaklarının ucunda atar nabzı dünyanın, köklersin giindoğumlarını, utkuları, renkleri, sevinçferi: bu müziğindir senin. Dokunduğun şeydir yaşam. Senin gözlerinden, yalnızca onlardan ışır yol gösteren ışık, aydınlatarak attığın adımları. Yürürsün gördüğün yolda. tşte o kadar. Ve yüz bin kilometre öteden de olsa kuşKu salarsa içine bir şey, uyarırsa seni, her şeyi yüzüstü bırakıp, kendini başüstüne atarsın gemilerin, kanatlar takarsın, zaten varmışsındır bile o yere; orada öpücüklerle, dişlerinle söküp atarsın onu: artık kuşku, kuşku olmaktan çıkar. kuşkulara kapılamazsın sen hiçbir zaman. Çünkü sen gizleri gün yüzüne çıkarıp, ters yüz ettin. Ve senin yanıtsız bilmccelerin, hiç anlayamayacağın sırların, öylesine apaçık ve anlaşılır şeyler ki: uzanıp yatıverdiğin kumlar, saatinin tiktakları, her sabahp uyandığında aynanda karşına çıkan, körpe pembe beden, işte seninki. artık gizi çözülmüş olan tansıklar. Ve aklın karışmadı hiç senin, yalnızca bir kez dışında. Bir gece, bir gölgeye kapılmış, tutuluvermiştin hoşlandığın tek o olmuştu. Bir bölgeyi andırıyordu. Ve onu kucaklamak istemiştin. Ve bendim o. Ah, bir çağırsan beni bir çağıracak olsan! Her şeyi bir yana atardım, savururdum ner şeyi bir yana: ederleri, tanıtmafıkları, okyanusların haritalardaki maviliklerini, günleri ve o günlerin gecclerini, eskiden kalma telgrafîarı, ve bir sevgiyi. Sen, scvgilim bile olmayan sen, çağıracak olsan beni! ve hâlâ senin sesini bekliyorum: SAYFA 14 aşağıda teleskoplar, yıldızlara doğru aynalardan geçerek, geçitlerden geçerek, geçerek artiKyıllardan, gclcbilir. Kımbilir nereden gelir. Her zaman inanılmazlıklaruan gelir. Çünkü çağırırsan beni Ah, bir çağırsan beni, bir çağıracak olsan!bir tansıktan olacak çağrın, bilinmedik, gözle görüımeden. Hiçbir zaman öptüğüm o dudaklarından değil, hiçbir zaman o sesinden değil şöyle söyleyen: "Gitme, kal." Yok, kapatmayın kapılarını gecenin, yeflerin, şimşeklerin, niç görülmediklcrin. Hep açık dursıın bırakın bilinenler. Ve hepsi, bilinmeyen kapılar, boydan boya geçiıecek uzun yollara açılanlar, esen yelde, sonunu arayan gecitlere, gözünü karartıp vc nâlâ bir yere varamamış olan dört ana yöne döndüğü halde. Yükseklere asın göısünler, i^arctlerinizi, inanılmaz şeyleri, fener gibi yanan yıldızlannızı; ki görmeyez gözler de görebilsin, görsün ki işte böyle, her şey onu beklcmekte dört gözle. Çünkü o gelebilecektir. belki bugün, belki yarın, belki bin yıla kalmaz bir gün, belki de sondan bir önceki günü dünyanın. Ve her şey tam bir kusursuzluk içinde olmalı, o uzun beklcyiş gibi. Gerçi biliyorum yararı yok. Yine dc benim oynadığim bir oyun bunların hepsi, onu öyle beklemek, bir esintinin, bir meltemin çıkmasını belder gibi, korkarak belki de ayağının sürçeceğinden. Çünkü o çıkageldiğinde zinciri çözülmüş, uizginden boşanmış, bana ulaşabilmek için, duvarlar, adlar, zamanlar yerle bir olacaklar hepsi de, çökecek, çözülecek, geçilecekler, önüne geçilemez bir Dİçmide, denizleri yerinden uğratan *** Maddenin ağırlığı yok. Ne senin bedenin ne benimki, birleştiklerinde, boyun eğer köleliğe; kanatlanırlar ancak. Kurtuluşum olmuştur hep öpücüklerin: yukarı doğru öpücüklerin özgürlüğe salıverir, içimde en derinde kalmış parçamı, CUMHURİYET KİTAP SAYI 381
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle