29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

"Amacım 'benim Baudelaire'imi incelemek II Necmi Naz, Türkiye'deki Baudelaire üzerine ilginç bir araştırma yayımladı. Dünyada hakkında beş bin kitap ve makale yazılmış olan Baudelaire Türkiye'de nasıl yağmalandı. Bu ilginç araştırma üzerine Necmi Naz'la görüştük. SEMİH TİRYAKİ Kendınizt tanıtır mıstnız efendim? • Teveccühünüze teşekkür ederek başlamak istiyorum. Özeı bir kimlik sahibi değilim. Sıradan bir Müslümanım... Yazı hayatınıza ne zaman basladınız? Bu kitabımz, kitap bazında ilk çalışmamz mı? Bu kitap kitap bazında ilk çalışmamız değil. Ama diğerlerine göre en uzun zamanımı alan ve beni deson dereceyoran bir çalışma. Hazırlanması için tam beş yıl ve düzenlemeleri ve deruhtesi için de iki yıl... Bu kitaba başladığımda doğan çocuklar, bu sömestr sonunda ilkokul ilcinci sınıfa geçmiş olacaklar... Bu ilk çalışmamız olduğu için değil, çok uzun ve çok hassas bir mesai gerektiren bir çalışma olduğu için bu kadar uzun sürdü. Beşinci yılın sonunda, yanlış kullandığımı farkettiğim bir kavram, bir bölümün bütün manasını değiştirdi... Yazı hayatıma baslavışım çok küçüklük zamanlarıma tekabül eder. Manalli basını saymazsak, ciddi anlamda ilk yazılarım, Zaman Gazetesi'nin ilk çıktığı dönemlerde (1987'lerde) aynı gazetede yayımlanmıştı. Gazetenin en genç yazarıydım, ama, beni, tanımayan nerkes mahlas kullanan yaşlı bir yazar sanıyordu. Gazetede psikolojik, felsefi ve eleştirel muhtevalı edebiyat yazıları yazıyordum, ama yazılarımı verdiğim Ali Bulaç'tan başka hiç kimse çiçeği burnunda bir delikanlı olduğumu bilmivordu. O dönemden önce, pek ciddi olmamakla birlikte, 1984'te "Mahşer'i Bekliyorum" ismiyle bir şiir kitabım yayımlanmıştı; çocuklukya da ilk gençlik şiirleri de desek olur. Gazetedeki yazı hayatımın hemen akabinde memleket gerçekleri ile ilgili yaptığım bir çalışma "Bu Memleket Benim Değil" ismiyle kitap olarak yayımlandı. Ama ne garip teceılidir ki, baskısı yapıldığı anda başına olmadık haller gelen o kitap şu an piyasada mevcut değil. 1994'te bir imlâ kılavuzu çalışmamız oldu. Bu kılavuzun baş kısmında "Türkçenin Püf Noktaları" başlığı altında Türkçe'nin incelikleri ve nüanslarıyla ilgili bir çalışmamız vardır. 1995'te de "Gemilerim Batar Gözlerinde" isimli şiir kitabımız yayımlandı. Baudelaire Efsanesi isımlt bu kıtabı yazma ihtiyaamz neden doğdu? Neden Baudelaire de bir baskası değıl? Bu kitabı yazmaya teşebbusüm aslında tek bir scbebe dayanmıyor... Bu çalışmanın komnleks bir temef dinami; ;ı var; ama berraklaştırmaya çalışalım... îirinSAYFA 6 Necmi Naz'la "Baudelaire Efsanesi" üzerine ci husus: Her insan kendi çapında bir cevher potansiyeline sahiptir. Ne enteresandır ki, kişinin kendi içindeki hazinesinin keşfi, kendi dışındalci bir nesne ile kontak kurabilmesi ile direkt ilgilidir. Kendi cevherini ya da kendi dinamiklerini/gücünü fark etmek isteyen bir kimse, kendi dışında, kendisi ile kontak kurabileceği ve kendisini yansıtabileceği nesnelere ihtiyaç duyar. Biz bu çalışma vesilesiyle kimleri efe almadık, kimleri eleştirmedik ki... Ama onların hiçbirisi, hatta Baudelaire'in kendisi bile bizim jcin bir mutlakiyet ifade etmiyor. Necip Fazıl'dan tsmet Özel'e; Yahya Kemal'den Baudelaire'e kadar, edebiyat sahasında en öne çıkmış şahsiyetleri kullandım!.. Yani asıl gayem onları anlatmak/eleştirmek; yermek va da övmek değil; tam aksine, bütün nassasiyeti ile kendi iç gerçekliğimi; onlar vasıtasıyla yakaladığım rrekanslarla, kendi ruh derinliğimin evrensel açılımını; başka bir ifadeyle, insan gerçeğinln evrensel açılımını formüle etmeye çalıştım. Yani asıl amacınız Baudelaire V anlatmak değil mıydi?! insan için hiçbir şey kendisinden daha asıl değildir!.. Benim dışında, ama varlığının farkında olmadığım hiçbir nesnenin; benim dışımda kopan (benim için herhangi bir bağlayıcılığı olmayan) kıyametin bile benim için en küçük bir kıymeti yoktur. Her şey, bir şeye göre anlam kazanır. Yani tabiatta/sünnetullahta mutlakiyet değil, izafiyet esastır. Siz kime göre daha uzunsunuz; ya da bugün hangi giine göre daha sıcaktır?! Fakat şu var; nangi maddenin keşfi için hangi dedektörü kullanacağınızı bilmek. Bu kitapta eleştirdiğim (ele aldığım) hiçbir şahsiyeti, bir Müslüman olarak misyonumu belirleyici bir rehber ya da bir müctehid olarak kesinlikle görmüyo Necmi Naz rum. Zira bu konudaki yerimin ve hedefimin çoktandır farkındayım. Zaten kendim için her türlü edinimden elzem olan, fıkhın farzı ayın kısmını öğrenmeden bu çalışmaya başlamadım bile. Buna tam anlamıyla "Baudelaire Efsanesi" demek de doğru olmayabilir. Çünkü o, Baudelaire'in kuru bir hayat hikâyesi değil, bende karşılığını bulan ruh açılımları sebebiyle, yine bende özgün bir yankısını bulan "Benim Baudelaire"imin incelemesi, benim doğrularımdır!.. Bu kitabı yazarken, sizın de elestirilebileceğinizi hiç düşünmediniz mi? • Siz, gitmek istediğiniz yönü bilirseniz, geçmeniz için bütün dünya yana çekilir... Ortaokulda iken Türkçe öğretmenimizden Nobel Edebiyat Odulü'nün ne olduğunu sormuştum. O da, dünya çapında alınabilecck en yüksek edebî ödül diye tarif etmişti. Ta o zaman, Nobel Edebiyat Odülü'nü ben neden alamayayım; hatta onlardan daha büyük bir yazar olamaz mıyım diye kendi kendime sormuştum. Ama bu düşünceyi sürekli bilinç seviyesinde tutup, herhangi bir şekilde gündemime sokmamıştım. Ne var ki hakkında beş bin kitap ve makale yazılan Baudelaire hakkındaki en iyi incelemeyi 1964 yılında Nobel Edebiyatı'na layık görülen Fransız yazar ve düşünür JeanPaul Sartre yapmış. Baudelaire hakkında, yine Fransız ve yine Nobel edebiyat Ödülü'ne (1921'de) lâyık görülmüş, Anatole France da hassas bir inceleme yazmış. Ama ne garip bir tecellidir ki; özel bir maksadım olmamakla birlikte, Sartre'in ve özellikle France'ın Baudelaire hakkındaki duyarlılığı bize ol dukça sığ ve yetersiz gelmiş, kaderin garip bir cilvesiyle, Baudelaire vesilesiyle, Nobel Edebiyat Ödülü sahibi JeanPaul Sartre'ı dehşet bir biçimde eleştirmişiz. Bunun da çok sonra farkına vardım. yani biz, hedefımizi mümkün olan en üst seviyede tutmuşuz. Birileri debizi aşacak bir seviyede bizi eleştirirse gücenmeyiz; ona belki hayranlık auyarız!.. Çünkü bizi eleştirecek kimse, bizden daha büyük bir ruh derinliğine sahiptir. Bu kitabı yazarken nelere dıkkat ettiniz? Kitabın teknik özelltklerı ve genel muhtevası nasıldtr? Bu efsane şairi tek yönüyle ele almadık. Onun bütün ruh hassasiyetini ve edebî derinliğini mümkün olan en iyi biçimde tahlil ederek, yine Baudelaire'in zengin duyarlılığı ışığında, insan evrenselliğini mümkün olan en geniş, fakat formüle edilmiş biçimiyle algılanabilmesi için, onu birçok boyutu ile birlikte ele almaya çalıştık. Baudelaire'in ruh derinliklerinin, içindeki trajik çatışmalarının (gelgit'lerin) edebî kişiliğine yansıyan temel dınamiklerinin anlaşılabilmesi için onun hayat hikâyesini, değil yıllara, hatta günlerine kadar tespit ederek ele almaya çalıştık. Anadolu Türkçesi'nde Baudelaire'le ilgili yayımlanmış eserlerde Baudelaire'in tek bir fotoğrafı ve Meydan Larousse ansiklopedisinde de bir karikatürü vardır. Ama biz onun tam 52 fotoğraf ve elyazısını "Baudelaire Belgeseli" adı altında, müstakil bir bölümde bir araya getirdik. Baudelaire'in şairliğini büyüten ya da derinleştiren tarafı, aslında fılozofik dcrinliğidir. Herkes onu büyük bir şair olarak bilir, ama şairliğinin temel dayanağının felsefî derinliğinden geldiğini bilmez. Bizse, Baudelaire'in rılozofik tarafının ne kadar içli ve derin olduğunun anlaşılabilmesi için onun vecize niteliğindeki sözlerini ve çeşitli değerlere ilişkin özgün ifadelerini de sistematik bir biçimde ayrı bir bölümde ele aldık. Ve kitaba isim olan bölümde de, Baudelaire'i anlatma vesilesiyle, kendimize ait psikofilozofik birikimimizin semerelerini ortava koyduk. Bizim için en önemli olan bölüm de burasıdır. "Yağmalanan Şair Baudelaire" bölümünde ise, hiçbir şeyin ve hiç kimsenin hatırına binaen algılanan hiçbir doğruyu gizlemeden, Ânadolu'nun büyük Türk şairleri tarafından nasıl yağmalandığını ele aldık. Baudelaire'i en çok ele veren tarafı mektuplarıdır. Mektuplarının orijinali toplam 6 (altı) cilttir. Baudelaire'in mektuplarını arkadaşı Eugene Crepet bir araya getirmeye niyetlenmiş ve tasarısının planını yapmış ama ömrü vefa etmemiştir. Onun bu çalışmasını oğlu M.M. Jacques Crepet, 1947'den 1953'e kadar tam altı yıl çalışarak devam ettirmiş ama eseri tamamlamaya onun da ömrü yetmemiştir. Onun ölümünden sonra da arkadaşı Claude Pichois, eseri toplayıp bastırmıştır. Biz de Baudelaire'in bu mektuplarından en ilginç olanlarını, hem de en hassas biçimde sistematize ederek, "Baudelaire'in Mektuplarından Seçmeler" bölümünde ele aldık. Baudelaire'in en iyi artistik nesir numunelerinin en iyi çevirilerini ise "Baudelaire'in Nesir Şiirlerinden Seçmeler" bölümünde topladık. Onun en çok dikkat çeken şairlik tarafının dehsetli meyvelerini ise, tek bir kişinin değil, birçok yetkin çevirmen şairin kalemiyle Türkçeleşen; çevirisi kimi kez aylar, hatta yıllar alan en seçkin şiir lerini (Baudelaire'in sağlığında iken basılan şiirlerinin hemen tamamını), "Baudelaire'in Şiirlerinden Seçmeler" bölümünde bir araya getirdik... Taktir okuyucunundur... Vesselam... Baudelaire YLhanesı/Necmı Naz/ X Yavınlan/600 \ Charlas Baudalair* Tttrk fairlni «n fek •tkllayan fairl*rin başında g«liy»r. CUMHURİYET KİTAP SAYI 384
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle