Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Enis Batur'dan nefis bir sanat yolculugu Modernizmin Serüveni Hepimizin kütüphanesinde bir yerlerde olması tavsiye edilebilecek kitaplardan biri "Modernizmin Serüveni". Her şeye ve her türlü zorluğa rağmen, Enis Batur önemli bir eserin altından kalkmasını bilmiş. Modernizmin Serüveni, biraz da, Enis Batur'un tikel serüveni ve kendi okumasıdır denilebilir. ALİ AKAY art 1997 tarihinde Yapı Kredi Yayınları tarafından vayımlanan, Enis Batur'un hazırlaaığı ve çok sayıda çeviri metinden oluşan "Modernizmin Serüveni" adlı kitap, bir bağlam yoksunluğu kaygısından yola çıkılarak hazırlanmış. Kişisel birtasarıyken, çeşitli çevirmenlerle, daha kolektif bir çalışmayı gerckli kılmış. Enis Batur önsözde estetik, Lilim, kuram ve düşünce çerçevesinde gerçekleştirilen çalışmaların bağlamsızlığından yakınıyor: Türk şairi, yazarı, düşünürünün Gerçeküstücülükle yarım yüzyıldır ilgilendiğini saptarken, ressamlarımızdan bahsetmemesi tuhaf dcğil: Freud çevirilerinin özcllikle son yıllarda yaygınlaşmaya başladığını düşünürsek, bu akımın Türkiye'ye girişinin ne kadar "dış kaynaklı" olduğunu, yerel bağlamdan uzak kaldığını düşünmcmek olası değil. Özellikle şairler arasında önem kazanan Gerçekiistücüliik toplumcu şiir ve Garip arasındaki tartışmayı da bize hatırlatmıyor değil. Bu bakımdan bu kapsamlı kitapı ve diğer yayınevlerinin çabalarının hiç göz ardı edemeyiz. M Bağlam oluşturmak, tartışma ortamı yaratmak; bunlar entelektüel yaşamın sanat la buluşmasında temel vazıfeler. Okumanın ve plastik sanatların günümüzde geldiği nokta göz önünde tutulduğunda, mimari ve grafik tasanmların, özellikle ülkemizde, entelektüel hayat ile iç içe girmiş olması yadsınamayacak olan bir olgu. Bağlam nasıl oluşturulur? Kitaplar Dağlam oluşturmakta yeterli araçlar mıdır? Bu sorular, aslında cevaplanması zor sorular ülkemizde. Elbettc, kitap ile sanat arasındaki ilişki önemli; ama bir de bunlann okunması ve tartışılması var. Tartışmasız nasd bağlam oluşturulabilir. Tartışmalar gibi, karşı çıkmalar her ne kadar zaman kaybettirici olsa bile, tepkisizlik, kitaplar söz konusu olduğunda, çok daha az. "Toponlaşan" toplum ile kitapların "best sellers'ieşmesi arasında da koşutluklar kurmak mümkün elbet. Kuramsal tartışmalar sıkıcı gelebilir birçoğuna; ama bunlarsız da tartışma olanakları daralmıyor mu? Medyanın "niteliksizliklere" verdiği önem de bu bağlamı "bağlamsızlaştırıyor". R. Musil'in "Niteliksiz Adam"ı Modernizmin bir şaheseri olarak Postmodern insanı belirlcycn eserlerin belli başlılan arasında değil mi? Postmodern yaşam tarzını belirlcyen ve bireyin toplumdaki tepkilerini ortaya koyan, biten dönemlcrin veya "eski" Marksist tcrminolojideki "geçiş" dönemlerinin belirleyicisi değil mi? Bu kitapta, insanın gözü, bu bakımdan MusiJ'i de arıyor. En azından, geçiş dönemlerinin bağlamını anlamak için. "ModernizminSerüveni" felsefi ulmaktan çok cdebi ve sanatsal bir serüven. Yoksa; Kant'tan HeSAYFA 12 Tsrtışıra optinnı yspfltmsk gel'e, ondan Nietzsche'ye ve Heidegmasıdır. ger'e uzanan bir çizgide Modernlik Başka bir sorun da, neden Calvino ve Postmodernlik tartışmalan içnive Lyotard ile başlanıp, Enis Batur'un de Alexandre Kojeve, Alexandre :dığı gibi " 150 yılönceki" BaudelaKoyre, Georges Bataille, Michel e sıra sonradan geliyor. Önsözde Foucault, Güles Deleuze, Felix belirtilmiyor. Acaba, ilerleyen bir Guattari, Paul Virilio, Jacques ıhin düz çizgisel gelişiminin rormelDerrida'yı arıyor; çünkü kitapnden çıkmak için mi? Ama bu düz ta sadcce Lyotard ın Postmoişisel tarihin formclliği herkesin bildernizminaen söz edilmekte. ,i bir şey mi? Yine bir sorun çıkıyor O da çok kısa bir şekilde. şımıza: Bağlam oluşturmalc için Ama, Enis Batur, herhalde üşmanın temellerini bilmek gerekedcbiyatçı kişiliğiyle sanat vc • mi? Ortasından başlayabilir miz edebiyata ağırlık vcrmeyi teru Belki dc başlarız. F iatta, ben başcih etmiş. Böyle bir çalışma da lyabileceğimizi zannediyorum ama zaten, zannediyorum, dili/ine de pratik deneyler sanki bümizde eksik olan metinleri vc tün bunların açıklanması lazımmış metin parçalarını bizlere taşıdemeye doğru itiyor bcni. yor ve önemli acıkları kapatıBir de tüm seçmeler arasında yor. Bu bakımdan, PostmoUğur tanyeli'den başka Türk yazadernizmin onca tartışıldığı a Daşvurulmamış. Insan merakcdidilimizde, Modern vc Avantor. Niçin "Çıkış Noktalan" olarak Garde tarihi bilmemek, bağle alınan on yazar arasında Uğur lam oluşturmak açısından ıanyeli tek başınaduruyor. (CaJvino, eksiklik teşkil etmiştir. Lyotard, Bauuelaire, Benjamin, BuEnis Batur, bağlam için tor, Lynton, Paz, Borges arasında). "karmaşık birsistematik, zaLefebvre'i ise, ancak Rus AvantGarmanemek, süreklilik, sıkı sıde'ları arasında okuyabiliyoruz kıya bağlı bir birikim siyasc(Marksist olmasından olsa gerek). ti' gerektirdiğini yazıyoj»" Tabii, . . , . • yazdan bir yukarıda • Emst Luawig Kirscnner. ,. , ı Dinamikleşmiş bir kültür Ayaflını Kaldırmış Dansçı dızı clcştırı kıtabın kendı yaortamı gerektiren bu bağKadın, 1913. rarlığına gölgc düşürecek nilam için bir de okunan mcteliktc değil. Sadece, bunlar tinlerin hangi tarihlerde yazıldıklarının bida olsaydı daha iyi olacaktı anlamını taşılinmesi gerekecektir. Bclki, bu kapsamlı yor. "Çıkış NoktaJarı"ndan sonra "Italyan derlemede eksik duran budur: Her makaFütürizmi"ne sıra geliyor. Bu bölümde Ienin veya yazınm hangi tarihte yazıldığıMarinetti'nin "Fütürist Manifesto"sunu na dair bazen bilgi veriliyor bazen isc veokuyabiliyoruz. Insan duyarlıhğını yenirilmiyor. Bu yazık; çünkü insan en çok leştirmeyi amaçlayan bu metinde Mariokuuuğu yazılann hangi tarihlerde yazılnetti, teknolojik olan ile birlikte ortaya çıdığını merak ediyor. Hatta, bir dia göstekan ycniliği insanda görmeyi arzuluyor. risi sırasında ressamın o işi hangi tarihte Tüm hızlı araçların insan zihnini nasıl hayaptığını sorguluyor hep. Oysa, Postmorekctlcndirmekte geciktiği sorusunu sodernizm üzerine olan tartışmaların bağruyor. Küreselleşcn dünyamızın ilk harında olan Jean François Lyotard'm "Postbcrcilcrinden biri olan bu manifesto'ya moderne Dönüş" adlı yazısından bir böbir göz atalım, ne diyor? " AJp dağlarının lüm, ne zaman yazıldığı belirtilmeksizin bir köyünde oturan kimsenin birkaç kuokuyucuya sunuluyor. 'Postmodern Durıışa satın aldığı gazeteyle; Çin'deki ayakrum"u yayımlandığında (Kitap Kanada lanmalar, Londra ya da New York femiüniversitelerinden birinin ısmarladığı ranistleri, Doktor Carrel ve Kutup kaşiflepordan oluşmaktadır) polemik niyetinde rinin korkusuz kızakları yüzünden yüreolmadığını söyleyen Lyotard, 1979 sonraği ağzına gelebilir" vb. (s. 75). Marinetti, sında büyük bir tartışmanın ortasında buJdaha o tarihten (11 Mayıs 1913), Milamuştu kendini. Bu yazıyı da ondan sonra no'dan günümüzün medyatikliğini ve çok yayımlamıştı. "Son çözüm" ile Naziler kanalL enformasyon teknolojisinin ilk nü1943 yılında "moderniteyi tamamladılar" velerini sunmakta bizlere. Yine, benzer diye üüşünür Lyotard. Ama kendisi de tabir şekilde erkek ve kadının arasındaki bii ki ' belki" demeyi asla unutmuyor. "cşitsizliğin kalkması" üzerine, "kadının Bağlamlar, o halde, belirli tarihlerin ilişkigittikçe genişleyen özgürlüğünün ve onsinde ortaya çıkabilir. Hclc Türkiye gibi, lan daı kaynaklanan erotik kolaylığının sonucu olarak" aşkın değersizleştiğini yazdısonradan bu tartışmalara katılan bir yer ğında, günümüzün için bu tarihleri bilgençlerinin ağzına mek neredeyse elciklctolan senisevizem oluyor ki, anakronizmler engelleneyorum" şiarının tözbilsin. Okuyucu "sısüzlüğü düşünülmenıfsız toplum alteryecek gibi değil. natifinin" ortadan Daha sonra sıra kalktığını okuyacak. "Rus Modernizmi ve ; Ama ne zaman? 1 ler I ütüristleri"ne geline kadar Dadacılar yor. Ancak, burada için "sözcüklerin ve ilk yazı olan "Gelctarihlerin hiçbirönenek, Ycnilik, 'Üçünmi olmadığı" ve hatcü Güç Rus Avantta "tarihlerle ancak Garde'ı 19001930" ahmakların ve tsadlı makalenin kimin panyol hocaların iltarafından yazddığıgilcnebileceğine" nı kestirmek zor; sakani olunsa da (bkz. dcce çevirenin E.B. Sanouillet, s. 307); olduğu hakkında bilbu tip kitaplarda, giye sahip oluyoruz. belki de, en çok dikHalbuki yazı bizc bu kat edilmesi gereken dönem ve Maya"hiç bilmcycn okukovski'nin 15 Aralık yuculara hitap eder Tulllo Perlcoll'nln kalemlnden Thedor w. 1918'de yayunlanan miş gibi" hazırlanıl Adorno. "Sevinmek İçin Çok Erken" başlıklı şiiri ile olduğu kadar, Brecht'in "Baal"ı, Bloch'un "Utopya Tini",ThomasMann'ın "Bir ApoIitiğinGö rüşleri" vcya Mondrian, Max Ernst veya Tzara ya da 1923 Mart'ında yayımlanan LEE dergisi hakkında da bilgi veriyor. Eugcne Lampert isc Rus Modemizminin ^'1893'te mi, 1900'de mi, yoksa 19()5'te mi" başladığını sorarken, ne zaman başladığına tam olarak karar verilcmcse de en azından 1917'debittiğinde karar kıldığını yazmaktadır. Kitapta; Herbcrt Read'in "Devrimci Sanat Nedir?"i Fransız Marksist fîlozof Henri Lefebvre'in makalesine bağlanmaktadır. Soyut sanat her ne kadar Moore'dan Miro'ya farklı boyutları içerse de Alman komünisderi tarafından "biz bunlardan geçtik" demelerini ve "proleterlerin soyut sanatı anlamadığı" ve "devrimci bir harekete faydası olamayacağı" önermelerini içerse dc, Türk sanatında artıkgitgidc daha az konuşulanjakobson ile yapılan söyleşi Rus Modernizmi'ni anlamak açısından önemli bir veri oluşturııyor. Read soyut sanatın yaşayacağını iddia ediyor. Ama diğer yandan, Jakobson'un anlattıkları da yabana atılacak cinsten değil: 1912'de yayımlanan "Gcnel Beğeniye Tbkat" adlı kitap ile, Jakobson Rus Fütüristleri hakkında önemli malumatlar veriyor. Geniş bir kültüre sahip olan HJebnikov'un Rus şiirindeki yeri sorgulanırken onun Rus folkloru ile olan bağlantılarının kurulması, gelenek ile fütürizm arasındaki bağları da açığa cıkarmaya yarıyor. Konstrüktivizm ise "komünist kültürün düşünsel ve maddesel üretimi için dövüşüyor" önermesiyle bu devrimci sanat tartışması içinde belirgin ycrini alıyor. Yaşam ve sanat arasındaki bağların kuvvetlendirilmesi açısından önemli bir kilometrc taşı olan Konstrüktivizm "eski çağın mimarisini yıkan komünist kültüre" Katkıda bulunuyordu. Bu sayede kapitaüst dönemin "incileri" açıkça ortaya konulabilecekti. komünizmin temel özellikJeriyle sanayinin özellikleri yoğrulduğunda ise "tektonik" organik bileşkeye ulaşılacaktır. Burjuvazinin süsleyiciliğine bu şekilde konstrüktivist cevaplar verebilecek; "Üretim Olarak Sanat" anlayışıyla da Deleuze ve Guattari'nin "arzulanan makinalar" kavramına yol açan çizgide önemli birycr işgal edilecektir, Tatlin'in "malzeme kültürü" adını verdiği Konstrüktivist sanat, günümüzde hâlâ malzeme cndişesinin belirleyici öğelerinden biri olmaya devam etmektedır. Modern tasarım olgusu da bu çabalardan ortaya çıkmaktaydı. 1925 Paris Dekoratif Sanadar Sergisi'nde sergilenen son derece "çarpıcı mobilyalar" süsten uzak modern tasarımın öncüleri olarak Avrupalı izleyiciyi heyecanlandırmasını bilmişti. Herman Bahr'ın "Dışavurumculuk" adlı yazısında ise îzlenimcilere karşı çıkan sanatçıların tümüne (Matisse ve Picasso'dan Kokoschka ve Kandinsky'ye kadar) dışavurumcu damgası konulduğunu görüyoruz. Izlenimciliğin "yanılsama peşindckoşup, gerçekliği taklit etmelcrine" karşın, Dışavurumcular "duyulur" dünyayı itnal etmektedirler. Bahr'a görc. Doğayla uyumlu olmaktan çok doğaya karşı çıkan Dışavurumcular korktukları doğadan kaçarak kendi içlerini dışarı cıkarmaya çalışırlar. "Kendi tanrısını doğanın karşısına çıkarır";tinscllikledolubirgüçtür bu. Biçimlerin sağlam ve sonu gelmeyen rckrarı saycsinde; ürkütücü olan doğayı ycnmesini büecektir. Burada, sanat "görünümleri derinliklcrden çıkarıp yassı bir yüzcy üzerine yayarak" insanı özgürleştinmeediminigcrçekleştirmektedir." Yassılık doğanın Burada, günümüz cnstalasyonları ile o dönemin tuvalleri arasındaki farkı anlamak bakımından önemli bir ipucu yakaJamaktayız. Günümüz tartışması içinde Bahr'ın önermesi tartışmaya ne kadar açıklık getirccektir: sorgulanmalı. Bu bağlamda Grcenberg'in makalesinin de (Modcrnıst Resim, s. 357) "Modcrnist resmin yöneldiği yassılıkmudak değil mi" tartışması (s.361) CUMHURİYET KİTAP SAYI 400 Dtşavurumculap tehdJüinden uzakJaştırır" diye yazar Bahr.