Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Kapak konusunun devamı. çocuk gerçeği ama yetişkinlerin anlamadığı birgerçek. Karşı Pencere öyküsünde mahalledeki bütiin anne vc babaların çalışkanlığı ncdeniyle örnek göstcrdiklcri bir çocuk vardır. Bu çocuk sokaklarda oynamaz okuldan sonra evc kapanıp dcrs çalışır. Notları çok iyidir. Ama bu çocuğun gece olunca kcdilcrlc kurduğu bir dünya vardır, komşuların civcivlcrini çahp onları dcney hayvanı olarak kullanır... Aynca geceleri eline aldığı dürbünüyle komşu cvleri gözler. Acaba bu örnek gösterilen çocuk bu ailelcr için ne kadar örnek olabilir, gerçekleri bilmiş olsalar? Aslına bakarsamz bu çocuk da kcndine farklı bir dünya kurmusjtur ve yetişkinlerden saklı bir dünyadır bu. Hobilcri fobi halinc getirmektc usta olan yetişkinlere scslencn bir öykü Canım Isterse. Bu öyküde çocuğa müzik dcrsleri aldırılır. Ders alınca da her şeyin mükemmel olması gerekir. üysa çocuğun derdi scvdiği notalar arasında dolaşmaktır. Mandolinimi istediğim zaman çalacağım, dedim. Çalmış olmak için çalmıyorum ki! Sevdiğim için çalıyorum... Oğretmenimin yanrnda böylesine içten çalamazdım. Bir yığın hata yaptığımı soyler, beni huzursuz ederdi. Çocuğun bu sözlerine annenin verdiği karşılık anlayıştan yoksundur. Elbette hatalarını söyleyecek. Yoksa doğruyu nasıl öğrenirsin? Oysa çocuk kcndi gerçekliğini anneden çok daha güzcl anlatır. Doğru olup olmaması önemli değil ki! Canımın ne istediği önemli. Do sesini sevmiyorsam hiç do çalmam. Sol perdesine parmağım yetişmiyor mu? Hiç dert değil benim için hemen önündeki perdeye basarım çiinkü. Sus işareti hızımı mı kesiyor? Susmam ben de... Ama anne yinc anlama/. Anlaması gerekcn kcndi söylediklerinde saklıdır. Anlaşıldı, anlaşıldı. Oğrenmek değil derdin. Mandolini oyuncak sanıyorsun. tşte önemli olan hobinin bir oyun olduğudur, keyilli vc sınırları çizilmemiş bir oyun. Pembe Kuşa Ne Oldu? (3) öyküsünde çocuk, gökkuşağını vc gökyüzünden gclcn sesi paylaşabileceği birini arar; ancak ona kimse inanmaz. Göğsündc taşıdığı pembc kuşunu gökyüzüne salar. Kuş, ona gökyüzünden haber getirecektir. Günlercc bcklenetı kuş gcri dönmez. Ama başka bir şey olur. Aynı seslcri duyan bir arkadaş bulur. tşte ondan sonra ne kuştan nc de gökkuşağından hiç söz edilmez artık. Aranan duygularını paylaşabileceği bir dosttur. Çocuğa kitabı sevdirmek için neler yapmayız neler! "Insan okur! Okumazsa maymundan farkı olmaz!" deriz. Oysa bu öyküde kitaba gidcn yol sevgi taşlarıyla döşenmiş. Aslına bakarsanız kitaba götürmek amaçlanmamış bile. Ama bir bakmışsınız karşını/a bir kitap çıkıyor, tüm gizleri ve scvimliliğiyle. Eski Bir Çin Kuklası bu öykünün adı. Çocuk bir antikacı dükkânında gördüğü Çin kuklasına sahip olmak istcr; ancak antikacı onu satmaz, ama dilediği zaman gelip görebileceğini söyler. Çocuk her gün antikacının önünden geçer, kuklayı görmck için. Kukla onun uğııru olmııştur. Ama bir gün gene antikacıya uğradığında kuklayı göremez. Antikacı kuklayı satmamıştır. Kukla kaybolmuştur. Üstelik hırsız girdiğine dair bir belirti de yoktur. Çocuk yıllarca kuklanın özlemini yüreğinde taşır, ta ki bir gün bir kitapçıda kitaplara bakarken duyduğu bir sese kadar. Bir kitap ona seslcnmektedir. Kitabı eline aldığında onun kayıp kuklanın öyküsü olduğunu göriir. SAYFA 4 Çocuğun dünyasına açılan bir pencere •"• Toto ve Şemsiyesi (4) kitabında Toto adındaki çocuğun maceralarını anlatır. Ama bir bölüm var ki söz etmedengcçmek haksızlık olur kanısındayım. Toto, Mimi adındaki kızı sevmektedir. Mimi de onu seviyordur, ama sevdiğini söylemek işinc gelmez. Onu sevdiğini söylemcsi gerektiğini belirten Selo'ya "Neyani söyleseydim de benimle daha mı az ilgilenseydi?" diyen Mimi, "Seni seviyorum" yazılı kâğıdı bir şişeye koyarak denize atar. Toto ise düzclmesi için dişlerine takılan metal plakalar yüzünden Mimi'den kaçmaktadır. Mimi'nin onu beğenmeyeceğini düşünür. Bu arada Se10 da Mimi'ye umutsuz bir aşkla tutkundur. "Toto çarpık dişlerin Mimi'nin umurunda bile değil. O seni seviyor... ah Mimi diye ekledi sonra. Keşke Toto kadar beni de sevsen... " (s. 30) Selo'nun bu sözleri kimi zaman yetişkinlerin de yaşadığı özlemleri anlatır. Ama onlar çocuklar kadar gerçekçi nıidir acaba? Kuşlar Kralı Nikola (5) da kuş olup uçmaya çalışan çocuk, kuşların özgürce girip çıktığı bir evde kuşları tanır ve onların dostluğunu kazanıp kendine zengin bir krallık kurar. Aynı kitaptaki Bisiklet11 Postacı öyküsü ise, çocukluk düşlerinin hiçbir zaman peşimizi bırakmadığını, postacının mızıka çalarken aldığı hazda ve özlemlerini çocuklarla paylaşmasında göriirüz, Penguenlerler Fliit Çalamaz (6) fantastik kısa öykülerin toplandığı bir kitap. Sevgi, özgürlük ve ulaşılmaz düşleri yamba^ımıza getircn yaşanır kılan öykülerle ciolu bir kitap. fantasıik bir roman. Bir çiftlikte dütıyaya gelen kaz tekdüze bir yaşam sürerken tclcvizyonda gördüğü bir sanatçıya aşık olur ve çiftlikten kaçarak onun yaşadığı kente gelir. Amacı ona yakın olmak ve onunla birlikte programlara çıkmaktır. En büyük düşü de ünlü olmak ve kalıcı bir ismc sahip olmaktır. Ancak bu amaca ulaşmak hiç de kolay değildir. Yol uzun ve yorucudur. Sevgileri ve sevdiklerini yitirmeden bunu başarmak kolay değildir. Ama sevei ve emek her güçlüğün üstesinden gelmeyi sağlar. Ancak bir şey daha vardır. Ulaşılmaza ulaşmak yolun sonıı değildir. Oradan da devam eden yollar vardır. Yaşam ancak yeniden üretildikçe vardır. Sevim Ak son kitabı Babamın Gözleri Kedi Gözleri'nde (8) farklı bir yazı denemesinc girişir. Kitap öykü kitabı değildir. Küçük bir kızın günlüğüdür. Çocuk, bilmediği ve bir türlü de kendisine anlatılmayan bir nedenle babasından ayrı düşmüştür. Babasını düşlerinde yaşatmaya çalışırken onu yeniden keşfeder ve babasını gerçekten tanımaya başlar. Hobileri yüzünden evi birbirine katan eve gelen misafirlere karşı utandırdığı düşünülen bir babadan kurtulunca neler düşünürsünüz. llk öncc bir oh! dersiniz ve artık utanmadan misafirleri kabul edebilirsiniz. "Şimdi rahatız. Ivır zıvır, babamla beraber eski evde kaldı. Yeni evimiz bu yüzden çok temiz ve düzenli gözüküyor. Artık annem de ben de, eve arkadaşlarımı hiç sıkılmadan çağırabileceğiz. Çiinkü bizim ev de tıpkı onlarınki gibi oldu." (s. 8) Ancak bu rahatlama, bir süre sonra yerini özlemc bırakır. Babasına ait küçük bir diyot parçasını bulduğunda onu yasPuf, Puf Puf, Cuf, CufCuf veCino (71 Sevim Ak PEMBE K I Ş A N E 0L D Üi ENCüEMER LUT CAUMAZ fuf, puf|ıııf cuf. cufcuf V0 Ctnp tığının altına kpyup uyuyacak kadar özlem doludur. Ozlemle birlikte babasına duyduğu sevgiyi keşfeder ilkin. Ve babasının ona duyduğu sevgiyi sorgular. Kmeğin sevgi yüklü olduğunu anneannesinden öğrenen çocuk büyük bir emekle şişirdiği, sevgi yüklediği balonları babasına salar. Anneler babalara niye gereksinme duyar ki? Salçayı açabiliyorsa, otomatik sigortayı kendi tamir edebiliyorsa babanın gereği mi vardır, Ama ya çocuk, "bana hala gereklisin, baba" (s. 22) diyen çocuk babasına niye gereksinme duyar? Babanın varlığını yaşatmak ilkin onun özlemini paylaşarak yaşanır. Babasız bir başka arkadaşıyla paylaşır derdini. Ama ondan bir şey öğrenir. Babasımn yüzünü unutmamayı. Unutursa babası aklından silinecektir. Babanın resmi pencere kenarına yerleşir. Artık yüzünü hiç unutmayacaktır. Yinc de özlem dayanılmazdır. Bir arkadaşı kedisini kaybetmiştir ve ağlamaktadır. "Nerdeyse bir ay oluyor ben de babamı kaybettim. Bunu söylemedim Bilge'ye. Kollarımı Bilge'nin boynuna doladım. Gözyaşlarım onun gözyaşlarına karıştı. Ağlamak hiç de sanıldığı kadar kötü bir şey. Ağladıkça yüreğini sıkıştıran karamsar duygular gözyaşlarıyla dışarı akar. Böylece yüreğin ferahlar, rahatlarsın." Çocuklar resim yaparken kendi duygu dünyalarındaki gerçekleri aktarırlar. Ama yetişkinler bunu bir türlü anlamazlar. Dersteyaptıkları sevgi konulu bir resimde pencere kenarında otııran kedinin gözlerini çizer. Çünkü baba, gözlerini kedi gözlerine bcnzetir. Öğretmen bunu bilmez elbette ve resmi arkadaşının gözlerine benzetir. Sonunda babadan bir mektup gelir ve mektuplarla haberleşme başlar. Bu mektuplar babanın bir başka yönünü keşfetme sürecini başlatır. Babanın kişiliği: ...Benim babam, arkadaşlarımın babaları gibi kahvelerde vakit tüketen ve J CUMHURİYET KİTAP SAYI 382