06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

sigara üstiine sigara tüttüren babalardan değilmiş meğerse. Üretmekten hoşlanan, yaratıcılığını her fırsatta kullanmaktan zevk alan, çok tatlı bir babam varmış. (s. 45) Baba bir şeyi daha öğretmiştir kızına: Sahip olduğu bir canlının özgürlüğünü yok etmemek gerektiğini. Kedi senin diye özgürlüğünü kısıtlamaya kalkma. Sadece koru ve besle onu. Bırak dilediği gibi yaşasın. (s. 69) Eski odamda sandalyelerin, masanın, kitaplığında bir ruhu vardı sanki... Yeni eşyalarım benimle hiç konuştnuyorlar (s. 70) derken de kendi yarattığı eşyaların onun kimliğinin bir yansıması olduğunu anlatır. Çocuklar yaşamla ilgilli bazı gerçekJeri yetişkinlerin hiç ummadığı bir olgunlukla kavrayabilirler yeter ki yetişkınler onları adam yerine koysunlar. Aslında bu kızın babası da, annesinin boşanmak istemesi nedeniyle ondan ayrı kalmıştır. Küçük kız rahatlamıştır. Nedeni öğrenmiştir hiç değilse. Annemle babam boşanıyor! Bu sözü duyduğum an gözlerimden sağanak halinde gözyaşlarının dökülmesini beklerdim. Ama öyle olmadı. Kafamdaki stkıcı sorulara yanıt bulduğum için sevindim bile. Ne güzel artık iki evim olacak! (s. 78) Ama bir şeyden emin olmak önemlidir: Çok uzakta bile olsa babam benim en yakınımdır. Beni karşılıksız ve tertemiz bir sevgiyle sever. Annem de. Onların beni sevdiğini bilmek, bu koskoca dünyada yalnız olmadığını bilmektir. (s. 81) Ancak daha da önemlisi umuttur: Sevgi varsa eğer, kaybettiğimizi sandıklarımız bir gün mutlaka geri döner! (s. 83) Medya çağı olarak tanımladığımız günümüzde yetişkinlerle çocukların dünyalannı kesin çizgilerle ayırmak sanırım artık olanaksızlaştı. Onlara farklı bir dünya sunmaya çabalarken, onların bizim hayatımızın tam ortasında durduklarının farkında olamayabiliyoruz. îşte bu nedenle çocuk kitaplannın hem yetişkinlere hcm de çocuklara seslenmesi ortak bir dilin yaratılması gerekli diye düşünüyorum. Kitaplardaki iki perspektiflilik anlamayı ve anlaşılmayı kolaylaştıracak ve kitaplar buvurgan bir didaktizmden kurtulmuş olarak yaşamı daha bir anlaşılır kılacaklardır. Sevim Ak'ın kitaplarında göze çarpan bu özellik onun okur kitlesini çocuklardan yetişkinlere uzanan geniş bir alana yayabilecektir. Yukarda tanıtmaya çalıştığım kitaplara Sevim Ak'ın yazarlık portresini de çizmeye çalıştım. Çocuğa yumuşak, içten ve eşitfikçi yaklaşan yazar onun kendi iç gerçekliğini yansıtırken kimi zaman çocuklar adına 'anla beni' dercesine yetişkinlere de mesajlar veriyor. Yaşamı sevgi, emek ve düşlerin de yer aldığı özgürlük alanı olarak tanımlayan yaza, günümüzde olması gerektiği gibi iki kuşağa birden sesleniyor. Yetişkinlere ve çocuklara. 1) Uçurtmam Bulut Şimdi, Mavi Bulut Yay., 1994 6. Baskı 2) Karşı Pencere, Kırmızıfare Çocuk Edebiyatı Dizisi, 1988 3) Penguenler Flüt Çalamaz, Yapı Kredi Yay., 1993 4) Pembe Kuşa Ne Oldu?, Yapı Kredi Yay, 1993 5) Toto ve Şemsiyesi, Çınar Yay., 1994 6) Puf, Puf Puf, Cuf, Cuf Cuf ve Cino, Yapı Kredi Yay., 1995 7) Kuşlar Kralı Nikola, Uçanbalık Yay., 1996 8) Babamın Gözleri Kedi Gözleri, Yapı Kredi Yay., 1996 CUMHURİYET KİTAP SAYI 382 Sevim Ak'la öyküleri üzerine TURAN YUKSEL Söze, biraz gerılerden baslamak isttyorum. "Uçurtmam Bulut Şimdi" adlı ilk öykü kitabımz yayımlandtktan btr süre sonra, sızın ıçın (Fatih ErdoSan, Cumhuriyet Kitap, Sayt: 34), "ÇOCUK yazarlannın çoğu çocuklar için yaztyor, oysa Sevim Ak kenaist içm yaztyor" denilmisti. Daha somaları size sorulan bir soruyu, "Hep kendım için yazdım. Yazdıklartm benim içimdekiçocuğun okumak istedikleriydi." diye yanıtlamtssınız. Bir inceleme kitabtnda da (Çağaaş Çocuk Yaztnt, Selahattin Dilidüzgün, Y. Kredi Yay.) sizin için, "Çocuk gerçekliğini yakalamts/ kendıni çocuk gerçehliğine indirgemeyı basarmıs" denilmektedir. Bunlar ilk kitabımz yaytnlandıktan sonra söylenmis olanlar. O günden buyana yedi kitabımz daha yaytmlandı Şimdi yeniden "kım için yazdığtnız" üzerinde durmak isttyorum. Çünkü konu, son yıllarda gelisme gösteren çocuk yayınlartyla yakından ilgili, 70'lı yıllarda hirçok yazar, çocuk kıtapları yoluyla toplumsat eleştin yaptılar. 1979 Dünya Çocuk Yılı'nda birçok romanctmtz,öykücümüzyılın kutlamsına katkıda bulunmak için birer çocuk kitabt yazdı. Şimdtlerde de çevre sorunlannı vurgulamak için çocuk kitaplan yazılmaktadır. Bütün bunların içinde siz "kendım için yazdım" diyerek bir ada gıbı kaldımz. Bir de Kemalettin Tuğcu örneği var. Oda "kendim için yazıyorum."dedi. Amaarkasından "Yazarak efkar dağttıyorum Yazdıklartmı bir daha okumam " diye ekledi. Sız ise "Yazdıklarım benim de okumak istediklerim demiştiniz. Bu konuda bugün ne söyleyeceksintz. Bugün de aynı şeyi söyleyeceğim. Ben, herkesin içinde bir çocuk olduğuna inanıyorum... Geçen zaman içinde, benim içimdeki çocuk hâlâ büyümedi. Ben, gene o çocuğa öyküler yazmaya devam ediyorum. Çocukluğum kalabalık bir çevrede, tek düzelikten uzak, evde değil sokakta geçti. O Özgür bir çocukluktu. Çocukluğumun bu denli renkli geçmesinden mi bilmem, kendimi hiçbir zaman yetişkinlerin dünyasına ait nissedemedim. Yetişkinlerin dünyası çocuğun dünyası kadar özgür ve sınırsız değil. Hesaplar, yasalar, zorunluluklar, kısıuamalar var. Ustüne üstlük aldıkları her yeni kararla yaşamı daha boğucu bir hale getiriyorlar. Ben, belki de bu yüzden çocukluğun özgün, heyecanlı, boyun eğmeyen, meraklı, hayallerle dolu dünyasını terkedemedim. Beni besleyen de yaralayan da içimdeki o bir türlü büyümeyen çocuk oldu. Öyküleıimi yazarken başka çocuklar nelerden hoşlanır, macera öyküsü mü, yoksa bir sevda masalı mı, çok satar mı gibi kaygılar hiç taşımadım. Benim için öykü yazmak ucu bucağı beljrsiz bir yolculuğa çıkmak gibi bir şey. Övkünün atmosreri içinde yaşamak, saatlerce kendi kendimekonuşmak, düş kurmak, yaşamın çok zengin ayrıntılarından birkaçını keşfetmek, mizah ögeleri yakalamak... Asıl keyif aldığım bunlar işte. En heyecanh tarafı ise öyküyü nerede ve nasıl bitireceğimi bilememem. Çoğu öyküm bitmemiş havasındadır. Bitirmeyi, nokta koymayı sevmem çünkü. Okunduktan sonra Denim içimde de, okuyucunun içinde de sürsün isterim. Öyküıerin üzerinde aylarca çahşmama rağmen öyküler çantamda yayınevinin yolunu tutarken bile yolda hâlâ bazı şeyleri değiştirir, bazı bölümleri çıkarırım. Hep içim kıpır kıpırdır. Söyleyemediğim bir şeyler hâlâ kalmıştır sanki. Kitap yayımlandıktan sonra bile sürer bu içimdeki vesvese. Her öykümün arkasında beni onu yazmaya cı bir dille aktarınm. Okuyan onu yüreği, akh ve duygularıyla yeniden üretsin isterim. Ahlak dersi vermek istemem. Bu bana ahlaksızlıkla eşdeğer gelir. Öykü kahramanlarımı ya da tercihlerini iyikötü, doğruyanlış.. diye betimlemekten kaçınmm. Çünkü bu kısıtlayıcı bir şeydir. Doğru, tek değildir zaten. Yaşamın zenginliği içinde sayısız doğrular vardır. Benim kahramanlarım tercihlerini yaparken, genel geçerli yollardan birini seçmeseler de aeneyim kazanır ve yaşama bu noktadan sonra başka biri olarak devam ederler. Bir de çocuğa boyunu ajan misyonlar yükJemekten kaçınırım. Çevrecilik adı altında çocuklara çevre sorunlannı çözdürten yazarlar var. Bakıyorsunuz küçük bir çocuk bir fabrika kapattınvor ya da tek Daşına bir reaktörün yapümasını önlüyor... Ben bu konuya daha farklı bakıyorum. Öykülerde, çocuğa doğayı ve canlılann kendisi için bir anlam taşıdığını hissettirmenin daha önemli olduğuna inanıyorum. Bir örnek vermek istiyorum. "Uçurtmam Bulut Şimdi" adlı kitabımda "Zamanı Gelmeden" isimli bir öykü var. Bu öyküde zamanı ve yeri gelmeden patavatsız bir davranışta bulunup, annesi tarafından azarlanan çocuk, kendini, ktş güneşine aldanıp çiçek açan erik ağacıyla özdeşleştirir. Ikisi de zamanı gelmeden bir ise kalkışmamışlar. Çocuk bembeyaz çiçekli ağaca sevgiyle sarılır. Mevsimi gelmeden çiçek açmıştır, tıpkı kendi gibi. Belki de bu yüzden zarar görecektir. Ama olsun, şimdi çok görkemlidir ya... Fazladan görevler yüklemeye gerçekten de gerek yoktur. Bu çocuk, o ağaca zarar verebiür mi artık? Kitaplartmzı okuyan çocuk okurlarla iletijiminiz nasıl? öykulerinizi okuduktan sonra bizde imgesel btr tad kalmaktadtr. Ya çocuk okurlar? Onlarda da aynı iz kalıyor mu? Cözlemleriniz var mı? Ben, kitaplarımı okumuş çocuklarla, iten bir oyku daha vardır. babümı$ kıtabı okurken hem öykülerin arasındaki olayı hem de öyküyü kafamda yeniden yazarım. Benim öykülerimle bağım uzun sürclidir. Bu söylediklerim benden başka kimseyi ilgilendirmez belki. Kendim için yazdığımı söylediğim öykülerim bir kitap haline gelip piyasaya sürüldüğünde benim olmaktan çıkar çünkü. Her ne kadar o çalışma benim gözümde bitmemiş bir çalışma ise de benim dışımdakiler için bitmiş ve söyleyeceğini söylemiştir artık. Demin, "Yazarken kitapların sattstyla ilgili kaygt tasımadığıntzt" söylediniz. Hangi kaygılarla yazdtğınızı biraz açar mtsımz? En çok, buyurgan bir ifade ile kendi görüşlerimi empoze etmekten kaçınırım. Çoğu zaman basit bir olayı yalın ve akı SAYFA S
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle