Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
ri olarak karşımızda duruyor. O halde "dil da önemli bir yeri var zannecüyorum: Heytek ifade aracı değildir; sözcükler tüketilkelsi resimden hcykelin uzaklaştırılması melidir; iletişim kopukluğunda kendi içisorunu. Bahr'ın Antropoloii ve tinsellik ne dalış mümkünleşecektir; anlaşılmaz, dolu bu metni Dışavurumculuğun anlaşılerişilmez bir küreye ulaşmak" gibi Dadamasındaki önemini hâlâ korumaktadır. cı öncrmelerle günümüzün bazı iletişim Hcidegger'in "tekniğin altındaezilen" eğkuramcılarına daha o dönemden bazı ceretilemcsinde olduğu gibi (bununla ilgiii vaplar verilmiş oluyor. Andre Breton'un olarak bkz. Martin Heidegger, "Tekniğe "Iki Dada Bildirisi', Dada akımını diğer Yönelik Soru", Çev.: Doğan Ozlem, Afa akımlardan ayırmayı başarmış olan Hugo Yay., Ocak 1997), Dışavurumcular için dc Ball'ın "Cabaret Voltaire"ini okuyabiliyomakinenin hakimiyetine giren insan, ruruz ve hemen ardından da, Marcel Duchunu tcslim etmişti; bu yüzden de ruh hamp'ın "Ready Madc"ikullanmayıncrekendisini yeniden var etmek istemcktedir. den aklına getirdiğini ve niye RembBahr'a göre Dışavurumculuk makine ile randt'ın tablosunu ütü masası olarak kulruh arasındaki amansız bir mücadcleden landığını hatırlayabiliyoruz. Veya Waldbaşka bir şey değildir. Özgünlüğü karşısınberg'in "Metafiziğin Gerçeküstücülüğe da karar veremeyen ve ' yaşatuan insan" Etkisi" ile Breton'un "Gerçeküstücü Nesneredeyse Foucault'nun "biyoiktidar"ına ne"si kıyaslanırken, Dali'nin "Millet'nin tekabül eder. "Ruhu için ağlayan" insanın Angelus'ü" üzerine yorumuokunabiliyor: dışavurumu mczar kadar sessizleşen dün"Millet'nin Angelus'ü, bir teşhir masası yaya yeni bir kıvılcım vcrmek amacıyla gelüstünde bir dikiş makinesi ile bir şemsiyemişti; ama "seyrcden" izlenimciyi ne ölçünin beklenmedik karşılaşması kadar güde seyrettirmekten kurtardı: Bu belki de zel". Aynı bölümde Pop Art'a geçiyoruz: ycni bir plastik espas anlayışının hikâyesi Pierre Restany'nin "Pop Art" makalesi Paolacak: Temaşa üzerine kurulu olmayan risNew York eksenindeki sanatın çizgibir sanat işinin. sinden bahsederken, Paris kaynaklı "izmDie Brückc (Heckel, SchimidtRottluff, lerin zamanının geçmiş" olduğunu belirtkirchner ve Bleyl), Dresden'de köprü romektedir: Pop Art ve Op Art New York lünü bu anlamda, belki de, yerine getirkaynaklıdır artık. Ancak; burada da Polmcktedir. Dresden Dörtlüsü Fransız Folock ve Soyut Dışavurumculuk önemsizvistleri'yle birlikte sergi açamamışlardı; miş gibi hızlı geçilmiş; Action Painting'den ama dönemlerinin sanatını "altüst etmeancak makalelerin içinde ye" kararlıbirşekildeadımbahsediliyor. Oysa Amerilarını atmışlardı. Ncticcde, kan resminin hakimiyeti bu Dışavurumculuk organize dönemde başlar (Bunun olmaktan çok Sheppard'ın için bkz. Özer Kabaş, "Pomakalesindekı betimlemeÜtikada Sanat Bilinci" Topye göre (asknda Paul Fechlumbilim, Plastik Sanatlar ter in dediğine göre), bir Özel Sayısı, Sayı: 4, Hazi"patlama" olarak ortaya ran 1996, Bağlam Yayınlaçikmıştı: Sanayi kapitalizrı). minin burjuva kültürüne karşı bir patlaması ve belki "Birkaç Durak" başlıklı de bir nefret. Bu yazılarda kısa bölümde isc Paul de Tin'in hep ön planda kalMan'ın, Boulez'in (nedenması Heecl ağmığının hâlâ se adının Pierre olduğu bebaskın olduğunu, zannediIirtilmcmiş) yazılarının peyorum, bize gösterıyor. Ansinden Schönberg'in Mahcak; 1960'h yülardan sonra lcr üzerine küçük bir yazıbu Tin furyasının dışında, sı yer alıyor. Mahler yazısı"bilinçli özne" sabit fikrinın neden buraya konulnin karşısında bir yerlerde, muş olduğu da anlaşılamısalvador Dall, düşünce yeni maceraların yor; Paul de Man ile MoSıvı Arzulann Doğumu, 1932 arayışına girecek; belki de dern ve Postmodern MiHcidegger'in etkisini Nietzsche ile birleşmari tartısmaları arasına sıkıştırılmış ve tiren Yapısalcılıksonrası düşüncesinde. sanki Boulez müzisyen olduğu için bu sıAncak; Nazilerin iktidara gelmesi ile Nikıştırma yapılmış! etzsche'nin eksik olarak eserlerinin yoruKdebiyat ve müzik diyebileceğimiz bu mu (aşırı sağcı bir yorum) beraberinde dıbölümün ardından Postmodernizm ve şavurumcuların da "dejenere sanat" içine Modernizmin mimarideki tartışmalanyla sokulmalarını getirdi. Komünizmi benimMndcmizmın Serüvenı" son buluyor. Bu scyen dışavurumcuların eserlerinin de kısımda Tadeo Ando ile başlayan ve ar"yozlaşmış sanat" içine alınması Das Wort dından günümüz Modern ve Postmodern dergisinin konuları içindc gündeme getitartışmaîarında Türkçe'de Arredemento rilmişti. 1 lalbuki Dışavurumculuğun "göDekorasyon dergilerinden okuduğumuz mülmc söylemini' vcrcn de "Dışavurummimarlann aralanndakı tartışmalar gcliculuğun Yükselişi ve Çöküşü" acılı yazısıyyor: Hugh Downs'un Frank Lloycl ile; la Lukacs değil midir? Bloch'un AlmanCharles Jencks'ın Peter Eisenmann ile; Jefî ya'da Nazilcr gibi entelektücller ve özelKipnis'in yine Eisenmenn ile söyleşisi; ve liklc de Klasik bir sanatı benimseyen LuKrier ile Eisenmann'ın ve Krier'in Jencks kacs'ı eleştirmesi de "Dışavurumculuğun ile olan tartışması okunduktan sonra, Eimirasının daha yeni başlamakta olduğu senmann'ın "En Terror Firma: Grotestletezini güçlendirmiştir. Yalnız Andrej rin Izinde" (Eisenmann çevirmenin noWirth'in "Polonya'nın Berisi, Ötesi" adlı tunda belirttiği gibi, grotesk ile benzerlik yazısı Alman Dışavurumculuğundan bahtaşıyan grotest kelimesi kullamlarak bir settiği halde (her nc kadar Kafka'nın "Şaoyun oynanmış) yazısıyla serüveni bitinyoto"sunun Dışavurumculuğa karşı çıktığıruz. Ama kitabın hazırlanış şekline göre, nı yazsa bile), neden Dada ve Gerçeküsher zaman tekrar başa dönmek ve aralartücüler bölümünde yayımlanmış olduğu dan bazı yazıları okumak olası. Eksiklikpek anlaşılamıyor. ler olsa bile büyük bir metinler bileşkesi var karşımızda ve zaten ansiklopedilerde Kitabın "Dışavurumculuk Dolaylannbile atlamaların olduğunu düşündüğüda"dan sonraki "Dada ve Gerçeküstücümüzde bu kitaptaki eksikliklerin fazlatir lük" adlı bölümünde Sanouillet'nin "Daönemi kalmıyor. Hepimizin kütüphanedacıiığın Kökenleri: Zürih ve New York" sinde bir yerlerde olması tavsiye edılebileadlı makalesi bölümün başına konulmuş. cek kitaplardan biri bu kitap. Her şeye ve Tristan Tzara'nın "Dada Hiçbir Anlama her türlü zorluğa rağmen, Enis Batur Cielmez" adlı yazısında ise "Dada eleştiriönemli bir eserin altından kalkmasını bilsinin yararsız olduğu" belirtilmiş; çünkü miş. Modernizmin Serüvenı, biraz da, Enis tahmin edilebileceği gibi, "bir sanat yapıBatur'un tikel serüveni ve kendi okumasıtı hiçbir zaman nesnel olarak herkes için dır denilcbilir. • karar yoluyla güzcl olamaz". Hâlâ tartışılan bu önerme dışarıdan bakanın ve eseri yapanın ayrı ayrı yorumlamalarda bulunaModernizmin Serüveni / Hazırlayan bileceklerinin en somut kanıtlarından bıEms Batur/Yapı Kredı Yayınlan /495 s CUMHURİYET KİTAP SAYI 400 Umudundan 'sakatlanmamış' zamanların hikaveleri Adalet Ağaoğlu'ndan yeni öyküler Hayatı Savunma Biçimleri, Adalet Ağaoğlu'nun 1996 yazında şoför Binali'nin kendisine çarpıp, hayatını kâbusa çevirmeden önce yazdığı; Adam Öykü ve Milliyet World'de yayımlanan hikâyeleriyle, Binali'den sonra hayatını koruma, tedavi olma ve savunma adına gittiği Giessen Üniversite Hastanesi ve Bad Nauheim'deki klinikte yazdığı üç hikâyeden oluşuyor... FATMA ORAN H ikâyelerini özlemişim; hikâyelerinin o özlü, yoğun, duyarlı, samimi anlatımını. Hikâyelerinin o acı çikolata tadını... Ele aldığı konuların yanı sıra, yapıtlarının biçimsel yetkinliğiyle, özellikle de ayrıntıları değerlendirişi, ve geriye dönüş, iç monolog gibi değişik tekniklerden yararlanmasındaki başarısından söz edecek değilim, hayır. Hikâyelerini denetlemede ortaya koyduğu ustalıktan vc kendisiyle konuları arasındaki mesafeden doğan o ipincecik alay ögelerinden de söz etmeyeceğim. Oyunlarında olsun, romanlarında olsun, anılarında, denemelerinde ve hikâyelerinde olsun teknik becerisinden, sağlam kurgusundan çok, samimiycti, sıcaklığı ve yazdıklarında hayatın nabzının atıp atmadığı ilgilendiriyor beni. Bu da elbet, Adalet Âğaoğlu nun yazmadan edemeyeceği konuları yazmasından geliyor... Yüksek Gerilim, Hadi Gidelim, Sessizliğin llk Sesi ve şimdi de Hayatı Savunma Biçimleri... Hikâye yazmanın özverili bir aşk istediğini bilir Adalet Ağaoğlu; hikâyelerini lar olsun diye yazmaz: Yalnızlığından sıyrılıp kalbini ve beynini sıkan pek çok şeyi si/.inle paylaşmak ihtiyacmı sezersiniz nikâyelcrinue; nayat deneyiminin fclsefesini size ulaştırmak ihtiyacını hissedersiniz ve yazdığı tüm hikâyelerin kökenin de bir acı olduğunu da hissedersiniz elbet... Adalet Ağaoğlu, insanın öz niteliklerini her şeyden önce kendi bünyesinde tüm ayrıntılarıyla, tüm iniş çıkışlarıyla tanıdığından olmaIı, her çeşit insanın dalga uzunluğuyla özdeşleşir, ortak insan mayasını derinliğine kavrar. Bu özdeşleşme yeteneği tepeden tırnağa, tüm dojjaya kadar uzanır... Hayatı Savunma Biçimleri, Adalet Ağaoğlu'nun 1996 yazında şoför Binali'nin kendisine çarpıp hayatını kâbusa çevirmeden önce yazdığı; Adam Oykü ve Milliyet World Eki'nde yayımlanan hikâyeleriyle Binali'den sonra hayatını koruma, tedavi plma ve savunma adına gittiği Giessen Üniversitesi Hastanesi vc Bad Nauheim'deki klinikte yazdığı üç hikâyeden olu'jiıvor Müslümanla Hıristiyan evliliklerinin öncüsü Rabia'nın hikâyesi: Umudundan sakatlanmış bir 'zaman' hikâyesi. Gitmck ile gelmek'in bitiminde, geçmiş yolculuğun sonunda, gelecek yolculuğun başın da yaşadığı içsel yıkımlardan sonra kendini 'kapatan' bir kadının hikâyesi. Bağrında katil adayı bir köpek barındırdığından habersiz Seyfi Bey ve onu çevreleyenhayatın seyrinin hikâyesi... Hannover'den trene binen saks mavisi atkısı olan kadının hikâyesi... Kargaların kendi hayatlarını savunma biçimleri ve asıl Elmas Hanım'ın kendi hayatını nasıl koruduğunun 'öc alıcı' hikâyesi... Ufuk'un "Hayat kaç biçimde savunulur?" sorusuna yanıt arayan araştırması ve "Şehrin Gözyaşları"nın hikâyesi... "Göz göze" gelmenin hikâyesi... En keskin çizgilerin, en çarpıcı renklerin; ölüm ile hayatın, hiçlik ile çokluk'un hikâyesi... "Yitip gitmemiş duyarlıklardan başka" kutsal saydığı hiçbir şey olmayan bir kadının hikâyesi... Acısını bile bir güzelliğe dönüştürebilen Adalet Ağaoğfu'ndan "acısını bile bir güzelliğe dönüştürebilen" herkese... • Hayatı Savunma Biçimleri / Adalet Ağaoğlu / Oğlak Yayınalık / 121 s SAYFA 13 Acıyı güzelliğe dönüştürmek