03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Apak olmamış mıydı bahçe ayışıgında...? Gök dupduru ve maviydi... Ve şimdi bulutlar var ve yel ve karanlık çökmüş bahçeye. Sanırım sakalım karaydı o zaman....üstümdckiler kurşuni..şimdi ak düijmüş sakalıma ve yastayım... Benim mi bu yürüyüş? Kulağıma şimdi çalınan sesimde var mı, bir zamanlar benim olan sestcki czgiler? Bu ben miyim...? Yoksa o dilenci mi, Hazırlayan: Cevat Çapan Juan Ramön jimenez/ Şiirler/ Çeviren: Ayşe Nihal Akbulut "bahçeme dolanan o dilenci ıtıiyim gün batarken...?" Moguer 1881Pucrto Rico 1958 1956 Nobel Yazın Ödülü'nü ona kazandıran Platero ile Ben (Platero yo) adlı şiirsel düzyazı yapıtını Akşit Göktürk'ün çevirisinden okuduk. Yüzyılın en önemli Ispanyol ozanlarınuan. Kusursuz bir şiirsel söyleyişe ve sonal güzelliğc ulaşmayı amaçlayan ozan, şiirinde iç dünyasını yansıtan öznel bir yaklaşım sergiler. Kırılgan bir duyarlık, lirizm, doğayîa birleşme, yoğun bir duygusallık onun şiirini niteleyen öteki yönler. Kendisi tarinsel olarak bakıldığında şiirinin üç evreden geçtiğini belirtir: Duyarlığın öne çıktığı ilk evreden sonra anlıksal çabalar ağır basar, sonunda yeterli ya da gerçek şiire varır. 1918'de yazdığı dizelerde anlattığı gibi: bahçeme dolanan o dilenci miyim gün batarken...? Bakınıyorum dört bir yanıma... Bulutlar var ve yel... Bahçeye karanlık çökmüş... ...Ve gidip geliyorum... Acaba uykuda olamaz mıyım hâlâ? Sakalıma ak düşmüş... Ve herşey yine aynı ve hiç de değil... Jardines lejanos 1904 (Uzak Bahçcler) Başıboş dolaşan coşkulu kuş, çiçcğc durmuş yalnızlığında bu pazar g ü n ü n ü n , uçuşursun bahçemde o ağaç senin bu ot senin, o çalıdan bu havuza altın yapraklar ve solmuş yasemin çiçekleriyle dolu... Nedir o cılız sesinin söyledikleri öğle güneşi altında, billurlarda tatlı düşlere dalmış o öğle güneşinde? Sen de benim gibi, üzgün, yalnız ve korkak kardeşi misin sessizlik ve karaduyguların? Unutulmuşu şakımak mı istiyorsun? Sonsuz bir yurtsama mı içindeki, gün batımını çağıran? Kimsesiz, titreşen bir yürek mi taşıyorsun, bürünmüş kuru yapraklara, altın rengine, yasemine ve satene? La soledad sonora 19081911 (Ses Veren Yalnızlık) Çıkageldi ilkin, katıksız, sarınıvermiş suçsuzluğuna. Ve onu bir çocuğun sevgisiyle sevdim. Sonra tiirlü türlü nice kılığa büründü. Ve tiksinir oldum ondan, ayırdına varmadan. Çok geçmeden bİ! kraliçeye döndü. Hazineleriyle gösterişe kalkışan, böbürlenen. Nc amansız, ne anlamsız bu afra tafra! Derken, soyunmaya koyuldu bir bir. Ve yüzümdc giilücükler. Sonunda kalakaldı üstünde ta o ilk arılığın giysisi. Inancım tazelendı. Ve çıkardı attı üstündekini, ve çırçıplak çıktı brtaya... Ah, yaşamımın tutkusu, çıplak şiirim, sonsuza değin benim. (1918) Ben ölcccğim, ve gece hüziinlü, erinçli ve suskun, dünya uyuyacak, ışığı altında kimsesiz ayın. Sarıya çalacak bcdcnım, ve açık duran pencereden usul bir esinti içeri dolacak ruhumu götürmeye gelecek. Bilmem olacak mı hıçkıran biri kara tabutunnın başında beklcyerck, ya da öpecek biri uzun uzadıya, okşarken yü/.ümü gözyaşları içinde. SAYFA 14 Ama yıldızlarla çiçekler olacaktır ve iç çekişler ve burcu burcu kokular ve sevda sokakları tutan dalların gölgesinde. Ve ses verecek piyano o durgun geceki gibi, ve kulak veren kimse olmayacak hıçkırarak pencerede. Arias tristes 1903 (Hüziinlü Aryalar) Gece Uyumak bir köprüye benzer bugünden yarına atılmış. Altından, bir düş gibi sanki, sular akar, akar canlar, gönülleı. Ezgili örümcekleri aşnı çağların, titreşiyordu eşsiz biçimde elemli çiçekler üstünde... bülurları, ayışığından yara almış, düşünü görürdü ürperen taçların uçuk renkli çiçeklerdcn örülü... Balkonlar güneye bakardı... Ölümsüz bir geceydi, sessiz ve saydam... ötelerden, kırlardan, yeni erişen ilkbahar taşır getirirdi soluğunu, esintilerle, tatlı tatlı... Ne sessizlikti o ! Acılar hayalet gürültulcrini boğarlardı yeri halı gibi tutan belirsiz güllerde... sevda dana yoktu... unutuştan çıkıp kol gezerdi dur durak bilmeden altüst olmuş gölgeler... Var yok bahçeye dönmüştü... Kentlcr ölüp gitmişti... Masmavi yıldızlar, tüm zamanların acılarını görmüş olmanın boş kaygısızlığıyla, gümüşle taçlandırmıştı içimdeki yurtsamayı ve yoklugumu... La soledad \onora 19081911 (Ses Veren Yalnızlık) Yel önüne katmış getirdi hüzün bulutlarını; taze bir hazine bançenin yemyeşil diriliği; kuşlar güzelliğin ardına takılmış dönmüş ve doğuyor parlak günbatımından altın bir bahçe. Tutuştur beni, günbatısı: beni kokulara, aleve dönüştür; yüreğimi sana eş koş, seninle çarpsın diye, günC U M H U R İ Y E T KİTAP SAYI 3 6 6 Dizem Bugün bir taşı fırlat, ıınut onu ve uykuya dal. Işıksa eğer, yann yinc bulacaksın taşı gün doğarken, güneşe dönüşmüş. Bu gece ben miyim dolaşan odamda, yoksa o dilenci mi bilmem, şu bahçemc dolanan gün batarken...? Bakınıyorum dört bir yanıına ve herşey yine aynı ve hiç de değil... Açık mıydı pencere? Uykuda mıydım, değil mi?
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle