27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Kapak konusunun devamı. yoldan elde edtlmeune olanak yoktur Şıırtn ses ölçümu ıçgüdüsel, sezgıu'l yoklamalarla dcStl, eksıkuz bır bılınçle, uzun deneyımlerden elde edılmış btlgı bmkımıyle sağlanabılır ancak Bu yuzden de, herhangı bır şıtrt hakkını vere vere çevırmeye kalkacak kısının "kendılerını \öyleyış ahlakına adamışlar tankatı"nın üycsı olması gerekır Baudelaıre şoyle dtyor "Yalnız ıçgudülerimn kılavuzluk ettıği ozanlara acıyorum " V) Peki, onun kendi şurine açılan kapılardan geçmek; bunun izlerine, bakmak, sözlerini ışitmek olamaz mıydı? Onun bu sözlerini anlamlandırmaya çalışarak "Çöl" şiiriylc o gizemli evrene yolculuğa çıkıyordum: "Tarlanı boz, harmanını sun yetene bu aç ağızlara, ah, sılınip gıtmekte ara kurtuluşu' llerlıyor çöl dınlemeden ova, yayla, göl, örterek her rengı, bıçımı, basıp balı, çıjhteyıp çımı, yolup gulü Duymuyor musun ?" (s. 12) Günün orta yerınde; bir bedestenin ucunda, insan seslerinin fısıltıya dönüştüğü bir mahzende sözün beşiğini sallıyoruz Sait Maden'le. Binbir Gece Masalları'ndan, kör şair EbulÛlâAl Maarrî'nin dünyasına; Fuzuli'nin Botiçelli çizgisini ve Mozart müziğini anımsatan ritm incelıgine, Bakî şiirinin "trâşîde" taş işçiliklerini anımsatan yapısına uzanıyoruz. Elli yıllık şiir birikiminin ilk izleri, ilk etkilerinden söz ediyor. Bu süreçte yazılan şiirlerini tematik olarak ayırmış. Bunların ilki Açıl, Ey Gızemi arınmalar kitabı olarak nitelendiriyor Sait Maden. Kişinin yaşam süresinde ulaştığı aşamaları gösteren, kişiliğini bulma arayışlarını yansıtan şiirlerdir bunlar. 1 Geccculer, 2 l'an Yolculan, 3 Acıl, Ey ,Gızem', 4 Yanmak ve Bır Parıltıya Dönmek bölümlerinde yer alan yüz şiir yüz ayrı kapının gizini getiriyor bize... Maden; "tasavvuftakı annma serüvenıne benzer bır yolculuktur bu", diyor. Onun bu gizemli evrenine yönelmek için ipuçları arıyorum sözlcrine bağlanarak. O, yapıtın her şeyin önünde olduğunu ımleyerek; "Bence, kıştden önce yapıt gelir Kışı yapıtı gölgelerse yapıt gürultuye gıder. Eiki Divan şnrınden aldtğım terbıyedır bu Yoksa, bugünün bırçok şatrt gtbt yapsaydım, bugün ülkemızın en önde gelen adlarından birı olurdum " diyor. "Hangı yü'zunü çevirsem aynannda o yüzün, beîlı paramparça bır evren, benım bütün yüzlerım belkı " (s. 32) Yazdıklanna yansıyan dünyanın izlerinde onun bu yanını bulabiliriz. 'Şairin ya^amı şiirlcridir' sözünü kanıtlayan bir yan vardır onda. "Şıır ozvert ıster Bır evlıya, bır dervtş gıbı çalışmalısın Şaırın yaşamının sana tın/ urünün saygınlık kazanması tatt gereklıdır bu " sozleri buna yönelık bir belirlemeydi aslında. O evrenin kuruluşunun kaynafiına dönüyoruz, söz yine onda: "Çok kıiçü'k ya^lardan berı ku lağım Anadolu nun butün seslerıyle doldu 12 ya\ına dek nınnıler, ilahıler dinledım Dıvan \ıınnı okumaya başladım 13 yaşımda "Lcyla ıle Mecnun'u" ezberledtnı 17 ya^ına kadar Ço runidaydım Şıırle ılgılı her $eyı el yordamıyla buldunı o yularda Annem elıne ne geçene okuyan bırıydı Yerde bır kâğtt parçast gorse onu alır, saygıyla kal dırır, yüksekte bır ycre koyardı Bılgı aktaran her sey kutsaldı onun ıçın Ben de oyle koşullandım Kıtabtn bılgı SAYFA 4 <" •• Sait Maden SÛJT MADEN Bir söz simyacısı SİMGELER aktaran bir nesne olarak saygın bır görü'nü'ş kazanması meslek yaşamımın en büyuk amacı oldu Ancak saygın, özenlı bıçımden, saygın özlere ulasılabılır Bıçım ahlaktır " Sımgeler" ini 4 anımsıyorum. Bir hat sanatçısı özenıyle resim birikimini buluşturduğu alana uzanıyorum. Her biri belleğimizde yer etmiş, iz bırakmış simgeler. O, bunu şöyle dile getiriyor: "Sımge tasarlamak bır senfonı bestelemek, bır sıır yazmak gıbı cıddı, temelden, özgun bır uğrası Plastık sanatlann bütun türlerı ıçınde en aza ındırgenmış gereçlerle yaratdan tek tür En yalın sanat türü " Yalınlık... Onun bütun evreninın tanımını getiren bır sözcük; yazı'da resim de, söz'de, çızgi'de buluijtuğu noktaların özgünlüğünü anlatır bize. "Yazı ve söz kutsaldır" ona göre; şiir ıse, "gününüzde bu yitınlenın kaynağını arar" Yine şiirin kaynağına, ondaki oluşma serüvenine dönüyoruz: "1314 yaşlannda bır oturuşta yüz dıze aruzla sıır yazıyordum Aynt yaslarda Abmet Muhıp Dıranas'ın bır Baudelaıre çevınsını okudum Kıtabın Fransızca as lını bulup çalışrnaya başladım Sonraları, 1950 de Varlık Yayınlan'nın açtığı iiır yarısmannda Baudelaıre'den çevırdıSım "Moesta Ervanbutıda" ıle bırıncılık kazandım bransızca oğretmentm Baudelaıre 'dır "Şı/re adanan bır omrun hag"ıslanışlarım, kaynaga yonelıştmn amacını, $ıır ışçdıg'un suyle anlatıyordu "Dur durak bılmeyen şıır yazma, oiren tne tureunde Türk sıınnde hıç kullamlmayan ölçüler buldum Çok az kullanı lan bırtakım olculer kullandım S hecelı > iiıre yenı duraklar buldum Çok zengın sesler elde ettıtn Şıırlerımın X bırçoğu 9 hecelıdtr, 16 hecenın dısında Turkçe'de sıır bıçımı yoktur Ben, bunu 24'e kadar yukselttım Değışık duraklardakı bıçımlerı kullandım Ve çok zengın sesler elde edılebıleceg'ını gordum " Bu adanış ve bağlanışının, diğer bır yanını oluşturan çeviriye dönüyoruz, söz aralığında: "Hanı Evlıya Çelebı rüyasında Hz Muhammed'ı görür de "şefâat yâ Resulallah" dıyecek yerde, dılı sürçüp, "seyahat yâ Kesulallah"der ya, ben de dıl sürçmesı sonucu, "şefâat" yerıne "çevırı" demtş olmalıyım Daha ştırı elımc almaya başlarken çevırıye yöneldım Dunyanın en büyuk gezgınlerınden bırı oldum Dünyanın bütun dıllerınt dolaş tım Çevırı yapmadığım ülke, ulus, topluluk, çai kalmadı " Peki, bu itkinin kaynağı neydi, diye soruyorum. "Yalmzca bır merak değıldı bu Kendt şiirtmtn kaynaklarını arıyordum Türk şiiri besın olarak yetmıyordu Dünyanın en aç tnsanıyım ben Bır yandan Lorca'yı Fransızca'dan çevırmeye başladım, dığer yandan da îspanyolca öğrendım Hcm yanlışlardan kaçmak, hem de üru nün doğuşunu anlamak ıçın bu çabaya gırdım Aynı şey Mayakovskı'de oldu " Hatta, bırtakım tranlı şairlerı (Orneğin: Hayyam) çevirmek için bir süre de Farsça çalışır. Her gün sckiz saat çizgi çizmek, geceleri ise evliya gibi çalışmak onun vazgeçilmez yaşama biçimıdir. Resimle, şıirle iç ıçc oir yaşamdır onunkısı "Her yazacağın yazı senden bırkaç dıze götürür." Sozleri onun sait şiire bağlanışının ifadesidir. Nasıl yazdığını, bir şiirin nasıl oluştuğunu merak ediyorum: "Hemen oturup yazmam, not alırım Atmosferı yakalar, oturur yazarım Bır şıır bende uzunca bır süre yaşar," sözleriyle yanıtlıyor beni. Bır sözcük aramak... Yunus'un tekkeye 40 yıl doğru odun taşımasını, çalışma dısiplini için ornek olarak veriyor... Şiirin işçiliğinın öncmini vurgularken de; Mimar Sinan'ın gcçirdıgi dönemlerden so/ ediyor. Sözumüz şiırle mimarı arasındaki i 1i ş k i d e odaklanıyor. Baki'nin gazellerınin Suleymaniye'deki mımariye benzedığıni söylcyerck, ş u n l a n ekliyor: "Sanat esertnde, bır bütünü oluşturan parçalann ag"ırlıkları yoğun lukları denk ya da yukseltılen aynt de ğerdeyse o yapı çoker Bır yapı, agırlıkla rı, oylumları, gorunumlerı ıç ve dış boş lukları bırbınne benzemeyen parçalann çok bılın^lı, çok lyı dengelenme\ıyle, tarttmıyla olusıır " So/u ızlekler şaırı yanına getınyo CUMHURİYET KİTAP SAYI 366
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle