Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
0 K U R L A R A Ekmekçi'nin Çanklılar ve Domuzuna Yazılar'dan Sonra Köy Enstitüleri'ne Armaganı "...Doğatt Kuban,uzaktan tanıyanlar için Türkiye'de mimarlık tarihi ve koruma konusunda bir otorite, yaşamını yaztnaya ve öğretmeye adamış,sesini uluslararast düzeyde duyuran ve etkili olan bir isimdir. Daha yakından tanıyanlar için Türkiye'de sanat, mimarlık, koruma ve üniversite eğitimi alanında düşünce üreten ve koruma bilincinin yaygınlastmlması yolunda yılmadan çabalayan bir mücadele adamı; entellektüel düzeyi ve üretkenliğiyle seçkinlesen bir öğretim ü'yesidir"diye baslamış Prof. Doğan Kuhan'a Armağan kitabına yazdığı sunus yazısına Zeynep Ahunbay. 1954 yılında basladığı bilimsel çalışmalarını halen sürdürmekte olan Doğan Kuban'ın son zamanlarda îstanbul, Bir Kent Tarihi, Türk Hayat'lı Evi adlı iki kitabı yayımlandı. Doğan Kuban'la Melih Genç'in yaptığı söyleşi ve Armağan Kitap'ta yer alan Prof. Kemali Söylemezoğlu ve Jale Erzen'in yaztlarını yayımlıyoruz bu sayımızda. Anadolu binlerce yıllık geçmisiyle kültünerin harman olduğu bir ülke. Mysia bolgesi, îzmir'in kuzeyi ile Marmara DeniziArasında yayılan, Kuzey Batı Anadolu dur. ilk çağlarda Güney ve Batı Anadoluda yaşayan Luvi'lerin Anadolunun ilk halklanndan olduğu biliniyor, Sefa Taşkın'ın Mysia ve Luvüeri incelediği kitabı Mysia ve Isık Insanları'nı Muzaffer Buyrukçu değerlendirdi. Bol küaplı günler dileğiyle. TURHAN GÜNAY Öksüz YamaliBi: Köv Enstitüleri Ekmekçi, kepdi payına düşen borcu ödüyor. Köy Enstitüsü sevdalılarının ellerinden bırakamayacakları; eğitime önem veren, geleceeimizi ve aydınlığımızı laik, çağcıl, demokratik, bilimsel bir eğitimde gören, günümüzde yaşadığımız karanlık gidişe karşı bilinci ve duyarlığı ile savaşım veren tüm aydınlıkçı insanlar, Öksüz Yamalıgı: Köy Enstitüleri için Ekmekçi'ye teşekkür borçlu. ONER YAGCI ustafa Ekmekçi, bir gazetecı. Mustafa'sı unutulmuş gibi, herkes Ekmekçi diyor ona. Ozgün yazı biçimiylc ckol olmuş denilcbilir. Aydınlığımıza 12 Mart döneminin bir armaganı olduğunu söyleyebilirim. "Ankara Notları"yla zor dönem gazeteciliğinin "satır araları" ustası. Çoğalan "Ozlcm'lerin ve "Eylem"lerin babası. Onun için "yazacağını yazar", "söyleycceğini söylcr" demek kesinliklc doğru. Ele aluığı bir konuyu sonuna kadar irdelemeden bırakmayan bir özelliği daha var. Aynı konularda ısrarfa yeni ycni yazılar yazmasıyla iinlü; inatı yani. Yazılarını dcrlediği ve geçtiğimiz yıllarda yayımladığı kitaplarından birkaçı, Kılçıklı Balıklar, Uyanın Hey, Tilki ile Kuyruğu adını taşıyor. Geçen yıl yayımladığı Çarıkhlar'da "Bcn de onlardan biriyim," diverek değişik kesimlerden kimi "çarıklılar"ı buluşturdu. Buluşturduklarının aralarında "çarıklı erkânıharp'ı anımsatanlar" ve "çanklılar dünyasında yetişip kurnazlığıyla değil bilgisiyle, becerisiyle yükselenler de vardı. Almanya'daki Türklerle başladı vç "Benim sadık yarim kara topraktır," diycn Âşık Veysel'le söyleşilerini yazdı. tirilmesinin, 8 yıllık temel, kesintisiz, zorunlu eğitim tartışmasının gündcmde olduğu içinde yaşadığımız günlerde çok gereksinim duyulan bir inat. Böylesi günlerde Köy Enstitüleri aydınlığının önemi ve büyüklüğü bir kez daha ortaya çıkıyor. Bir Köy Enstitüsü sevdalısı olan Ekmekçi bu gerçekliğin bilinciyle yaşamış hep. Yetmemiş, Köy Enstitülü gibi duyumsamış kendini. Oyle ki, Köy Enstitülü gazeteci denilince ilk akla gelen "Mustafa Ekmekçi!" olmaya baslamış. Çünkü Ekmekçi, gazeteciliğinin ilk yıllarından beri Köy Enstitüleri aydınlığını anlamaya ve anlatmaya çalışmış hep. Bıkmadan Köy Enstitüleri ile ilgili yazılar yazmış; kuruluşundan kapanışına kadarki serüveninı, kapanışından sonra yaşananları, kahramanlarını araştırmış, incelemiş, irdclemiş, belgelerini ve tanıklıkları toplamaya çalışmış... Ekmekçi'nin uzun yıllar süren bu çalışması Oksüz Yamalıgı: Köy Enstitüleri adlı kitabında yer aldı. "Bizim Kö.y"ün yazarı Köy Enstitülü Mahmut Makal Oksüz Yamalığı'na yazdığı önsözde şunlan söylüyor: "...Köy Enstitülerinin kapatılmasından sonra halkın üstüne, ölü toprağı gibi, kafasının içine öksüz yamalıgı örneği koyu karanlığın yağmasını, toplumun, bırakın ortaçağı, ilkçağa doğru yol almasını, üzülerek, kıvranarak izliyoruz. Köy Enstitüleri gerçeğini ve kapanışından sonra toplumun üstüne çöken karanlığın ölçüsünü de Ekmekçi'nin bu kitabında bütün ayrıntılanyla izliyoruz." Ekmekçi'nin kıtaptaki ilk yazısı 1959 tarihli ve "Öksüz Yamalıgı" adını taşıyor. Yazısının sonunda şöyle diyor Ekmekçi: "Anadolu'da lapa lapa yağan kara 'öksüz yamalıgı' derler. Bu, üşütücü karın büyüklüğünü olduğu kadar, evinde odunu, tezeği olmayanların acınacak durumunu da anlatır. On bin köyün okulsuzluğu, buna karşılık Köy Enstitülerinin, Halkevlerinin kapatılmış olması, ısık bekleyen kafalara, 'öksüz yamalıgı' büyüklüğünde karanlığın yağdığını, toplumumuzu dönülmez bir ortaçağ anlayışına nızla sürüklemektc olduğunu gün gibi apaçık göstermektedir." * Bu giriş yazısından sonra Ekmekçi'nin Köy Enstitüleriyle ilgili yazı serüvenleri başlıyor. Öncc Köy Enstitülerinin kuruluşuyla ilgili 17 Nisan 1940'taki Meclis oturumundan tutanakları getrriyor okuyucuların önüne; ardından da Köy Enstitülerinin resmen kapatıldığı 20 Ocak 1954 günkü Meclis oturumundan bölümleri aktarıyor. Sonra tanıklıklarla, belgelcrle, söyleşilerle Köy Enstitüleri aydınlığına uzanıyor Ekmekçi. Köy Enstitülerinin Milli Eğitim Bakanı 1 lasan Ali Yüccl'le, llköğretim Gcncl Müdürü Ismail Hakkı Tonguç'la, Köy Enstitüleri için "Cumhuriyet'in en kıymctli cserlerinden biri" diyen ama kapanışı sırasında Yüccl'e ve Tonguç'a yeterli destck vermeyen tsmct lnönü'yle, Mehmet Başaran'la, Talip Apaydm'ın Köy Enstitüsü Yılları adlı kitabıyla, 17 Nisan'la, Kuruluşunun 50. yılıyla, Ferit Oğuz Bayır'la, Rauf lnan'la, Safa Güner'le, Köy Enstitüleri Vakü'yla, Aziz Nesin'in Köy Enstitüleriyle ilgili söylcdikleriyle, Köy Enstitülerini yıkanlana ilgili yazılarını ardı ardına sıralıy°r„ *fc M " • , ,,|J § KİTAIP Imtlyaz sahlbl: Berln Nadl o Basan ve Yayan: Yenl Cün Haber AJansı Basın ve Yayıncılık A.ş. o cenel Yayın Yönetmeni: orhan Erinçcceneı Yayın Koordlnatörü: Hikmet Çetlnkaya OYazıişlerl MüdUrlerl: Ibrahlm Yıldız (Sorumlu) , Dlnç Tayanç 0 Yayın Yönetmeni: Turhan Cünay o Craf ik Yönetmen: Dilek llkorur o Retdam: Medya c CUMHURİYET KİTAP Fahri Korutürk'ün Cumhurbaşkanı seçilmesiyle ilgili yaşananlara aynasını tutup Ismet înönü'ye, Siıleyman Demirel'e, Bülent Ecevit'e, Cevdet Sunay'a, Faruk Gürler'e, Ali Elverdi'ye, Ahmet Vıldız'a, Semih Sancar'a, Turgut Sunalp'e, Muhsin Batur'a, Kamil Kırıkoölu'na, Turan Güneş'e portreler ve söyleşilerle 12 Mart döneminin giz perdesini arafamaya çalıştı. "Suyu Arayan Adam" Şevket Süreyya Aydemir e, Dr. Yücel Kanpofat'a taşıdı söyleşilerini. Cin sorularıyla aralamaya çalıştı yaşanmışlıkların bilinmeyen yönlerini. Bir özelliği de buydu zaten... Yine geçen yıl yayımladığı Domuzuna Yazılar (Gülgeç Yayınları) adını verdiği kitabında "inatçı" özelliğini gösterdi bir dana. Domuz üzerine vazdığı yazıları bir araya getirdi. Kitabına domuz üzerine söylenmiş Alman deyimleriyle başladı. Domuz üzerine ilk yazıyı 1964'te yazdığını söyledi. "Us ile sağduyu bizim en büyük, en değerli eleştirmenimizdir. Laik bir ülkede yaşamanın mutluluğunu hiç ama hiçbir şeye değişemem." dedi önsözünde. Sonra domuz, domuz eti, dindc domuz etinin haramlığı, domuz avı, domuzun ekonomideki yeri, Aziz Ncsin'in "Domuz eti yemediği için Türk halkının yüzde 6O'ı aptaldır" demesi, çölleşen Türkiye ve domuz ıconularındaki 19851996 yılları arasında yazdığı 43 yazısını koydu kitabına. Fehmi Yavuz'un "Domuz ve Beslenme Sorunlarımız" yapıtını da tanıttı. Domuz yazılarını destekleyen yazılarla, olaya dinci çevrelerden gelen tepkilerin bir kısmını ve Orhan Duru'nun "Domuz" adlı öyküsünü de qkledi. Ekmekçi'nin bu yıl çıkan kitabı isc Öksüz Yamalıgı: Köy Enstitüleri adını taşıyor. Köy Enstitüleri de Ekmekçi'nin "inat"larından biri. Bu inat, özellikle laiklikle ilgili sorunların, siyasetin ve yaşamın dinle bütünlcşSAYI 376 12Mvtdönemi Ekmekçi, hakkında yuzden fazla kitap, binlerce yazı yazılan, yıllardır tartışılan, yüzlerce toplantıyla kuşaktan kuşağa aktarılan Köy Enstitüleri aydınlığıyla ilgili özellikle tanıklıklarla oluşturduğu bu kitabında öylesine çeşitli aynntılarla konuya eğiliyor ki, hangi birinden söz edeyim bilemiyorum. Köy Enstitülerinin ne olduğunu, kimler tarafından niçin açıldığını ve kirnler tarafından niçin, nasıl kapatıldığını merak edenlere bir el kitabı sunuyor sanki. Cumhuriyet tarihimizin bu en önemli özürleşme atılımının aydınlanma savaşımımızaki yerine parmağını basarak bu aydınlığı günümüze t.aşımaya çalışıyor. En iyisi Öksüz Yamalıgı: Köy Enstitüleri'nden bir örnekle yetinelim: Ekmekçi, Tonguç Baba'nın oğlu Engin Tonguç'tan aktanyor: 1943'te îvriz Köy Enstitüsü'ne giden Tonguç, bir çocuğu kaldınp bir soru sorar. Çocuk tutulur, karşılık veremez. Tonguç, öğretmene, "Bunlar, 600 yıldan beri konuşturulmadıklan için, böyle susarlar; siz her şeyden önce bunları konuşturacaksınız ve aüşündüklerini açıklamalannı öğreteceksiniz." der. 1946'dan sonraki düşünce terörü ortamında Tonguç, "acaba bu çocuklardan ses gelecek mi?" sorusunun yanıtını merak etmektedir. Yıllar sonra, 1950'de Mahmut Makal'ın "Bizim Köy"ü çıkar. Türkiye'nin düşünsel ve siyasal yaşamını altüst eder. Tonguç'un söylediği şudur: "Bomba patladı! Bunun arkası da gelecektir. Kazığı sağlam çakmışız!" Ne yazık ki yarım yüzyıldır süren siyasal gericilik bu ayduılık ışığını topraktan sökmede başarılı olmuş ve ülkemizi yine 600 yıl süren koyu karanlıklara doğru sürüklemiştir. Karanlığı aydınlığa taşıma çabası olan bu özgürleşme eylemini öğrenmek, tanımak, anlamak, bugüne taşımak nepimizin boynunun borcudur diye düşünüyorum. Ekmekçi, kendi payına düşen borcu ödüyor diye düşünüyorum. Köy Enstitüsü sevdalılarının ellerinden bırakamayacakları; eğitime önem veren, geleceğimizi ve aydınlığımızı laik, çağcıl, demokratik, bilimsel bir eğitimde gören, günümüzde yaşadığımız karanlık gidişe karşı bilinci ve duyarkğj ile savaşım veren tüm aydınlıkçı insanlar, Öksüz Yamalıgı: Köy Enstitüleri için Ekmekçi'ye teşekkür borçludur. • Çanklılar/ Mustafa Ekmekçi'nin yazıları/ Ürnıt Yayınalık/ 19%/ 286 s Domuzuna Yazılar/ Mustafa Ekmekçt'ntn yazflan/ Gülgeç Yayınları/ 190 s Öksüz Yamalıgı: Köy Enstitüleri / Mustafa Ekmekçi/ Çagdaş Yayınları/ 368 s SAYFA 3 uzBuneşnıe OUHIIH