06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

0 K U R L A RA "Söylemeye hacet yok ki Nuri bugünkü zenginliğine, bir yığın kuareti. olgunluğu bozarak geldi. Hatta ressamlanmızın içinde onu en genç yaşta birdenbire parlatan büyük visionnaire kabiliyetini bir zamanlar feda eder bile göründü. ... ...Nuri'nin sanatının sırlanndan biri de, hatta o tesadüf buluslara kadar çalısrnalannı kendisine bir idefiks yapmasında onlara, probîemi tüketene kadar hücum etmesinde... ...Nuri'nin eseri, değişik çesnileri birbiriyle kenetli bir kitaba benzer. Fakat bugünün resmi onlan çoktan fotoğrafa bırakmıştı. Asnmızın bir uzviyeti ile bi muvaffak mücadele beni adeta sevindirdi. Arasıra dövüşmeyi kabul etmemiz lazım geliyor. Nuri, insan tecrübesini, alelade ihsaslara varıncaya kadar, resim tecrübesi yapmasını biliyor. Onda itiyatlanmıza en yabancı teknikler bile bize tatlı bir tebessümle, sanki çok evvelden hazırlanmış bir anlaşma havası içinde Çetin Yiğenoğlu'ndan yeni öyküler Olağanüstü olayların olaaan övküleri Çetin Yiğenoğlu, yeni kitabıyla öykü ufkunu genişletiyor. Kitapta yer alan öykülerin laşileri kadını, erkeğiyle aynı çevrenin insanlarıdır. Ancak bu kez yitip giden değerler karşısında duyarhlıkları ile iç dünyalannı ortaya koyarken daha dokunaklıdırlar. Örneğin, kitata adını veren öyküde birtakım insancıl değerleri, alışkanlıkları, davranışları elden kaçıran insanların iç dökümü ağır basar. "Toplumsal doku bozulmaya başlamıştır; gelenekler bir bir yok olmaktadır." Yaşlı iki 'çelebi' ağır ağır içerek dünü, bugünü konuşmakta; dertleşerek iç dökmektedir. Istedikleri birer 'duble' umut, sevgi, hoşgörü, dostluktur. MUSTAFA EMRE etin Yiğenoğlu (doğ.1948) yedi yıllık bir aradan sonra ikinci övkü kitabını yayımladı. (Son Meynaneci, Sel Yayıncıhk, Istanbul1996, 112 sayfa) Kitapta uzunlu, kısah on bir öykü yer alıyor. Daha öncc çıkan kitabında (Irazca YddızKöy Gazinosu, Yaba Yayınları, Ankara1989, 72 sayfa) yaşadığı çevreyi, dönemi, olay ve kişileri yalın bir anlatımla aktarıyordu. Dönem 12 Eylül öncesidir. Toplumsal çalkantılan yaşayan kişiler (Benli, Topal Gülizar, Fadik, Teori Tahsin, Ormancı Hakkı...) kırsal ve kentsel olgulan ile öne çıkar. Bu öyküler olay öyküleridir. Kişiler, olayların içinde ete, kemiğe bürünür. Yiğenoğlu bu yönüyle Çukurova gerçeklerinden yola çıkan Reşat Enis, Orhan Kemal, Yaşar Kemal, Demirtaş Ceyhun'un yolunda görünür. Leon Amado'nun belirlemesi ile köyü ve kenti bilen, iki kesimi de birleştirebilen bir gözlemci ve anlatıcıdır. Demirtaş Ceyhun, bu öykülerde gerçekçi öykü kökününÇukurova'da yeniden rilizlendiğini görür. Özellikle Gazino Şato adlı öykü özgünlük gösterir. Köyle kent arasında bir lcebapçı tezgahıyla başlayan oluşum, içkili sazlı, şarkılı garip gazinoya dönüşür. İç ve dış dünyaları ile yoksul erkekler, kadınlar gözden uzak bir yaşam yaratırlar. larca lirayı bağlayan at yarışları ile yeni bir boyut tcazanır. Yarışta sakatlandığı için dağlara bırakılan at, atın ölümü, ardından gözyaşı döken adamın öyküsü Abbas Sayar'ın Yılkı Atı'nı duyumsatan bir etki gösterir. Yazar, bu bölümde atın ve sahibinin çektiği acıyı hafifletmek istercesine okuru doğanın güzelliklerine götürür, şiirsel bir havaya sokar: "llk yaz bütün görkemiyle Aladağlar'a egemendi. Yeşilin bütün tonlannı giyinmiş doğa kıpır kıpırdı. Her yerden sular fışkırıyordu. Eriyen kar suları göğe ulaşmaya çalışan dağların eteklerinde şelaleleniyor, lekesiz gün ışığıyla gümüşlenerek çağıldıyordu. Sarıbeyaz papatyalar, pembebeyaz koyungözü papatyaları, sarı kanturonlar, eflatun salepler, sümbüller, bordo siyah Iale ler, kırmızı gelincikler, yaban karanfilleri, pembebeyazmor sığırKuyrukları kokusu mentollü boz dağ naneleri, kekikler, sirkenekler, su tereleri, kızılbacaklar, yarpuzlar, ısırganlar, yer yer insanın beline dek gelen çimıer arasında boy vermiş, çirişler mantar gibi fışkırmıştı. Bir renk cümbüşünün ciyaklaaığı, söğütler, çınarlar, kavaklar ve kuşburnu zıncanyla doğanın coşup harman olduğu vadinin iki yanındaki orman çamlarla başlıyordu. Binbir çiçekle desenlenen vadi doğa denen dişinin eteğiyse çamlarla başlayarak pıtıklar ve ardıçlarla bezenip gamafaklarla gergeflenen orman bluzuydu. Parmak gibi yapraklarıyla çamlara, ardıçlara, gamalaklara sarılarak göğe uzanmaya çalışan güveldekler ise o eşsiz güzellikteki başın kolyesi ve tacıydı." Öteki öyküler de insanın iç dünyasına eğilir. însanın yaşamında oluşan önemli değişimleri, yalın bir bakışla izleriz. Ezilen, kıyıyaköşeye çekilen insanlar, Anadolu insanının bir örneğini oluşturan Çukurova insanının acı gerçeğini "sineye çekmesini" anlatır. "Gün Batarken" adlı öyküde yaşlı, yalnız adamın sessiz ölümü, yalnız, genç bir kadının ırmak kıyısında çocuk doğurması örneklerinde olduğu gibi yazar, sanki olağanüstü olayları olağan gibi aktarmayı yeğlemiştir. Öykülerin kuruluşları da yalındır. Olayın nerhangi bir yerinden girer, gelişmeleri akışa bırakan bir izlenim verir. "Ayazda" adlı öyküde cinsel saldırıya uğrayan kadının gerçeği ile düşü, korkunç bir çatışmadır: Kadın kendisine saldıran adamı sevdiği erkek olarak düşler. "Beyaz Defter" adlı öykü, intihara giden bir kadını ayrıntıları ile işlerkcn ölümü kaçınılmaz gösterir. Onca açılımı olan bir iç dünya ile karşılaştığımız bu kadının yaşama umutları da.açılabilirdi. Öykü dünyamıza Çukurova'nın yeni renklerini getiren Çetin Yiğenoğlu "umut veren" genç bir yazar olmasımn ötesindediı, bu başarısının sürmcsi öykücülüğümüzün de kazanımı olacaktır. • Son Meyhaneci / Çetin Yiğenoğlu / Sel Yayıncıhk / 112 s Çukurova Intan Ç f eliyorlar. Buna mukail, gündelik seylerde, bu sanatın sihrinde mahiyet değiştiriyorlar" diyordu, Cumhuriyet'te çıkan bir yazısında Ahmet Hamdi Tanpınar, Nuri lyem'in resimlerini değerlendirirken. Nuri lyem, içinde bulunduğumuz günlerde sanatının altmısıncı yılını kutluyor. Nuri lyem'in sanatını daha uzun yıllar devam ettirmesi en büyük dileğimiz. lyem'in Eyin Sanat Galerisi'ndeki sergisini de mutlaka izleyin deriz. Bofkitaplı günler!... TURHAN GÜNAY Imtiyaz sahlbi: Berin Nadl C Basan ve Yayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncıhk A.$. o Cenel Yayın Yönetmenl: Orhan Erinç Genel Yayın Koordlnatörü: Hikmet Çetlnkaya Yazılşlerl Müdürleri: Ibrahlm Yildız (Sorumlu) , Dinç Tayanç 0 Yayın Yönetmenl: Turhan Cünay o craf Ik Yönetmen: Dilek llkorur oReklam: MedyaC Yiğenoğlu, yeni kitabıyla öykü ufkunu açıyor. Bu kitapta yer alan öykülerin kişileri kadını, erkeğiyle aynı çevrenin insanlarıdır. Ancak bu Kez yitip giden değerler karşısında duyarlılıkları ıle iç dünyalannı ortaya koyarken daha dokunaklıdırlar. Örneğin, kitaba adını veren öyküde birtakım insancıl değerleri, alışkanlıkları, davranışları elden kaçıran insanların iç dökümü ağır basar. "Toplumsal doku bozulmaya başlamıştır; gelenekler bir bir yok olmaktadır." Yaşlı iki 'çelebi' ağır ağır içerek dünü, bugünü konuşmakta; dertleşerek iç dökmeKtedir. Istedikleri birer 'duble umut, sevgi, hoşgörü, dostluktur. Öykü, eski günlere, güzel insanlara ağıt niteliği taşır: "Burda artık sek hüzün var..." "Hamdullah Bey'le Kemal Bey için güzel günler, güzellikler yitik bir dünyada kalmıştı. Nihavent ve Uşşak makamındaki bütün plaklar kırılmıştı. Safiye Ayla yoktu artık... Ah! Neredeydi o eski günler, güzellikler? O derenin mi, şu tepcnin mi, yoksa Kafdağı'nın mı ardındaydı? Her şey Hamdullah Bey'le Kemal Bey yaşlanınca mı çürümeye, bozulmaya, kokmaya başlamıştı yoksa?" Haldun Taner Öykü Ödülü'nde (1995) ikinciliğe değer görülen "Kartal Yavrusu"nda olaya hayvan sevgisi de eklenir. Olay, milyonlarca kişiyi oyalayan, milyar372 Aynı çevrenin insanlan Cetln Yiğenoğlu. 'Son Meyhaneci' adlı kitabıyla öykü dünyamıza çukurova'nın yeni renklerini getlrlyor. SAYFA 3 C U M H U R İ Y E T K İ T A P SAYI
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle