Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Sel Yayıncılık Temcl Taşlar dizisinde Sabahattin Ali, Münir Nurettin Selçuk ve Haldun Taner'in fotoğraflarla yaşamöykülerinin anlatıldığı "Filiz Hiç Üzülmesin", "Bir Tatlı Huzur" ve "Canlar Ölcsi Dcğü"dcn sonra bir kitap daha yayımladı: Bir Destan Rüzgârı. Yaşar Kemarin yaşamöyküsünün anlatıldığı kitabı Alpay Kabacalı hazırlamış. ÇETİN YİĞENOĞLU ce Memed'in Babası", "Coşkulu Yıllar, Bıınalımlı Yıllar..." ve "Söz Büyücüsü" başlıkları altında altı bölüm bulunuyor. Alpay Kabacalı Usta, çok yalın biçimde kaleme almış bu "Söz Büyücüsü"nün yaşam öyküsü özetini... Aile köklerine dek irdelenen yaşamının Çukurova'da çiftliklerde ırgatlıkta, fabrikalarda katiplikte, adliye yakınında arzuhalcilikte, hapishanelerde, Sarayburnu'nda bahkçılıkta, soğuk geceleri parklarda geçen çileli bölümü Kemal Sadık Göğceli adında anılaştığını anlatıyor.Sonra, büyük başarılara giden yoldaki kilometre taşları, Arif ve Abidin Dino kardeşler, Nadir Nadi ve Azra Erhat gibi değerlerle kurulan, sagİam, köklü, unutulmaz dostlııklar, eşi Thilda, eski l'ransa Devlet Başkanı Mitterand ilc tanışmalar, Kemal Sadık Göğceli adının değişmesi ve dünya edebiyatına birer armağan gibi sunulan, artık "dünya klasiklerinden" sayılan büyük eserleri aynı yalınlıkta birer hrça darbesiyle anlatılıp sunuluveriyor. Kitap, bir hapishane anısıyla başlayıp bir hapishane anısıyla sona erdirilmiş. Yaşamının dönüm noktalarından biri sayılması gereken, benim de çok iyi bildığim Kozan hapishanesi kitapta şöyle betimleniyor: " Böyle bir hapishane, belki dünyanın hiçbir yerinde yoktu. Kozan'ın kayalıklan arasında yapılmış yüksck sıırlıı bir dam, basık mı basık. Kırk, kırkbeş derece yaz sıcagında cehennem gibi..." O hapishanenin içi tutuklu ve hükümlülere cehennem gibi gelirken duvarlarının dışı ise aralarında benim de bulunduğum bir grup çocuk için cennetti... Saklambaç, arasıkesti, uzuneşek, misket oynadığımız, topaç çevirdiğimiz, bir ışıklı dünyada çığlık çığlığa geçen çocukluğumun en renkli fotoğrafları o hapishanenin yanıbaşındaki zeytin ağaçlarının altında girmişti gönül albümüme... Asker ağabeylerden alınacak izinle birkaç basamak tahta merdiveni çıkarak nöbetçi kulübesinden kuyunun dibindeymişçesine görünen hapishanenin o dar koridorunda gezen mahkumlara bakmak, onlarla konuşmak oyunumuzun bir parçası gibiydi. Onların çoğu "kötü insandı, eşkıyaydı!" Bazıları ise "kader kurbanı!" Jandarma ağabeyler hapishanedekileri kötüye örnek gösterir, onlar gibi olmamamız için öğüt verirlerdi. Kulübeden baktıgımda gördüklerimden biri de oymuş dcınek ki!.. (3'nu görmüş müydüm? ü da beni kulübeden bakarken görmüş müydü? Zaman zaman çıglıklar gelirdi haishaneden. Aldırmamamızı isterdi üyükler; acımamamızı salık verirlerdi. Çünkü onlar eşkıyaydılar, kötü insanlardı yani... O'nun çıölığını da duymuş muydum? ü saban, edebiyatsever yargıç tarafından salıvcrildiöi sabah, bir müfreze askerin arasında bir grup mahkumla clleri kelepçeli götürülürken ialakadan şi^miş ayaklarına ayakkabı giydirildiği için anası üzülmesin diye nüyük acı çekmesine karşın topallamadan yürürken görmüş miiydüm onu? () da beni görmüş müydü, geçişlcri nedeniyle oyunumuza zorunlu ara vererek onları seyrederken... Belki görmüştüm, dikkatimi de çek miş (ilanilirdi, ama onu tanımıyor dıım. Yıllar sonra dııydum yöredeki adını. Gazetecilik Yüksek Okulu'na girdiğim yıldı. Büvükannem bir gün beni yanına çağırdı. "Oğlum gazeteci olacakmışsın" dedi, "Cîit Kör Kemal'ı gör, selamımı söyle. Sana yardımcı olur." Boş boş baktı^ımı anımsıyorum büyükannemin gözlerine. Yanındakiler de tanımlayamadılar, bir türlü anlatamadılar bana Kör Kemal'ın kim olduöunu. Büyükannem yıllar sonra yinelediğinde "Kör Kemal"ın kim olduğ'unu artık öğrenmiştim. Büyükannem öldükten yıllar sonra tanıştım onunla. Artık ne Kör Kemal'di, ne de Kemal Sadık Göğceli... O, dünyaca tanınmış Yaşar Kcmal'di tanıdığımda.... Kendimi "Zeynep Hatun'un torunu" olarak tanıttıgımda sevgi ve saygıyla andı Büyükannemi. "Kozan hapishanesinde yatarken cok çepelimi yudu Zeynep Hatun" dedi, "Onun Kadirli'de bir de kardeşi vardı Remzi Bey... Dostumdu. Onun da çok yardımını gördüm. Böyle güçlü bir kişilik az tanıdım. 1930'ları düşünün... To Bir destan rüzgârı O na ancak böyle bir isim yakışır. Çünkü o, esintisinin gücünü Ânadolu'nun binlerce vıllık kültür birikiminin damıtıldığı dcstanlardan alan bir rüzgâr... Adana'nın Kadirli ilçesine bağlı Hemite köyünden saraylarla devlet başkanlarıyla dostluklara, dünyanın birçok yerinden alınan sayısız edebiyat ödüllerine uzanan yaşam öyküsünde o, kimine göre bir yazın devi, kimine göre çağdaş Homeros'tur. Ünlü Fransız eleştirmeni Jean D'Ormesson, Paris'te düzenlenen Uluslararası Del Duca Ödülü töreninde boşuna şöyle konuşmamıştır: " Güçlü silüctinizi görmek, çınlamalı adınızı söylcmek, bir destan rüzgânnın kapı ve pencereleri kırıp bu uygar salon üzerinde bir fırtına gibi esmeye koyulması için yeter de artar bile. Işte altın yaldızlı islcemleler, pastalar, rozetler, ünler, olduğumuz ya da olıır göründüğümüz her şey Anadolu bozkırlanndan gelen tüm soluklarla silinip gitti Siz bir yüce romancı, çok büyük bir sairsiniz, Bizleri Ânadolu'nun neredeyse tarih önccsi vc her zaman dcstansal topraklarına götürdünüz." Bir Destan Rüzgârı, lüks kâöıda baskılı, kuşe kapaklı 20x24 ebadında, cle altndığında ilkin albüm izlenimi vcriyor. 166 sayfalık kitapta küçükJü, büyüklü 115 fotoğraf yer alıyor. "Dönüm Noktası: NisanMayıs 1951", "Van'dan Hemitc'ye Büyük Yolculuk", "O Çukurova Yılları ki...", "în KÖP Kemal roslar'da bir adam, kucağında mavzeri, başının altında Marks'ın Kapital'i..." Kendisi sormadığı için Kadriye Hanım'dan (Eşi Remzi Bey, Ince Memed'e esin kaynağı olan eşkıya Safiye Memed'in anılarını Yaşar Kemal'e anlatırken geceler boyu çay, kahve getiren Kadriye Hanım'dan) söz edemedim. Söz açılmayınca eşi hakkında konuşan bazı lcişilerin ona "Eşkıya Remzi Bey" demelerine alındığinı, bu yüzden Kadriye Hanım'ın "Eşkıyadan bey, beyden eşkıya olmaz" dediğini de anlatamadım. O çepelleri Zeynep Hatun'a götüren, her akşam sefcrtasıyla hapishancyc yemek taşıyan güleryüzlü, sevimli, hoş insanın babam olduğunu da söyleyemedim. Bu kitap "Bir Destan Rüzgârı" için özetin de özeti, bir albüm sadece. Ama güzel bir albüm. Dilcrim Yaşar Kemal bir gün kendi destanını kaleme alır da yaşamında bilmediğimiz daha nicc özgün ayrıntıları anlatır. • * Bir Destan Rüzgârı.Fotoğraflarla Yaşar Kemarin Yaşam Öyküsü/ Alpay Kabacalı/ Scl Yayıncılık/ htanbul 1997 Haplsane anıları C UsTÜN AKMEN TilJ KI,7., CJRL.RNRĞI YADSIMAOAN O N U N i:SKİ BİC, İ M L I R l N l YIRİNL: SOIUİUI.UYOR. "SUÇSUZ LÂLELER" "MİLLİYRT YAYINLARI"NDAN (,'IKTI. BU "ÖYKÜ/ANLATI" Ki I AFİINDA I;VRI:NSI:I.UCJİN, YI:RİNI PARC, ALAN MIŞ BIR TOPLUMUN TEKIL ÖZNHLHRINK BIRAK TlCîlNA TAN1K OLACAKSINIZ. "Bir Destan Rüzgârı" özetibir albüm sadece. Ama güzel bir albüm. Dllerlz Yaşar Kemal bir gun kendl destanını kaleme alır. BÜTÜN KlTAPÇILARDA CUMHURİYET KİTAP SAYI 366 SAYFA 8