27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Prof. Dr. Nur Serter Eğitim sorunlanmıza bakıyor Insan Merkezli Eğitim Sarmal Yayıncvi'nden geçtiğimiz günlerde yayımlanan Nur Serter'in "21. Yüzyıla Doğru însan Merkezli Eğitim" adını taşiyan kitabı, Türkiye'nin yaşadığı eğitim bunalımlarına rarklı bir açıdan yaklaşıyor. MEHMETTURDEŞ Prof. Nur Serter, Insan Merkezli Eğitim adını verdiği kitabında, eğitimin aini ve ideolojik boyutlanndan kurtarılarak, insanı merkez alan bir yaklaşımla yenidcn yapılandırılmasını önermekte. Prof. Serter, "Eğitim ile ilgili arayışların insanlık varolduğu sürece dcvam edeceği" ana fikrinden hareketle, antik çağdan bu yana eğitim hedcflerinde meydana gelen gelişmeleri anlatarak başladığı çalışmasında, Batı dünyasının yanı sıra Islam'daki eğitim felsefesi konusunda da bilgi vcrmekte ve "Insan ncfsini eğitmeyi nedef alan dinlerin, yine insanın iki nefsani özelliği olan korku ve vaad motiflerini kullanarak, insanı dine yönlendirmelerinin, eğitimin özü ile büyük bir çelişki oluşturduğu"nu söylemektedir. "Geçmiştc dinin çizdiği sınırlar içinde düşünmeye şartfanan zihinlerin dikkatinden kaçan bu olgu, günümüz dünyasında özgür düşünccye alışmış, zihinlerin cevaplanmasını bekledikleri sorular arasınaa yer almaktadır" diyen yazar, din ile siyasal sistem arasındaki iiişkinin tarih boyunca kendini gösterdiğine dikkat çekmekte ve dinin siyasal sistem aracıbğıyla eğitim hedefleri üzerinde ctkili olduğunu, eğitim kıırumlannın dindeki esaslara göre düzenlendiğini ve eğitim müfredatının din esaslı bir şekle büründüğünü anlatmaktadır. Dinin devlet üzerindeki etkisinin azalmasıyla birlikte, bu kez söz konusu gelenek, yurttaşlık eğitimine yerini bırakmış, eğitimde devletin temel amacı, milliyetçilik duygularını güçlendirmeyeyönelmiştir. Porf. Serter'egöre "devletin kcndi politikaları doğrultusunda insan üretme hedefi, zararsız, yararlı ya da çok zararlı sonuçlara açıktır." Ziradevlet, "küçük yaşta teslim aldığı bireyi dini, milli, ideolojik, ırksal ya da ekonomik hedefler doğrultusunda kalıplayan, düşünce özgürlüğü ve yaratıcılık gibi insana has özellikTeri bu çerçeve içindeki alanda kullanmaya yönlendiren, doğru ve yanlış tanımını devletin belirlediği sınırlar içinde benimseten ve bireyi kendisine çizilen bu çerçeveyi sorgulamaktan mahrum bırakan bir eğitim ideolojisi ile" tehlikeli sonuçlar yaratabilecektir. Eğitim ve propaganda konusunun da işlendiği kitapta, eğitimin kitleselleşmesi ile eğitim aracılığı ile siyasi propagandanın artan etkinliği anlatılmaktadır. Prof. Nur Serter, "İnsanın kendi doğal niteliklerini geliştirmek için eğitime muhtaç olması, onun 'tamamlanmamış' bir varlık olmasından kaynaklanır. Bu tamamlanmamışlık, insanın biyolojik özellikleriyle değil, ruhsal ve zihinsel özcllikleriyle ilgilidir. Yine bu tamamlanmamışfık, insanın yetersizliğini değil, aksinc diğer canlılarla kıyaslandığında büyüklüğünü gösterir. Zira ııygarlıkta doğaya ve dünyadaki diğer canlılara hükmedecek kadar büyük gelişmelcr gösteren insan, akıl ve düşünce gücü ile uzaya giden insan, hâlâ sahip SAYFA 12 prof. Dr Nur Serter bulunduğu potansiyelin tamamını kullanabilmiş değildir" dcmekte, bu potansiyele erişmenin de insanı merkez alan bir eğitimle olabileceğini ileri sürmektedir. Yazara göre "İnsan Merkezli Eğitim, özgürlüğe toplum için eğitimden daha fazla saygıyı esas alır. Hiçbir fikirsel şartlandırmaya başvurmadan, özgürce düşünebilme ve yeni fikirler yaratabilme kapılarını açar... Eğitimde belli bir bilgi ve düsünce sisteminin tartışılmaz kabul edilmesi, bilimsel hayatın kısırlaştırılmasındaki en büyük etkendir. Toplumun kabul cttiği bilgi ya da düşünce ne kadar doğru olursa olsun, insan aklının sınırsızlığı karşısında eskimeye mahkumdur." Bu nedenle de "akfı geçmiş için kullandıran yöntemler yerine, gelecek için kullandıran yöntemlerin" scçilmesini önermektedir. Kitapta Türk Eğitim Sistemi, günümüzdelci uygulamalar esas alınarak analiz edilmekte, ders kitaplarından verilcn çarpıcı örneklerle, siyasetın eğitim üzerindeki etkileri anlatılmaktadır. Ataturkçülük adı altında sürdürülen eğitimi de eleştircn yazar, Milli Eğitim Temel Kanun'daki çclişkilere dikkat çekmekte ve "Gençliğe Atatürk milliyetçiliği diye sunulan içi boşaltılmış,, hamasi kalıpların ardına sığınarak, Atatürkçü gcnçler yetiştirmede başarı elde edilmiş midir?" diye sorarak, üniversite gençliğinin Atatürkçülük anlayışı ile ilgili ilginç örnekler vermektedir. Orta öğretim ders kitaplarındaki Atatürkçülük anlayışını, örneklerle eleştiren Prof. Serter, gençlerin bazı yazar ve şairleri bile Atatürk seviyor ifadeleri ile sevmeye zorlandıklarını belgelerle acıklamaktadır. Ozcllikle Din ve Ahlak Bilgisi ders kitaplarında, Atatürk ile Peygamberin nasil yarıştırıldığı, bunun gençlik üzerindeki etkilerine ilışkin yorumlar, son derecc ilgi çekicidir. Siyasi partilcrin eğitim reformu adı al tında gerçekleştirdikleri değişildikleri yazar şu iradelerle anlatmaktaaır: "Eğitim reformu, tüm siyasi parti programlarının değişmez dekorudur. Bu kelimeyi programlara koyan partiler, eğitim çanağını biraz daha karıştırarak bunu reform diye halka sunmakta sakınca görmezler... Ancak sistem çürümüş vehangi amaca hizmet ettiği belirsiz hale gelmişse, çanağı karıştırarak çağdaş bir sistem yaratmak için büyücü olmak gerekir." Prof. Nur Serter, reformun cesaret işi olduğunu söylemekte ve "iktidarı kaybetme, koltuğu kaptırma fobilerine kapılan politikacıların, ciddi değişimler yaratması mümkün değildir. Türki•e'dc, Atatürk'ten sonra, bu cesarete saip liderlcr görmek millete nasip olmamıştır." demektedir. Güncel tahtışma konuları arasında yer alan imam hatip okulları konusuna da yer verilen kitapta, meslekiteknik ortaokullarda okuyan öğrencilerin yüzde 85,3'ünün, toplam meslekiteknik ortaöğretim öğrencilerinin ise yüzde 39'unun imam hatipli oldukları anlatılırken, bu okulların kuruluş amacının din görevlisi ihtiyacını karşılamak olduğu vurgulanmaktadır. Yazar, "19711974 arasında imam hatip ortaokulları yaklaşık 600 bin, imam hatip liseleri ise yaklaşık 300 bin mezun vcrmişlerdir. Türkiye'nin din görevlisi ihtiyacının kat kat üstündc olan bu sayılara rağmen, Diyanet lşleri Baskanlığı'nın din görevlisi kadrolarında nalen açık bulunması, söz konusu okullarda eğitim gören öğrencilerin mesleki nitelik kazanmak gibi bir amaç taşımadıklarının en somut kanıtıdır... Bu verilerin değerlendirilmesinden çıkan sonuç son derece açıktır. Söz konusu okullar, Anayasanın "lnkılap Kanunlarının Korunması" başlığını taşiyan 174. maddesinde yer alan 3 Mart 1924 tarihli ve 430 sayılı Tevhidi Ted l risat Kanunu'nu delerek faaliyetlerini sürdüren, alternatif ortaöğretim kurumlarına dönüşmüşlerdir.... Din eğitimi alan gençlerin yaşamlarının ileriki dönemlerinde, dini ideolojiye hizmet misyonunu üstlenmekte oluşları ve bu yolla oluşturulan kadrolaşmanın, laik cumhuriyeti benimseycnlerce endişeyle karşılanması, din eğitimini tartışma alanının en güncel konusu haline getirmektedir." demekte ve Türkiye'de eğitimin siyasi bir meta haline getirilmesinin tchlikesine dikkat çckmektedir. imam hatip Iiseleri'nin sayılarında meydana gelen büyük artışların hangi siyasi partiler zamanında gerçekleştiği ve rekortmen basbakanın kim olduğu konusundaki bilgileri de kitapta bulmak mümkün... Prof. Nur Serter, Köy Enstitülerini, kaçırıJan bir fırsat olarak değerlendirirken; bu eğitim kıırumlannın ülkcnin ekonomik, sosyal gelişiminin yanı sıra, demokratikleşmesine yapacağı katkıları da anlatmaktadır. Son derece renkli vc masalsı bir anlatımla aktarılan Köy Enstitüleri Trajedisi'nden sonra, bu okulların kapanmasında rol alanlann kimler olduğu konusunda, vazar ilginç bir yorumda bulunmaktaaır. "Bu lconuda yazılacak olanlar, elbette birer senaryo olmaya mahkumdur. Çünkü karanlık eller, daima karanlıkta iş görmeyi ve kendilerini gizlemeyi iyi becermişlerdir." diyen Serter, okulları kapatan aydınbürokrat takımını kimlerin güttüğü konusunda ilginç bir analiz yapmaktadır. Kitabın son bölümlerinde, yeni bir dünyaya doğru eğitimden beklentiler aktarılmaktadır. 21. yüzyılın insandan beklediği özelliklerin, eğitim aracılığıyla verilmesi için, değişimdeki hıza eğitimin de uyum sağlaması gerektiğine değinen yazar, "Gelecekle ilgli tahminler, insanın kendisi hakkında vereceği kararlar, yapacağı tercihler, belirleyeceği roller açısından da önem taşır. Bu sebeple kisilik oluşumu bakımından da önemlidir. Insan yaşayacağı dünyayı ve o dünyada üstleneceği rolü hayal ederek, kendini o role ve gereklerine hazırlar" demektedir. Bunun doğal bir sonucu olarak da fütürolojinin eğitimin gündemine girmesini önermektedir. "Mevcut eğitim sistemlerinin hemen hiçbirinde, gelecekteki değişim üzerine bir düşünsel üretim mevcut değildir. Eütüroloji, eğitimin tamamen dışında tutulmaktadır." diyen Serter bu konuda Cornell Üniversitesi'nde yapılan bir çalışmaya değinerek, insan aklının geçmişe gönderildıği gibi, geleceğe de gönderilenileceğini ve bunun denenmeye değcr olduğunu vurgulamaktadır. tnsan Merkezli Eğitim, güncel konuları kapsayan, eğitime farkh bir açıdan yaklaşan ve Türk Eğitim Sistemi ile ilgili önerilere de yer veren bir araştırma. Eğitimin en güçlü silah, yazarın ifadesi ile "bomba" olduğunun canlı örneklerini yaşamakta olan Türk toplumu, eğitimin felsefesinden başlayan, sistemini de içeren, kalıcı ve ciddi bir reformu günueminin ilk sıralarına almak zorunda. Geleceğin Türkiyesi'ni şekillendirecek olan gençlerin," üstündeki o kalın koruma kalkanını kaldınp, onları kendilerini koruyabilecekleri şeffaf bir bilgi enerjisiyle cîonatmak, eğitimin ana hedefi olmalıdı r.." Aksi halde sistemin yılgınlığa sürüklediği gençlerde "bu yılgınlığın, sessiz bir isyana dönüşmesi" kaçınılmaz olacaktır. 21. Yüzyıla Doğru "tnsan Merkezli Eğitim'7/V/ Dr Nur Serter'/Sarmal Yayınları/224 s CUMHURİYET KİTAP SAYI 384
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle