07 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

kitap fuarlannda ya da okullarda yapılan söyleşi günlerinde karşı karşıya geliyorum. Genelde iyi, güzel gibi şeyler söylüyorlar. Kimi zaman ilginç şeyler gözlüyorum. Bunu çocuklar anlamayabilir diye düşündüğüm bir öykümü, çoculdann DÜtün ayrıntılanyla bana anlattıkianna tanık oluyorum. Kimi çocuk da öykülerde yanıtını okuyucuya bıraktığım soruları bana soruyor. Örneğin "Pembe Kuşa Ne Oldu?" diye soruyor. Ben bu soruya "Sen nasıl olmasını isterdin?" diye karşılık veriyorum. O zaman bana upuzun bir öykü anlatıyor. Bu beni mutlu ediyor. Çiinkü ben, okuyucunun boyun eğmiş bir halde yazarın yarattığı öyküyü izlemesini istemiyorum. Etkin olmasını, sorularsormasını, okuma süreçlerine katılmasını, açık bıraktığım kapılardan herhangi birine girmesini istiyorum. Bunu başarabildiğimi görmek sevindirici tabii ki!.. Öykülerinizde mizahi ögeleri stk sık kultanıyorsunuz. Çocuk öykülerinde mizahın çocuklar için nasıl bir işlevi var sizce? Mizah sivrilikleri yumuşatır. Yazarı ba21 tehlikelerden korur. Bir bakıma mizah, insanın kendi beceriksizlikleriyle alay etmesidir. Bir verde, deneyimşizlikleri nedeniyle çocuklar da kendılerini beceriksiz, yeteneksiz, sakar görürler. Ellerine ne airlarsa ya bozulur ya da yere düşer kırüır. Güzel resim yapamadıklarını, şarkı söyleyemediklerini duşünürler. Mizah bütün bunların, herkesin de başına gelebüecek komik olaylar olduğunu gösterir. Öykü kahramanlanyla çocuğu birbirine yaklaştırır. Yazan da çocuğu kendi görüşlerini empoze etmekten uzaklaştınr. Çocuk küaplartnda genelde, yetişkinler çocuklann aünyasını anlatırlar. Son yayıtnlanan iki kitabınızdan biriolan "Kuslar Kralı Nikola" da, çocuk gözüyle çocuklann dünyasına bakmısstnız. Acaba çocuk, yetişkinlerin dünyasıyla ne kadar ilgilidir? Çocuğun derdi dünyayı tanımaktır. O yakınındaki her şeyle iîgilenir. Elbette ki yetişkinlerle de. Bazı yetişkinler vardır ki önemsiz gibi görünen doğal tavırlarıyla çocuğun dünyasında bir anlam kazanırfar. "Elma Kolculu Kadın" öykümden giderek örneklemek istiyorum bunu. Büyükler kişisel eşyalarına çocukların dokunmasını istemezler. Günün birinde bir SAYFA 6 Elma Kokulu Kadın cıkıp da çocuğa en sevdiği "Kuşku kolyesini" armağan ederse çocuğun gözünde o yetişkinin yeri bambaşka olur. "Kuşlar Kralı Nikola" öyküsünde, gözleri kuşların gözlerine benzediği için Nikola Amcayı farkeden ç ocuk, kuşların dünyasına kendini yakınlaştıran bu adamı yüreğine kazır. "Seni severse konuşur" diyerek, kadife çiçeğini çocuğa veren Çiçekli Kadın, bu sıradan gibi görünen davranışlarıyla çocuğun dünyasında yer edinmeyi başarır. Hangi çocuk, kapısından ağlamadan çıkamadığı ilk berber dükkânını, kömürlükte birlikte bir sincma kurdukları "Sinemacı Amca"sını, bir tohum ekmekle dünyanın değişebileceğini söyleyen "Mavi eşofmanlı adam"ı yok sayabilir. Çocuk yazınımızda, çocuklukta aska varan sevgiyi isleyen öykü ve roman yok gibi. Geçen yıl"önu seviyorum" adlt öykü küabıyla Fatih Erdoğan konuya erkek çocuk gözüyle yaklasarak bir adım attı. Çocuk ve askın çocuk yazınında yer alması ile ilgili kendi öykülerinizden söz ederek neter söyleyeceksiniz? Aşk, yaşama anlam veren en güzel duygu. Insanını kendini bildiği andan ölene kadar içine sızan büyülü bir ışık. Çocuksu aşklar benim öykülerimin bazılarında da var. "Uçurmam Bulut Şimdi" kitabımda Meltem Murat'a başka bir gözle bakar. "Pembe Kuşa Ne Oldu" kitabımda Asu ve Titi Bülo'ya azbuçuk aşıktır. Bülo'nun gözü Güneş Saçlı Kız'dadır. Mufo, Çılli'nin konuşmasını yüreğinde bir ku§ çırpınışını duyarak dinler. "Toto ve Şemsiyesi" adlı kitabımda Toto, Mimi'yi gizleyemediği bir aşkla sever. Mimi de ondan hoşlanır ama belli etmez. Bahsettiğim bu öykülerde aşk, sadece dizbağı çözdüren yürek çırpınışlarıdır. Bu nokaada "Puf\ Puf Puf, Cuf, Cuf Cuf ve Cino" adlı uzun öykü kitabımdan sözetmek istiyorum. Burada kahramanlar çocuk değil ama yaşanan tam bir gerçekleşmemiş aşk masalıdır. Bir kaz Yani Puf, TV program sunucusunu büyük bir aşkla sever. Bu aşk sadece bir yürek çarpınışı olarak kalmaz, kazın yaşamında itici bir güç olur. Puf, yaşamın anlamını tartışır, yeteneklerini keşfetmenin derdine düşer. Kendini asla bırakmaz. yepyeni bir Kaz olup çıkar. Kitapta birkaç yol ayrımı vardır. Ve elbetteki ki "yaşam hep seçeneklerden birini seçmcktir. Puf kendisi için yumuşak ve en az ıncıtıcı seçimleri yapar. Tabii ki başka seçenekler de söz konusu olabilir. İlk kitaplartnızda öykü kahramanlartna Emre, Murat, Meltem, Sinan, Serap... gibi adlar vertnissiniz. Daha sonra yayımlanan "Penguenler Flüt Çalamaz", "Pembe Ku$a Ne Oldu?", "Toto ve Şemsiyesi", "Puf, Puf Puf, Cuf Cu Cuf ve Cino" adlı kitaplartnızda ise kişi adları; Selo, Bülo, Titi, Asu, Lili... gibi kısaltmalara uğramış. Bunu, kolay söyleniş ve çocuklar arası iliskide bir yakınlasma sağladığt için mi yaptınız? Bu sorunun yanıtını kendi kendime vermiş değilim, şimdi düşünmeye başladım. Yapımda insanlara isim takmak, isimlerle oynamak var. Belki de bu kısaltmaları kuüanış nedenim öykü kişilerini okuyucuya bir arkadaşı kadar yakın hissettirme kaygısı olabilir. Belki kısa isimlerin uzunlardan daha sevimli ve şirin olmasındandır. Belki de öykü kahramanlann hem çok yakınımızda hem de dünyanın herhangi bir yerinde olduğunu düşündüğümdendir. Bülo, Titi, Asu... yerel değil hatta bir yere ait hiç değil, çağrışımını yapıyor sanki. Çeşitli öykülerimizde zaman zaman aynı renkleri, aynı figürleri kullandığınız oluyor. Sanırtm bu, kendinizi yazmamn sonucu olarak, kendi yaşamınızdaki tutkunluklarınızın, tercihlerinizin biryanstması. Ama bu, okuyucuda "kendini yineliyor" santsı uyandırmaz mı? Hayır. Aynı renk dediğiniz pembe olmalı... Pembe Kuş, Pembe Hala, Pembe Bisiklet... İlk akîıma gelen pembeler. Pembe rengi nedense öteki renklerin den çok daha fazla severim. Bazı figürlere de özel yaşamımda duyduğum yakınlıktan dolayı özellikle yer veririm. Müzik, güneş, müzik aletleri, balıkçı, deniz, martı... Bu figürleri aynı şekilde ve aynı misvonu yükleyerek sık sık kullanmak "tekrar ediyor" düşüncesi uyandırabilir. Ama bunlara farklı roller verildiğinde böyle bir sorunun olabileceğini sanmam. Son kitabınız "Babamın Gözleri Kedi Gözleri"nde öykü, roman, günce, anı türlerinin kaltplasmıs stntrlanm aşmıs, her birinden bazı ögeîer almtş bir anlatı bıçimi görüyoruz Ben bunu, çocuk bakışını kaybetmeden, güçlü bir anlayış ve derin duyarltlıkla anlattıklarıntzı kalıplara sokmadtğtnız için oluşmuş bir bıçim olarak düsünüyorum. Siz ne âersıniz? Bahsettiğiniz kitabı babam için yazdım ben. üradaki baba figürü benim babamdır. Babam aykırı bir insandı. lliçbir kalıba girmeyi sevmezdi. Babam için yazdığım bu kitap ta hiçbir edebi türe sokulamıyorsa üzulmem, hatta sevinç duyarım. Her kitabı oluştururken kendi kendime "Bunasılbirkıtapolacak?" gibi bir soru soranm. "Babamın Gözleri Kedi Gözleri"ni yazarken bir çocuğun günlüklerinden yola çıktım. Günlükteki ner gün bir kısa öykü olsun istedim. Günlüğün bütünü de ayrı bir uzun öykü anlatsın istedim. Kurgulamayı buna göre yaptım. Edebiyat türleri açısından değerlendirmek artık edebiyat bilimcilerinin işi. Günümüz çocuk yaztnt ile ilgili neler söylemek istersiniz... Günümüz çocuk yazınmı elimden geldiğince izlemeye çalışıyorum. Son beş yılda çocuk yayınlannda bayağı bayağı bir artış oldu. Bu kitaplar arasında çok nitelikh ürünler var. Ancak büyük oir kısmı estetik kaygıdan uzak, çocuğa ders vermeyi amaçlayan, buyurgan ifadeli kitaplar. "Bundan böyle bu kötü davranışı t i r daha yapmadı." gibi sözlerle bitiyor çoğunlukla. Çizginin dışına çıkan tövbekar oluyor! Bu önemli eksikliklerinden biri eleştirmenlerin çocuk kitaplannı ciddiye almaması. hiçtir edebiyat dergisinde çocuk kitapları ile ilgili eleştiri yok. Yayınevlerinin editörlük mekanizmalan yetersiz. Yayınevleri çıkardıkları çocuk kitaplarını öteki yayınlarından ayrı tutuyorlar. Gazete vc dergilere verdikleri ilanlara çocuk kitaplarını koymuyorlar. Tanıtım yetersiz kabyor. CUMHURİYET KİTAP SAYI 382
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle