Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Çöl Şiirleri, Hilmi Yavuz'un, daha önceki kitapları gibi tek tema çevresinde oluşturulmuş şiirlerden meydana geliyor. Temel izlek, kitabın adından da anlaşılabileceği gibi "çöl"dür bu kitaptaki şiirlerde. Fakat "çöl" tek izlek, tek tema değildir. gin bir atmosfer oluşturan ayrıntılarının farkında olmak gerekiyor. işte birkaç dize: "gittim, her kuyudan bir parça..." (s. 12), "gövdcm otuz kuşun tüyü" (s. 18), "yedi askı, çınlçıplalc, söylendi, duydum" (s. 37), "... o da'hırkasına kapandı..." (s. 38) Başka şairler ve başka şiirlerle ilgilidir göndermelerin bir kısmı da. Bunlar karanlıkta değildir, sıkı bir şiir okuyucusu olan herkese kendini belli eder niteliktedir. Ayrıca, zaten Hilmi Yavuz da, birtakım işaretlerle alıntılann alıntı olduğunun altını çizer açıkca, intihâlden uzak durur. Bize düşen, nangi şairi hatırlayacağımızı hafızamıza sormaktır usulca... "kederlerdeki lavanta kokularını" (s. 10) der Hilmi Yavuz ve biz Ahmet Muhip "Olvido" şiirini hatırlarız. "yan yoldan ziyâdes'in, daha çık..." (s. 15) der, Hâşim'i anımsanz hemen, ve onun "Yan Yol" şiirini. "niye ben çarmıhta değilim, / çarmıh benim içimde?" (s. 19) dizeleri ise Kemalettin Kamu'nun "Gurbet"ini hatırlatır bize. "kimbilir nerde, nasıl geçmiş iz? / ve kaç yaşında" (s. 26) dizelerini okuyup da Canit Sıtkı'nın "Otuz Beş Yaş"ını hatırlamamak mümkün müdür? Ve ilginç bir tespit: "bakarken bakılandın, yargılarken aklandın; / şairdin, aynalardın, erguvan..." (s. 29) alıntısındaki ikinci dize bize Hilmi Yavuz'un önceki şiir kitaplarından ikisinin adını hatırlatır. Evet, Hilmi Yavuz, Hilmi Yavuz'u da hatırlatır kimi zaman! Bu kitap çerçevesinde dikkatimi çeken bir başka şey de Hilmi Yavuz şiirinin, sadece tematik bütünlük anlamında değil, sözcüklerin şiir nesnesi olarak ele alınması anlamında da bir süreklilik gösterişi oldu. Sözgelimi Doğu Şiirleri kitabındaki bir şiirin başında ve sonunda yer alan "bir göl güle düşerse / göl değil de gül bulanır' (3) dizelerindeki anlam ve sözcük oyunları ile cinas ve alliterationun bilhassa, Divan siirinde ve Necatigil'de yoğun olarak karşımıza çıkan bu iki ses ve söz sanatının, Hilmi Yavuz'un kitabındaki pek çok şiirde de, poetik anlayışın bir parçası olarak devam ettirildiğini tespit etmek zor değil. "Çöl ve Yitik Oğul" şiirinin hemen başındaki şu iki dize: "nar eskisi gibi çatladı ya, ve dut/ yâvedut yaprağını verdi ipeğe" (s. 12), Çöl Şürleri'nin en güçlü şiirlerinden biri olduğunu düşündüğüm "Çöl ve ' K ü n " ü n sonunaaki şu dize: " b i r künk'ün içinden akardı 'Kün!..." (s. 27); bir başka şiirden aldtğım şu dize: "o susuz günleri mumyalayıp, mum yalayıp" (s. 28) sözünü ettiğim iki ses sanatının örneklerini sergiliyor. Bu dizeleri şiirlerin, hatta kitabın bütünlüğünden soyutlayarak ele almak, anlam söz konusu olduğunda elbette mümkün değildir. Benim amacım, onun şiiri biraz da ses olduğuna göre Hilmi Yavuz şiirindeki ses özelliğini, şairin sese verdiği önemi birkaç örnekle belirtmektir sadece. "Çöl Şürleri'nin Büyüsü" demiştim yazımın başlığında. Evet, söylenen ve yazılanların hepsinin üstünde, bu kitaptaki şiirlerin, şiir olarak bir büyüsü var kuşkusuz. Aslolan da şiirin büyüsünü yakalayabilmektir. Şiirin büyüsünü yakalayabilmenin de tek yolu vardır. Nafile söyleşileri ve yazılan bir kenara koyup şiirin kendisini okumaktır bu yol! • (1) Hilmi Yavuz, Çöl Şiirleri, tstanbul, Varltk Yayınlan, 1996, 48 s (Bu yazıdakı şiir alıntılanmn sayfa numaraları bu basktdandır) (2) "Çölde Zaman", Cösterı, sayı 181,Arahk 19'; 5, s 25 (3) "Doğuııun Sevdaları", Güliin llstau Yoktur, Ulanbul, Can Yayınlan, 1993, s 134115 CUMHURİYET KİTAP SAYI 373 Başka şairler ve başka şiirler iipleri'nin büviisii •• •• •• BAKİ ASILTURK ilmi Yavuz'un, bir kısmı daha önce bazı dergilerde de yayımlanan yeni şiirlerini bir araya getiren Çöl Şiirleri (1) kitabı 1996 yılında, bu yılın önemli kitaplarından biri olarak çıktı. Çöl Şiirleri'nin, Hilmi Yavuz poetikası bağlammda dikkat çeken ilk özelliği tematik bir kitap olması. Bundan önceki kitaplarından birkaç tanesinin sadece isimleri bile, şairin tematik şürler toplamına verdiği önemi bize hatırlatmaya yeter: Yaz Şiirleri, Zaman Şiirleri, Söylen Şiirleri, Ayna Şiirleri... Evet, şurası açık ki Hilmi Yavuz şiir yazdığı ibi aynı zamanda "şiir kitabı" yazıyor. ematik bütünlük, onun poetikasının belirleyici, üzerinde önemle durulması gereken özelliklerinden biri. Bu tür şiir kitapları aynı zamanda roman veya anlatı gibi kendi içinde bir kurguya da sahiptir. Bu kurgu, elbette roman veya anlatıdaki gibi olayların, durumların kesişmesine ve sürekliliğine dayanan bir kurgu değildir. Şiirin kurgusu bambaşkadır. Tek bir şiirin kurgusu ile, tek tema çevresinde nir kitap Diitünlüğü sağlayan şiirlerin kurgusu da farklılık arz eder. Çöl Şiirleri, Hilmi Yavuz'un tıpkı biraz önce sadece isimlerini saymakla yetindiğim bazı kitapları gibi tek tema çerçevesinde oluşturulmuş şiirlenden meydana geliyor. Temel izlek,kitabın adından da anlaşılabileceği gibi "çöl"dür bu kitaptaki şiirlerde. Eğer öyle olsaydı, şair, mükemmel olduğuna inandığı bir tek "çöl şiiri" yazar, bu defteri/bu kitabı kapatırdı. Çöl, sadece bir merkcz oluşturuyor Çöl Şiirleri'nde. Onun çağrıştırdığı diğer unsurlar, onun çevresinde toplanan öteki izlekler zenginleştıriyor kitabı aslında. Hem zenginleştıriyor hem de kitabı H oluşturan şiirleri bir bütünlük etrafında topluyor. Bu anlamda "çöl", belki sadece bir toparlayıcı... Bu toparlayıcılığın en belirgin örnekleri olarak işte "Çöl ve Çarmıh" şiiri, işte "Çöl ve Ay", işte kitabın son şiiri "Çöl, Yollar, HırBundan aylar önce bir dergide "daima bir teseÜi gibi kelimelerin / karanlık örgüsünü çözen bedevî: (2) dizelerini okuduğumda ürpermiştim. Uzun zamandır, şairin kim olduğunu, nasıl ve nice olduğunu ifade eden, şairi tanımlayan dizeler topluyordum. Divan ve halk şiirlerinden, Tanzimat sonrası yenilik şiirlerinden, günümüz şiirlerinden sayısız dize toplamıştım şairi tanımlayan. Başka ülkelerin şiirlerinden örnekîerle de zenginleştirmiştim bu dizeler hazinesini... Ve işte Hilmi Yavuz, şairin "daima bir teselli gibi kelimelerin karanlık örgüsünü çözen bir bedevî" olduğunu söylüyordu. "Çölde Zaman"dı şiirin adı. Bu şiiri, sonra kitabın bütünlüğü içerisinde bir kez daha okuduğumda kararımı vermiştim artık: Hilmi Yavuz, bilhassa Çöl Şiirleri'nde kelimelerin karanlık örgüsünü çözen, tesellisini bunda bulan bir şairdı. Bu karanlık örgüyü hem okuyucuya sunuyor, hem çözüyordu galiba. Öyle ki; "Çölde Zaman" şiirinin dördüncü dizesi dcrgideki yayımda "bile bir anı bırakıyor olmasa" şeklindeyken, bir kelime "karanlık örgü"yü üstleniyor ve şiir kitaba girerken bu dize "bile bir anıyı bırakıyor gibiydi" şekline giriyordu... Bir değişiklik; karanlık bir örgünün çözümu... Çöl Şiirleri üç bölümden /üç kitaptan oluşuyor: "Birinci kitap: Teslis", "Ikinci kitap: Tesniyc", "Üçüncü kitap: Tevhid". îlk bölümde yedi, ikinci bölümde altı, üçüncü bölümde yedi şiir "CöldeZaman" f var. Her üç bölüm de Osmanlıca'da çok kullanılan ve dinsel çağrışımlarla yüklü Arapça keümelerle isimlendirilrniş. Teslis, "üçleme" anlamına geliyor. Bir başka anlamı da "şarabın, üçte biri uçuncaya kadar kaynatılması". Terim olarak anlamı ise Hıristiyanlıkta Allah'ın üç olduğuna (Baba, Oğul ve Kutsal Ruh) inanma". Tesniye, "ikilenen, ikili" anlamına geliyor. Tevhid ise "bir kılma, bir sayma, birlestirme, "Tanrı'nın birliğine inanma...' gibi anlamlar taşıyor; edebiyat terimi olarak da "Tanrı nın varlığına ve birliğine dair yazılan manzume" anlamında. Çöl Şiirleri'ni oluşturan bölümlerin adlandmlmasında bu üc sözcüğün öncelikle ilk anlamları, giderek de genişleyen anlamları söz konusu. Çünkü kitaptaki şiirlerde elbette "çöl" izleği çevresinde yoğun olarak dinsel metinlere göndermeler, dinsel kıssa ve efsanelerle bağlantılar söz konusu: "bir Incil'de büyüdüm ben..." (s. 13), "bekle de Kitab'a göçsündü Kenaneli..." (s. 15), " b i r k ü n k ' ü n içinden akardı 'Kün!.." (s. 27), "senin Golgotha'nda, bu kentte / bir çarmıhla kucaklaştın' ve "tenimiz ötegeçç, biz bu tarafta/ yaşardık, yalnızdık Âraf'ta" (s. 45) gibi dizeler DU gönderme ve bağlantuarı açıkca ortaya koyuyor. Üstü örtülü olarak yapılan göndermelerin sayısı da bir sözcüğün yarattığı çağrışımlar, kimi zaman da kendisine sadece işaret edilerek, bu gizli bir telmihle hatırlatılan bazı ayrıntılar bu göndermeleri büsbütün üstü örtülü olmaktan çıkarıyor ama bu tclmihleri tespit edebilmek için, Hilmi Yavuz'un sıkı sıkıya bağiı olduğu geleneğin ve bu geleneğin zen az değil. Gerçi kimi zaman, dizedeki SAYFA 8