Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
0 K U R L A RA Murathan Mungari'dan "Paranın Cinleri" Enis Batur, edebiyatımızın en üretken yazarlarından biri. Adlannı bir anda sayamacağınız kitaplarının sayısı altmısı astı. ilk kitabının yayımlandığı 1973 yılından bu yana geçen süreye bakddığında yılda ortalatna üç kitap ürettig'i gözleniyor Batur'un. Don bir kaç aya içinde yine beş kitapla okurlann karşısına çıktı Batur. Bunlardan, üzerine Ahmet Oktay'ın "İsrafil'in Sur'u" aalı bir incelemesi de yayımlanın "Opera" ve "DouBatı Divanı" şiirlerinden oluşuyor, "Seyrüsefer Defteri" ise şiirlerinin yazılması aşamasınaa yaşananları anlatıyor. "îki Deniz Arastnda Kara Topraklar Batur un gezi izlenimlerini aktarıyor. "Modernizmin Serüveni" ise üzerinde yıllarca çalıştığı ve çalışmayı sürdürdüğü bir araştırmanın sonuçlarını seriyor gözler önüne. Enis Batur'la şimdilik son kitabı "DoğuBatı Divanı" üzerine edebiyatımızın bir başka ünlü ismi Füruzan konuştu. Selim îleri'nin yeni yayımlanan anıromanı "Cemil Şevket Bey, Aynalı Dolaba îki El Revolver" üzerine Prof. Dr. Gürsel Aytaç'ın yazısı bir hayli uginizi çekecek. Işık Kansu arkadaşımız ise Anıl Çeçenle yeni kitabı "UlusalSol" üzerine konuştu. Ûlkemizde sol'un yeniden gündeme girmeye başladığı şu günlerde bu söyleşi de bir hayli ilginizi çekecek. Bol kitaplı günler!... TURHAN GÜNAY Yaşamı gerçek kılanyazı NUKET ESEN "Paranın Cinleri" büyük bir keyifle okunan, duygu yüklü, sürükleyici, etkileyici bir kitap. tnsanı ve yazarı birleştiren bir eser. Anı kitabı, Türk edebiyatında çok fazla örncğini görmediğimiz bir tür. Murathan Mungan bu eserle, hem edebiyatımızda bu türe bir katkıda bulunuyor nem de bu türün en iyi örneklerinden sayilabilecek bir kitapla yapıyor bunu. Imtiyaz Sahlbi: Berln Nadl o Basan ve Yayan: Yenl Cün Haber AJansı Basın ve Yayıncılık A.ş. o Genel Yayın Yönetmenh orhan Erlnç Genel Yayın Koordfnatörü: Hikmet çetinkaya ; Yazıişlerl Müdürleri: Ibrahim Yıldız (Sorumlu) , Dinç Tayanç 0 Yayın Yönetmenh Turhan Cünay Crafik Yönetmen: Dilek llkorur o Reklam: Medya c CUMHURİYET Murathan Mungan'ın Paranın Cinleri*, derinliği olan, birkaç düzlemde okunabiJcn bir anı kitabı. Bir yazarın hayatının önemli olaylarını artarda sıraladığı, ancak merak ve dedikodu keyfi için okunan bir döküm kitabı değil bu. Birçok anı kitabı, okunurken ilginç gelse de, kitap bitince "Bütün bunlardan aslında bana ne." dedirtmiştir bana. Halbuki Murathan Mungan'ın kitabı bittikten, Mungan'ın hayatı ile ilgili bazı bilgiler vererek merakınızı tatmin ettiktcn sonra da yaşıyor içinizde. Çünkü bir kere Mungan "bcn"ini anlatırken oluşturuyor; oluşturarak anlatıyor; anlattığı için o "ben" var oluyor. Bir dc Mungan'ın "ben"inden ve "yazar"lığından yola çıkarak genelde benlik ve yazarlık, hayat ve yazı ilişkisi hakkında birçok şey söylüyor kitap. Kitabın ılk parçası olan "Paranın Cinleri", "Çocukken bir geyiğe tutulmuşum." (s. 7) diye başlıyor ve bunun kısa hikâyesini anlatıyor. Bu ilk cümle ilginç çünkü tüm kitap "tutulmuşlukların" nikâyelerinden oluşmakta. Tutkulu bir yazar Murathan Mungan. Tüm kitap geçmişe tutkunluğu, kendine tutkunluğu, yazıya tutkunluğu anlatıyor. "Paranın Cinleri" bölümü Mungan'ın hem kendini tanıma sürecini hem de kendini tanımlama çabasını anlatıyor. Bu bağlamda çocukJuğunun geçtiği Mardin öne çıkıyor. ü n u oluşturan aileyi ve şehri anlatırken Mardin'den "bir yazı nesnesi" olarak söz ediyor. Kimliğinin belirleyici mekânı olan Mardin, onun için bu yazıda bir yazı nesnesi oluyor. Tıpkı hayatının bu kitapta bir yazı nesnesi olması gibi. Ülkenin uzak bir noktasında olduğu için, sanki "gerçek" hayattan uzak olduğu için, masallarla, nayallerle, alıntılarla yaşanan bir yer Mardin. Mungan'ınhikâyeler anlatmanın vc dinlemenin keyfini öğrendiği yer. Bir azı nesnesi olarak ele alıp anlattığı, anlatıren de yeniden oluşturduğu, ürettiği Mardin, aslında onu insan olarak da, yazı olarak da oluşturan yer. Bu iki oluşum eşzamanlı ve eşmekânlı. "Bunlar Artık Yok" bölümü de dikkat çekici bir bölüm. Aile albümlerindeki fotoğraflarla kurulan ilişki bu bölümde yazmanın bir metaforu oluyor. Resimlere bakarak doğrudan bilmediğimiz geçmiş hayatları hayalimizle yeniden kurup, resimleri yorumlamaya çalışmamız sonucu belki de niç olmamış "yepyeni tarihler, yepycni hayatlar" yazmamızdan söz ediliyor burada. Bakan gözün müdahalesi, anlatıcının gerçeğe müdanalesi söz konusu. "Fotoğraflara hep kendinden bir şeyler katardı. Fotoğrafın kendi gerçeği yetmiyordu ona." (s. 30) Sanki bakan göz "metin"dekibosluklarıdolduruyor burada. Gerçeğin anlık yansıması olarak elde kalan şey eğer bir fotoğrafsa, bu tespit edilen anın öncesini ve sonrasını doldurmak, yazmak, bakan göze kalıyor. Geçmiş yeniden, belki de aslına aykırı bir şekilde, yazılıyor bu bağlamda. "Fotoğraf çekildikten sonra yeniden kanapeye mi oturdu, yoksa hemen içeri mi geçti; başkalarıyla resim çektirmek için beklemiş de olabilir, bilmiyoruz." (s. 31) Murathan Mungan C Hiç görmediği halasının elindeki fotoğrafından, bir anın anısından yola çıkarak, halasını anlamaya ve anlatmaya çalışıyor Mungan. Bu şekilde, bir kişinin sonradan yeniden yaratılması asıJ kendi mi, yoksa sadece anlatanın hayali mi oluyor? Gerçeği hatırlamak mümkün müdür, yoksa hatırlamak bir yeniden yazmak mıdır? Bu sorularla uğraşan yazı sonunda hayatı devam ettiren, hayata eklcmlenen bir şey olarak ortaya çıkıyor. Bu yazı üe yazıyı yazan Mungan ve hakkında yazılan halası yazıda ilk dera bir araya geliyorlar. Mungan halasına "Merhaba" diyor. Yazı hayatta olmamış bir şeyi, halayeğen buluşmasını gerçeklestirmiş oluyor. Yazı hayata giriyor; nayata "Merhaba" diyor. "Pevruze için Resimaltı" yazısında Mungan babaannesi Pevruze'yi anlatıyor. Babaannesi, Mungan çocukken öldüğü için onunla ilgili kısa bir anısı var sadece. Geçmiş bitmiş; yok olmuş. "Geriye, gözden silinmeyen birkaç resim, aayanıklı birkaç anı, bazen de eli kalem tutan Dİr torunun yıllar sonra gönülborcuyla yazdığı şu yoksul satırlar kalıyor. " (s. 50) Yazı geçmiş hayatı canlandırıyor; ölmüş kişileri metin içinde yeniden yaşatıyor. Hayat yazıyı mümkün kıldığı gibi, yazı da hayata katkıda bulunuyor. < Keşfedilmek"te taşralılık anlatılıyor. Haatın ya dışında kalmak şeklinde yaşanan taşralıl hikâyelere, filmlere vc hayallere itiyor ılık, insanı. Hayatla kitaplar orada birleşiyor. Mungan "kitabı hayatının hcr yanına taşıdığı gibi, hayatın gczindiği bütün sokaklarını da Kİtaplarına alıyor". (s. 55) Taşralılığın dışlanmışlığına, annesinin üvey olduğunu öğrendiği zaman hissettiği üveylik dışlanmışlığı da eklenince, içinde olunabilecck, mcrkezinde olunabilecek yer olarak yazı kalıyor sanki, kendi yazısı. tnsanların onu bulabile ceği, keşfedebileceği, kendinin var olduğunu, bir yere ait olduğunu en iyi hissettiği yer yazı oluyor. Yazarlık, varlığı oluyor. "Fazla Cesaret, Fazla Merhamet, Fazla Sevgi" bölümünde yazdıkları ile hayatmda olanların zaman zaman nasıl kesiştiğini anlatıyor Mungan. Babasının ölümüyle bir oyunununvc bir öykü kitabının ithafının nasıl çakıştığını, bu tür "kader" oyunlarıhın yazısını nasıl etkilcdiğini anlatıyor. Hayatı ile yazısı arasındaki etkileşime bir nokta daha ekliyor burada. Annesinin üvey olduğunu ileri bir yaşta, 17 yaşında öğrendiğinde dünyayla kurduğu gerçeklik duygusunun yara aldığını, hayatta doğru sanılanların aslında görüldüğü gibi olmayabileceği duygusunun onun hayata olan güvenini sarstığını açıklıyor. "Hayattan kaçtım, sanata sığındım. Yazı'yı evlat edindim, okurları akraba..." (s. 75) Yazı, onun için, hayattan daha gerçek, daha güvenilir oluyor. "Gizli Ben" kitabın son ve en can alıcı yazısı. FJimizdeki kitaptan, bir anı kitabının nasılından, niçininden söz ediyor bu yazıda Mungan. "Yaşadıklarının yazdıklarına nasıl sızdığını" (s. 84) anlattığını söylüyor bu kitapta. Yaşamöyküsel bir şey yazılırken merkez alınan "ben"in gerçckliğini sorguluyor. Anı yazılarında yazı kahramanına dönüşen "ben"in gerçek "ben" olup olmadığını soruyor ve "Sahiden geçmişi ve kendimizi yazmak mümkün müdür?" (s. 86) diye soruyor. Bu kitabın yazı kahramanı olan "ben"inin resmine son fırça darbelerini dc vurmayı unutmuyor Mungan. Mardin'de ünlü bir adam olan babası ile olan "yarışını", taşralı olmanın verdiği kenarda kalmışlığı yenmenin yolu olarak ün tutkusunu, varlığını duyurmak ihtiyacını, bir fotoğrafla anlatıyor. Yıllar öncesinin fotoğrafında, kcndisi odadan çıkarıldığı için, babasının yanındaki kapının camında Mungan'ın kendini temsil etsin diye gizlice koyduğu boş, beyaz kâğıt görülüyor. "Görülmek uğruna yıllardır o boş, beyaz kâğıda yazıyorumdur belki de..." diyor. Ve en son cümle, "Sahi ey okur, beni hiç gördünüz mü?" (s. 95) Evet, görüyoruz. Bu kitapta Murathan Mungan nem kişiliği hem de yazarlığı ile görülüyor. Aslında bu ikisinin ayrılmaz bir bütün olduğu anlaşdıyor. Çocukluğundan itibaren benliği ile yazarlığı birlikte oluşuyor, gelişiyor. Hayatını anlatırken yazdıklarını da anlatıyor. Yazdıklarına devamlı göndermeler yapıyor. Yazmış olduğu şiirlerle, oyunlarla, öykülerle anlattığı hayat parçalarını birleştiriyor. Kendi metinleri arasında bir metinlerarasılık kurarak, eserlerini bütünleştiriyor. Tıpkı hayatını gözden geçirerek bütünü görmeye çalıştığı gibi. Yazmak, anlatmak nayatını anlamlandırabilmesi için gerekli sanki. Anlamak ve anlatmak eşgüdümlü eylemler onun için. Anlatmak ayrıca geçmişi elde etmek, geçmişi geri getirebilmek için de gerekli. "Bütün kelimeler kaybedilmiş dünyaları geri çağırmak için mi? Bunun için mi yazar olmak istiyorum?" (s. 79) Dünya yazınca gerçek oluyor. Yaşadıkları ancak yazıya getirilince gerçeklik Kazanıyor. Ancak yazılanlar, anlatılanlar var oluyor. "Bana şu anlattıklarım kaldı." (s. 56) Anlattıkları anlatıldıkları için kalıyor. Paranın Cinleri büyük bir keyifle okunan, duygu yüklü, sürükleyici, etkileyici bir kitap. İnsanı ve yazarı birleştiren bir eser. Anı kitabı, Türk edebiyatında çok fazla örneğini görmediğimiz bir tür. Murathan Mungan bu eserle, hem edebiyatımızda bu türe bir katkıda bulunuyor hem de bu türün en iyi örneklerinden sayilabilecek bir kitapla yapıyor bunu. Paranın Cinleri/Murathan Mungan/ Mc tts Yayınlan, 7997 KİTAP SAYI 384 SAYFA 3