06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

leştirilememiş kule örncklerine bakıyorum: Hans Hollein'ın 1958'de çizdıği kalafatkule, Peter Cook'un 197879'da çizdiği antolojikule, Kevin Roche'un 1988'de Denver için düşündüğü çifte suratkule... hcmcn hepsinde Joycc'un kulesinin bir çeşitlemesi, binlerce yıllık geçmişinden bir cczayı eritme, ona karsji dıkilme cğilimi göze çarpmıyor mu? Bu sorular, bizi, Barthes'ın Eyfel'e bakarkcn üzerindc konakladığı KuleAnlamtşlev üçgcnine götürüyor. Sahici anlamını elimizin altında bulunduramıyor olsak bile, Babil Kulesi için sayısız yorum dizcbiliyoruz, yanyana. Kadîm Zamanlar'dan Asrî Zaman'lara izine rastladığımız her kule, iyikötü bir anlam denklemi kuruyor önümüzde, kimi zaman yamanmış bir işleve dayandığı görülse de. Bugünden yarına bakmaya yönelen mimarların tasarıları, ressamların (örneğin Markus Lüpertz'in Babilonya tkizlisi) yapıtları ya düpedüz hurufî bir yönseme içindeler, ya da semantik boyutları herhangi bir tartışma gerektirmeyecek ölçüdc apaçıklık taşıyor: Yerden göğc karmaşık bir dil tırmanıyor hâlâ. Yetkin bir kulc tasarlanabilir mi? Yetkin'in tanımı, sınırları, anlamsal ve imlcmsel haddi hududu üzerindc kavrulmaya çağıran bir soru cümlesi kuruyorum, farkındayım. Bu cümleyi kuruyorsam, öncüller olduğu için. Yetkin'in çerçevesi yok: Kusursuz, eşsiz, her şeyden önce: Bir başka model gerektirmeyecek kadar tamamlanmış, bütüncul kılınmış. Âdemoğlu, ne yazık ki, bu çılgın düşüncenin yalnızca negatif örnegini yaratabilmiştir, çok yakın bir geçmişte: Auschwitz'in bacası, Babil söylencesinin tohumunu taşıyanların konuştuğu dilin dumanını püskürtürken. Umberto Eco, "Kusursuz Dilin Peşinde"yi yayımladığı günlerde yaptığı bir söyleşide altını çizmişti: "Yanudi diişmanlığımn bir gerckçesi de dil kokenlidir. Yahudiler kendi aralarında, kimsenin ne anlayabildiği, ne de okuyabildiği bir dil konuşuyorlardı." Bir dilin ayrıcalıklı, özel, üstün olma vehmıni bir başka dil, kültür, ırk için kuruntular besleyenler kurutmak istemişlerdir. Eco, kusursuz dil ile yeni, yapay, evrensel dilin düş ortaklığını karşilastırırken Etiemble'ın yıllar önce yazdıklarından beslenir. Dcscartes'dan Lcıbniz'e giden çizgide filozofların, esperanto'dan volapük'e, neo'dan arulo'ya pek çok yapay dil yaratıcısının metadil'in ardına takılmalan da; Latince'nin, Çince'nin, Ingilizce'nin yek dil olarak benimsenmesini önerenlerin de Babil karmaşasına bir çözüm getiremedikleri belliuir ya, bu arayışın lcesintisiz süreceğini çıkarsamak da güç olmasa gerekir. Sözii, çeyrck yüzyıldır üzcrinde çalıştığı Joycc'a getirir Eco: "Joyce da, Dante gibi, yeni bir Âdem olmak istiyordu. Tıpkı onun gibi, biitün dilleri biraraya getirip hamur eden bir dilin karanlık düşü pcşindeydi". Yapı, yapıt. Tas, üstiine taş: kule. Yapı: Yapıt. Taş üstünde taş kalmamış: Babil. Harf üstiine harf, harf harf üstünde: "Ulyssess", "Finnegans Wake". James Joyce'un içine gömüldüğü, bizi içine gömmck için çağırdığı, gömü içinde gömü: Diller dil içre. Ö n ü m d e , Kevin Mc. Carthy'nin 197 l'de Joyce Quarterly'de yayımladığı bir inceleme duruyor: "Finnegans Wake'de Türk/çe Göndermeleri". Gülümsüyorum. Birazdan kapağını açacağınız "Ulysses"deki Müthiş Türk kim ola ki? llk sayfalarda, satırlarda kapısından içeri girdiğinizi neden sonra farkedeceginız Kule'de ne bekliyor bizi? Kule'dcn ne(resi) görülür? • AgustosEylül 79%, Lcvent Leyla Pamir'den yeni bir müzik kitabı Muzik ve Edebiyat üi Leyla Pamir, bu kez müzikle edebiyat arasındaki ilişkileri inceliyor "Müzik ve Edebiyat" adını taşıyan kitabında. Türkiye'de bu alanda yapılmış ilk çalışma elimizdeki kitap. HAYATİ ASILYAZICI nun, bu ke/ müzikle bağlantılarında derin bir tad aldım. Thomas Mann'an felsefecilerle ve müzisyenlcrle olan ilişkileri, bu kitaba çok değişik bir çağdaşlık kazandırıyor. Oysa Pamir, çalışmasına 17. ve 18. yüzyılların Don Juan yapıtlarını inceleycrek başlıyor. Mozart'la Da Ponte'nın Don Giovannı Opcrası ile bağlantılar, özetinde bile müzikscl çakışması cdebiyatla son derece özenli bir değerlendirmeyle konu edüiyor. KJasikçi eğilimlcr taşıyan Don Juan, günümüze dek gcçirilcn yorumsal değişikliklerı, günümüzde de görülmektedir. Mozart vc Da Ponte'nin klasikçiliği, müziğin evriminde açıkça görülmektedir. Bağlantılar ve paralelliklerden çıkan sonuçlara göre, bir Çeşit gcrçeklığin eleştirisi de yapılabilecek kaynaklar içcriyor. Mozart'ın müziğindcki çizgi ve rcngin büyüsüyle "Don Giovanni operasında Bach polifonisini şaşırtıcı bir tiyatro dcneyimiyle birleştirirken, Mozart, ezgi, armoni, ritm, artikülasyon ve orkestrasyondaki bııluşlarının yanı sıra, bir metin yazarı gibi karaktcrlcrin ruh hallcrinin deöişiminc ve mizah yönlerine şaşırtıcı katkılarda bulunmuştıır " (2) Yazarın Mozart yorumu, gerçeklikten çıkarsanan izlcnimlerin ve kavramların özümlenişidir. Açıklanan kuram, müziğin edebiyatla olan ilişkilcriydı. Müzikle edebiyatın çözümsel temcl özelliği üstiine yapılabilecek kapsamlı çalışmanın verilebilecek en açık örnekleridir bunlar. Böylece, hiçbir zaman onemi yadsınamayan edebiyatlatiyatronun, edebiyatlasinemanın ilişkileri gibi, edebiyatlamüziğin ilişkilerinde de kendi tcmel çizgilcrinin geniş biçimde genelleştirilebileceğini vurgulamış oluyor. Gerçekliğin sanatsal olarak araştırılması yöntemiyle işte müzik ve edebiyat ilişkilerınin doyurucu örnekleri: Mozart örneğinde olduğu gibi, klasik eleştirel gerçekçi geleneğinin ilginç örneği diye gözlense; Thomas Mann'la toplumcu gerçekçi yöntemin çizimıdir. Mozart ve Mann, her ikisi de eleştirel gerçekçiliğin yolunu açmışlardır. Mahler, müzikteki yenilikçi hareketin öncüsü olmakla birlikte, anılar ve mektupları, yasamında önemli yer tutmaktadır. Gerçeklik evreninden yalıtılmak istenmesi, besteciliğine edebiyatı da katmıştıf. 1900'lerin Rus simgecileri, gerçekçi romantik Rus sanatçıların dünyası, Belyi'nin Petersburg romanının özü, felsefeci Soloviyev, SoloviyevNietzscheBerdiyaev, "Sonsuzluk Kavramının IvanovICandinskiMaleviçSkryabin'e yansıyışları; Rus simgecileri dünyasında müzik, Skryabin'in çevrcsinde toplanan Skryabinciler, 19051917 yıllarının gerçekçi yazarları, 1917 Devrim öncesinde simgecilerin psikolojisi" vb. konular ve örnekler... Leyla Pamir, tüm bunları örnekleriyle yorumluyor ve derin bir incelcmecinin ışığında gözler önüne seriyor. llk ama önemli bir çalışma olması denli; müzikseverlerin, opera meraklılarının, edebiyatla ilgili olanların ya da edebiyatçıların, ressamların ilgilcrini çeken, daha doğrusu her aydının merakla okuyabileceği çalışma "Müzik ve Edebiyat". • (1) Müzik ve Edebiyat, Leyla Pamir, Varlık Yayınları, 1996, 200 sayfa. (2) Müzik ve Edebiyat, s. 14 SAYFA 7 P iyano sanatcısı Leyla Pamir, son yıllarda yazdığı müzik kitaplarıyla dikkati çckiyor. "Çağdaş Piyano Eğitimi" (1984), "Ayşc'nın Müzik Kitabı" (1988), "Müzikte Geniş Soluklar" (1989), "Skryabin, Piyano Yapıtları ve Düşünce Dünyası" (1993) adlı yapıtları özenle yapılmış çalışmalardı. Bu kez müzikle edebiyat arasındaki ilişkileri ınccliyor "Müzik ve Edebiyat" (1) kitabında. Bu alanda yapılmış ilk çalışmadır yurdumuzda. Bu değerli çalışma dikkatli okunup değerlendirildiğinde ne denli bir titizlikic çalışıldığı görülmektedir. Pamir, sunuş yazısında çalışmasının hangi aşamalardan geçtığini, müzikle edebiyat arasında nasıl paralellikler kurduğunu irdelerken anlamakta zorlanmıyorsunuz. SözgelLmi, Proust'un "Yitirilen Zamanın Âranışı" romanını, Türkçe'ye çevrılmediği için 3500 sayfalık Almanca ve Ingilizce ccvirilerinı okuyarak salt Vinteuil'in "KemanPiyano Sonatı"nı deöerlcndirir, bestecinin bu yanıttaki incefenişinin boyutunu ortaya çıkarır. "Ve bu konu," diyor "20. vüzyıl müzik psikolojisi ve tını psikolojisi alanlarının öncmli bir inceleme konusu olmaktadır." Proust'un adı geçen ünlü romanının ıkinci bölümünde Debussy konusu yansıtıhr. Dönemlerınde demokratik sanat ve edebiyatın bağlantılarından sözü cdilcn ünlü sanatçılardan, Froster, Schubert, Joseph Chcnier, Radişçev, ressam David ve besteci Gomsec'in sanat ve dünya görüşlerinde de bir kaynaşma vardı. Bir ornek ıçın bclirttim. Gerçekten dc Leyla Pamir'in incelemesi çok boyutlu ve alabildiğine başarılı bir çalışma. Basımından sonra iki kez okuduğum kitabın, 17. ve 18. yüzyıldan başlayarak yapmış olduğu araştırma, kitaplığımıza yoğunluğu son dcrece boyutlu olan bir yapıtı kazandırmış oluyor. 18. Yüzyılın sonunda düşüncenin gelişmesi, devrim kavramının olgunlaşmasıyla canlanan Aydınlanma, Pamir'in çalışmasına da ışık tutuyor. Thomas Mann'ın Türkçe çevirisi yapılmayan "Dr. Faustus"u okuyamamış olmanın sıkıntısını taşırken, 7. Uluslararası Istanbul Tiyatro Festivali'nde Fransa'dan gelcn Orleans Ulusal Tiyatro Merkezi oyuncularının Taksim Sahnesi'nde sundukJan "Dr. Faustus", çok başarılı bir yorumdu. Thomas Mann'ın "Dr. Faustus"undan yola çıkarak, Gocthe, Marlowe, Andersen, Baudelaire'in şiir ve mctinlerinden oluşturulmuş bir kolajdı. Çok ilginç sahnelenmesiyle de etkili bir yoruma ulaşmıştı. Leyla Pamir, Thomas Mann'ın bu dev yapıtını tüm boyutlarıyla incelemiş vc romanın müzikle olan ağırlıklı yönünü bir müzikolog gözüyle betimlemiş. Çağdaş besteci Adrian Leverkühn'le yazarın incelenmesi arasında benzersiz sezişleri tanımlıyor. Romanın kahramanı çağdaş besteci Adrian Leverkühn geniş biçimde sunuluyor. Romanın özetlenmesi bir yana; "Thomas Mann'ın Dr. Faustus'unda Müzik", tiyatroda güzelliğini yakaladığım kurgu Müzik edebiyat ilişkisi Devrbn kavramı joyce'un llkkez 1922de basıian uiysses'l kellmenln tamanlamıyia. tekba$ına kültürdevrlml' etklsl yaratmış bir roman oldu. CUMHURİYET KİTAP SAYI 360
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle